Her ağacın bir geçmişi, kültürel hayatla tıpkı kökleri gibi sımsıkı bağları var. Tüm dünya mitolojilerinde hayat ağacı olarak betimlenen kayın ağacı da, Türk mitolojisinde kadın kelimesiyle eş anlamlı olmasıyla birlikte doğurganlığı simgeliyor…

Yedi tepeli şehrimde

Bıraktım gonca gülümü.

Ne ölümden korkmak ayıp

Ne de düşünmek ölümü…

Nazım Hikmet’in Karlı Kayın Ormanı şiirinde geçen bu dizeler, kim bilir bugüne dek hangi aşkların, ayrılıkların, hikâyelerin yoldaşı oldu… Şiire adını veren kayın ağacı gibi hayatı imgeleyen bu satırlar, belki de kayın ağacının öyküsünü bilmesi nedeniyle döküldü Nazım Hikmet’in kaleminden.  

Tüm dünya mitolojilerinde ağaçların önemli bir yeri vardır. Hayat ağacı olarak görülen bu ağacın dünyanın tam ortasından geçtiğine inanılır. Türk mitolojisinde önemli bir yeri olan kayın ağacı da Türklerin ortaya çıkış mitlerinden birisi olan ‘kayın ağacı tarafından doğurulmuş olma’ efsanesinden beslenerek, hayat ağacı kabul ediliyor. Adaklar adanıp dilek bezleriyle sarılan ağaçlar, İslamiyet öncesi Türk inanışlarında kâinatın kökleriyle yeraltını, gövdesiyle yeryüzünü ve dal ve yapraklarıyla da gökyüzünü betimleyerek bedeninde birleştiren bir yaşam sembolü olarak benimsenmiş.

Kayın, çok eski bir kelime. Kadın kelimesiyle eş anlamlı olması da onun doğurganlığının ve bir köken mitinin kaynağı olarak görülmesinin bir sonucu aslında.

Peki, onca ağaç arasında neden kayın ağacı? Bunun pek çok sebebi olabilir, bu konuda yapılmış araştırmalar da var. Kayın ağacının kabuğu bir bütün olarak kolayca çıkarılıp soyulabiliyor. Ateşte ısıtılır veya kurutulursa oldukça sağlam olan kayın ağacı dallarının birkaçı, yukarıdan çatılarak çadır iskeletinin kaplama malzemesi olabiliyor. Bu özelliğiyle kayın ağacı, geçmiş yüzyıllarda yazlık ve kışlık barınak yapımında kullanıldı. Kolay ve ucuz üretilmesi ve kullanışlılığı nedeniyle, 20’inci yüzyılın başlarına dek Sibirya’da tercih ediliyordu.

Kadın ağacının sütü…

Ayrıca yine kabuğunun sağlam liflerden oluşması sebebiyle, ıslatılıp dövülmesi sonucunda bir çeşit ilkel kumaşa dönüşebiliyordu. Ateşte ısıtılıp kurutulması ise yolculuğunu sopa olarak sürdürmesine imkân tanıyordu. Bu da çadır direği olmasını sağlıyordu. Yay, ok, sele ve sepet yapımında da kullanılan kayın ağacı, külü ve talaşıyla da geçmiş çağlarda pek çok ilacın yapımında kullanıldı. Kayın ağacının talaşı el, ayak ve parmaklardaki kesiklerde yaraların iyileştirilmesi için tercih edildi.

Bu bilinen özelliklerinin yanı sıra kayın ağacı, günümüze çok fazla ulaşmayan ama mitiyle uyumlu bambaşka bir yönüyle de geçmişte insanlar için elverişli olmayı sürdürdü. Kayın ağacının gövdesinin çizilmesi sonucunda dışarıya özsuyu veya sütü de denebilecek bir sıvı çıkar. Şorlar ve Teleutlar buna, kaynıngsünezi (kayın sütü) demişlerdi. Yine bunu, ‘kadın ağacının sütü’ olarak gördükleri tahmin ediliyor. Kolayca ulaşılabilen ve tüketmeye hazır olan bu süt, bugün mide sorunları gibi rahatsızlıklar için kullanılıyor.

Uzun ömürlü, gösterişli, dayanıklı ve bol oksijen kaynağı

Kayın ağacının ruhunu tasvir ettik. Sıra geldi bedenine. Gölgeyi seven, ortalama 700 yıl yaşayabilen ve yapraklarını döken bir ağaç olan kayın, Türkiye’de Ege, Karadeniz ve Marmara’da yaşıyor. Yaprakları püskül şeklinde olan ağacın dünya genelinde 10 çeşidi var. Yabani bir ağaç olan kayını Erciyes ve Ağrı Dağı eteklerinde görmek de mümkün. Uzun boylu ve gösterişli olan ağacın yaprakları ve meyvesi de halen şifa niyetine kullanılıyor.  Ayrıca kurutulmuş dal ve yapraklarından kayın katranı elde ediliyor. Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana kullanılan katran, sanayiden modern tıbba, saç ve cilt sağlığına kadar çok farklı alanlar için üretiliyor.

Bilimsel adı fagus olan kayın ağacı, dünyada sık görülüyor ve sonbaharda yapraklarını döküyor. Kabuklarının kaynatılarak tüketilmesi, bronşit ve astım gibi kronik hastalıklara iyi geliyor. Kayın ağacı günümüzde, özellikle Avrupa’da margarin yapımında tercih ediliyor. Dayanıklı ve sağlam yapısı, en çok mobilya ve oyuncak üretiminde kullanılmasına neden oluyor. 25 metre boyunda bir kayın ağacı saatte 1,5 kilogram oksijen üretiyor. Doğadaki sistemi koruyan ve çok önemli bir oksijen kaynağı olan kayın ağaçlarının korunması, dünyanın korunması anlamına geliyor.