Türkiye’de sektörlerin gelişimi için her zaman STK’lara ihtiyaç olduğunu belirten Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) Başkanı Fatih Varlık; “Üstüne düşen misyonu yerine getirmeye odaklı STK’lar, sektörlerin; dolayısıyla ülke ekonomisinin belkemiğidir. Çözüm ortağı olarak ülke politikasına model yaratan STK’lar, toplum yararını en üst düzeylere taşıyan ortamlar yaratırlar” dedi.

Pandeminin tüm hayatı olduğu gibi sanayiyi de olumsuz etkilediğini ifade eden Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) Başkanı Fatih Varlık; “Yaşanan olumsuzluklara rağmen sanayinin diğer sektörlere göre daha dinamik bir yapısı var. Sanayiciler, hele ki krizlere talimli Türk sanayiciler, esnek bir şekilde yeni döneme yönelik aksiyon aldı” diye konuştu.

  • Pandemi dönemi mevcut sorunlarınızın üzerine yeni ne tür sorunlar eklendi? Bu sorunların çözümü için STK olarak nasıl bir aksiyon alıyorsunuz?

Takım tezgahları sektörü üretimin yapı taşı ve “makine üreten makineler” olarak adlandırılan ana yatırım malları olduğu için bu sektörün imalat için stratejik olduğunu sürekli hatırlatma ihtiyacı duyuyoruz. Sektörümüzle ilgili atılan her adım, alınan her karar doğrudan ülke sanayisini etkilemektedir. Pandemi öncesinde her sektörde olduğu gibi en büyük sorunumuz nitelikli teknik personel sıkıntısıydı. Sanayicilerimiz, üretimin devamı ve kalitesi için nitelikli teknik personel arayışında ve bu sorun, hem kamu hem özel sektör olarak elbirliğiyle alınacak önlemler olmazsa daha da büyüyecek. Meslek liseleri bir sanayi ülkesi olma misyonuna uygun olarak eğitim veremiyor çünkü liselere giriş sınavlarında bu okullar adeta “kalburun altında kalanlara” layık görülüyor. Sanayimizin bugünkü en büyük sıkıntısının kaynağı eğitim sistemimizde meslek liselerindeki durumdur. Meslek liseleri için reform istiyoruz. Bunu sadece devletten değil, özel sektörden de istiyor ve sanayicilerimizden sanayi-okul iş birlikleri için ellerini taşın altına koymalarını talep ediyoruz.

TİAD üyeleri kendi akademilerini kurmakta ve derneğimiz de sanayi okul iş birliklerinde yer almaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı ile yapmış olduğumuz protokol kapsamında meslek liselerinde makine teknolojisi alanında okutulacak uygulama ağırlıklı bazı derslerin kitaplarını TİAD olarak biz yazdık.

Pandemi tüm hayatımızı olduğu gibi sanayimizi de olumsuz etkiledi. Ancak sanayinin diğer sektörlere göre daha dinamik bir yapısı var. Sanayiciler, hele ki krizlere talimli Türk sanayiciler, esnek bir şekilde yeni döneme yönelik aksiyon aldı. Üretim kademeli olarak devam etti ancak hiç durmadı. Bu dönemde bizi en çok olumsuz etkileyen konu, navlun ve antrepo fiyatlarındaki astronomik artış oldu. Biz de TİAD olarak “Kendi konteynırlarımızı biz üretelim” diyerek devletin kapısını çaldık. Böyle bir teknik birikimle kendi konteynırlarımızı üretmek bir hayal olmamalı.

Aramızda Serbest Ticaret Anlaşması olmayan ülkelerin takım tezgahlarını kapsayan İlave Gümrük Vergisi (İGV), yüksek kur ve yüksek leasing faizleri yatırım için kara kara düşünen sanayicilerimizi olumsuz etkileyen diğer konular oldu. İGV’nin, yeterince mali sorumluluk altında olan sanayicilerimizi, serbest ticaret anlaşmamızın var olduğu ülkelerden makine alımına yönlendirmesi söz konusu. Maalesef İGV’nin kapsadığı teknolojilerin pek çoğu, ülkemizde üretimi olmayan makineler… İGV’nin bizim temsil ettiğimiz ve ülkemizde üretimi hiç olmayan ya da çok kısıtlı olan takım tezgahlarını kapsamaması hususunda Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile bir görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşme sonucunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile bir çalışma yaptık. Kararname değişikliğinde GTİP kodlarının alt ayrımı yapılmadan ana çerçevede tanımlanması nedeniyle sorunlar yaşanmıştı. Bu da Türkiye’ye yapılan ithalatın neredeyse yüzde 90’ını etkiledi. GTİP kodlarının bir alt açılımının yapılarak, öncelikle “Türkiye’de hiç üretimi olmayan makine gruplarını genel çerçeveden ayırmanın” çözüm olabileceğini, bakanlığımızda dile getirdik. GTİP kodlarının alt açılımıyla sorun bir nebze olsun çözülecektir. Bu konuda Ticaret Bakanlığı’na hızlı bir şekilde girişimde bulunulması hususundaki çağrımız sonucunda ilgili çalışma başlatıldı ve sonuç beklemekteyiz. 

STK olarak sorunlarımıza, ihtiyaçlarımıza yönelik üyelerimizle istişare ederek çözüm geliştiriyor ve çözüm önerilerimizi hem kamuda hem kamuoyunda paylaşıyoruz. Ayrıca çözüm öneri ve taleplerimizin fikri takibini yapıyoruz.

“Pandemi sonrasında STK’lar var gücüyle çalıştı”

  • Pandeminin yaratmış olduğu yeni dönemde STK’ların önemi daha da arttı. Sizce bir ülkenin gelişiminde STK’ların önemi nedir?

Bir firmaysanız erişim alanınız ticari sınırlar içinde kalabilir ancak kendinize muadil veya farklı firmalarla bir araya gelip aynı sorunları yaşayıp aynı amaçları benimsiyorsanız, ticaretten daha fazlasını temsil ediyorsunuz demektir.  STK olmak da budur. Bir grup firma, sorunlarını anlatmak ve çözüm geliştirmek için ortak hareket eder ve bunu nasıl, ne şekilde yapacağını kendi içerisinde çözmüş, mutabık olarak ilgili kitleye ulaştırır. Üstüne düşen misyonu yerine getirmeye odaklı STK’lar, sektörlerin; dolayısıyla ülke ekonomisinin belkemiğidir. Çözüm ortağı olarak ülke politikasına model yaratan STK’lar, toplum yararını en üst düzeylere taşıyan ortamlar yaratırlar. Bunu da demokratik bir atmosferde gerçekleştirirler. Pandemi sonrasında STK’lar, paydaşlarını doğru biçimde yönlendirmek ve koronavirüsün etkilerini en aza indirmek için var gücüyle çalıştı. STK’lar bu dönemde hem sağlık önlemleri, hem işin devamlılığı hem de doğru insan kaynağı politikaları için çalıştı.

TİAD olarak biz de kendi saffımızda Türkiye’nin “bir sanayi ülkesi” unvanını pekiştirmek üzere üretim odaklı bir bakış açısı içerisindeyiz. Ülkemizde sektörlerin gelişimi için her zaman STK’lara ihtiyaç var. Hele ki sanayi gibi ciddi ve stratejik bir işin içindeyseniz… TİAD, 1992 yılından bu yana bir sivil toplum kuruluşu olarak ülke çıkarları doğrultusunda sektörü korumak ve geliştirmek için faaliyet yürütüyor.

  • Türkiye’de STK’ların daha da güçlenmesi için firmaların üzerine düşen görevler nelerdir?

STK, ülkemiz tarihinde yeni bir oluşum değil, ahilik geleneğinin devamı niteliğinde. İmece usulünün, üretim için hala önemini koruduğu bir dönemdeyiz. Bu konuda TİAD olarak çok şanslıyız çünkü kurum kültürünün sonucu olarak dernek üyelerimiz devamlı iş birliği halindeler. STK’ların daha da güçlenmesi için paydaş rolü üstlenen firmaların, birlik beraberlik duygusu içinde hareket ederek, bilgi paylaşımı için dernekle sürekli temas halinde olması önem taşıyor.

“Yeni yatırımlarla takım tezgahları sektörünün yüzde 15 daha büyüyeceğini öngörmekteyiz”

  • Kendi temsil ettiğiniz sektörle ilgili 2022 öngörüleriniz nelerdir?

Takım tezgahları sektörü 2020 yılında pandemiye rağmen önceki yıla göre büyük bir gerileme yaşamadı. Türkiye takım tezgahları alanında üretim değeri olarak dünyada 15’inci sırada yer aldı. Takım tezgahları imalatında, üretim değerimizin en yüksek olduğu yıl 2014’tü ve dünyada 12’nci sıradaydık. Dünya ortalaması ile kıyaslandığında, 2020 yılında Türkiye’nin takım tezgahları üretimindeki düşüş sınırlı oldu ve yüzde dört olarak gerçekleşti. Takım tezgahlarının kullanıcısı olan, ana imalat sanayi pandemi şartlarına rağmen üretime devam ettiğinden, takım tezgahı kullanımı (yurt içi satış) yüzde 23 artış gösterdi.

Takım tezgahları üretiminde Türkiye’nin ilk 10 ülke arasında yer almasını hedefliyoruz. Bunun için 2018 yılında TİAD olarak hazırlayıp Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na sunduğumuz “CNC Metal İşleme Makineleri ve Komponentleri Üretimi Raporu ve Yol Haritası Önerileri” raporumuzda da belirttiğimiz gibi öncelikli olarak, takım tezgahı üretiminde dışa bağımlı olduğumuz komponentlerin üretimini sağlayabilir olmalıyız. Bu amaç doğrultusunda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi programı kapsamında birçok destek sağlıyor. Bu destekleri kullanarak, komponentlerin en azından bir kısmını üretmek ve özellikle metal işlemeye yönelik yüksek teknolojili takım tezgahları alanında montajcılıktan üreticiliğe doğru evrilmeliyiz. Bu amaç doğrultusunda TİAD olarak biz de elimizi taşın altına soktuk ve firmaların hem ulusal hem de uluslararası alandaki tasarımcılarla çalışabilmesini sağlamak için İstanbul Kalkınma Ajansı’nın desteği ile “Açık Kaynak Tasarım Merkezi ve İşbirliği Platformu Projesi”ni başlattık.

2021 yılı için büyümede; pandemide; Çin, Hindistan ve AB ülkeleri gibi dünyanın ana tedarikçisi olan birçok ülkede üretimin durma noktasına gelmesi, Türkiye’de ise sanayide üretimin ve yatırımların devam etmesiyle bu ülkelerin siparişleri ülkemize kayması etkili oldu. Üretimin ülkemize yönelmesiyle hem sanayi üretimimizdeki büyüme hem de takım tezgahlarına yapılan yatırımlar artış gösterdi. Sanayi yatırımlarının devam etmesinin yanı sıra Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Gümrük Vergisi özelinde atılacak olumlu adımlarla pandemide yakaladığımız yeni pazarları koruyabilir, mevcut pazarlarımızı büyütebilir ve yeni pazarlara açılabiliriz. Tüm bu beklentilerimizin olumlu yönde gelişmesiyle birlikte sektör olarak 2021 sonunda ülkemizde takım tezgahı kullanımının 1,5 milyar dolara ulaşacağını öngörüyoruz.

2022 için ise otomotiv, savunma ve havacılık sektörlerinin üretim ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleşecek yatırım ivmesinin devam edeceği kanaatindeyiz. Yeni yapılacak yatırımlarla takım tezgahları sektörünün 2021’e göre yüzde 15 daha büyüyeceğini öngörmekteyiz.