2013 yılından beri Tüyap Fuarcılık Grubu bünyesinde Stratejik Pazarlama, Yurt Dışı Satış ve Operasyonlar Genel Müdür Yardımcısı olarak görevini sürdüren Zeynep Ünal Öztop, kısa bir süre önce TÜYAP İcra Kurulu Başkanı görevine getirildi. Hem kadının iş dünyasındaki yerini hem de kendi çalışma hayatını konuştuğumuz Zeynep Ünal Öztop, iş hayatının kadınlara her zaman eşit fırsatlar sunmadığına değindi.

TÜYAP İcra Kurulu Başkanı Zeynep Ünal Öztop iş dünyasında cinsiyet eşitsizliği, kadınların iş hayatındaki mevcut durumunu “İş Dünyasında Kadınlar” sayfası için değerlendirdi. Kadınların aynı anda farklı işle uğraşabilme, empati yeteneği, çeşitli paydaşlar arasında bir ahenk yakalayabilme yetkinliğinin erkeklere göre çok daha iyi olmasına rağmen iş hayatında cinsiyet eşitliğinin sağlanması için daha çok şey yapılması gerektiğine değinen Öztop; “Kurumsal hayatta aile hayatıyla iş hayatını dengelerken birinden feragat etmek zorunda kalan çok kadın var” diye konuştu.

  • Kısa bir süre önce TÜYAP İcra Kurulu Başkanı görevine getirildiniz. Öncelikle yeni göreviniz için sizi tebrik ederim. Bu bağlamda biraz sizi tanıyabilir miyiz?

Benim uzun yıllara dayanan yönetim danışmanlığı tecrübem var. Robert Koleji mezunuyum. Koç Üniversitesi’nde işletme ile ekonomi bölümlerinde lisans eğitimi aldım. Sonrasında ise London Business School’da işletme yüksek lisans eğitimimi tamamladım. Eğitim hayatımın akabinde Deloitte Consulting ve Boston Consulting Group’ta yönetim danışmanlığı görevini yürüttüm. Çok uluslu şirketlere stratejik yönetim konularında danışmanlık verdim. Bu süreçte genellikle finansal kuruluşlarla çalıştım.

  • TÜYAP’ta ne zaman çalışmaya başladınız? Hangi süreçlerin yönetimini üstlendiniz?

Aile şirketim olan TÜYAP’ta çalışmaya 2013 yılında başladım. Ekibe dahil olmamla birlikte stratejik pazarlama departmanını kurdum. Yedi-sekiz yıldır bu departmanın başındayım. Bu seneden itibaren de İcra Kurulu Başkanlığını yönetiyor olacağım. Ben TÜYAP’a geldiğimde bir pazarlama departmanı yoktu. Dolayısıyla ilk başta bir pazarlama kültürünü oluşturarak işe başladık. Öncesinde pazarlama ekiplerimiz daha tanıtım amaçlı ve pazarlama iletişimi anlamında daha yoğun çalışıyorlardı. Benim dahil olmamla birlikte merkezi bir pazarlama departmanı ile var olmayan fonksiyonları kurduk. Dijital pazarlama ve iş zekası departmanını hayata geçirdik. Kısa süre önce de müşteri deneyimi departmanını sisteme dahil ettik. Bütün bu merkezi fonksiyonlar aslında fuardaki departmanlara fonksiyonel ekspertiz sağlıyor. Onun dışında da pazarlama planlarında ve pazarlama bütçe yönetiminde onlara destek veriyoruz. Bunların dışında bir de yurt dışı satış ve yurt dışı heyet operasyonları görevi yine benim üzerimde. Orada da fuarlarımıza katılan firmalara verimli olacak doğru kişilerin buraya gelmesini sağlayacak süreci yönetiyorum.

“İş hayatında kadın olmak zorluklarıyla beraber geliyor”

  • Bahsettiğiniz üzere TÜYAP’a katıldıktan sonra yeni bir süreç yönetimi içine girmişsiniz. Peki bu süreçte çalışanlar arasında cinsiyet eşitliğinin sağlanması yönünde bir tavrınız oldu mu? 

TÜYAP her zaman kadın çalışanlar konusunda eşitlikçi bir şirket olmuştur. Çalışanlarımıza baktığınızda neredeyse yarı yarıya kadınlardan oluşan bir kadromuz olduğunu görebilirsiniz. Hem ofis çalışanlarımız hem de sahada, operasyonda yer alan çalışanlarımızda biz bu dengeyi hep koruyoruz. Mesela, fuar teknik operasyonunun ve planlamanın yani aslında herkes için daha erkeksi bir görev olarak tanımlanabilecek bir operasyonu Ayşegül Hanım yönetiyor. O anlamda şirket genelinde zaten ekibe dahil olduğumda olumsuz bir algıyla hiç karşılaşmadım. Ama şu var ki; işimiz gereği birbirinden farklı çok fazla sektörle haşır neşiriz. Bu nedenle diğer sektörleri görme ve değerlendirme şansımız olabiliyor. Türkiye’de maalesef bütün sektörlerde erkek egemenliği mevcut. Ben şirkete girdiğimde 30 yaşındaydım. O dönemlerde yaşadığım farklı tecrübelerim oldu. Bir departman yönetiyor ve bir yönetim kurulu üyesi olmuş olmama rağmen sanki orada misafirmişim gibi davranıldığını net bir şekilde hissettiğim toplantılar oldu. Elbette işinize hakim olmanızla otomatikman bu durumu ekarte edebiliyorsunuz ama Türkiye’de birçok kadının karşı karşıya kaldığı bir durum bu. Diğer sektörlerle kıyasladığımızda bizim firmamızda ve fuarcılık sektöründe kadın olmak o kadar zor değil ama yine de iş hayatında kadın olmak zorluklarıyla beraber geliyor.

“Aile hayatıyla iş hayatını dengelerken birinden feragat etmek zorunda kalan çok kadın var”

  • Tüm bu konuştuklarımıza rağmen Türkiye’de önemli dönüşümler de yaşanıyor. Alışkın olunan düzen hızlı bir değişim geçiriyor ve kartlar yeniden dağıtılıyor. Kadınlar artık iş dünyasında çok daha güçlü. Siz bu dönüşümü nasıl değerlendirirsiniz? 

Bence bu durumun ikinci jenerasyonun şirket yönetimlerine gelmesiyle çok alakası var. Genelde aile şirketleri babalar tarafından kuruluyor ama devir teslim yapılırken kimi ailelerde o görevi teslim alacak bir erkek evlat olmuyor ya da kız evlat o görev için çok daha istekli ve daha yetkin konumda oluyor. İşimiz gereği aile şirketi olan farklı firmalarla çalıştığımız için bunu çok yakından gözlemleyebiliyoruz. Ama yine baktığınızda iş hayatı maalesef kadınlara aynı fırsatları her zaman sunmuyor. Aile şirketlerinde yönetime gelmek belki daha kolay çünkü ister istemez getirdiği bir esneklik var.  Ama kurumsal hayatta çok yakın çevremden biliyorum aile hayatıyla iş hayatını dengelerken birinden feragat etmek zorunda kalan çok kadın var. Dolayısıyla evet bir dönüşüm oluyor ama o dönüşüm gerçekleşirken, kadınların yıpranma seviyesi de hatırı sayılır bir seviyede artıyor.

“İş hayatında cinsiyet eşitliği için epeyce gidilecek mesafe var”

  • Uzun yıllar yabancı ortaklı firmalarla çalıştınız. Bir kıyaslamaya gidecek olursak, Türkiye iş hayatında cinsiyet eşitliği bakımından maratonun neresinde kalıyor?

Türkiye’de faaliyet gösteren uluslararası şirketlerde bu ara daha kapanmış durumda. Bir dönem çalıştığım Boston Consulting Group’ta ben ayrılırken doğum izni Türkiye standartlarındaydı. Bir annenin doğumdan üç ay sonra işinin başında olması bekleniyordu. Ama artık annelik iznini kariyerinize devam etme garantisi vererek bir buçuk sene kadar kullanmanıza imkan tanıyorlar. Aynı zamanda babalara, altı aya kadar babalık izni veriliyor. Böylelikle anne işe dönmek durumundaysa, baba görevi devralabiliyor. Ancak Türk şirketlerine baktığımızda daha yürünecek yol olduğunu görüyoruz. Türk şirketler hala iş görüşmelerinde; “Evli misin? Çocuk yapmayı planlıyor musun?” gibi soruları kadın çalışanlara yöneltiyor maalesef. Dolayısıyla safi Türk yönetimle, yönetilen şirketlerde bence daha epeyce gidilecek mesafe var.

“Çalışan annelerin verimliliği erkek çalışanlardan daha fazla”

  • Yapılan araştırmalar kadın çalışanların, erkek çalışanlara göre çok daha disiplinli, iş bitirici, daha sorumluluk sahibi olduğunu gösteriyor. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Söylediklerinize kesinlikle katılıyorum. Kadın olmanın getirdiği doğal yetkinliklerimiz olduğunu düşünüyorum. Aynı anda farklı işle uğraşabilme, empati yeteneği, çeşitli paydaşlar arasında bir ahenk yakalayabilme yetkinliği kadınların doğal yeteneği. Kadınların bu konularda erkeklerden daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bu özellikler, özellikle yönetim kadrosuna çıkıldığında daha da önem kazanıyor. Dolayısıyla doğal yeteneklerinin de etkisiyle kadınlar bir adım öndeler. Konuyu çalışan bir anne şapkasıyla değerlendirdiğimizde ise sepette taşımaya çalıştığınız yumurta sayısı artmaya başladıkça insana inanılmaz bir pratiklik ve zamanı çok doğru kullanma becerileri ekleniyor. Bu anlamda yetenekli değilseniz bile, doğal süreçle beraber bu yetkinliği kazanmaya başlıyorsunuz. Özellikle çalışan annelerin verimliliğinin ve pratikliliğinin kesinlikle erkek çalışanlardan kat ve kat daha fazla olduğunu görüyorum. Kendi hanemde bile bunu görebiliyorum.

“Kendinize sonsuz güvenin”

  • Yeni mezun ya da iş hayatına yeni atılacak kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Ben bu konuda kendilerine sonsuz güvenmelerini öneririm. Bir kadın olarak onlara dayatılan yaptırımlar onlara ait değil, topluma ait. Bunun farkında olarak iş görüşmesinde o sandalyeye oturmamalılar. İş görüşmesi sırasında kendilerini rahatsız eden sorularla karşılaşırlarsa, sınırlarını tam orada çizmeliler. O sınırı çizmediği için o iş görüşmesi olumlu geçse ve işe başlasa bile, önümüzdeki dönemde o kurum yine kendisine değer veren bir tutumda olmayacaktır. Bunun dışında yeni iş hayatına atılacak olan kadın arkadaşlara benim önerim öncelikle insana değer veren şirketlerle çalışmayı hedef edinmeliler. Ben her zaman bir kadın yöneticinin kariyer başlangıcında daha anlayışlı olabileceğini düşünmüşümdür. Elbette bunun dışında kalanlar vardır. Ama en azından kendi tecrübelerim hep bu yönde oldu. Özellikle yeni aile kuruyorlarsa, buna değer veren bir yöneticiyle çalışmak büyük bir avantaj. Şirkete, yapacakları işe baktıkları gibi birebir çalışacakları insanı da iyi analiz etmeleri gerektiğini düşünüyorum.

“İş yapış şeklimiz daha çevik ve çağın gerekliliğine uygun olacak”

  • Yeni göreviniz ile birlikte sorumluluklarınız artacak. Bu yeni dönemde, hayata geçirmeyi düşündüğünüz yenilikler var mı?

TÜYAP 42 yıldır var olan ve temel değerlerine çok bağlı bir şirket. Bir aile şirketi olmamız nedeniyle bu değerler benim içime işlemiş durumda. Temel değerlerimizden yana kimse bir değişiklik görmeyecek ama iş yapış şeklimizi birazcık daha çevik, çağın gerekliliğine uygun ve de özellikle yeni nesil çalışanların kendine aradığı o esnekliği bulabileceği bir ortam haline getirmeyi planlıyorum. Fuarlarımıza baktığımızda zaten yıllardır başarıyla düzenlediğimiz projelerimiz var. Dolayısıyla burada benim gelmemle yenilikçi bir yaklaşım getireceğim demem çok doğru bir söylem olmaz. Benim yapacağım, sadece fuarlar başarılı bir şekilde açılırken süreçlerimizin daha çevik ve akıcı, sistemlerimizin kimseyi yıpratmadığı, modern sistemler olmasını arka planda garantiliyor olmak olacak aslında.