Telefonlar hayatımızın ayrılmaz parçası… Telefonu kim icat etti? sorusuna ise vereceğimiz cevap elbette: “Alexander Graham Bell” olacaktır. Peki, Graham Bell’in asıl amacının işitme engelli insanların duyma problemine çözüm aramak olduğunu ve bu amaç çerçevesinde sürdürdüğü çalışmalar sonucunda telefonu icat ettiğini biliyor muydunuz?

Her geçen gün hayatımızın merkezine daha da çok yerleşen cep telefonları sayesinde artık oturduğumuz yerden her türlü işimizi gerçekleştirmek mümkün. Elbette telefonların cebimize girecek kadar küçülmesi ve bunca teknolojiyi barındıracak kadar akıllanması uzun yıllar aldı. Bu uzun ve çetrefilli süreçte birçok bilim insanı, araştırmacı, uzman, teknik ekip, teknoloji devleri yer aldı ve almaya devam ediyor. Her geçen gün daha da gelişen telefonların hayatımıza girişi ise elbette ki Alexander Graham Bell’in çalışmaları sonucunda mümkün oldu. Sizlerle Alexander Graham Bell’in hayatına doğru bir yolculuk yapacağız. Asıl amacı işitme engellilerin duyma problemine çözüm üretmek olan Graham Bell, 1800’lü yıllarda telefonu icat ederken, büyük ihtimal dünyayı bu denli değiştirecek bir işe imza attığının farkında değildi. Ancak onun sayesinde, iletişim kelimesi bambaşka bir anlam kazandı ve günümüz insanının ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Alexander Graham Bell 3 Mart 1847 yılında İskoçya’nın Edinburgh şehrinde dünyaya geldi. Graham Bell’in annesi doğuştan işitme engelliydi, bu nedenle Bell ailesi işitme-denge sistemleri ile ilgili çalışmaların yapıldığı ve işitme-denge bozukluklarının araştırıldığı bir bilim dalı olan odyoloji alanına yoğunlaşmıştı. Graham Bell’in dedesi ve babası işitme engellilerin sorunlarına çözüm bulabilmek için çabaladılar. Özellikle babası işitme engellilere konuşmayı öğretmenin yolları üzerinde çalıştı. Babasının ve dedesinin hayata geçirmeye çalıştığı bu çalışmalardan küçük yaşlarda etkilenmeye başlayan Graham Bell de odyoloji alanına ilgi duymaya başladı. Graham Bell özelikle babasının geliştirdiği cihazları incelemekten büyük keyif alıyordu.

İskoçya’dan Kanada’ya göç

Küçük yaşlarından itibaren ailesinden eğitim almaya başlayan Alexander Graham Bell, 14 yaşına geldiğinde Edinburgh Kraliyet Lisesinden mezun oldu ve ardından iki yıllık lisans eğitimini tamamlamak için Edinburgh Üniversitesine kayıt yaptırdı. Eğitimine Londra’da devam etmeye karar veren Bell, 1864 yılında girdiği akademide yatılı öğretmen olarak görev aldı. Akademide dört yıl kalan Graham Bell, bu süreçte tıpkı ailesi gibi işitme engellilerin sorunlarına çözüm bulabilmek adına farklı çalışmalar sürdürdü. Ancak iki kardeşinin veremden ölmesi üzerine Graham Bell’in babası tek oğlunun sağlığı için Kanada’ya göç etmeye karar verdi.

Ses fizyolojisi profesörü unvanı verildi

Kısa bir süre sonra babasını da kaybeden Graham Bell, Amerika’ya giderek babasının çalışmalarını tanıtmaya başladı. Önce Ontario’ya, daha sonra Boston’a giden Graham Bell, burada işitme engellilere konuşma eğitimleri vermeye başladı. Bu eğitimler sırasında da özellikle babasının geliştirdiği sistemi kullandı. Yöntemin işitme engelli insanların konuşmasına büyük katkı sağladığı gözler önüne serilince Graham Bell, Boston’da büyük ilgili görmeye başladı. Yaşanan bu gelişmelerin üzerine Boston Üniversitesinden bir davet alan Graham Bell’e 1873 yılında ses fizyolojisi profesörü unvanı verildi. 

Graham Bell’in Thomsan Watson ile tanışması

Üniversitenin sağladığı şartlarda, icatlarına ve çalışmalarına daha da yoğunlaşan Alexander Graham Bell, 1873 yılında elektrik mühendisi olan Thomas Watson ile tanıştı. Watson, sonraki yıllarda Graham Bell’in işitme engelliler için hayata geçirmeyi planladığı çalışmalarda kendisine yardımcı oldu. Watson, özellikle sesi elektrik aracılığıyla iletebilecek bir cihaz yapma fikrinden çok etkilenmişti. Bu cihaz her ikisinin de uzmanlıklarını hayata geçirebilecekleri bir icat olacaktı. Bu dönemde konuşmalarına yardımcı oldukları hastalardan maddi kaynak sağlayan Bell ve Watson bu fikirlerini hayata geçirmek için var güçleriyle çalışmaya koyuldular.

174.465 no’lu patent

Tarihler 1875 yılını gösterdiğinde, geliştirdikleri telgraf sistemi ile daha sonraki yıllarda icat edilecek telefonun ilk adımını atmış oldular. Patentini aldıkları bu sistemde aynı anda birkaç mesajı karşı tarafa iletebilmeyi başarmışlardı. Aynı yıl, Graham Bell ve Thomas Watson sesi tel vasıtasıyla karşı tarafa aktarmayı başarmıştı ancak ses kalitesi çok kötüydü ve ne dendiği anlaşılmıyordu. Bu sorunun üzerine yoğunlaşan ikili 1876 yılında çalışmalarının sonucunu aldı ve Graham Bell, adını tarihe geçirecek icat için önemli bir yol kat etmiş oldu.  14 Şubat 1876 günü telefon patenti için başvuru yapan Bell’in başvurusu 7 Mart 1876 günü kabul edildi ve Bell 174.465 no’lu patentini aldı.

İlk telefon görüşmesi kazara gerçekleşti

İlk telefon görüşmesi ise bir kaza sonucu gerçekleşti. 10 Mart 1876 yılında, atölyesinde çalışmalarına devam eden Graham Bell’in pantolonuna cihazın bataryasından asit döküldü. Bunun üzerine Watson’ı yardıma çağırmak için Graham Bell’in söylediği; “Bay Watson. Buraya gelin. Sizi görmek istiyorum” sözü telefonda söylenen ilk cümle olarak kayıtlara geçti.

Patent davaları peşini bırakmadı

Graham Bell’in telefonu icat etmesi Amerika’nın 100. kuruluş yıl dönümüne denk geldi. Bu durum Yüz Yıl Sergisinde Bell’e birçok ödül kazandırdı. Ancak telefon piyasaya sunulduğunda beklendiği ilgiyi görmedi. İnsanların bu cihazı tam olarak ne amaçla kullanacaklarını bilmemeleri, telefonu daha çok bir çocuk oyuncağı gibi görmelerine sebep oldu. Tüm bunların yanı sıra Graham Bell, kendisi adına açılan onlarca patent davası ile de uğraşmak zorunda kaldı. Gerçekleşen davalar ve yapılan araştırmalar sonucu telefonu Graham Bell’in icat ettiği kararı verildi.

Graham Bell, çalışmaları için maddi ve manevi destek gördüğü Hubbart Ailesinden Mabel ile bir yıl sonra evlendi. Eşi de tıpkı annesi gibi işitme engelliydi. Evlendikten sonra Washington’a yerleşen Bell, işitme engelliler için yürüttüğü çalışmalara ara vermeden devam etti.  Çalışmaları sonucu, bir ışık demeti üzerinde konuşmanın iletilmesini sağlayan fotofon cihazını icat etmeyi başaran Graham Bell, Fransa tarafından Volta Ödülüne layık görüldü ve 50 bin frank ile ödüllendirildi. Buluşuyla hem yeni bir çığır açan hem de yeni buluşlar için gereken maddi desteği sağlayan Graham Bell, bu ödülü kurucusu olduğu Volta Laboratuvarına bağışladı ve burada gramofonu geliştirmeyi başardı.  Graham Bell, artık hem sesi iletebiliyor hem de gramofon sayesinde kayıt altına alabiliyordu. Tüm hayatını işitme engellilerin yaşamını daha kolay bir hale getirebilmek için harcayan Graham Bell, gramofondan elde ettiği kazancı da yine kurucusu olduğu Engellilere Konuşma Öğretimini Geliştirme Derneği için kullanmayı tercih etti.

Graham Bell, hayatının geri kalanında da araştırmalarına ve icatlarına devam etti. Telefondan gramofona, fotofondan telgrafa kadar birçok farklı icada ve çalışmaya imza atan Graham Bell’in kendi adıyla aldığı 18 patentin yanı sıra arkadaşlarıyla paylaştığı 12 patenti bulunuyor. 

“Mucit dünyaya bakan ama gördüğüyle yetinmeyen insandır”