[email protected]

Türkiye, şubat ayının başında 11 ilini kapsayan büyük bir afet yaşadı. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından ortaya çıkaran manzara, hem ders niteliğinde hem de dayanışma gücü gösterilmesi adına da örnek alınacak bir fotoğraf görüntüsündeydi.

Dünya ölçeğinde de önemli sayılacak bu afette hayatını kaybedenlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa ve yakınlarını kaybedenlerle birlikte ülkemize sabırlar diliyorum. Ama iş burada bitmiyor.

Deprem sonrasında ülkenin dört bir yanından kardeşlerimizin yarasını sarmaya koştuk. Bu çok güzeldi. Lakin asıl iş şimdi başlıyor. Türkiye ekonomisi adına tarımdan sanayiye her alanda önemli bir lokasyondan bahsediyoruz.

Buraların hayalet şehirlere dönmemesi için ise her sektörün üzerine düşeni yaparak, illerdeki üretimin, ekonominin tekrar ayaklandırılması, bina yapılmasından daha önemli bir başlık. Çünkü ciddi anlamda nitelikli personeli barındıran, üretim hafızası olan ve ihracattan tedarik zincirine kadar her aşamada önemli rol oynayan bu bölgeye sadece konut bazında bakamayız.

Her sektör, oradaki meslektaşlarını ayağa kaldıracak hamleler yapmalıdır. Bunlardan iki örnek vereyim. Gıda Perakendecileri Federasyonu ile Güvenilir Ürün Platformu, örneğin Hatay’da hasat ve ekim sorununa el attılar.

Hasat edilen ürünler, raf fiyatından üreticiden satın alındı ve insan kaynağı eksik olduğu için imece usulü hasada gidildi. Aynı sistemin ekim için de yapılacağı biliniyor. Bu hem bölgenin ayağa kalkması, hem Türkiye ekonomisi adına önemli.

Bir diğeri ise ayakkabı sektöründen geldi. Bölgenin ayakkabı üretiminde kritik bir ağırlığı olduğu, geçmişe yönelik kültür taşıdığı biliniyor. Ayakkabı sektörü tüm dernekleriyle bölgeye gitti, tespitlerde bulundu, üretim yapılabilmesi için gösterilen yerleri inceledi ve hemen ardından makine, teçhizat ve malzemeden oluşan bir kampanya başlattı.

Diğer illerdeki sektör mensupları, bölgede yeniden üretime geçilebilmesi için, oradaki sanayicinin ihtiyaç duyduğu ve sermaye gerektirecek başlıklara hibe niteliğinde yaklaştılar. Muhtemelen önümüzdeki süreçte ilk ayağa kalkacak sektörlerin başında gelecek.

Bunlar sadece birer örnek. Esas bundan yola çıkarak gerçek dayanışmanın, oradaki insanlarla iş yapmak, ödemelerinde öncelik vermek, tedarik zincirinde tercihlerinizi yaparken, onları öne koymak gibi bakış açıları geliştirmek olduğunu anlamalıyız.

Aksi takdirde Türkiye ekonomisinin, ihracatının, üretiminin, hatta uzak vizyonda tüketiminin önemli merkezlerinden birini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalırız. Daha riskli olan göçler kalıcı hale gelir ve gidilen yerlerdeki risk ağırlığı artar ve o bölgeler de terk edilmiş noktaya bürünür.

Elbette tüm bunların enflasyon, bütçe açığı, döviz kuru üzerinde etkileri olacaktır. Yani ülkemize tek maliyet inşaat değildir. İşin insani boyutuna değinmiyorum bile. Onun ölçülebilir bir karşılığı yok. Sadece acı veriyor.

Ama iktisadi olarak baktığınızda, sahiplenici, uzun vadeli dayanışmaya ihtiyaç var. Şüphesiz bunu yaparken de ek vergi gibi, zaten zorlanan reel sektöre tek başına yüklenmemek gerekir. Bölgeden gelen çeklerin bankalarda karşılık bulmaması gerçeğini çözmek lazım gelir. Daha nice yapılacak iş var.

Başlangıç noktasında müthiş bir dayanışma örneği sergiledik. Fakat asıl iş şimdi başlıyor. Bölgenin esnafına, çiftçisine, sanayicisine, çalışanına sahip çıkma zamanı.