Kütahya binlerce yıllık tarihi geçmişinde belki de birçok şehre kısmet olmayacak önemli olaylara tanıklık etti. Bunun yanı sıra topraklarında hepimizin bildiği, sevdiği, takdir ettiği isimleri ağırladı. Elbette, porselen ve çinileriyle de namını çoktan dünya ülkelerine taşıdı. Bu eşsiz şehri gezerken her noktasından farklı bir tarih sizi selamlıyor. Bir yandan Frig Vadisi size göz kırparken, diğer yandan Dumlupınar Anıtı ile Mustafa Kemal Atatürk size, bu ülke için yapılan fedakarlıkları bir kez daha hatırlatıyor.

Tarihi MÖ 3 binli yıllara dayanan bu efsane şehir tarihin seyrini değiştiren nice olaya şahitlik etmiş bugüne kadar. Evliya Çelebi’nin kökleri de yine Kütahya’ya uzanıyor, bunun yanı sıra antik kaynaklar, ünlü masalcı Ezop’un doğum yeri olarak Kütahya’yı gösteriyor. Şehrin içine sakladığı her döneme ait farklı tarihi yapılar, çeşit çeşit lezzetli bir mutfak, göz kamaştıran çini ve porselenler… Bunlar ve çok daha fazlası Kütahya’nın gezi rotalarının başını çekmesine neden oluyor.

Gerek fiziki şartları gerekse beşeri ve iktisadi özellikleri bakımından Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgeleri arasında bir geçiş konumunda bulunan Kütahya, Ege Bölgesi’nin İç Batı Anadolu Bölümü’nde yer alıyor. Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgeleriyle doğrudan doğruya bağlanamayacağı gibi, ayrı da düşünülmemesi gereken Kütahya, sıcaklık şartları bakımından İç Anadolu Bölgesi’ne, karasallık bakımından Asıl Ege bölümüne, yağış rejimi, kuraklık devresinin süresi ve iklim tipi bakımından daha çok Marmara Bölgesi’ne benziyor. Kütahya topraklarında yerleşen ve adı bilinen en eski topluluk Hititler olarak bilinse de bölgede yapılan arkeolojik kazılar sonucunda elde edilen buluntular bölgenin yerleşim tarihinin ilk çağlara kadar gittiğini gösteriyor. Hititlerin yanı sıra tarih boyunca bölgede, Frig, Roma, Bizans, Selçuklu, Germiyanoğulları ve Osmanlı Devleti hüküm sürdü. Arkeolojik kazılar sonucu elde edilen sikke ve yazıtlara göre Kütahya’nın antik dönemdeki adı Kotiaeiondu. Ünlü Antik Çağ coğrafyacısı Strabon, bu adın Kotys’in kenti anlamına geldiğini belirtmiş. Kotys isminin ise Romalılar’ın MS 38’de Anadolu’ya gönderdiği bir komutana ait olduğu düşünülüyor.

Ne zaman kurulduğu kesin olarak ifade edilemiyor

Kütahya’da ilk yerleşim yerleri Kütahya kalesi ve çevresinde toplandı. Germiyanoğulları döneminde de kullanılan şehir merkezinde yapılan kazılarda Roma dönemi mezarlık alanları bulundu. Ancak şehir merkezinde Frigler dönemine ait önemli bir buluntuya rastlanmadı. Antik dönemdeki yerleşim alanı henüz kesin olarak belirlenemediği için Kütahya’nın ne zaman kurulduğu, nerede kurulduğu, ne zaman ve kim tarafından fethedildiği kesin olarak ifade edilemiyor.

Zengin gümüş yatakları nedeniyle saldırıya uğruyordu

Kütahya yöresi, Hititler Dönemi’nde Assuva’nın doğusunda, Hitit Devlet sınırlarının batısında yer alıyordu. Antik Çağ bölümlenmesine bakıldığında ise ilin doğu yarısındaki toprakları Frigya, batısı da Mysia bölgesinde bulunuyordu. O dönemde Hititlerin siyasal etkisi dışında kalan Batı Anadolu’daki pek çok kent konfederasyonlar şeklinde örgütlenmişti. Kuzeybatı Anadolu’daki Assuva Konfederasyonu da bunlardan biriydi ve Kütahya’nın batısında kalan topraklar bu konfederasyona bağlı olarak yönetiliyordu. İlin kuzey kısımları ise zengin gümüş yatakları ve buna bağlı gelişmiş ticaret yolları dolayısıyla Hititlerin sürekli ilgi ve etki alanında kalıyordu. Bu yüzden sıkça saldırılara uğruyordu. Hitit İmparatorluğunun sonlarında doğuda Assuva yöresindeki bakır yatakları Asurların hakimiyetine geçti. Bu durum Hititlerin, Kütahya’ya olan ilgisinin artmasına neden oldu. Söz konusu bu dönemde Assuva Sum Dlama, Hititler ise IV. Tuthaliya tarafından yönetiliyordu.

Persler Lidyalıları tarihten sildi

MÖ 8. yüzyılda devlet olarak örgütlenmeye başlayan Frigler, barışçıl bir toplumdu. Tarım ve hayvancılıkla uğraşan Frigler, yaptıkları kaya mezarları ve tapınma alanları ile kendilerine özgü mimari özelliklerini geliştirdiler. Frigler bunların yanı sıra maden işçiliği ve dokumacılıkta da kendilerini geliştirdiler. MÖ 676’da Kafkasya üzerinden Anadolu’ya giren Kimmerler, Frigya Kralı III. Midas’ı yenerek Kütahya ve çevresini ele geçirdi. Daha sonra, MÖ 607’de ise Lidya kralı Alyattes, Kimmer egemenliğine son verdi. Tarihte büyük öneme sahip olan Efes’ten başlayıp başkent Şart, Uşak ve Kütahya’dan geçerek Adalar Denizi ve Kızılırmak’ın doğu yakasını birbirine bağlayan Kral Yolu da Lidyalılar döneminde yapıldı. Doğuda gelişerek Anadolu’yu Marmara’ya kadar istila eden Persler’in ünlü kralı II. Kyros, MÖ 546’da Lidyalıları tarihten sildi. İskender, Pers yönetiminin zayıflamasıyla MÖ 334 yılında gerçekleşen savaşı kazanarak, Kütahya ve çevresinde hakimiyet kurdu. İskender’in ölümünden sonra ise bölgenin hakimiyeti komutanlarından Antigonas’a geçti.

Önemli bir piskoposluk merkezi haline geldi

Kütahya, Roma egemenliğine girdiğinde bölge küçük şehir devletlerinden oluşuyordu. Günümüzde Kütahya’da Koti-aeion, Gediz’de Cadı, Simav’da Synaus, Emet’te Ti-beriopolis, Simav Boğazköy’de Ancyra, Altıntaş’ta Soa ve Çavdarhisar’da Aizanoi Antik yerleşim merkezleri bulunuyor. Bu şehir devletleri Claudius adı verilen valiler tarafından yönetiliyordu ve toplanan verginin bir bölümünü merkeze gönderip kalanını kentin imarına harcıyorlardı. O dönemin en büyük şehri olan 120 bin nüfuslu Aizanoi’nin Zeus Tapınağı, İmparator Hadrian döneminde toplanan arazi vergileriyle yaptırıldı. Yaşanan gelişmeler sonrası, MS 395’te Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla Kütahya, Doğu Roma İmparatorluğunda kaldı. Bu dönemde önemli bir piskoposluk merkezi olan Kütahya hızla gelişti. Çevresine yapılan kalelerle korunaklı bir kent haline getirilen Kütahya’da Zeus Tapınağı kiliseye çevrildi ve çevresinde çok sayıda yeni kilise inşa edildi.

Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı

Tarihler 26 Ağustos 1071’i gösterdiğinde ise tarihin seyrini değiştiren muharebelerden biri yaşandı. Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşen Malazgirt Meydan Muharebesi sonucunda, Anadolu’nun kapıları kesin bir zaferle Türklere açıldı. 1097 yılında Haçlıların saldırısıyla Bizans’ın eline geçen Kütahya 1182’de Selçuklular tarafından geri alındı. 1186’da II. Kılıç Arslan ülkeyi 11 oğlu arasında paylaştırınca Kütahya Gıyaseddin Keyhüsrev’e verildi. Ancak sonrasında çıkan karışıklıklar ve kardeş kavgaları nedeniyle 1196’da Kütahya tekrar Bizanslıların eline geçti. Alaeddin Keykubad döneminde ise Kütahya yeniden Anadolu Selçuklularının hakimiyetine girdi.

Tarihteki devlet gözetiminde yapılan ilk toplu iş sözleşmesi Kütahya’da imzalandı

1429’da Germiyanoğlu II. Yakup’un vasiyeti ile Osmanlılara geçen Kütahya bu dönemde bir sancak merkezi haline geldi. 1451 yılında Anadolu Beylerbeyliği’nin merkezi olan Kütahya’da Kanuni’nin oğulları Şehzade Bayezid ve II Selim valilik yaptılar. Selçuklulardan bu yana devam eden çini sanatı Osmanlı döneminde en parlak devrini yaşadı. Dünya tarihinin devlet gözetiminde yapılan ilk toplu iş sözleşmesi, Fincancılar Esnafı Anlaşması adıyla 13 Temmuz 1766 tarihinde yine Kütahya’da imzalandı. 1849’da Osmanlı Devleti’ne sığınan Macar bağımsızlık hareketinin önderi Lajos Kossuth ve beraberindeki 56 mülteci, 1850-1851 yıllarında Kütahya’da konuk edildi Lajos Kossuth’un Kütahya’da kaldığı ev 1982 yılında müze haline getirildi. 1867’de Hüdavendigar Vilayetine bağlı bir sancak merkezi olan Kütahya, 8 Ekim 1923’te vilayet oldu.

En iyi korunan Zeus Tapınağı

Kütahya’ya yolunuz düştüğünde uğrayacağınız ilk adres Çavdarhisar İlçesinde bulunan Aizanoi Antik Kenti olmalı. Bu alan, Zeus Tapınağı, stadyum-tiyatro kompleksi ve Macellumu ile Roma Dönemi’nin en önemli kentlerinden. Bir tepe üzerine kurulmuş olan ve şehrin önemli dinsel yapısı olarak görülen Zeus Tapınağı dünyanın en iyi korunmuş Zeus Tapınaklarından biri. Etrafındaki sütunla çevrili mekanın üstünün mermer kirişlerle kaplı olması nedeniyle Zeus Tapınağı pseudodipteros plandaki tek örnek.

Kurtuluş Savaşı’nda şehit olanların anısına yapıldı

Dumlupınar Şehitliği, Kurtuluş Savaşı boyunca tüm cephelerde şehit olanların anısına, Büyük Taarruzun 70’inci yıldönümü olan 30 Ağustos 1992’de ziyarete açıldı. Şehitlik, Üç Komutan Anıtı, Milisler Anıtı, 500 kişilik sembolik şehit mezarları ve kitabeleri, Şehit Baba-Oğul Anıtı, Mehmetçik Anıtı, namazgah ve şadırvandan oluşuyor.

Tarihe şahitlik eden kale

Kütahya Kalesi de şehirde ziyaret etmeniz gereken tarihi yapılardan biri. Kütahya Kalesibeşinci yüzyılda Bizanslıların yaptırdığı surlara ek olarak Selçuklular, Germiyanoğulları ve Osmanlılar tarafından yapılan onarım ve eklerle güçlendirildi. Sık yerleştirilmiş burçlar, moloz-kesme taş karışımı ile tuğla sıralardan inşa edilen kale yukarı, iç ve aşağı kale olmak üzere üç bölümden oluşuyor.

Çinilerle bezeli cami

Kütahya çinisinin hayat bulduğu, Çinili Cami, ressam ve neyzen Ahmet Yakupoğlu tarafından 1973 yılında yaptırıldı. Orta Asya Türk mimarisinden esinlenilerek yapılan cami sekizgen iki katlı ve tek kubbeli bir yapı. Caminin içi kalem işi süslemelerle, dışı ise özel üretim mavi Kütahya çinileriyle bezeli.

Friglerin yerleşim alanı

Kütahya, Afyonkarahisar, Eskişehir üçgeninde, Küçük Frigya dağlık yerleşimi olarak tanımlanan bölge, bugün Frig Vadisi adıyla anılıyor. Kütahya’nın doğusunda eski bir yanardağ olan Türkmen Dağının tüfleriyle örtülü olan Frig yaylaları; MÖ 900-600 yılları arasında Frigler tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldı. Volkan tüfünün kolay işlenebilir bir kayaç olması Friglerin bunları oyma ve yontma yoluyla çeşitli amaçlarla kullanmalarını sağladı. Sonrasında Roma ve Bizanslıların da yerleştiği bölgedeki kilise ve şapellerde, kök boyalı haçlar, meander motifleri, yazı ve fresk izleri hala bulunuyor.

“Ordular İlk Hedefiniz Akdenizdir. İleri!..”

Tarih boyunca birçok önemli olaya şahitlik eden Kütahya topraklarında yaşanan en önemli olay ise  Başkomutanlık Meydan Muharebesi. Kütahya’ya bağlı Dumlupınar yakınında 30 Ağustos 1922’de Türk ve Yunan orduları arasında meydana gelen savaşı bizzat Mustafa Kemal Paşa yönettiği için savaşın adı Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak anılıyor. Çarpışma, İstiklal Savaşı’nın kesin bir Türk zaferiyle sonuçlanmasını sağladı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, “Ordular ilk hedefiniz Akdenizdir.  İleri!..” tarihi emrini de yine 1 Eylül 1922 tarihinde Dumlupınar’da Büyük Millet Meclisi Ordularına verdi. Şehirde tarihi değiştiren bu olayı ölümsüz kılmak üzere yapılan Dumlupınar İlk Hedef Anıtı bulunuyor. Mustafa Kemal’in emri verdiği karargahın bulunduğu alanda yapılan anıt bronz bir Atatürk Heykeli.

Ne alınır?

Kütahya denilince akla elbette ilk olarak çini ve porselen geliyor. Kütahya’ya geldiğinizde elbette büyük emekler sonucu hazırlanan çini ve porselen hediyelik eşyalardan almanız gerekiyor. Bununla beraber Gediz ilçesinde asırlardır hazırlanan Gediz tarhanası ve Tavşanlı leblebisi de şehirden dönerken almanız gerekenlerden.

Nerede kalınır?

Kütahya’da konaklama yapabileceğiniz ve her bütçeye uygun yerler mevcut. Özellikle termal oteller, hem yurtiçinden hem de yurtdışından gelen turistler tarafından sıklıkla tercih ediliyor.