Maliye Bakanı Naci Ağbal, “Dünya nereye gidiyorsa, jeopolitik harita, ekonomik harita nasıl şekilleniyorsa, Türkiye de bu gelişmeler içerisinde ki fırsatları yakalamalıdır” dedi.
Maliye Bakanı Naci Ağbal, Borsa İstanbul Konferans Salonu’nda “Uluslararası Ekonomik Gelişme Zirvesi-Çin ve Hindistan Üzerinden Global Krize Bakış ve Türkiye” konulu programda konuştu. Ağbal, burada yaptığı konuşmada “Dünya nereye gidiyorsa, jeopolitik harita, ekonomik harita nasıl şekilleniyorsa, Türkiye’de bu gelişmeler içerisinde ki fırsatları yakalamalıdır. Türkiye, ekonomisini bu bölgede bir çekim merkezi yapmak amaçlamalıdır” ifadelerini kullandı.
Dün açıklanan ilk çeyreğe ilişkin büyüme rakamlarını değerlendirerek sözlerine başlayan Ağbal, sonuçların sevindirici olduğunu belirterek, “Ekonomik veriler arka arkaya akıyor ve bir süredir her yeni açıklanan veri hepimizin yüzünü güldürüyor. 2017 yılı ikinci çeyrek ekonomik büyüme rakamları açıklandı. Gerçekten bizleri cesaretlendiren umutlandıran Türkiye ekonomisinin büyüme dinamiklerine güç veren bir açıklama oldu. Türkiye ekonomisi ikinci çeyrekte yüzde 5.1 büyümüş oldu. Birinci çeyrekte yüzde 5.2 büyüme elde ettik. Bu sayede İlk yarıda 5.14 büyümeyi de Türkiye ekonomisi yakalamış oldu” dedi.
“Üretim ve ihracatla büyüdük”
İlk çeyrekteki büyümenin üretim ve ihracat kaynaklı olduğunu vurgulayan Ağbal, tüketime dayalı bir büyümeyi hiç bir zaman için hükümet olarak kalıcı ve sürdürülebilir olarak görmediklerini söyledi. Ağbal şunları kaydetti: “Özellikle bu sene ilk yarıda hem üretim tarafı hem de yatırım tarafı hem ihracat tarafı çok ciddi anlamda ekonomide ivmelenmeye ve ekonomi güçlenmesini gösterge niteliğinde özellik taşıyor. Bu da bizim açımızdan son derece önemli. Özellikle ikinci çeyrekte büyümenin daha fazla yatırımdan ve daha fazla ihracattan gelmesi bu ekonominin sürdürebilirliği açısından ve bizim açımızdan ileriye dönük olumlu bir gelişme çünkü tüketime dayalı bir büyümeyi hiç bir zaman için hükümet olarak kalıcı ve sürdürülebilir olarak görmedik. Esas olan Türkiye’nin potansiyeline uygun bir yatırım potansiyeline uygun bir ihracat gelişmesinin kendisini göstergelerde yansıtmasıydı. O açıdan bakıldığında ikinci çeyrekte ki veriler 2017 yılının tamamına ilişkin olmak üzere yüzde 5 ve üzeri büyümeyi de işaret ediyor. Bu da bizim için son derece olumlu bir gelişmedir”.
2010-2016 yılları arasında Türkiye ekonomisinin yaklaşık 6.7 oranında büyüdüğünü dile getiren Ağbal, “Yüksek büyüme oranlarının paralel bir şekilde esas dikkat edilmesi gereken husus şu, bizim son 5 yıldır ortalama bütçe açığımız yüzde 1’dir” şeklinde konuştu.
Önümüzde ki süreçte Türkiye’nin hala reform yapması gereken alanlar olduğunu vurgulayan Ağbal, başta finans sistemi olmak üzere birçok reformlar yapılacağını belirtti. Ağbal, hükümet olarak İstanbul’u uluslararası finans merkezi yapmak istediklerini belirterek “O zaman rekabet halinde olduğumuz ülkelerde finans piyasasının kurumsal yapısı işleyiş mekanizması, kuralları, kaidesi ne ise İstanbul’da bu sistemi kurarsak ancak İstanbul finans merkezi haline gelir. O yüzden çok cesaretle agresif bir yasa çalışmamız var, İnşallah önümüzdeki dönemde getireceğiz. Global kriz sonrası dönemde bir miktar yavaşlama olduysa da bu ülkenin potansiyeli gerçekten bu ülkeleri önümüzdeki dönemlerde çok daha stratejik konuma getirecektir” dedi.
“Türkiye’nin politik miksi ekonomik miksi bu çeşitlenmeye ve bu dünyada ki değişime ayak uydurmak durumunda” diyen Ağbal, “Türkiye 20’nci yy’ın politik miksleri ve global jeopolitik işbirlikleri miksleri içerisinde kalamaz. Dünya nereye gidiyorsa jeopolitik harita ekonomik harita nasıl şekilleniyorsa Türkiye’de bu gelişmeler içerisinde ki fırsatları yakalamak bu işbirliklerini kullanmak bu anlamda Türkiye ekonomisini bu bölgede bir çekim merkezi yapmak amaçlamalıdır” ifadelerini kullandı.
“Türkiye en fazla fayda sağlayacak şekilde bir politik miks ve ekonomik miks oluşturacaktır”
Bakan Ağbal, Çin ve Hindistan İpek Yolu projesi ve bu bölgede ekonomik gelişmelerden Türkiye’nin en fazla fayda sağlayacak şekilde bir politik miks ve ekonomik miks oluşturacağını söyleyerek, “Türkiye bu sayede 21’nci yy’da Çin ve Hindistan dışında kendisini öne çıkaran bir başka yeni gelişen ülke olacaktır. Orta gelirli ülke olmaktan, yüksek gelirli bir ülke olmaya doğru hep beraber yol alacağız” diye konuştu.