Türkiye’deki ilk yüzde 100 yerli ahşap kurutma makineleri ve ısıl işlem sistemlerini 30 yıl önce üreterek ahşap ve mobilya sektöründe önemli bir değişimin öncüsü olduklarını söyleyen Orent Orman Ürünleri Makina Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çağatay, iç pazarda ürün ve kaliteleriyle kendilerini kabul ettirdiklerini, bundan sonraki ağırlıklarının yurt dışı olacağını vurguladı.
Orent Orman Ürünleri Makina Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Çağatay’ın sektördeki geçmişi, aile ilişkilerine dayanıyor. Asıl mesleği deniz işletme mühendisliği olan Mustafa Çağatay, 15 yıllık denizcilik tecrübesini bırakıp, kayınpederi Hidayet Gösterişli ve kayınbiraderi Melih Gösterişli’nin etkisi ile ağaç işleme makineleri ile tanışmış bir sanayici. 1952 yılında Yüksek Mimar Hidayet Gösterişli’nin kurduğu Orent Parke Sanayi, 1997 yılında Hidayet Gösterişli, Melih Gösterişli, Mustafa Çağatay, Melek Çağatay ortaklığıOrent Orman Ürünleri Makine Tic. San. Ltd. Şirketi’ne dönüşmüş.
Orent Orman Ürünleri Makina’nın en önemli özelliği, sektörde bir ilke imza atması. O güne kadar ithal edilen ahşap kurutma makineleri ve ısıl işlem sistemlerini Türkiye’de ilk kez yüzde 100 Türk mühendisliği ile yerli olarak üreten Orent, aynı zamanda ahşabın kurutulmasının avantajlarını sektöre anlatarak bir bilinç oluşmasını da sağlamış. İthal olarak giren ahşap kurutma makineleri ve ısıl işlem sistemleri alanında yerlileşmeyi başlattıklarını dile getiren Çağatay, “Bizim üretimimizden önce pazardaki tüm makineler ithaldi. Makinelerimiz ile mobilya ve ahşap sektörü yerli makine satın alma imkanı buldu. Onlara fiyat anlamında avantaj sağlarken hem ahşap kurutma kültürünü öğrettik hem de bu makineleri nasıl kullanmaları gerektiğini anlattık” dedi.
Şirket olarak önümüzdeki dönemde yaklaşık 1.5 milyon dolarlık bir maliyetle yeni bir fabrika alanına taşınma planlarının olduğunu açıklayan Çağatay, “Toplam 9 bin metrekare olan Düzce Çilimli’deki yeni arsamızda ilk etapta 1600 metrekarelik bir bölümü kapatıp üretim yapacağız. Zamanla kapalı alan miktarını artırmayı hedefliyoruz. Yatırıma bu yıl başlayıp 2 yıl içinde taşınmayı düşünüyoruz” bilgisini verdi.
Mustafa Çağatay, Orent’in kuruluşundan bugünlere gelişiyle birlikte sektördeki değişimi anlattığı sohbetimizde, sorduğumuz sorulara şöyle yanıt verdi:
Mustafa Bey, röportajımızın başında biraz sizi tanıyalım. Sektöre girişiniz nasıl oldu?
Ağaç sektörüne girmem ‘kader’ diyebilirim. Asıl mesleğim deniz işletme mühendisliği. 15 yıllık deniz hizmetim sonunda kayınpederim Hidayet Gösterişli ve kayınbiraderim Melih Gösterişli ile birlikte çalışma kararı aldık. Kayınpederimin 1952 yılında kurduğu Orent Parke Sanayi, kereste, masif ve mozaik parke imalatı yapan, Türkiye’de mozaik parke üreten 2 firmadan biriydi. Bana birlikte şirket kuralım teklifini etmeleriyle 1997 yılında Orent Orman Ürünleri Makina’yı 4 ortak olarak kurduk. Ben onlarla işe başlarken aramızda şöyle bir anlaşma yaptık, ben istediğimde denizcilik mesleğime devam edebilecektim. Melih Gösterişli de denizciliği tutku derecesinde sevdiği için benim halimden iyi anlardı. Yazları fırsat buldukça birlikte yelkenli ile gezerdik.
Aslında size ağaç işleme makineleri ile tanışma hikayemi aktarırken, benim bu sektöre girmemde etkisi olan Melih Gösterişli’yi anlatmak isterim.
O çok iyi bir mühendisti, onun için bir işi ömür boyu yapmak çok zordu, çünkü proje insanıydı. Bir projeyi düşünür konsantre olur en kısa zamanda sonuçlandırırdı. Avusturya Lisesi’ni bitirdikten sonra İTÜ sanayi mühendisliği bölümünde 1 yıl okudu, fakat o zamanki koşullarda eğitimini Türkiye’de sürdüremeyeceğini düşünerek Almanya Darmstadt Teknik Üniversitesi’nde Yüksek sanayi mühendisliğinde öğrenimini tamamladı. Mezun olduğunda da babasıyla beraber çalışmaya başladı. Melih Gösterişli’yi 2004 yılında ne yazık ki kaybettik.
Orent Orman Ürünleri Makina’yı kurarken ahşap kurutma ve ısı işlem sistemleri konusunda üretim yapma fikri nasıl oluştu peki?
Melih Gösterişli babasıyla Orent Parke Sanayi’de çalışmaya başladığında ilk iş olarak makineleri ve üretim hattı geliştirme çalışmaları yaparak mozaik parke üretimini 1500 m2/ gün’e yükseltti. Bu esnada Türkiye’deki fırınların teknik olarak ne kadar yetersiz olduğunu fark etti, önce Orent Parke Sanayi bünyesindeki kendi fırınlarını geliştirmeye çalıştı. Almanya’da aynı üniversiteden mezun elektronik yüksek mühendisi arkadaşı ile birlikte ölçüm sistemleri üzerine çalışmaya başladılar. Ölçüm sistemi ile birlikte eski fırınların mekanik yetersizliklerini net bir şekilde gördü ve ölçüm kumanda sistemini geliştirip fırın içinden daha doğru veriler aldıkça bilgi ve tecrübeyi birleştirip bütün halinde sistemi geliştirmeyi başardı. 1982 yılında Türkiye’de otomatik kontrollü kereste kurutma fırınlarını ilk defa üretmeye başladı. Orent Parke Sanayi çatısı altında geliştirdikleri bu fırınlar, sonrasında bizim sadece bu konuda üretim yapacağımız Orent Orman Ürünleri Makina’nın doğmasına neden oldu.
Orent Orman Ürünleri Makina’nın ilk kurulduğu dönemi ve faaliyetlerinizi aktarır mısınız? Yıllar itibariyle firmanızın gelişimini nasıl sağladınız?
Masif ahşap işiyle uğraşmamız bize çok miktarda deneme yapma imkanı sağlıyordu. İlk işimizi o zaman devlet işletmesi olan Orüs işletmelerine yaptık. İlk olarak Orüs’e otomasyon verdik. Daha sonra onlara otomasyon üzerinden fırınlarının teknik yetersizliklerini anlatma imkanı bulduk. O sıralarda bir takım gelişmeler yapabileceğimizi fark etsek de malzeme temini zorluğundan yeteri kadar hızlı ilerleyemiyorduk, fakat her geçen gün neyi nasıl yapmamız gerektiğini daha net bir şekilde anlıyorduk. Artık bilgi olarak birçok şeyi halletmiştik. Malzemeler iyileştikçe ve standart hale geldikçe hızla Avrupa standartlarında bir ürün ortaya koymaya başladık. Fakat maalesef, daha önce bahsettiğim gibi, 2004 yılında Melih Gösterişli’yi en verimli zamanında çaresiz bir hastalık sonucu kaybettik. Bu bizim için de ağaç makineleri sektörü için de büyük bir kayıptı, çünkü araştırmalarını mutlaka bilimsel sonuçla tamamlayan bir mühendisti. Daha yapacağı çok iş vardı. Onun bize verdiği disiplin sayesinde sorunların çözümünde mutlaka bilimsel bir sonuca ulaşmaya çalıştık.
Ahşap kurutma fırınları ve fırın otomasyon sistemlerini Türkiye’de üreten ilk firmasınız. Bu konuda sektörde nasıl bir boşluğu doldurdunuz?
Kurutma fırınları ve otomasyon üretimini kendi bünyemizdeki bu alanda en yeni teknikleri kullanan Türk mühendisleri ile geliştirdik. Geliştirdiğimiz ahşap kurutma fırınları ve fırın otomasyon sistemleri, bu konudaki ileri ülkelerin kalite standartlarına uygunlukta Türkiye’de bir ilk oldu. O güne kadar ithal edilmesi nedeniyle sektördeki makinelerin fiyatları çok pahalıydı. Yaptığımız üretim ile makinelerin fiyatını önemli ölçüde düşürdük. Böylelikle maliyet anlamında sektöre avantaj getirdik. Öte yandan bizim bu makinelerin üretimini yaptığımız ilk yıllarda sektörde hammadde yaş olarak piyasada yer buluyordu, kurutma kültürü yoktu. Ahşap üretici ve satıcılarının çok büyük kısmı hammaddeyi yaş olarak satıyordu. Bizim yaptığımız makineler onlar için hem gereksiz hem de pahalı geldi. Onlara bu makinelerin gerekliliğini ve sağladığı avantajları anlattık.
Sektöre yönelik üretim ve satış yelpazenizi hangi ürünler oluşturuyor? Ürünlerinizle sektöre hangi konularda hizmet veriyorsunuz?
Ürünlerimizi kereste kurutma, buharlama fırını, kabin ve otomasyonları, ağaç nem ölçme cihazları oluşturuyor. Ahşap kurutma ve ısıl işlem fırınlarını isteğe göre 10m3-250m3’e kadar alüminyum prefabrik bina veya betonarme yapı üzerine uygulanabilecek tiplerde üretiyoruz. Üretim hacmine, işlediği ağaç cinsi ve kullanım alanına göre ihtiyacı olan fırın tipini ve ısıtma sistemini belirlemede müşterilerimize fikir verip, makine üretiyoruz. Dünya standartlarında bir ürün imal ederek ahşap üreticisinin ihtiyacını karşıladığımıza inanıyoruz.
Ürünlerinizin sektör açısından önemi nedir?
Her şeyden önce müşteriyi stok maliyetinden kurtarıyoruz. Kurutmak için hammaddeyi birkaç yıl bekletmesi gerekirken, bizim makinelerimiz ile işleyeceği kadar hammaddeyi alıp fırınlıyor. Ahşabı, keresteyi alan firma binlerce metreküp malı işleyebilmek için bekletmek zorunda kalıyordu. Aslında kurutma işlemi için bekletmek yeterli değil, çünkü ahşabın işlenmesi için gerekli olan rutubetin istenilen miktara düşmesi, fırında kurutma işlemini yapmadan mümkün olamaz. Kurutma için fırın şart. Ancak sektördeki kereste satıcılarının çoğu bunun bilincinde değildi. Biz sektördeki kurutma kültürünü kereste satıcılarına anlatmaya çalıştık. Hâlâ bunun tam bilincine varamamış olanlar var ne yazık ki.
Mobilya sektörü açısından da kurutma işleminin ve sizin makinelerin önemi büyüktür sanırım…
Kesinlikle, kurutulmamış ahşaptan yapılan mobilyaların ömrü çok kısa olur. Ayrıca yaş mobilyanın her yeri oynar, çabuk bozulur. Bunları anlatarak mobilya sektörünün gelişimine katkıda bulunduk. Mobilya tüketicisinin memnuniyetini sağlama yada şikayetlerini azaltma noktasında, kurutulmuş ahşap kullanımının önemli bir etkisi oldu. Fırın sattığımız mobilya fabrikaları, kurutulmuş ahşap ile ürettikleri mobilyaları çok rahatlıkla ihraç edebildi. Fırın sistemi kurmayıp kurutulmuş kereste kullanmayan bazı mobilya firmalarının malları ise ihracat yolunda bozulup geri döndü. Zaten bir mobilya üreticisinin ihracat yapabilmesi için mutlaka müşterilerine makine parkında kurutma fırını göstermeleri gerekiyor.Kurutma yaparak mobilya üretimindeki yapıştırma diğer zımpara, boya işlemlerde de avantaj sağlamak mümkün. Dolayısıyla kurutmasız mobilya olmaz. Aslında kurutmasız hiçbir ahşap malzeme piyasaya çıkmamalı, Avrupa’da bu kesin bir kuraldır. Keşke bu kural Türkiye için de geçerli olsaydı. Bu konuda yapılan hatalar nedeniyle bugün Türkiye’de plastik doğrama kullanımı çok yüksek. Bunun bu kadar yaygın olmasının sebebi, ahşap doğramanın kurutulmadan imal edilmesinden kaynaklanıyor. Almanya’da plastik doğramasını değiştirene devlet yardım ediyor. Türkiye’de ise ne yazık ki kurutulmamış ahşaptan yapılan doğramalar deforme olması nedeniyle tüketicinin üzerinde yanlış bir algı oluştu ve ahşap doğramadan uzaklaşıldı.
Peki şirket olarak kısa ve orta vadede kapasite artırıcı yatırım ya da yeni hat/tesis yatırımınız var mı?
Düzce’deki mevcut fabrikamız 1600 metrekare kapalı alana sahip ve 22 personelle imalat yapıyoruz. Yıllar itibarıyla fabrikamız şehir içinde kaldı ne yazık ki. Bu nedenle yeni bir bölgeye taşınmak için yatırım planlıyoruz. Toplam 9 bin metrekare olan Düzce Çilimli’deki yeni arsamızda ilk etapta 1600 metrekarelik bir bölümü kapatıp üretim yapacağız. Zamanla kapalı alan miktarını artırmayı hedefliyoruz. Yatırıma bu yıl içinde başlayacağız. 2 yıl içinde de taşınmayı düşünüyoruz.
Bu yeni yatırımla üretim kapasitenizde bir artış olacak mı?
Üretim kapasitemiz 60 makine yapacak boyutta. Ancak biz üretim miktarımızı arttırmaktansa üretim ve hizmet kalitemizi iyileştirmek. Bundaki amacımız hem üretim hem de hizmet kalitemizi düşürmemek düşüncesindeyiz. Yeni tesise geçtiğimizde de kapasite artırma gibi bir planımız yok.
İç pazarın yanı sıra yurtdışında hangi ülkelere satış yapıyorsunuz? Gelecek döneme ilişkin ihracat hedefleriniz neler?
İç pazarın dışında Rusya, Azerbaycan, Ermenistan, Romanya, Ukrayna, Yunanistan, Bulgaristan gibi ülkelere satış yapıyoruz. Bizim yaptığımız iş biraz terzi işi gibi, siparişe göre olduğu için çok fazla planlama yapamıyoruz, ancak gelen işe göre imalatımızı planlıyoruz. 30 yıldır yaptığımız üretimle önce kendi ülkemizde rakiplerimiz ile mücadele ettik, iç pazarda var olduğumuz gösterdik, kendimizi kabul ettirdik. Bundan sonra yüzümüz ihracata dönük. Amacımız yabancı firmalarla dış pazarlarda rekabet etmek. Bunun için de yeni pazarlara girerken hizmet ağını iyi kurmak gerek. Biz de bu şekilde ilerlemek istiyoruz.
Yeni ürün çalışmalarınız var mı? Ar-Ge’ye yatırım yapıyor musunuz?
Ar-Ge’ye nakit ayırmak bir yana mümkün olduğu kadar vakit ayırmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar yaptığımız müracaatlarda destek projelerinden yararlanamadık. Ancak kendi imkanlarımız ile tamamlamayı başardık, bu çalışmalara daha da devam ediyoruz.
Firma olarak yaşadığınız başlıca sorunlar nedir?
Yılların bize verdiği tecrübe, laboratuvar ve fabrika için de varılan sonuçların çok iyi olması, saha da aynı sonuçların alınacağı anlamına gelmiyor. Bunun için yetişmiş eleman olması gerekiyor veya bu işe uygun eleman yetiştirmemiz gerekiyor. Fakat bugün problem burada başlıyor. Sahada çalışacak eleman kolay yetişmiyor. Yani bu sektörde hangi makine olursa olsun çalışma şartları ve kullanıcı nedeniyle personeliniz ve siz konuya ve sahaya çok hakim olmak zorundasınız. Aksi takdirde çok iyi hesaplanmış ve imal edilmiş bir makineyle bile başarısız olabilirsiniz. Bu nedenle biz yıllardır geliştirdiğimiz ve hakim olduğumuzu düşündüğümüz konvansiyonel kurutma fırınları üzerine yoğunlaştık.
Firmayla ilgili bilgileri aldıktan sonra biraz da sektörle ilgili görüş ve yorumlarınızı öğrenmek isteriz? Sektör sizce başarılı bir noktaya ulaştı mı?
Ağaç işleme sektörü yıllar içerisinde çok yol kat etti. Ancak bence sektör şu anda çok daha iyi yerde olabilirdi. Plansız çalışmalar nedeniyle sektörde çok vakit ve nakit kayıpları yaşandı. Yanlış makine seçimi,üretim sahalarına göre makine seçimi sıralamasının yanlış yapılması nedeniyle sektörde birçok kişinin ham madde alamayacak kadar nakit sıkıntısına düştüklerine şahit oldum. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık yapmış bir politikacı bir zamanlar ‘benim halkıma plan değil pilav lazım’ demişti. Hâlâ onlar sayesinde pilavı önce düşünüyoruz ama planlama olmadan pilavın masaya zamanında ve yeterince ulaşmadığını görerek öğreniyoruz.
Türkiye pazarındaki dinamizmin orta vadede süreceğine inanıyor musunuz?
Dinamizm orta vadede sürebilir. Bu sadece piyasada para olmasına bağlı. İstatistiki olarak Türkiye’de ve yakın çevremizde ağaç işleme makinelerindeki dinamizmi sürdürecek çok iş var. Yeniden yapılanacak şehirler, yeniden yapılacak binalar kadar bunları donatacak yeni mobilya ve kapı, doğrama ihtiyacı var. Ayrıca buna komşu ülkelerdeki yapılandırmaları katarsak çok geniş yelpazeli hazır bir müşteri potansiyeli var.
Bu noktada ağaç işleme makineleri sektöründe hizmet veren firmalara gelişimlerini hızlandırmaları için neler yapmalarını tavsiye edersiniz, önerileriniz nelerdir?
Ağaç işleme makinelerinde gelişimin hızlanması için eskiden yapılan hatalar artık yapılmamalı. Her şeyden önce dürüst üretim ve dürüst satış önemli. Ayrıca ürün geliştirirken müşteri şikayetlerini ciddiye almak gerekiyor. En iyi geri bildirimi müşteri yapıyor çünkü. Müşterilerin makinelerini kullanırken ne gibi problemlerle karşılaştığını, yaşadıkları sorunları veya ihtiyaçları derinleşmeden tespit etmeliler ve kullanımı kolaylaştırıcı çalışmalar yapmalılar. Öte yandan gelişmiş güvendiğiniz ürüne de süratle pazar aramak lazım. Bunun için de iyi bir pazar araştırması yapılması gerek.
Firmanızın bugünlere gelişinde ne gibi faktörler etkili oldu?
Müşterilerimize güven sağlamaya çalıştık, daha ilk bastırdığımız broşürde yazdığımız ‘Güvenilirlikte Israrlıyız’ sloganını sadece bir slogan olarak bırakmayıp iş hayatımızda gerçekleştirmeye çalıştık. İlişkide olduğumuz herkese karşı sözümüzün arkasında durduk. Ahşap sektörüne yönelik en iyiyi en uygun koşullarla satış öncesi ve satış sonrasındaki servis desteği ile hizmeti esas alan üretim politikasını benimsedik. Ürünümüz yüzde 100 Türk mühendisi ve işçisinin emeği ile yapmaya çalıştık, bundan da gurur duyuyoruz. O gün yapmış olduğumuz makineleri her geçen gün geliştirerek bugün Endüstri 4.0 standartlarına ulaştırdık. Bugün Türkiye’nin her bölgesinde ve yurt dışında ahşap sektörünün önde gelen birçok firmasında fırınlarımız çalışıyor.
AİMSAD’ın sektördeki önemini, nasıl bir boşluğu doldurduğunu düşünüyorsunuz Gelecek dönemde sektörün AİMSAD’tan beklenti ve talepleri sizce neler olacak?
AİMSAD sektörde bir açığı kapattı, ancak daha çok yeni olması nedeniyle beklentimiz fazla olamadı. Fakat en azından dış pazar ile ilgili bir takım çalışmalar yaptıklarını duyuyoruz. AİMSAD, öyle yapmalı ki kendini böldürmeyecek projelere çalışmalara imza atmalı. Sektördeki ihtiyacı karşılayacak çalışmalar yapmalı. İhracatı geliştirmeye, firmalara yurtdışında yeni kapılar açacak tanıtımlara önem vermeli. Bizim adımıza yurtdışında tanıtım yapacak organizasyonlara katılmasını ve bizim yurtdışındaki temsilcimiz olsun istiyoruz.
Sektörde mal satarken dürüst olmak gerekiyor. Müşteriyi kandırıp işine yaramayacak makineler satanlar var ne yazık ki. Ülkenin kaynakları doğru kullanılmadığı gibi, müşteri yanlış yönlendirilerek mağdur ediliyor. Makine alanlara, yatırım yapanlara imalatın gerektirdiği işlemler tam olarak anlatılmadan mal satılıyor. Bu yüzden gereksiz yere satın alınan makineler kullanılamıyor, bilinçsiz yatırımlar nedeniyle yatırımcı mağdur oluyor. Sektörün bu konuda özeleştiri yapması ve bu hatasından dönmesi gerek.