Üretim sektörüne adım atma hayalini çocuk yaşlardan itibaren kuran ve bu hedef doğrultusunda eğitim hayatını şekillendiren Saf Teknik Kurucu Ortağı İsmail Hakkı Aktaş sorularımızı yanıtladı. 13 yaşında başlayan iş hayatında, inşaat sektöründen eğitimciliğe kadar deneyimleri bulunan Aktaş, disiplin ve sabrı başarının anahtarı olarak gördüğünü ifade etti.
  • Çocukluğunuzda ne olmak isterdiniz? Sizin için bu mesleği cazip kılan şey neydi?

Çocukluğumdan beri hep üretici olmak isterdim ve bu hayalimi gerçekleştirmek için ortaokuldan itibaren bilinçli adımlar attım. Önce meslek lisesinde makine bölümünü tercih ettim, ardından üniversitede de aynı doğrultuda ilerleyerek eğitim fakültesinden mezun oldum. İş hayatına atıldıktan sonra edindiğim deneyimler ve bilgiler bana yeni kapılar açtı. Özellikle yaz dönemlerinde çay ocağından tutun da çeşitli işlerde çalışarak insanlarla sürekli diyalog halinde oldum ve bu etkileşimlerden çok şey öğrendim. Bu mesleği benim için cazip kılan şey aslında geçmişte aldığım makine ve mesleki eğitimin üzerine bir şeyler inşa edebilme arzusuydu. Hizmet sektöründe doğrudan değil, daha çok aracı sektör gibi, özellikle makine imalatı üzerine hayallerim vardı. Hatta geçenlerde üniversite zamanından kalma arşivimi karıştırırken bulduğum notlarımda “Asla devlet memuru olmayacaksın, mutlaka kendi işinin sahibi olup bir şeyler üreteceksin” diye yazmışım. Sanki hayat bizi bu yöne çağırmış, biz de bu çağrıya koşarak cevap vermişiz.

  • Farklı bir kariyer planlaması yapacak olsaydınız, aldığınız hangi kararları değiştirirdiniz?

Aslında farklı bir kariyer planlaması yapmak konusunda ilginç bir bakış açım var; “Doğduğun yer kaderindir” sözünde olduğu gibi, içinde bulunduğumuz çevre ve koşullar büyük ölçüde yolumuzu belirliyor. Bugünkü tecrübelerimle geçmişe baktığımda, o dönem için sahip olduğum imkanlar dahilinde en iyi kararları verdiğimi düşünüyorum. Elbette farklı bir sosyal çevrede, farklı imkanlarla başka bir kariyer yolu çizebilirdim ancak şu anki durumumdan hiç şikayetçi değilim. Çünkü yaşadığım her deneyim, özellikle başkaları tarafından olumsuz olarak nitelendirilen durumlar bile, bana çok değerli şeyler öğretti. Bu sayede sosyal hayatı ve insanları daha iyi anlama, empati kurma ve çözüm üretme becerileri geliştirdim. Bu da beni tercih edilen biri haline getirdi. Hayatta karşılaştığım zorlukları asla kötü olarak görmedim; aksine, her birini bir öğrenme fırsatı olarak değerlendirdim ve bu bakış açısı hayatımı oldukça kolaylaştırdı.

“Liderlik prensiplerim 13 yaşında başlayan çalışma hayatımdan edindiğim deneyimlerle şekillendi”
  • Başarılarınızın ardındaki temel liderlik prensipleri neler?

Başarının ardındaki temel liderlik prensiplerim, 13 yaşında başlayan çalışma hayatımdan edindiğim deneyimlerle şekillendi. Babamın inşaat işçisi olması nedeniyle, inşaat sektöründe çalışırken toplumun farklı kesimlerini yönetmeyi öğrenme fırsatı buldum. Bu süreçte iki temel prensip öne çıktı. Bunlar disiplin ve sabır. Disiplin, her şeyin başında geliyor ve bunu sabırla birleştirdiğinizde, üstlendiğiniz sorumlulukların altından kalkabiliyorsunuz. Bu iki unsurun bir araya gelmesi, başarıda süreklilik sağlıyor. Günümüzde yeni jenerasyonu değerlendirirken teknolojiyi çok iyi kullandıklarını görüyoruz ancak disiplin ve sabır eksikliği nedeniyle istikrarlı bir gelişim gösteremiyorlar. Bu yüzden benim için başarının temel taşları her zaman disiplin ve sabır oldu.

“Ürettiğiniz ürünü pazara kabul ettirmek ve pazarın sizi tercih etmesini sağlamak”
  • İş dünyasındaki en büyük zorluk nedir ve bu zorluğu aşmak için kullandığınız stratejiler nelerdir?

İş dünyasındaki en büyük zorluk, ürettiğiniz ürünü pazara kabul ettirmek ve pazarın sizi tercih etmesini sağlamak. Biz bu zorluğu, farklı çizgiler geliştirerek ve faydalı model patentleri alarak, müşterilerimize gerçek anlamda değer katan ürünler üreterek aşmayı başardık. Özellikle toz toplama sistemleri ürettiğimiz sektörde, yeni ürün gruplarına girmek isteyen firmalar zorlanıyor çünkü pazarın kabul görmesi için kendilerine özgü bir inovasyona sahip olmaları gerekiyor. 2024 yılında ekonomik koşullar nedeniyle pazar payları daralırken, bu zorluğu aşmanın en etkili yolu farklı çizgilerde uzmanlaşmak ve daha faydalı ürünler geliştirmek. Burada kilit nokta, ürünü kullanan kişinin bunu kolayca kullanabilmesi ve kendi ekonomisine doğrudan katkı sağlayabilmesi.

“Üretimde birim zamandan tasarruf ederek verimliliği kalıcı hale getirebilme”
  • 2025 yılı ile ilgili en önemli gündem maddeniz nedir?

2025 yılı için en önemli gündem maddemiz, üretimde birim zamandan tasarruf ederek verimliliği kalıcı hale getirebilmek. Bu projeyi 2024’te başlattık ve şimdiden olumlu sonuçlar almaya başladık. Zaman, para gibi satın alınamayan ve kaybedildiğinde geri kazanılamayan bir kaynak olduğu için çok değerli. Özellikle pazarların daralacağı 2025’te, Çin gibi birim zamanda maliyetleri düşürüp pazar payını artırabilen rakipler karşısında rekabetçi kalabilmek kritik önem taşıyor. Mevcut ekonomik koşullarda, ihracatçıların döviz kurlarından kaynaklanan zorlukları ve iç piyasadaki yükselen fiyatlar göz önüne alındığında, pazardaki konumumuzu koruyabilmek için birim zamandaki üretim verimliliğimizi önemli ölçüde artırmamız gerekiyor. Bu nedenle 2025 yılının ana mottosu, aynı birim zamanda daha kaliteli ve daha çok ürün üretebilmek olacak.

“Neyi başarı olarak görüyorsanız, sizin için başarı o düzeyde gerçekleşir”
  • Siz başarı ve mutluluğu nasıl tarif edersiniz?

Başarı aslında son derece basit bir kavram; neyi başarı olarak görüyorsanız, sizin için başarı o düzeyde gerçekleşir. Örneğin, bir ebeveyn olarak çocuğunuzu okuldan alıp onunla sohbet ederek eve dönebilmek bile bir başarı. Şirket olarak dokuz yıllık bir geçmişe rağmen dünyanın birçok ülkesine ürün gönderiyor ve her yıl bunu artırıyor olmamız da bir başarı örneği olabilir. Önemli olan, başarıyı ulaşılmaz hedeflere değil, yapabildiğiniz ve gerçekleştirebildiğiniz şeylere bağlamak. Çünkü yapamayacağınız şeyleri kendinize hedef olarak koyduğunuzda, bu durum doğal olarak mutsuzluğa yol açar. Ben başarıyı bu kadar basit ve ulaşılabilir şeylerle tanımladığım için hayattan keyif alıyor ve mutlu olabiliyorum. Bu konuyu fazla büyütmeye ya da gereğinden fazla önemsemeye gerek yok.

“Benim en büyük tutkum seyahat etmek”
  • Boş zamanlarınızda ilgi duyduğunuz hobiler veya aktiviteler nelerdir?

Klasik olarak görülebilecek kitap okuma ve yürüyüş gibi aktivitelerin yanında, benim en büyük tutkum seyahat etmek. Farklı yerleri gezmek, yeni kültürleri tanımak ve farklı insanlarla tanışmak bana her zaman çok şey katıyor. İşim gereği istediğim kadar seyahat edemesem de bugüne kadar birçok yer gezdim ve farklı kültürlerle tanıştım. Bu deneyimleri analiz etme yeteneğiniz varsa, size inanılmaz katkılar sağlıyor. Okuma konusunda ise masamda her zaman farklı türlerde iki ya da üç kitap bulundururum. Tek bir kitaba başlayıp bitirmektense, örneğin biri bilim kurgu diğeri strateji olan farklı konulardaki kitapları paralel okumayı tercih ediyorum. Çünkü tek bir kitaba bağlı kalmak bir süre sonra sıkıcı olabiliyor.

Hoşgörülü olmak ve insanları anlamak
  • Hayat mottonuz nedir?

Hayat mottom, çocukluğumdan beri anne ve babamdan öğrendiğim hoşgörülü olmak ve insanları anlamak üzerine kurulu. Sadece sevmek ya da sevmemek değil, gerçekten anlayıp onları hayatımızda doğru yere konumlandırmak önemli. Eğitimci geçmişimden de gelen bir özellikle, yaşadıklarımı analiz edip bunları sadece sözde değil, gerçekten uygulamaya ve paylaşmaya önem veriyorum. Hayatımda çok kez “Yapamazsın, edemezsin, başaramazsın” gibi sözler duymama rağmen, bunların üstesinden geldim. Şimdi başkalarına “Y   apabilirsiniz” diyerek onları cesaretlendirmeye çalışıyorum. Çocuklarım bazen “Baba yine kamu spotuna bağladın” dese de onları sadece para kazansınlar diye değil, ahlaklı olsunlar ve değerlerini başkalarıyla paylaşabilsinler diye yetiştirmeye çalışıyorum. Çünkü para her zaman kazanılır, ama asıl mutluluk kazandığımıza yüklediğimiz anlamda yatar, harcadığımızda değil.