Robotlar sanayideki kullanımlarının yanında, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere artık günlük hayatımıza da girmeye yüz tutmuştur. Teknolojisi uzun zaman önce geliştirilmiş olmasına rağmen robotların kullanım yaygınlığının nispeten geri kalmış olması dikkat çekicidir. Bunun başlıca sebeplerinden biri elbette robot sahibi olmanın maliyeti, diğer biri ise onu randımanlı biçimde işletmenin güç olması dersek yanlış olmaz sanıyorum. Son yıllara bakıldığında ise robot kullanımının her sene hızla artmakta olduğu görülür. Çünkü bugün bir robot, finansal açıdan gayet erişilebilir hale gelmiştir. Fakat bunu işletebilmek için hala nitelikli personele ihtiyaç duyulmaktadır.
Robotları devreye alma işi ülkemizde genellikle uygulayıcı (entegratör) firmalar aracılığıyla yapılmaktadır. Bu firmalar, işletmelerin ihtiyaçlarına uygun bir robotu (neredeyse tamamı yabancı diyebileceğimiz) üreticisinden temin eder ve genellikle bünyesinde bulundurduğu personel ile işletmeye yerleştirir, kurar ve çalışır halde teslim eder. Devreye alma işi çoğunlukla günler, hatta bazen haftalar sürer. Çünkü bir robotu yapacağı işe göre donatmak ve programlamak basit bir iş değildir. Devreye alma tamamlandıktan sonra robotun operatörü, çoğunlukla başlatma ve durdurma ile temel parametrelerin girilmesi gibi basit görevleri yerine getirir ve robotu randımanlı biçimde kullanır. İleride aynı robot farklı bir iş için veya bazen aynı iş için ama farklı şekilde kullanılmak istendiğinde, yine uygulayıcı firma çağırılır ve ücreti karşılığında robotun yeniden ayarlanması ve/veya programlanmasını gerçekleştirir. Hal böyle olunca, robotların sanayide kullanıldığı alanın büyüklüğü, çoğunlukla aynı görevin sürekli ve uzun süreli tekrarlandığı işlerle sınırlanmış olur. Doğal olarak bu durum, günümüzde robotların ağırlıkla kullanıldığı sektörleri de (otomotiv, gıda, ambalaj, vs.) belirlemiştir.
Oysa robot kullanımına açık olan daha çok alan vardır. Bunlardan biri de ağaç işleme sektörüdür. Bazı istisnaları saymazsak, bugün ağaç işleme sektöründe ancak parmakla sayılabilecek kadar az sayıdaki büyük çaplı işletmelerde robot kullanılmaktadır. Oysa bundan çok daha fazla sayıda firma finansal güç anlamında robot satın alabilecek durumda olduğu gibi, işletmesinde robot kullanımına gerçekten ihtiyaç da duymaktadır. Bu tip işletmelerin çoğunu robot kullanmaktan alıkoyan unsurun, genellikle robotu kullanacak nitelikte personeli istihdam etmekte karşılaşılan güçlükler olduğunu görüyoruz. Çünkü büyük işletmelerde yaşanandan farklı olarak, bu tip işletmelerde robotun yapacağı işlerin çeşitliliği daha çok, adetleri ise daha az olduğundan, robotun sıklıkla yeni yapılacak işe göre ayarlanması ve programlanması gerekir. Bu iş için diğer sektörlerde olduğu gibi uygulayıcı firmalardan destek almak yüksek maliyetler nedeniyle makul olmaz. Oysa kalitede sürekliliği sağlamak, standardı tutturmak, işçilik maliyetlerini azaltmak ve hataları en aza indirmek için robot kullanmak pek çok işletme sahibinin gözlerini parlatan bir çözümdür.
O halde ihtiyaç bellidir. Firma sahipleri ve/veya yöneticilerinin kafasındaki “peki şimdi bu robotu kim çalıştıracak” sorusunu ve endişesini ortadan kaldırmak gerekir. Daha kullanıcı dostu, daha kolay programlanabilen ve ayarlanabilen bir robot, bu tipteki her işletmenin kapısından içeri girmek için kuvvetli bir adaydır. Bu noktada öğrenebilen (self-learning veya teach-in olarak da bilinen) robotlar devreye girer. Son yıllardaki AR-GE faaliyetleri sonucunda AS METAL Ağaç Makineleri Sanayi, böyle kullanıcı dostu bir robotu tam manasıyla üretmeyi Türkiye’de bir ilk olarak başarmış olup, 22-26 Ekim 2016 tarihleri arasında Tüyap Ağaç Makineleri Fuarı’ndaki standında (2. Salon, 221-A) sergileyecektir.
Bu robotun en belirgin farkı, standart yöntemlerle programlanabilmesinin yanında, yapacağı işi operatörden öğrenebilmesidir. Örneğin, programlaması saatler sürecek bir masa veya sandalye boyama işini düşünelim. Operatör robotun ucundaki boya tabancasını önce kendi tutarak parçayı boyar. Bu esnada robot operatöre uyumlu bir halde onunla beraber hareket ederek yapılacak işi birkaç dakika içinde öğrenir. Öğrenme işlemi tamamlandıktan sonra robot bu işi hafızasına yerleştirdiği hareketleri kullanarak tek başına yapar. Burada esasen robotun iki modu vardır. Biri öğrenme modu diğeri ise çalışma modudur. Robotun beyni mevcut moda göre akıllı bir şekilde ne yapacağını bilir ve eksenleri ona göre kumanda eder. Böylece robotun (yeri geldiğinde taşınan cismin de) ağırlğını hissettirmeden insanla işbirliği içerisinde çalışabilir. Bu sayede karmaşık programlama işi ortadan kalkmış olur ve farklı işler için öğrenme metoduyla herhangi bir operatör tarafından robot kolayca hazırlanıp, çok hızlı bir biçimde çalışır hale getirilebilir. Bu metot sadece boyama işleri için değil, aynı zamanda zımparalama, parlatma, temizleme, taşıma, kaldırma ve yerleştirme (pick and place), evirip-çevirme, istifleme (palletizing) gibi işler için de kolaylıkla uygulanabilir. Böyle bir robot, ucuna takılacak çeşitli aparatlarla pek çok amaç için kullanılabilir. Özellikle AS METAL’in partnerlerinden BOSSO’nun patentli ürünü olan “parça yerleştirme aparatı”, işleme merkezleri vb. bir makineye işlenecek parçayı yerleştirirken dayamaları otomatik olarak bulur ve hatasız bir yerleştirme sağlar. Bu aparat herhangi bir robot üreticisinin uygun boyuttaki bir robotuna bağlanıp uyarlanabilir (bkz. As Metal Robot Kol @YouTube). Böylece işletmelerin halihazırda ellerinde bulunan robotlar, herhangi bir işleme merkezine parça yükleyip boşaltacak hale kolaylıkla getirilebilir.
Robot kullanımıyla ilgili tecrübe sahibi olmayan işletme sahibi ve/veya yöneticilerin sıklıkla düştüğü yanılgılardan biri, robotun yaptığı işi bir insanın da yaklaşık aynı sürede yapabileceğini sanmalarıdır. Evet, bir insan bir tane parçayı işleme merkezine bir robotla aynı sürede yerleştirebilir. Fakat o insan daha yirminci parçaya gelmeden performansı düşer ve çoktan robotun gerisinde kalmış olur. Eninde sonunda bir robotun normal çalışma saatleri içerisinde bir insanın yaptığı işi ikiye, üçe hatta yerine göre dörde katladığı bilinmektedir. Buna bir de robotun fazladan çalışma saatleri eklendiğinde aradaki fark çok büyük olur.
Robotları kullanıcı dostu hale getiren ve çalıştırılmasını kolaylaştıran bu ve benzeri yöntemlerin artmasıyla, ağaç makineleri sektörü gibi pek çok sektör robot kullanımına ısınacak ve geleceğin kaçınılmaz gereksinimlerinden birine bir adım daha yaklaşmış olacaktır.