Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2010 yılında ihracatının yüzde 48.16’sı euro cinsinden yapılırken, bu oran 2011’de yüzde 47,7’e, 2012’de yüzde 47.6’ya, 2013’te yüzde 45.5’e geriledi. 2014 yılında yüzde 44.4’e kadar gerileyen ihracat içindeki euronun payı geçen yıl yüzde 44.6 olurken, 2016 yılı Ocak-Eylül döneminde yeniden yüzde 48.5’e çıktı.
Son günlerde üst üste tarihi rekorlar kıran doların dış ticaretteki payı ise euronun tam tersi bir seyir izledi. 2010’da ihracatın yüzde 45.3’ü dolarla yapılırken, 2014 yılında yüzde 47.4 ile dolar son yıların en yüksek seviyesini gördü. 2016 Ocak-Eylül döneminde ise dolar cinsinden yapılan ihracat, toplam ihracat içinde yüzde 42.9 pay alabildi.
TL’nin payı iki katına çıktı ama yetersiz
Türkiye son yıllarda Rusya ve İran ile karşılıklı para birimleri üzerinden ticaret görüşmelerini sürdürürken, TL’nin ihracat içindeki payı da 2010 yılında göre iki kattan fazla artış gösterdi. 2010 yılında ihracatın yüzde 2.32’si TL cinsinden yapılırken, bu oran 2016- Ocak-Eylül döneminde yüzde 4.96’ya kadar yükseldi. İhracatın yapıldığı en yüksek dördüncü para birimi olan İngiliz Sterlini’nin payı ise 2016 yılı 9 aylık döneminde yüzde 3.14 olarak hesaplandı.
İthalatın üçte biri euro
Türkiye 2010 yılında ithalatının yüzde 33.6’sını euro ile yaparken, bu oran 2014 yılında yüzde 29.9’a kadar geriledi. 2015’te yüzde 32 olan euronun ithalat içindeki payı, 2016 yılı Ocak-Eylül döneminde yüzde 35.5 ile 2010 yılından bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Buna karşılık, 2012’de yüzde 64.2 olan ithalat içindeki doların payı ise 2016’da yüzde 56.1’e geriledi. Bu süreçte TL’nin de dış ithalat içindeki payı düzenli olarak artış gösterdi. 2010’da ithalatın yüzde 3.1’i TL ile yapılırken, bu oran 2013’te yüzde 4.53, 2015’te yüzde 6.54, 2016 Ocak- Eylül döneminde ise yüzde 7.05 olarak gerçekleşti.
AB’nin ihracatta payı yüzde 49, ihtalatta payı ise yüzde 39
Dış ticaretinin önemli bir bölümünü Avrupa para birimi euro ile yapan Türkiye, ihracatının da yarısını 27 AB ülkesine yapıyor. 2010’da 113 milyar dolarlık ihracatın yüzde 46.4’ü AB ülkelerine yapılırken, 2012’de AB’nin ihracat içindeki payı yüzde 38.9’a geriledi. Bu tarihten itibaren AB’nin ihracatımız içindeki payı giderek artarken, 2016 yılı Ocak-Eylül dönemi itibarıyla ihracat içinde AB’nin payı yüzde 48.5’e kadar yükseldi. İthalatta ise AB’nin payı çok fazla değişkenlik göstermedi. 2010’da ithalatın yüzde 39’unu AB ülkelerinden yapan Türkiye, 2016 Ocak- Eylül döneminde ise ithalatın yüzde 38.9’unu AB ülkelerinden gerçekleştirdi.
İthalatın 5’te 1’i 6 ülkeden
Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye, en yüksek ithalatı ülke bazında ŞİÖ kapsamında yer alan Rusya ve Çin’den gerçekleştiriyor. Rusya, Çin, Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan’dan oluşan ŞİÖ ülkelerinden yaptığımız ithalat, toplam ithalat içinde yüzde 22’nin üzerinde bir pay alıyor. Buna karşılık son 6 yıllık zaman diliminde bu ülkelere yaptığımız ihracat, toplam ihracat içinde en fazla yüzde 8.46 (2013 yılında) seviyesine ulaştı. 2016 yılı Ocak-Eylül döneminde ise ŞİÖ’ye yapılan ihracatın payı sadece yüzde 3.73 olarak hesaplandı.