İşverenin, çalışanın sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu söyleyen İş Güvenliği Uzmanı Melih Gürses, “Son zamanlarda vaka sayısı artışı ve buna bağlı işgücü kaybı en fazla KOBİ’lerde yaşanıyor” dedi.

Pandemi sürecinde en yoğun vaka artışının yaşandığı günlerdeyiz. Dünya genelinde vakalar artmaya, hatta virüsün mutasyona uğrayarak etkisini artırdığı haberleri yayılmaya devam ederken, önlemlere özen konusunda insanların eskisi kadar özenli olmadığını gözlemlemek de mümkün.

Önlemlerin pandeminin ilk dönemindeki kadar sert olamadığı da açık. Bunun nedeni kuşkusuz ekonomi. Yine de işyerlerinde alınacak ve özenle uygulanacak önlemler sayesinde, vaka sayısının azalmasını sağlamak mümkün.

A Sınıfı İş Güvenliği Uzmanı ve Makine Yüksek Mühendisi H. Melih Gürses, işyerlerinde ve sosyal çevrede yapılan uygunsuzluklar nedeniyle enfekte olan kişi sayısının artmasını normal karşılamak gerektiğini söyledi. Özellikle KOBİ’lerin alınacak önlemler konusunda daha dikkatli olmaları gerektiğini belirten Gürses, son zamanlarda vaka sayısı artışı ve buna bağlı işgücü kaybının en fazla KOBİ’lerde yaşandığına dikkat çekti. 

Daha bilinçli davranılması için işverenlerin ve çalışanların örneklerle sık sık bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerektiğini dile getiren Gürses, “İşveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla, her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmakla, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemek, denetlemek ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlamakla ve risk değerlendirmesi yapmakla yükümlüdür” dedi.

İş Güvenliği Uzmanı Melih Gürses ile verimliliği düşürmeden, mevzuat açısından işveren ve çalışanların uymakla yükümlü olduğu konuları ve ek olarak alınabilecek önlemleri konuştuk.

Pandeminin başından bu yana alınan önlemleri ve bugünkü durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günümüzde Kovid-19 pandemisi, artık sadece bir sağlık krizi olarak kabul edilmemektedir. Bu salgın, ekonomiden insani ilişkilere ve güvenliğe kadar hayatın her alanını olumsuz etkilemiştir.

Vaka sayılarının ciddi anlamda artması neticesinde, ülkemizde sokağa çıkma yasağı gibi uygulamalar ve benzeri kısıtlamalar tedbir amaçlı olarak yeniden gündeme gelmiş ve uygulanmaya başlamıştır. Bir de koronavirüsün mutasyona uğramış olduğu ve bu durumun beraberinde getireceği belirsizlik gerçeği ile karşı karşıya kalınmıştır. Tek tesellimiz, virüse karşı etkisi kabul görmüş farklı tip aşıların bulunmuş olması ve başta sağlık çalışanları olmak üzere kademeli aşılama çalışmalarının başlanacak olmasıdır.

Yaşanılan bu zor süreçte ülkemiz ekonomisi göz önünde bulundurularak, çalışma hayatında üretimin devam ettirebilmesi ve verimliliğin korunabilmesi amaçlanmaktadır. Diğer bir değişle, pandemi süreci gölgesinde işyerleri için ayakta kalma mücadelesi devam etmektedir.

Üretimin verimli olarak sürdürülebilmesi konusunda ise, işgücü kayıpları dikkate alınması gereken kriterlerin başında gelmektedir. Çalışanların koronavirüse yakalanmış ve/veya yakın temaslı olmaları sonucunda karantina süreçlerine girmeleri, üretimi doğrudan etkilemekte ve ekonomik kaygıların artmasına sebebiyet vermektedir. Özellikle de KOBİ’lerde. İşverenler karantinaya giren çalışanların yerini doldurmak konusunda epey zorluk çekiyorlar.

Pandeminin ilan edilmesinden sonra, Mart ayından itibaren işyerlerinde alınan sıkı tedbirlerin taviz verilmeden sürdürülmesi ne kadar önemli ise, çalışanların da işyeri dışındaki sosyal yaşamlarında temizlik, maske takmak ve sosyal mesafeye uymak gibi üç ana hususa riayet etmeleri de ciddi bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Evet, duygusal bir dönemden geçiyoruz. Toplum olarak sıkıldık, fakat psikolojik savaş verdiğimiz bu zorlu süreçte salgın seyrindeki tırmanışı en aza indirmek için sosyal sorumluluğumuzun bilinciyle, Kovid-19 ile mücadele konusunda ödün vermeden hayatımızı sürdürmemiz gerekiyor. Sosyal hareketliliği ve insanlar arası teması azaltarak sosyal izolasyonu sağlamamız şart.

Son zamanlarda işyerlerindeki koronavirüs etkilerini ve korunma amaçlı önlemleri değerlendirdiğimizde bazı olumsuzlukların ve rehavetin ortaya çıktığına dikkatinizi çekmek istiyorum. Gerçekçi olmak gerekirse;

Sıkça temas edilen kapı kolları, elektrik anahtarları vb. nesneler artık eskisi kadar dezenfekte edilmiyor,

Üretim alanlarında takılan pandemi maskeleri, dinlenme molalarında ve yemek yenilen alanlarda takılmıyor,

 Sosyal mesafeye uyulmuyor,

Servislerde herkes maskesini takmıyor veya maskeler burun hizasının altında tutuluyor,

İşyerlerinde ateş ölçümü, HES kodu sorgulaması gibi kontrol ve denetimler eskisi kadar düzenli yapılmıyor,

Pandeminin başlangıcında dışarıdan gelen ziyaretçilere ve müşterilere yönelik önlemler ve yasaklar artık eski kadar katı uygulanmıyor,

Tüm uyarılara rağmen akrabalarla veya arkadaşlarla buluşulmaya devam ediliyor.

Önlemler azaldı, vakalar arttı

İşyerlerinde ve sosyal çevrede yapılan bu tarz uygunsuzlukları çoğaltmak mümkün. O zaman da enfekte olan kişi sayısının artmasını normal karşılamak gerekiyor. Özellikle, KOBİ’lerin alınacak önlemler konusunda daha dikkatli olmaları gerekiyor, çünkü son zamanlarda vaka sayısı artışı ve buna bağlı işgücü kaybı en fazla KOBİ’lerde yaşanıyor.

Ortak sorumluluk kapsamında güncel koşullar dikkate alınarak, daha bilinçli davranılması için işverenlerin ve çalışanların örneklerle sık sık bilgilendirilmesi ve eğitilmesi sağlanmalıdır. Bu konuda iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerine (işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı, vs) önemli görevler düşüyor. “Bulaşıcı Hastalıklar Acil Durum Eylem Planı” çerçevesinde alınacak önlemler, gerekiyorsa yeniden belirlenmeli ve takip edilmelidir. Bu plan dahilinde oluşturulmuş ekip ise, denetleme görevini daha etkin bir şekilde sürdürmelidir.

İşveren ve çalışan yükümlülüklerini bilmeli

İşyerleri, bir yandan pandemi ile mücadele ederken, diğer yandan verimliliği korumaya çalışıyor. Bu dengeyi korumak için hangi prosedürleri uygulamak gerekiyor?

Bu çerçevede, işverenlerin ve çalışanların mevzuat açısından yükümlülüklerinin neler olduğunun net bir şekilde bilinmesi gerekiyor. Üretimin devamlılığı ve verimliliğin dengeli bir şekilde yürütülmesi, bu yükümlülüklerin tavizsiz olarak uygulanmasına ve takip edilmesine bağlıdır. Mevzuat açısından bakıldığında, bu yükümlülükler;

 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu,

7244 Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun,

 İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik,

Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan COVID-19 Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi,

İçişleri Bakanlığı’nca yayımlanan “KOVİD-19 Tedbirleri” konulu genelgeler ile belirlenmiştir.

İşveren, çalışanın sağlık ve güvenliğini sağlamakla yükümlü

İşverenlerin almakla yükümlü olduğu önlemleri biraz daha açar mısınız?

İşverenlerce alınacak tedbirlerin ve yükümlülüklerinin bilinmesi özel önem arz etmektedir. Bunları özetleyecek olursak:

6331 sayışı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca;  işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamakla, her türlü tedbirin alınması, organizasyonun yapılması, gerekli araç ve gereçlerin sağlanması, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapmakla, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izlemek, denetlemek ve uygunsuzlukların giderilmesini sağlamakla ve risk değerlendirmesi yapmakla yükümlüdür. Bu madde çerçevesinde “COVID-19 Risk Değerlendirmesi Raporu”nun iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerince hazırlanması ve takibinin de işverence sağlanması gerekmektedir.

Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik’in 7. maddesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü tarafından yapılan duyurular çerçevesinde; işyerlerinde bulaşıcı hastalıklarla ilgili alınacak tedbirlerin, sorumluların ve süreçlerin net olarak belirlendiği “Bulaşıcı Hastalıklar Acil Durum Planı”nın işverence hazırlanması zorunludur. Bu planda koronavirüs hastalığının belirtilerinin bulunması durumunda veya herhangi bir çalışanın test sonucunun pozitif çıkması halinde işverence derhal alınması gereken aksiyonlar bulunmalıdır.

Sağlık Bakanlığı tarafından çıkarılan COVID-19 Salgın Yönetimi ve Çalışma Rehberi’nde belirtilen hususlara ilişkin işletme personelinin bilgilendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir. Yine, Bakanlık tarafından çıkarılan koronavirüs ile ilgili afiş ve broşürlerinin dikkat çekici alanlara asılması, dezenfektanların kolayca ulaşılabilecek alanlara konumlandırılması, işyerinde hijyen tedbirlerinin alınması ve sosyal mesafeye uyulması konusunda gerekli tedbirlerin uygulanması işverenlerce sağlanmalıdır. 

Herhangi bir çalışanda COVID-19 hastalığın belirtileri ortaya çıkması durumunda, öncelikle çalışan derhal sağlık kuruluşuna sevk edilmelidir. Semptomları taşıdığını düşünen kişi evde ise, işyerine gelmemesi ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurması sağlanmalıdır.

Filyasyon amacıyla yakın çalışma arkadaşları ve işyerinde bulunduğu sırada temas ettiği kişilerin listesi çıkarılmalı ve teması muhtemel kişiler (çalışanlar, işverenler yahut üçüncü kişiler) gecikmeksizin bilgilendirilmeli ve mümkün mertebe izolasyon için evlerine gönderilmelidir.

Kronik hastalıkları olan işletme personelleri belirlenmeli, durumları takip edilmelidir.

Belirti gösteren çalışanın kullandığı ekipman, masa, klavye ve benzeri araçlar ve yüzeyler mutlaka dezenfekte edilmelidir. Bu kişinin kullandığı asansör, yemekhane, tuvalet ve benzeri tüm ortamlar evsel temizleyiciler ile temizlenmelidir.

Yayılım eğer engellenemiyorsa, tüm işyeri bazında karantina uygulaması düşünülmeli ve bunun hazırlığı yapılmalıdır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 15. ve 17. maddeleri uyarınca, iş kazası geçiren veya meslek hastalığına yakalanan çalışana işe başlamadan önce, söz konusu kazanın veya meslek hastalığının sebepleri, korunma yolları ve güvenli çalışma yöntemleri ile ilgili ilave eğitim verilmesi zorunludur. Aynı şekilde, Kovid-19 maruziyeti sonrası iyileşerek veya inkübasyon (kuluçka) süresini karantinada tamamlayarak işe dönen çalışanlara da Kovid-19 başta olmak üzere, bulaşıcı hastalıklar ile ilgili ilave eğitim verilmesi gerekmektedir.

Vardiya sayıları, çalışma ve ara dinlenmeleri ile yemek saatleri konusunda gerekli organizasyonlar, işverenlerce yapılmalıdır.

50’den fazla çalışanı olan işyerlerinde, işyeri hekiminin gözetiminde mevcut iş sağlığı ve güvenliği uzmanı veya belirlenen bir personel tarafından salgın tedbirlerinin uygulanması sıkı bir şekilde denetlenmelidir.

Çalışanların bu konuda neler yapması gerekiyor?

Çalışanların yükümlülükleri, yine İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda açıkça belirtilmiştir. Kanunun 19.1 maddesi çalışanlar için büyük önem arz etmektedir. Buna göre; çalışanlar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlüdür. Ayrıca, 19.2.b maddesinde çalışanlar kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak zorundadır. Bu çerçevede; işverenler kendilerine zimmet karşılığında dağıtılan pandemi maskelerini takmayan veya uygunsuz şekilde takan çalışanlara cezai yaptırım uygulayabilir. Aynı uygulama sosyal mesafeye uymayanlar için de geçerli olmalıdır.

Ayrıca, işyerlerindeki sağlık ve güvenlik çalışan temsilcileri de pandemi sürecinde etkin rol oynamalıdır. Gerekli denetimleri yapmalı ve koronavirüs ile mücadele konusunda kurallara riayet etmeyen çalışma arkadaşlarını uyarmalıdır. Temsilciler çalışanların görüşlerini, önerilerini ve yaşadıkları sıkıntıları işverenlerle paylaşmalıdır.

Memnuniyet anketi ve Kovid-19 dosyası

Tüm bu bilgilere ek olarak, işverenlere ne önerirsiniz?

Aşı tek başına bir pandemiyi sonlandıramaz. Kovid-19 aşı deneylerinde yüzde 90 ve üzeri verimliliğe ulaşılması, pek çok kişinin kısa sürede sosyal mesafe ve maske gibi önlemlere ihtiyacımız olmayacağını düşünmesine yol açtı. Başlangıçta kısıtlı sayıda dağıtılacak ve öncelikli olarak sağlık çalışanları, hastalar ve yaşlılara yapılacak aşıların bizleri kısa sürede eski hayatımıza döndürmeyeceği konusunda hem fikir olmamız gerekiyor. Bakanlık gözetiminde toplumumuzun ne kadarının ne kadar sürede aşılanacağı ve yan etkilerinin neler olabileceği gibi belirsizlikler dikkate alındığında, uzun vadeli önlemlerin etkin bir şekilde sürdürülmesine ihtiyaç var.

Bu çerçevede, işyerlerinde yapılmasını önereceğim hususlar şunlardır:

İşyerlerinde Kovid-19 ile mücadele konusunda memnuniyet anketleri yapılarak, işyerlerinde önlemlerin yeterli olmadığını düşünen çalışanların yaşadıkları sıkıntılarının dile getirilmesi,

İşyerlerinde alınan önlemlerin bir listeye dökülerek “Kovid-19 Önlemleri Denetim Formu” gibi bir form oluşturularak, periyodik olarak doldurulması,

İşyerlerinde geriye dönük raporlar da dahil olmak üzere işletme personelinin vakalara yönelik raporları ile kimlerin hasta ve/veya yakın temaslı olduğu, kimlerin test yaptırdığı ve mevcut durumlarının yer aldığı bir Kovid-19 dosyası tutulması ve dosyanın işyeri hekimi ve/veya işverence belirlenecek yetkili bir personel tarafından ortaklaşa takip edilmesi,

Hem işyerlerinde hem de sosyal hayatta uyulması gereken kurallara yönelik iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerince hazırlanacak bir Kovid-19 bilgilendirme kitapçığının veya dokümanının dağıtılması,

Damlacık yoluyla salgının kolayca bulaşabileceği göz önünde bulundurularak, özellikle sigara içilen ortamlarda virüse yakalanma olasılığının artabileceğinin dikkate alınması ve işverenlerce ek tedbirler getirilmesi.