Üç kuşaktır ticari faaliyetlerine ara vermeden devam eden Fimaksan Genel Müdürü Ali Fidancı ve Uluslararası Satış ve Pazarlama Müdürü İrem Fidancı “Babalar ve Çocukları”nın yeni konukları oldu. Aile şirketlerinin kurumsallaşmasının büyük önem arz ettiği konusunda ortak fikre sahip olan baba-kız, ekip olarak ortak hedef için çalışmanın motivasyonu ciddi derecede yükselttiğine, kurumsallaşmanın aynı zamanda profesyonelliği, itibarı ve şeffaflığı da beraberinde getirdiğine dikkat çekti.

Fimaksan Genel Müdürü Ali Fidancı ve Uluslararası Satış ve Pazarlama Müdürü İrem Fidancı ile şirket yapılarını, şirket yönetiminde nelere dikkat ettiklerini, farklı kuşakların bir arada çalışmasının getirdiği avantajları konuştuk. Aile şirketlerinin sürdürülebilir başarıya sahip olmaları için aile anayasasının çok önemli olduğuna değinen şirket yöneticileri, krizlerle başa çıkabilmek için daima şirket gerçekleriyle hareket etmek gerektiğine ve eğer mümkünse öz sermayeyle hareket etmenin çok daha avantajlı olduğuna değindiler.

  • Türk reel sektörünün gerçeği KOBİ’ler onun da özelliği aile şirketleri… Peki aile şirketi olmayı siz nasıl tarif ediyorsunuz?

Ali Fidancı: Aile şirketlerindeki en önemli faktör güven faktörüdür, güvene dayalı olan bir aile şirketi uzun yıllar ticari hayatını sürdürebilirler. Şirket büyüklerinin edindiği tecrübeyi sonradan gelen aile bireylerine aktarması ile hayatlarına başarılı bir şekilde devam edebilirler. Şirket değerinin önemi aile bireyleri tarafından anlaşıldıkça ve ortak hedef doğrultusunda entegre çalışıldığında aile şirketinin devamlılığı uzun yıllar sürer gider.

İrem Fidancı: Aile şirketleri sadece Türkiye ekonomisinde değil dünya ekonomisinde de her geçen gün daha da önemli hale geliyor. Aile şirketlerinin ortak hedefleri vardır. Uzun vadeli hedeflere odaklanılır, kısa vadede yalnızca finansal getiri düşünmezler. Ortak hedef doğrultusunda çalışan aile şirketlerinin rekabet avantajları diğer şirketlere nazaran çok daha yüksek. Aile şirketleri müşteriye güven verir, müşteri bir zaman sonra herhangi bir şeye ihtiyaç duyduğunda muhatap olduğu kişiyi yerinde bulabilir ve o kişiden destek alabilir. Kendi aile şirketimizin olması benim için çok büyük bir şans, aile şirketimiz olan Fimaksan’da çalışmak beni ciddi derecede motive ediyor ve yenilikçi olmamı sağlıyor.

“ŞİRKET İŞLEYİŞİNİN GELECEK NESİLLERE DOĞRU AKTARILMASI İÇİN ŞİRKET ANAYASASI HAZIRLAMAK ÇOK ÖNEMLİ”

  • Kurumsallaşmanın bu kadar konuşulduğu bir yerde aile şirketi olmak, buna hep tezat gibi anlatıldı. Oysa Avrupa’da kurumsallaşmış aile şirketleri var. Sizce bu denge nerede yakalanabilir?

Ali Fidancı: Aile şirketi çatısı liyakatli şirket yöneticileriyle oluşturulursa o aile şirketi gerçek manada kurumsal bir şirket olabilir. Aile şirketinin kurumsallaşması için öncellikle şirketin emektarları olan büyükler ile çocukların kesinlikle entegre olmaları gerekiyor. Bu gerçekleştiğinde şirketin kurumsallaşmadan önceki durumunda mutlaka marka olması, markayı meydana getirmesi şat. Bence marka değeri çok çok önemli bir faktör. Sonrasında kurumsal bir kimliğe bürünmenin kaçınılmaz olduğunu zaten bütün şirket büyükleri ve çocukları göreceklerdir. Marka değeri oluşturduktan sonra büyükler ve çocukların birbirlerine güven duymaları ise ikinci önemli faktör. Bu faktörler bir araya geldiğinde kurumsal bir firma olmak ve kurumsal bir şekilde yürümek kendiliğinden meydana gelmiş olur.

İrem Fidancı: Aile şirketlerinin kurumsallaşması yeniliklere ayak uydurmaları ve dünyayla entegre çalışmaları açısından çok önemli. Kurumsallaşmak aile üyelerinin profesyonellerle çalışmasıdır, aile üyelerinin işi profesyonellere bırakıp kenara çekilmesi değil. Aile şirketlerinin sürdürülebilir başarıya sahip olmaları için aile anayasası önemli. Bence şirket işleyişinin gelecek nesillere doğru aktarılması için şirket anayasası hazırlamak önemli bir adım.

“AİLE ŞİRKETLERİNDE KİLİT NOKTA KURUMSALLAŞMA”

  • Her aile şirketi kurumsallaşmalı mıdır?

Ali Fidancı:  Günümüzde birçok büyük firma aile şirketi. Kurumsallaşmak için dünyayla entegre çalışmak çok önemli. İhracat önemli. Her aile şirketi mümkünse şartlar yerine getirildiğinde kurumsallaşmalı ve kurumsallaşmış KOBİ olmalı. Bence bu faydalı bir olay. Türkiye’de bakıldığında çok uzun yıllara dayanan şirket sayısı fazla yok. Bundan sonra Türkiye’nin kalkınması ve hızlı yol alması için kurumsallaşmış KOBİ şirket sayılarının artması çok önemli. Özetlersek aile şirketleri kurumsallaşmalıdır.

İrem Fidancı:  Evet, her aile şirketi kurumsallaşmalı çünkü aile şirketlerinde kilit noktanın kurumsallaşmak olduğunu düşünüyorum. Kuşaklarca yaşayan aile şirketlerinin sırrı kurumsallaşmaktan geçiyor. Dünyada en başarılı şirketlerin yüzde 40’ından fazlasını kurumsal aile şirketleri oluşturuyor. Aynı vizyon doğrultusunda çalışmak şirketin başarılı olmasında çok büyük etken. Ekip olarak ortak hedef için çalışmak motivasyonu ciddi derecede yükseltiyor, bu da işlerin gidişatını iyi yönde etkiliyor. Kurumsallaşma beraberinde profesyonelliği, itibarı ve şeffaflığı getiriyor. Sürekliliğin sağlanması için sürekli iyileştirmek gerekir. Kurumsallaşmış şirketlerde süreçler tutarlı bir şekilde devam eder. Kurumsallaşamayan şirketler rekabette kolaylıkla geride kalabilir.

“BÜYÜKLERİN GÖREVLERİNİ, GENÇ KUŞAĞIN ALMASI BAZI SIKINTILARI BERABERİNDE GETİREBİLİYOR”

  • Şu an Türk işletmelerine baktığımızda büyük ölçüde kuşak değişimi yaşandığını görüyoruz. Siz kuşak çatışması yaşadınız mı?

Ali Fidancı: Aile şirketlerinde kaçınılmaz olan kuşak değişimi, yani büyüklerin görevlerini genç kuşağın alması doğal olarak bazı sıkıntıları da beraberinde getirebiliyor. Şirketin oluşmasını sağlayan büyükler çeşitli fedakarlıklar yaparak şirketi meydana getirmiş oluyor ve her şeyin kıymetini, değerini çok iyi biliyor. Sonradan şirkete katılan genç nesil bu sıkıntılardan uzak bir ortamda şirkete dahil oluyor. Dolayısıyla genç kuşak, bu şirket bu seviyeye kendiliğinden geldi ya da başından beri şirket bu seviyedeydi gibi düşünüyor. Şirket içindeki büyükler ve gençlerin mümkün olduğunca birbirine anlayışla yaklaşmaları önemli. Günümüzde bilişim çağı yaşanıyor, bu da bazen kuşaklar arasında tartışmalara sebep olabiliyor. Tartışmaların yaşanmaması için büyükler ve gençlerin birbirine anlayışla yaklaşmaları gerekiyor.

İrem Fidancı: Zaman zaman illaki kuşak çatışmaları oluyor ancak ortak hedef doğrultusunda çalıştığımız için tutumumuz çözüm odaklı oluyor. Biz Fimaksan olarak üç kuşaktır ticari faaliyetlerine devam etmekte olan bir firmayız, bu nadir görülen bir tablo.  Bu yüzden bu tabloyu bozmamak için elimizden geleni yaparak güç birliği yapıyoruz.

“GENÇLERE ÜRETİMİ İYİ ANALİZ ETMELERİ GEREKTİĞİNİ ANLATTIK”

  • Yeni kuşağı şirket içinde görevlendirirken nelere dikkat ettiniz?

Ali Fidancı: Yeni kuşak şirket içinde görev almadan önce büyükler olarak çocukların eğitimlerini bitirmelerini evvela bekledik. Eğitim hayatı bittikten sonra şirkette görev almaya başlarken gençlere ilk önce üretimin nasıl yapıldığını, hangi evrelerden sonra makinelerin meydana geldiğini bilmeleri gerektiğini söyledik ve üretimi iyi analiz etmelerini bildirdik. Çünkü genç kuşak tecrübesiz ve deneyimsiz, belli bir tecrübeye sahip olmak için üretimin aşamalarını bilmeleri gerekiyor. Bu süreçten geçtikten sonra, gençlerin yeteneklerine göre şirkette göreve başlamaları daha doğru. Sonrasında da piyasa gerçekleri, müşteri ilişkileri, işçi işveren ilişkileri, şirket içinde hep birlikte yaşanmaya başlıyor. Bu süreç genç nesilleri olgunlaştırmaya yetiyor ve şirkette büyükler ve gençler şirketi birlikte idare etmeye devam edebiliyorlar. Tabii ki gençlere de güvenmek zorundayız.

  • Yeni bir ekonomi, yeni şartlar, farklılaşan bir yaklaşım. Sizce firmalar bu dönüşümü nasıl yönetmeli?

İrem Fidancı: Dünyada artık her şey çok hızlı değişiyor. Hızlı değişen ekonomide uzun vadeli hedef koyamazsınız ancak uzun vadeli planlama yapabilirsiniz. O yüzden iş potansiyeliniz varsa onu çok iyi şekilde değerlendirerek hesaplı bir şekilde büyümeye gidilmesi gerekir çünkü fırsatlar her zaman olmaz.

  • Yönetim biçimleri de değişiyor. Eskinin sert yönetici tipi, şimdi iletişimi yüksek, ortak karar alabilen bir özelliğe dönüştü. Aile işletmesi olarak bu dengeyi kurarken, yol haritanız ne oldu ya da olacak?

Ali Fidancı: Günümüzde bilişim çağı yaşanıyor, bu çağda müşteri ilişkileri eski piyasa ortamına göre çok fazla şekil değiştirdi. Günümüzde iletişim çok çok önemli. Müşteri mantalitesi de değişti, doğal olarak bu dengeyi iyi kurmak gerekiyor. Türkiye piyasa şartları da çok rekabete dayalı bir hal aldı, üretici sayıları çoğaldı, kalite ön plana çıkmaya başladı, yeni nesil müşterileri de ikna etmek çok kolay olmuyor. Yani eskisi gibi çok katı davranamazsınız çünkü alternatifi çok olan bir Türk piyasası oluşmuş durumda. Üretim alanında da ortam eskiye göre çok değişti. Aslında piyasada ahlaken de bir yozlaşma yaşıyoruz, insanlar menfaatleri gereği çok saygısız davranabiliyorlar. Eskiden bunlar çok olmazdı. Benim isteğim gençlerin güler yüzlü, iletişimi sanal olarak değil yüz yüze olacak şekilde yapabilmeleri. Şu an çok ihtiyaç duyulan bir uygulama. Yani ikili ilişkiler bence çok mühim bir durum, ikili ilişkileri iyi olan gençler için sonrası da zaten kendiliğinden gelişiyor.

İrem Fidancı: Genellikle ortak kararlar alan bir firmayız. Aile toplantılarımız sık oluyor birbirimizle sık sık fikir alışverişi yapıyoruz, şirketimiz için en mantıklı olan kararı almaya çalışıyoruz. Aile toplantılarının sık olması şirket içindeki iletişimimizi artırdığı gibi herhangi bir sorun olduğunda da sorun büyümeden müdahale etmemizi sağlıyor.

“BANKALAR GÜNÜMÜZDE BÜTÜN SANAYİ VE TİCARET HAYATININ İÇİNE GİRMİŞ DURUMDA”

  • Sözün senet olduğu yıllardan, çekin ödenmediği yıllara geldik. Dünden bugüne bu bozulmayı okurken yeni kuşaklara tavsiyeleriniz neler?

Ali Fidancı: Maalesef günümüzde çok güvene dayalı ticaret hayatı yapılamıyor. Bankalar günümüzde bütün sanayi ve ticaret hayatının içine girmiş durumda. Güvene dayalı, söze dayalı ticaret bitmiş durumda, bu bana göre çok üzücü bir durum çünkü faiz ekonomisi piyasamızda, bu da yardımlaşmayı, dayanışmayı ve güveni ortadan kaldırdı. Yeni kuşağa tavsiyem mümkünse faiz ekonomisinden uzak durmaları, öz sermayeyle çalışmaları ve daima yardımlaşmayı ellerinden geldiğince yapmaları. Dünden bugüne yaşanan bu bozulmanın insanların plansız hareket etmelerinden ve gösteriş meraklarından kaynaklandığını düşünüyorum. Herkes kendi bütçesine göre hareket etsin, faiz ekonomisinden medet ummasın ve öz sermayesiyle çalışmaya devam etsin.

“DÜZENLİ BİR ÜRETİM SAHASI DEMEK DAHA HIZLI BİR ÜRETİM DEMEK”

  • Eski kuşaktan farklı olarak hayata geçirdiğiniz ya da geçirmeyi planladığınız yenilikler var mı?

İrem Fidancı: Ben Amerika’da okuyan biri olarak üretimde ya da şirket içerisindeki en küçük düzensizlik bile beni ciddi derecede rahatsız ediyor. Bu yüzden üretim sahasını daha da düzenli hale getirmeye çalışıyorum. Daha düzenli bir üretim sahası demek, daha hızlı bir üretim demek.

“ÜRETİME DAYALI YATIRIMLAR YAPILMALI VE EN ÖNEMLİSİ ÖZ SERMAYE İLE HAREKET EDİLMELİ”

  • Değişen bir ekonomiden ve onun yarattığı krizden söz ediliyor? Yıllarca krizlerle boğuşmuş bir firma olarak geminizi bu zamana nasıl getirdiniz?

Ali Fidancı: Piyasada olursan krizler hep oluyor, geçmişte de vardı, günümüzde de zaman zaman oluyor. Krizlerden etkilenmek istemiyorsanız benim tavsiyem daima şirket gerçekleriyle hareket etmenizdir, eğer mümkünse öz sermayeyle hareket etmelisiniz. KOBİ’lerin ya da aile şirketlerinin krizde ayakta kalabilmeleri için üretim ekonomisine önem vermeleri gerekmekte. Yani sürekli üretim yapılmalı, sonrasında ihracata önem verilmeli. Çünkü ihracat yapmak şirket ekonomisini daha güçlü ayakta tutar. Ayrıca ihracat yapmak Türkiye ekonomisine de katkı sağlar. Üretime dayalı yatırımlar yapılmalı ve en önemlisi öz sermaye ile hareket edilmeli çünkü öz sermaye olası krizlerde şirketi daima ayakta tutar.

İrem Fidancı: İhracat ve fuarlara katılarak kriz ortamlarını atlattık diyebilirim. Ben müteşebbisliğin ne kadar önemli olduğunu Amerika’da üniversite yıllarımda gördüm. Babamın müteşebbis biri olması şirketimiz için çok büyük bir avantaj. Şirketimizin zaman içindeki gelişimi yaptığımız ihracatlar sayesinde oldu. İhracat şirketimiz için önemli gelir kaynağı oldu ve bu sayede üretim için yatırım yapabildik, bu da üretimimizi ciddi derecede artırdı.

“AİMSAD, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN BÜYÜMESİ İÇİN ÇOK FAYDALI BİR KURULUŞ”

  • AİMSAD’ın çalışmaları hakkında neler söylemek istersiniz?

Ali Fidancı: Gördüğümüz kadarıyla AİMSAD faydalı işler yapmaya çalışan ve ülkemizi, dünyaya tanıtmaya çalışan önemli bir kuruluş. Bu dernekte görev yapan bütün çalışanları kutluyorum, doğru yoldalar. Başarılarının devamını temenni ediyorum.

İrem Fidancı: AİMSAD’ın çalışmalarını başarılı ve güncel buluyorum. Özellikle uluslararası fuarlarda aktif olarak çalışmalarını çok beğeniyorum. Türkiye ekonomisinin büyümesi için çok faydalı bir kuruluş olduğunu düşünüyorum.

  • Son olarak, birbirinizin rollerini değiştirseniz, diğer kuşağa tavsiyeniz ne olur?

Ali Fidancı: Sanırım iki tarafta baya zorlanır onun için bu konuda çok yorum yapmıyorum ama gençlere tavsiyem çok çalışmalı, üretmeli, ihracata önem vermeliler ve cesur olmalılar.

İrem Fidancı: Dijitalleşme olabilir. Dijitalleşmenin şirketler için birçok avantajı var. Günümüzde artık çoğu iş dijital olarak yapılıyor. Amerika’da çok meşhur bir laf vardır “time is money” yani vakit nakittir, dijital olarak yapılan işler ciddi derecede zaman tasarrufu yaptırır. Dijitalleşme maliyetleri ciddi derecede düşürerek çok daha hızlı çalışma imkânı sağlar. Dijitalleşmiş şirketler istenilen bilgiye anında ulaşma şansına sahiplerdir, bu da şirket içinde organize çalışmayı sağlayarak verimliliği artırır.