AİMSAD Genel Sekreteri Arif Onur Kaçak, Ekotürk kanalında Ahu Orakçıoğlu’nun sunduğu Sanayi ve Ticaret programına konuk oldu. Ağaç işleme makine sektörünün gelişimini, ihracat verilerini, Ar-Ge çalışmalarını ve ticari vize sorunlarını detaylı bir şekilde ele alan Arif Onur Kaçak, sektörün yıllara göre değişen oranlarla her yıl büyümeye devam ettiğinin altını çizdi.

AİMSAD Genel Sekreteri Arif Onur Kaçak, Ekotürk kanalında Ahu Orakçıoğlu’nun sunduğu Sanayi ve Ticaret programına konuk oldu. Sektörün güncel durumu hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Kaçak şu ifadeleri kullandı; “İlk üreticilerimiz, 1950’li yıllarda klasik marangoz makinelerinin üretimiyle ağaç işleme makine sektörünü başlattı. Daha sonra hammadde üretimi geliştikçe, panel mobilya makineleri üretildi. Son 20 yılda sektör neredeyse yüzde 500’den fazla büyüme gösterdi. Sektör olarak 2023 yılını 160 milyon dolar ihracat ile kapattık. Rakamlarımız büyük değil, ancak 2017 yılından bu yana cari fazla veren bir sektörüz. Geçen yıl ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 145 olarak gerçekleşti. TÜİK’in açıkladığı ilk dört aya ait dış ticaret verilerine göre, geçen yıl 400 milyon dolar civarında bir üretim varken, bu yılın ilk dört ayında yaklaşık 120 milyon dolarlık üretim gerçekleşti. İhracatımız geçen yılki seviyelerde; yüzde 3, yüzde 4 gibi bir büyüme var. İthalatta ise geçen yılın ilk dört ayına göre yaklaşık yüzde 15 düşüş gözüküyor. İhracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 190 olarak gerçekleşti. Sektörümüz yıllara göre değişen oranlarla her yıl az da olsa büyümeye devam ediyor”

“Birçok ülkede pazarlama gücümüz artıyor”

Ağaç işleme makine sektöründe en fazla ihracat yapılan ülkelere değinen Arif Onur Kaçak; “Geçen yıl ihracat yaptığımız ülkeler arasında Rusya, Bulgaristan, Amerika, İtalya, İspanya ve Birleşik Krallık bulunuyordu. Bu yılın ilk dört ayında da tablo pek değişmedi; yine Rusya birinci sırada yer alıyor. Ayrıca Kosova, Bulgaristan, İtalya ve Amerika da listede. Sektör firmalarımız ve üyelerimizin birçok ülkede kendi yapılanmaları, şirketleri ve oluşumları var. Dolayısıyla sadece Türkiye’den değil, İtalya, Amerika, Almanya, Belçika, Hollanda ve Kanada gibi birçok ülkede de pazarlama gücümüz artıyor” dedi.

“Çin ile rekabet edebilmek için iş birliği yapmamız gerekiyor”

Yılı en iyi ihtimalle geçen yılki ihracat payını koruyarak bitireceklerini belirten Arif Onur Kaçak; “Rusya, Amerika’dan sonra en iyi ithalatçı ülkelerden biri ve çok büyük bir pazar. Bu bölgelerde daha agresif olmamız gerekiyor. Ancak Çin gerçeği de var ve bu konuda yapabileceğimiz fazla bir şey yok. Çin çok büyük bir ülke ve ölçek ekonomisini aşmış bir durumda. Bizim de ölçek ekonomisiyle ilgili bazı sorunlarımız var ancak bunlar zamanla ve farklı iş birlikleriyle çözülebilecek konular. Çin, tüm sektörler için bir problem fakat rekabet edebilme imkanı olan alanlarda rekabet etmeye devam etmeliyiz. Bunun dışında kalan hususlarda ise Çin ile rekabet edebilmek için iş birliği yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca yan sanayi ürünlerinde Avrupa menşeli ürünlerin fiyatları çok yüksek. Çin ile rekabet edebilmek istiyorsanız çeşitli ekonomik ürünler üretebilir, bu ürünler de kullanılabilecek yan sanayi ürünleri Çin’den ithal edebiliriz. Türkiye’de yan sanayi ürünleri istenilen seviyede üretilmiyor. Elbette bazı üreticiler var ama yeterli değil. Keşke bu alanda daha ciddi yatırımlar olsa. Büyük markalar Türkiye’ye çekilebilir veya Türkiye kendi markasını çıkarabilir. Dolayısıyla, Çin’e özel rekabet edebilir ürünlerle hareket edilmesi gerektiğini düşünüyoruz” diye konuştu.

“İş insanlarına yeşil pasaport hakkı tanınması ihracatı arttırır”

Ticari vize alımında randevu tarihleri konusunun çok ciddi bir problem olduğunun altını çizen Arif Onur Kaçak, üyelerin çoğunun ihracatçı firmalar olup, bazı firmalara ancak devletin tanıdığı haklardan ötürü yeşil pasaport verilebildiğine vurgu yaptı. Kaçak; “Geçen yıl Almanya’da düzenlenen bir fuarda, bir üyemizin bin metrekarelik bir standı vardı ve 30-40 çalışanı ile katılacaktı, ancak 10 çalışana vize çıkmadı. Çoğu teknisyen olan bu çalışanlar nedeniyle, stant tam kapasiteyle kullanılamadı. Öncelikli olarak vize sorununda mülteci problemi büyük bir sorun olarak görülüyor. Randevu tarihlerinin dolu olması da bir başka önemli konu. Üyelerimizden ve ticaret müşavirlerinden duyduğumuz kadarıyla, bazı firmalara vize verilmezken diğerlerine veriliyor. Son Polonya fuarımızda da 2-3 firmamızın standı boş kaldı çünkü vize alamadılar. Sivil toplum kuruluşları olarak, üyelerimizle birlikte sektöre katkı sağlamak için yılda en az 7-8 fuara katılıyoruz ve bu da ciddi maliyetler gerektiriyor. Bu süreçte firmalara daha fazla yeşil pasaport verilmesi öneriliyor. Ancak bu da politik bir konu olduğundan, tepki çekme riski yüksek. Devlet memurlarının yeşil pasaport hakkı varken, iş insanlarına da geçici olarak bu hakkın tanınması ihracatın artmasına yardımcı olabilir. Yurt dışında bir fuara katılmanın maliyeti oldukça fazla ancak fuarlar aracılığı ile ülkeye döviz girişi sağlanıyor. Sonuç olarak bu süreçte daha fazla yeşil pasaport verilmesi, firmaların yurt dışında daha etkin olmasına yardımcı olabilir ve ihracatımızı artırabilir” dedi.

“Üyelerimiz arasında bakanlık onaylı resmi Ar-Ge merkezleri olan yaklaşık 15 firma bulunuyor”

Ağaç işleme makine sektöründeki Ar-Ge çalışmalarına değinen Arif Onur Kaçak, ağaç işleme makinelerinde iki ana proses olduğunu belirtti ve konuşmasına şöyle devam etti; “İlk proseste tomruk dilimlenerek kereste haline getiriliyor ve masif panel veya masif ahşap ürünler üretiliyor. Ayrıca tomruklar parçalanarak cips haline getiriliyor ve MDF fabrikalarında MDF ve sunta üretiliyor. İkinci süreçte panel mobilya makineleri devreye giriyor. Her iki süreçte de çok kuvvetli firmalarımız var ve her birinin kendine göre bir Ar-Ge süreci bulunuyor. Bir tarafta malzeme daha sert ve kalın olduğundan, kesici testerelerin daha dayanıklı olması ve bileme sürelerinin daha uzun hale gelmesi gerekiyor. Ayrıca ortaya çıkan tozu toplayan toz emme sistemleri ve makinelerin birbiriyle iletişim kurduğu Endüstri 4.0 yazılım sistemleri gibi yeniliklere de ihtiyaç var. Yazılımsal konulara uzaktan müdahale edebilme gibi alanlarda da Ar-Ge çalışmaları gerekli. Yeni ürünler ortaya çıkarabilmek veya mevcut ürünleri geliştirebilmek için de mutlaka Ar-Ge’ye ihtiyaç var. Üyelerimiz arasında bakanlık onaylı resmi Ar-Ge merkezleri olan yaklaşık 15 firma bulunuyor. Bu merkezler hem yeni ürün geliştirme hem de mevcut ürünleri rekabet edebilir hale getirme konusunda çalışıyor.”