Murat Altun – Satınalma Profesyonelleri ve Yöneticileri Derneği (TÜSAYDER) Yönetim Kurulu Başkanı

Her ne kadar pandeminin dünya genelinde etkisi azalmış olsa da dağılan tedarik zincirinin toparlanabilmesi henüz sağlanabilmiş değil. Geriye dönüp baktığımızda satın alma yöneticilerinin birçok sorunla baş etmeye çalıştığını net bir şekilde görebiliriz.

Bir taraftan Covid-19 nedeniyle eksik çalışan ve üretim kapasitesi düşen tedarikçilerle süreci yönetmeye çalışırken, diğer taraftan globalde yaşanan lojistik krizlerinin etkilerini en yüksek seviyede hissettik. Aynı zamanda yabancı para birimleri karşısında değer kaybeden Türk Lirası ile girdi maliyetlerini en doğru seviyelerde tutmak için yoğun bir mücadele verdik. Artan döviz kurları nedeniyle iç piyasadaki tedarik kaynaklarının ihracata yönelmesiyle ürün bulabilmenin çok daha zor hale geldiği bir dönemden geçtik. Dünya genelinde yaşanan enerji kısıtları, akaryakıt fiyatlarının yükselişi ve enerji maliyet artışları yine baş etmemiz gereken önemli sorunlar arasında yerini aldı. Çin’de yaşanan enerji kısıtları ise global ölçekte tedarik kaynaklarının yer değiştirmesine yol açtı.

Tüm bu sorunları düşündüğümüzde satın alma yöneticileri olarak dünya genelinde zorlu bir süreci yönetiyoruz. Bu sürecin sonunda ticaret anlayışımızın, aktörlerin ve yeni dünya düzenin kurulacağını söylememiz yanlış olmaz. Zira bir taraftan da ülkelerin kendi üretimlerini ihraç etmek yerine iç piyasada değerlendirdiğini görebiliyoruz.

Tüm bunlar tedarik zincirinin dağılmasına, arz ve talep dengesinin bozulmasına neden olan önemli etkenlerin başında geliyor. Bu nedenle ürün maliyetinden ziyade, ürün bulabilmenin çok daha önemli bir öncelik olduğunu söylersek hata etmiş olmayız. Üretimin durma maliyetindense, yüksek maliyetli ürün almak, hatta ihtiyacından çok daha fazla ürün toplamak cazip hale geldi. Bunu tabi ki önermiyorum ancak ekonominin doğası gereği bir ürünün fiyatı artacaksa onu fazla miktarda almak oldukça doğal. Ancak herkesin ihtiyacından fazla ürünü tedarik etmesinin de piyasaya farklı sıkıntılar getirdiğini de unutmama gerek.

Uzun dönemli bağlantılar ve sözleşmelerin olduğu dönemler artık geride kaldı. Dinamik bütçe ile hızlı aksiyon alınması gereken bir zamandayız. Tedarik zincirinin dağılan halkaları yerli yerine oturmadan uzun dönemli sabit bütçelerle ilerlemek gerçekçi olmayacaktır.

SANAYİNİN ÇARKLARININ DÖNMESİ SATIN ALMA YÖNETİCİLERİNE BAĞLI

Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda satın alma yöneticilerinin öncelikli yapması gereken işlerin başında tedarik kaynaklarını yerlileştirmek ve ithalat oranını azaltmak olmalıdır. Yerli tedrikin sonucunda döviz baskısının azalması maliyet avantajı sağlayacağı gibi aynı zaman da tedarik edebilme riskini de minimize edecektir. Yurt içinden tedarik edemediğimiz ürünlerin olduğu durumlarda, üretim kabiliyeti yüksek tedarikçileri geliştirerek, birlikte Ar-Ge süreçlerini yürüterek, yurt içinden tedarik sürecini oluşturmalıyız.

Önümüzdeki süreçte işletmelerin en önemli işleri arasında dijitalleşme olacağını uzun zamandır hep birlikte konuşuyoruz. Avrupa’da satın alma departmanlarında çalışan kişi sayısının her geçen gün azaldığını görüyoruz. Dijitalleşmenin yoğun olduğu işletmelerde satın almanın operasyonel süreçlerini sistemlerin yaptığını düşünürsek, satın alma yöneticilerinin zaten ağırlıklı olarak işlerini strateji ve yerlileştirme çalışmaları oluşturacağını söyleyebiliriz. Yerlileştirme hem işletmemize hem de ülkemizin sanayisine katma diğer sağlayan önemli bir görevdir. Bugün birçok emtianın ülkemizde ne yazık ki ithal edildiğini ve dövizdeki artışla birlikte de enflasyonun yükseldiğini hep birlikte görüyoruz. Öncelikle kendi işletmemizin enflasyonunu düşürecek çalışmalar yürütmeliyiz. İllaki ithalat yapmamız gerekiyor ise yakın coğrafyalardan alternatif tedarik kaynaklarını oluşturmalıyız.

Tedarik zincirindeki sorunlar devam ettiği için birçok ülke üretimlerini öncelikle kendi içinde kullanmak isteyeceğinden ithalat yapılan ülkedeki üretim ve tüketim miktarları yakından takip edilmelidir. Olası bir ithalat yasağında alternatif ülkelerden tedarik kaynakları planlarımızda hazır olmalıdır.

Girdi maliyetlerindeki değişkenlikler ve yeni tedarik maliyetleri sürekli olarak takip edilmelidir. Artık esnek tedarik kaynakları ve dinamik bütçe yapısı hayatımızın bir parçası. En azından bir süre daha dinamik ve esnek kelimeleri ajandamızın ilk sıralarında yerini koruyacak.

Bir süre daha satın alma yöneticilerine çok büyük işler düşecek. İşletmelerinin sürekliliği, sanayinin çarklarının dönmesi, tedarik kaynaklarının yerlileşmesi satın alma yöneticilerinin başarısına bağlı olacak.