Ağaç işleme makineleri sektörünün öncü sivil toplum kuruluşu AİMSAD, MAİB ve MAKFED ile yürüttüğü sektörel çalışmalar kapsamında, “Ağaç, Mobilya ve Makine Sanayi Etkileşimi Raporu” ile sektörü en güçlü ve eksik yönleriyle, bugüne dek en kapsamlı şekilde ele aldı.

Makine İhracatçıları Birliği’nin, (MAİB) Türkiye Makine Federasyonu (MAKFED) ile birlikte yürüttüğü sektörel araştırmalar kapsamında AİMSAD tarafından hazırlanan “Ağaç, Mobilya ve Makine Sanayi Etkileşimi Raporu” yayınlandı.

Ağaç işleme makineleri sektörü için referans niteliğindeki raporda sektörün güçlü yanları ve önlem alınması gereken konular, detaylı bir şekilde ele alındı, çözüm önerileri sıralandı. Tarımsal üretimi ana hammadde olarak kullanan ağaç ürünleri ve mobilya sektöründeki gelişmeleri ve bunun makine imalat sektörü üzerindeki etkilerini AİMSAD inceledi.

AİM sektörü enerji üreten, su ve havayı koşullandıran, ısıl işlemler yapan, boyayan, elleçleyen, paketleyip ambalajlayan onlarca makine alt dalından hizmet alıyor. Rapor, bu dallara dair bilgiler de içeriyor.

Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu’nun raporun girişinde yer alan değerlendirmesinde, “Teknolojik ve dolayısıyla ekonomik bağımsızlığın tesisi ve korunması için hemen bütün ülkelerin makine imalatında yerlileşmeyi, ya da en azından yerelleşme çabalarını artırdığını özellikle son beş yılda yakından gözlemledik. Küresel ticaretin yüzde 15’ine yakınını, yani 2,5 trilyon dolarlık bir kısmını ilave vergi ve kotalarla koruma altına alan Ticaret Savaşları (ya da Teknoloji Savaşları) dediğimiz anlayışın gerisinde, hep yerli makinelerin, yani yerli üretim teknolojilerinin geliştirilmesi mecburiyeti bulunduğunu gördük. Rapor, ağaç işleme makineleri sektörünün satış ve satış sonrası hizmet ağında yaygınlaşma ile rekabetçi olunabilecek bir alan olduğunun altını çiziyor. Ür-Ge ve Ar-Ge alanında özgünlüğün tek başına yeterli olmadığını, özellikle markalaşma ile ölçeğin sürdürülebilir rekabetin ana unsurları olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum, mühendislik makineleri dışında, yani müşteriye özel tasarlanıp sipariş üzerine üretilen bütün makineler dışında, karşımıza çıkan çok tanıdık bir tespit. Ancak, dünyada küçük atölyeler bazında sayıları milyonlara varan işletme olması, yani endüstrileşmeyecek olsa dahi dünyanın her yerinde ağaç ürünleri veya mobilya imalatının var olması, bu alana has makinelere bir genel maksatlı makine hüviyeti de kazandırıyor ve büyük imalatçıların sektördeki egemenliğini pekiştiriyor” ifadesine yer verdi.

‘Çoklu hammadde seçeneği hem mobilyacı hem de makineci için avantaj’

Mobilya ve makine sektörlerinin önemine değinen Karavelioğlu, “Ağaç ürünleri ve mobilya imalatı sektörünün büyüklüğüne ve önemine dair ilk işareti, dünya sınai üretiminden en büyük payı alan, ihracat şampiyonu Çin’in verilerinde görüyoruz. Küresel ticaretten en büyük payı alan 5 ülkenin ilk 3 ihracat kalemi içinde makine, elektronik ve taşıt araçları yer alırken, Çin’de üçüncü kalem mobilya. Dünyanın 2030 yılında 750 milyar dolara ulaşacağı öngörülen bir mobilya üretimi var. 2018 değeri 460 milyar dolar ve üretimin yüzde 40 kadarı ihraç ediliyor. Dönemsel trendler ve mekânsal gereklilikler inovatif yaklaşımları destekler mahiyette ve artık akıllı mobilyalar tasarlanıyor. İnşaat ve gemi inşa sektörleri de ana alıcıları arasında. Turizm, gastronomi ve sağlık başta olmak üzere, hizmet sektörlerinin mobilya ihtiyacı giderek önem kazanıyor” diye konuştu.

‘İhracattan aldığımız pay üretimin gerisinde’

Alman Makine Federasyonu VDMA hesaplamalarına göre 3 trilyon dolara yakın yıllık küresel makine imalatının 13 milyar dolarlık kısmının ağaç işleme makinelerinden geldiğini söyleyen Karavelioğlu, bu rakama lifli ya da yonga levha üreten makine ve hatların da dahil olduğunu dile getirdi. Bu üretimin yüzde 60’a yakınının Türkiye dahil Avrupa’da gerçekleştiğine değinen Kutlu Karavelioğlu, “Bu niş alandaki payımız yüzde 2’yle, diğer birçok makine dalındaki payımızdan daha yukarıda bulunuyor. Dünya makine ihracatı 2,3 trilyon dolar, ağaç işleme makineleri ihracatı ise 11 milyar dolar civarında. Türkiye’nin payı küresel ihracat içinde yüzde 1,2 kadar; üretiminden aldığı payın gerisinde. Bu pay dünya makine ihracatının genelinden aldığımız yüzde 0,9’luk paydan daha yüksek” şeklinde konuştu.

‘Sermaye, kurumsal yönetim, faktör verimliliğimizdeki sorunları çözmeliyiz’

Karavelioğlu, raporun sorunları tespit etmenin yanında, KOBİ yapısının sık sık ortaya çıkardığı açmazları bütünsel bir yaklaşımla ele aldığını ve çözümler önerdiğini vurguladı. “Özetle; mevcut ortalama firma ölçeği ile rekabetimizi dışarıya taşımanın zorluğuna işaret ederek sermaye, kurumsal yönetim, faktör verimliliğimizdeki eksikliklere eğiliyor” diyen Karavelioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Girdilerde sıkıntı, tedarikçi sayısının sınırlılığı, dışa bağımlılık bu sektörde de karşımıza çıkıyor. Çok sayıda ülkeye ihracat yapılması ve ana pazarlarda yoğunlaşılamaması satış sonrası hizmetleri de sınırlıyor. Nitelikli eleman, teknoloji geliştirme ve sair birçok soruna ek olarak, firmalar arasında iş birliği ve stratejik ortaklıklarda vizyonsuzluk, kültürel eksiklik olarak öne çıkıyor.”

‘İthal girdilerin payı oldukça yüksek’

Sektörün çözümlenmesi gereken sorunlarından bahseden AİMSAD Başkanı Mustafa Erol ise, “Sektörün hammadde güvenirliliği ve sürekliliği, yan sanayi yetersizliği, teknoloji ve Ar-Ge faaliyetlerine odaklanma eksikliği, kurumsal yapı, ölçek ekonomisi, yüksek üretim maliyetleri, nitelikli insan sermayesi yetersizliği, ihtisas sanayi bölgesi eksikliği vb. sorunlarının çözümlenmesi gereği bulunmaktadır. Söz konusu sorunların çözümü sektörün ülke ekonomisine katkısını artıracaktır. Önemli diğer sorunlardan birisi ise ağaç ürünleri imalatı, mobilya imalatı ve makine imalatı sanayisinin toplam girdileri içinde birbirlerinden kullandıkları girdilerin oranının düşük olmasına karşın önemli ölçüdeki ithal girdidir. Kullanılan girdiler içinde ithal girdilerin payı oldukça yüksektir. Mobilya sanayisinin makine imalatı sanayisinden kullandığı girdilerin yüzde 91,1’i ithaldir. Ağaç ve ağaç ürünleri imalatında bu oran yüzde 63,8 ve makine imalatı sanayisinin kendi sektöründen sağladığı girdilerde ise oran yüzde 80,1 düzeyindedir” dedi.

Rapora göre; mobilya ve dekorasyonda sürdürülebilirlik yaklaşımı ağaç ürünlerinin kullanımını hızla artırırken, yeni ağaç ürünlerinin geliştirilmesinde önemli rol oynayacak ve ağaç ürünlerine olan talep ivme kazanacak. Raporda yer alan bilgilere göre, Türkiye’nin beş yıllık 2015-2019 toplamda ihracatının ithalatını karşılama oranı Ahşap Ambalajlarda 3,8 katı, lif levhalarda 3,6 katı, inşaat için ahşap doğramalarda 2,8 ve yonga levhalarda, 2,3 katı.

Raporda, sektör için belirtilen ve önlem alınması gereken yetersizlikler şu şekilde sıralandı:

Hammadde temini: Sektör hammadde güvencesi ve sürdürülebilirliği açısından sorun yaşamaktadır ve önemli ölçüde ithalata bağımlıdır.

Orman alanları yetersizdir, plantasyon ormancılığı yapılamamaktadır.Yasal düzenlemeler bu alanda gelişmeyi engelleyici niteliktedir.

Ormancılık genellikle engebeli ve rakımı yüksek alanlarda yapıldığı için üretimde istikrar sağlanamamaktadır ve orman verim gücü düşüktür.

Özel kesim ormancılığı yeterli düzeyde teşvik edilememektedir.

Üretim çalışmaları kış mevsiminde yol ve araç gereç yetersizliği gibi zorluklar nedeniyle aksamakta, tedarikte süreklilik sağlanamamaktadır ve stok yönetimi maliyetleri artmaktadır.Hammadde imalat teknolojisi yeterli değildir.

Hammadde olarak alt sektörlerde kullanılan orman ürünleri (biyokütle), yenilenebilir enerji üretiminin desteklenmesi nedeniyle risk altında girmektedir. Yetersiz hammadde arzı nedeniyle sektörün ithalata bağımlılığı, maliyetleri, hammadde güvence ve sürdürebilirlik riskini artırmaktadır.

Hammadde fiyatlarının yüksekliği: Sektör yüksek hammadde fiyatları nedeniyle rekabette zorlanmaktadır.

Orman verim gücü düşük.

Orman Genel Müdürlüğü (OGM), yerli hammadde fiyatlarını dünya fiyat ortalamasına göre belirleyememektedir.

Önemli ölçüde kamu kontrolünde olan, üretimde maliyetleri düşürücü ve verimliliği artırıcı uygulamalara yeterince ağırlık verilmemektedir.

Tahsisli satışlarda belirsizlik, tedarik güvencesinde ve fiyatlar üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır.

İthalat yapılan ülkelerin kendi ihracatçılarına uyguladığı vergi ve fonlar, ithalatı pahalılaştırmaktadır.

İthalat yapılan ülkelerle ikili serbest ticaret anlaşmaları konusunda sektöre yeterli önem verilmemektedir.

İthalatta ucuz hammadde arayışı kaliteyi olumsuz yönde etkilemektedir.

Teknoloji temini ve kullanımı: Alt sektörlerinin önemli bir bölümünde teknoloji kullanımı yetersizdir.

CNC tezgah kullanımı, kurutma, buharlama ve emprenye tesis yatırımı düşüktür.

Hammadde üretiminde kullanılan teknoloji yetersizdir.

Üretim ile ilgili kimi alanlarda teknolojide dışa bağımlılık söz konusudur.

Ekonomik ölçek: Mikro ve küçük ölçekli işletmeler rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir.

Kapasite kullanım oranı düşüktür.

Nitelikli personel çalıştırma ve teknolojiye yatırım yapma olanakları sınırlıdır.

Kalite standartlarına güvence verme ve koruma konusunda yetersizdir.

Kurumsal alt yapı ve sermaye yetersizliği sorunların temelinde yatan diğer eksiklerden biridir.

İnsan sermayesi: Hammadde üretiminde ve sektörde nitelikli insan sermayesi bulunamamakta ve kullanılamamaktadır.

Sektörde nitelikli personel çalıştırma oranı düşüktür. Mevcut kurumsal yapı nitelikli personel çalıştırma ve teknolojiye yatırım yapma olanaklarını sınırlandırmaktadır.

Hammadde üretim işlerinde aktif olarak çalışacak orman işçisi sayısı, yıldan yıla azalmaktadır.

Mavi yaka personelin eğitimi yetersizdir.

Nitelikli teknik ve ara personel sayısı ülke genelinde yetersizdir.

Yüksek üretim maliyetleri ve diğer sorunlar:  

Sektörün en önemli girdilerinden birisi olan enerji fiyatları yüksektir.

Sektörün lojistik maliyetleri toplam maliyetler içinde önemli paya sahiptir, bu maliyetlerden taşıma ve depolama maliyetleri ile beraber, alt yapı konusunda sorunlar yaşanmaktadır.

Ürün depolama, ambalajlama, ürüne yönelik veri bilgi kaydı, veri arşivlemede eksiklikler bulunmaktadır.

Sektörel Ar-Ge, patent çalışmaları ve test merkezleri yetersizdir.

5 yılda hızlı yükseliş

Raporda şu bilgilere yer verildi: Türkiye çevre ülkelerdeki olumsuz siyasi ve politik gelişmeler yanında, iç savaşlar nedeniyle son yıllarda rekabette coğrafi üstünlüğünden yeterince yararlanamıyor. Buna karşın Türkiye AİM ihracatında 2019 yılında beş yıllık dönemde 12. sırada yer alan İsviçre’yi geçerek 98 milyon dolar ve yüzde 1,24 payla 12’inci sıraya çıktı. Beş yıllık dönemde, başta 2017 ve 2018 yılları olmak üzere ihracatta oldukça yüksek bir artış sağlandı. Ağaç işleme imalatı sanayi ürün gruplarından taşlama, zımparalama veya parlatma makineleri ihracatı 2017 yılına göre 2018 yılında, yüzde 78,9 artış oranı ile ilk sırada. 2018 yılında ihracatta artış oranı açısından planya, freze veya keserek kalıplama makineleri yüzde 46,9 ve bükme veya birleştirme ve kenar bantlama makineleri yüzde 46,5 ile ilk üçte yer aldı. 2018 yılında, önceki yıla göre ihracatta artış sağlansa da bükme veya birleştirme ve kenar bantlama makineleri ile yarma, dilme veya yapraklama makineleri ihracatı 2014 yılı değerlerine erişemedi. 2019 yılında ise testere makineleri, işleme merkezleri, ağaç lifli levha imalinde presle ve diğer makineler ve ağaç vb. işleme makineleri aksam ve parçaları dışında kalan tüm gruplarda ihracatta düşüş yaşandı. AİM grubu ihracatı yüzde 4,5 düştü. İhracatta en yüksek düşüş, yüzde 31 ile yarma-dilme vb. makineler grubunda meydana geldi.

Raporun tamamına ulaşabilmek için aşağıdaki QR Kodunu kullanabilirsiniz.