Yeşilırmak havzasının bereketli toprakları üzerinde kurulmuş olmasının verdiği avantajla 6 bin yıllık tarihi boyunca önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmuş olan Tokat, 14 devleti ve birçok beyliği içerisinde barındırmış, önemli bir Anadolu şehri. Köklü tarihi nedeniyle şehrin her yerinde farklı dönemlere ait eserlerin bulunduğu Tokat’ta gezerken, kendinizi açık hava müzesinde gibi hissedebilirsiniz.

Deveci dağlarının orta kesiminin kuzey yamaçlarından doğarak soldan Yeşilırmak’a kavuşan bir akarsu vadisinin yamaçlarında kurulmuş olan Tokat, kuzeyde Samsun, kuzeydoğuda Ordu, doğu ve güneyde Sivas, güneybatıda Yozgat ve batıda Amasya illeriyle komşu. Engebeli bir bölgede, Orta Karadeniz kıyılarını ve İç ve Doğu Anadolu Bölgesi’ne bağlayan önemli yolların kavşağında eski bir yerleşim olan Tokat, Bizans döneminde Komana, Ahameniş İmparatorluğu döneminde Kah-Cun, Selçuklu Devleti döneminde Dar Ün-Nusret, Moğollar döneminde Sobaru adlarıyla anılmış. Ayrıca, Evliya Çelebi kentin adını Türkçe etimolojiyle arpası bol olduğu için atların doymasına karşılık Tok-at, Osmanlı tarihçisi İsmail Hakkı ise uzunçarşılı “surlu şehir” manasına gelen Toh-kat olarak açıklamış.

Tokat; Yeşilırmak havzasının bereketli toprakları üzerinde kurulmuş olmasının verdiği avantajla 6 bin yıllık tarihi boyunca önemli bir ticaret ve kültür merkezi olmuş, 14 devleti ve birçok beyliği içerisinde barındırmış, önemli bir Anadolu şehri. Hatti, Hitit, Frig, Roma, Bizans, Danişmentli, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı Dönemine kadar gelişen süreç içerisinde tarihin her dönemine ait eserleri Tokat’ın her bölgesinde bulabilmek mümkün. Bu özelliği Tokat’ı bir açık hava müzesi konumuna getiriyor.

BİRÇOK DEVLETİN EGEMENLİĞİ ALTINA GİRDİ

İlk çağlarda Togayıtlarca kurulduğuna inanılan Tokat, Hititlerin, Asurluların, Hurriler ve Kimmerler’in egemenliğinde kaldıktan sonra sırasıyla Perslerin, Büyük İskender dönemi Makedonyalılar’ın, Kapadokya Krallığı’nın ve buraya “Comana Pontica” adını veren Pontus Krallığı’nın yönetimine geçti. M.Ö. 65’te Romalılar’ın ve M.S. Bizans Devleti’nin egemenliğine girdi. Bizans-Sasani ve Bizans-Arap Savaşları’nda kritik öneme sahip olan Tokat Kalesi, Malazgirt Zaferi’nden sonra Danişmentliler’in daha sonra ise Anadolu Selçukluları’nın eline geçti. Tokat Kalesi’ne ait en eski izler 5 ya da 6. yüzyıla ait ve kalenin bu yıllarda var olduğu biliniyor.

TÜRKLERİN MİMARLIK ADINA HAYATA GEÇİRDİĞİ ÖNEMLİ ESERLER BU ŞEHİRDE

Erbaa ilçesinde antik Horoztepe Yerleşimi, Hitit yerleşim yeri, Zile’de Maşathöyük Ören Yeri, Sulusaray’da; Roma-Bizans Dönemlerinin izlerini taşıyan Sebastapolis, merkez ilçede, tarihi Komana Şehri, yine Roma Döneminde yol güvenliği için kurulmuş olan Tokat Kalesi, aynı zamanda Danişment Devletine başkentlik yapmış olan Niksar’da bulunan tarihi kale, Malazgirt sonrası yapılan en eski Türk camisi; Garipler Cami, Yağıbasan Medresesi, Gökmedrese, Yeşilırmak-Hıdırlık Köprüsü, Dokuz adet zaviye, Osmanlı Dönemine ait Alipaşa Cami ve Hamamı, Voyvoda Han, Deveciler Hanı, Arastalı Bedesten, 18. yüzyıla ait bütün Anadolu’nun en görkemli tavan göbeğine sahip Latifoğlu Konağı Müze Evi ve Anadolu’nun en güzel ahşap Mevlevihanesi, en güzel Saat Kulesi; Bey Sokağı, Bey Hamam Sokağı, Halit Sokağı ve Sulusokak’ta bulunan sivil mimarlık örneği yapılarla; Türklerin Anadolu’ya gelişlerinden itibaren 900 yılda mimarlık adına ortaya koydukları önemli eserlerin kesintisiz olarak görülebileceği nadir şehirlerden biri Tokat.

ALİMLER VE ŞAİRLER ŞEHRİ

Evliya Çelebi’nin “Alimler ve şairler şehri” diye övdüğü Tokat, Mevlana’nın hayatının bir kısmını geçirdiği bir şehir. Şeyhülislam İbn-i Kemal gibi alimlerin Gazi Osman Paşa gibi komutanların, Zileli Talibi ve Ceyhuni gibi şairlerin yetiştiği Tokat, tarihle iç içe yaşan bir şehir. Bakırcılık, yazmacılık, dokumacılık, ahşap oymacılığı, kuyumculuk, demircilik, dericilik gibi bilinen el sanatlarının yanı sıra, Tokat, Anadolu’da 20. yüzyıla kadar devam eden dört önemli özgün seramik merkezinden biri.

Karadeniz Bölgesi’nde Orta Karadeniz bölümünün iç kısımlarında yer alan Tokat’ın yüzölçümü 9 bin 958 metrekare. Bu alanı ile Türkiye topraklarının yüzde 1,3 ünü kaplayan şehrin denizden yükseltisi 623 metre. Dağların, genellikle ırmakların açıldıkları yerlerde ova ve yaylalar, yaklaştıkları yerlerde ise Karedeniz’e paralel uzanan sıradağlar şeklinde devam ettiği Tokat’ta, doğuya doğru gidildikçe dağlar birbirlerine çok yaklaşırlar ve yükseklikleri de artar. Bu nedenle önemli geçitler daha çok plato düzlüklerinin bulundukları yerlerde bulunur.

GIDA SANAYİSİ ŞEHRİN BEL KEMİĞİ

Tokat’ın ekonomi yapısında sanayi, tarım, hayvancılık sektörü önemli rol oynuyor. Başta gıda sanayi olmak üzere, taş ve toprağa dayalı sanayi, orman ürünleri sanayi ve son yıllarda tekstil dokuma ve konfeksiyon sektörü, Tokat ekonomisinin bel kemiğini oluşturuyor. Şeker pancarı, tütün, yaş sebze ve meyve ile diğer endüstriyel tarım ürünleri, buğday ve diğer tahıl ürünleri, Tokat’ta bulunan kamu ve özel sektör kuruluşlarında değerlendiriliyor. Tuğla ve orman ürünlerini değerlendiren özel sektörler Erbaa ilçesinde faaliyette bulunuyor.

TÜM ŞEHRİ KUŞBAKIŞI GÖREN KALE

Kentin kuzeybatısında, bütün yöreye tepeden bakan bir yükseklikteki kalenin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte, M.S. 5. ve 6. yüzyıllarda yapıldığı tahmin ediliyor. Dik ve sarp kayalar üzerinde doğal bir hisar görünümünde olan kale kesme ve moloz taşlardan inşa edilmiş. Selçuklu ve Osmanlı Dönemi’nde onarım görmüş olan kaleye yeni savunma ve gözetleme yerleri eklenmiş. Dış ve iç duvarlarla korunan kale, doğu-batı yönünde yükselen iki kaya grubu üzerine oturtulmuş. Kuzey yönündeki bir kaya oyuğundan girilebilen kalenin içinde her çeşit ihtiyaca yetecek düzeyde erzak depoları, sarnıç, cephanelik, hizmet binaları, emanet odaları ve bir de cami bulunduğu bilinmekle birlikte günümüzde bunlara ait sadece tonozlu yapılar ve temel kalıntılar görülebiliyor.

ANADOLU’NUN İLK MEDRESELERİNDEN

Anadolu’nun ilk medreselerinden olan Çukur Medrese 1148 ve 1157 yılları arasında yapılmış. Avlu kubbesi 14 metre çapında ve ortasında 10 metreye yakın açıklığı var. Birisi Niksar’da diğeri de Basra’da olmak üzere bu özelliği taşıyan üç medreseden biri olan Çukur Medrese, moloz taştan sade ve süslemesiz olarak inşa edilmiş.

TOKAT SAAT KULESİ

Kentin her yerinden görülecek şekilde, 1902 yılında yaptırılan Tokat Saat Kulesi’nin kapısı güney yönünde olup 33 metre yüksekliğe sahip. Kesme taştan yapılmıştır. II. Abdulhamid’in padişah oluşunun 25. yılı için halkın yardımlarıyla, mutasarrıf Bekir Paşa ve Belediye Reisi Mütevelli oğlu Enver Bey tarafından yaptırılan kule tam çalar durumdadır ve sesi kentin her semtinden rahatlıkla duyulabilmekte.

3,4 MİLYON YIL YAŞINDAKİ MAĞARA

Ballıca Köyü’nün yaklaşık bir kilometre güneydoğusunda yer alan Ballıca Mağarası yaklaşık 3,4 milyon yıl yaşında. Dünyadaki benzerlerinin içinde özel bir konuma sahip olan mağaraya giriş, kısmen düzeltilmiş ana kaya bloğundan sağlanıyor. Aydınlatma, yürüyüş yolları, seyir terasları yapılarak 1996 yılında ziyarete açılan Ballıca Mağarası 10 bin metrekare yüzölçümüne sahip. Gezilip görülebilen kısmı 94 metre yüksekliğinde olan mağaranın en önemli karakteristik özelliği, “soğan sarkıt” oluşumlarına sahip olması. Mağaranın bir diğer önemli özelliği ise koloniler halinde yaşayan cüce yarasalara ev sahipliği yapması.

BÜYÜK AZAMETLİ ŞEHİR

Sulusaray ilçe merkezinde yer alan Antik kent tarihi ilk Tunç Çağında başlayan büyük bir höyük üzerine kurulmuş. Antik Sebastapolis Kentinin kuruluş tarihi henüz kesin olarak bilinmemekle birlikte, bazı kaynaklarda M.Ö. 1. yüzyılda kurulmuş olduğu kaydedilmiş. Kelime olarak Latince olan Sebastapolis, büyük azametli şehir anlamına geliyor. 1987 yılında Tokat Müze Müdürlüğünce yapılan kurtarma ve sondaj kazıları sonucunda elde edilen verilerle, daha önce ortaya çıkmış bulunan mimari parçalar değerlendirildiğinde kentin, Helenistik, Roma ve Bizans Dönemlerinde önemli bir yerleşim alanı olduğu anlaşılıyor.