Dünyanın hızla dijitalleştiği 21’inci yüzyılda, paranın da aynı kaderi paylaşması kaçınılmaz. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülke kendi dijital parasını hazırlarken, Çin bu konuda en hızlı hareket eden ülke.

Lidyalılar parayı bulduğundan bu yana alışveriş yapmanın tek yolu, cebimizde taşıdığımız madeni ya da kağıt paralar. İnsanlığın kaba bir hesapla 2700 yıldır kullandığı bu yöntem değişiyor; insanlık yeni bir devrimin eşiğinde. Lidyalılar görseydi ne derdi, bilinmez. Ancak heyecan verici olmasının yanı sıra, 21’inci yüzyılın insanını bile tedirgin eden bir süreç olduğu tartışılmaz.  

Dijital para, en basit tabiriyle, mal veya hizmet satın alırken online ödeme yapmayı sağlayan para türü. Dijital para için blockchain (blok zinciri) teknolojisini kullanan ve 2000’li yıllarda ortaya çıkan bir yazılım teknolojisi demek de mümkün. Bu teknoloji ile finans, fon transferi, ödemeler, sermaye piyasaları, varlık yönetimi, e-ticaret, politika, sanat ve daha birçok alanda işlem yapılabiliyor.

Dijital paralar günümüzde 3 ana grupta tanımlanıyor: Kapalı, tek yönlü ve çift yönlü. Üçüncü grupta yer alan Bitcoin, bugün en çok kullanılan ve tartışılan tür. İlk kez 2008’de Nakatoma isimli bir kişi ya da topluluk tarafından internette 9 sayfalık bir metinle tanıtıldı. Bitcoin herhangi bir finansal kuruluş olmadan para transferi yapabilme, herhangi bir kuruluş tarafından arzı bulunmayan, açık kaynak kodlu ve kripto biçimde oluşturulan para birimi şeklinde tanımlanabilir. Mayıs 2019’da Bitcoin yılın en yüksek seviyesini görerek yaklaşık yüzde 9,09 artışla 8,725 dolara yükseldi. Dijital para piyasasınınsa yüzde 57,3’ünü oluşturuyor.

Bitcoin yasaklanmalı mı?

Dijital paralara olan yönelim hızla artarken, Bitcoin gibi kripto paraların popülerliğindeki artış, ülkelerin ve ulusal merkez bankalarının düzenlemeler yapmasına ya da yasaklamasına neden oluyor. Dijital paranın gelecekte çok daha popüler olacağını söyleyenler olduğu gibi, Nobel ödülü sahibi Joseph Stiglitz gibi ileride sorun oluşturacağını düşünenler de var. Stiglitz, Bitcoin’in popülerleşmesinin bir aldatmaca olduğunu ve bir an önce yasaklanması gerektiğini salık veriyor.

Dijital para ve bağıntılı teknolojiler, bankacılık sektörünü sarsan bir yapıya sahip olsa da saniyede gerçekleştirilebilecek işlem hızları, hala banka ağ gönderim hızlarına yaklaşabilmiş değil. Bu da dijital para birimlerinin anlık işlemler için yeterli seviyede olmadığını gösteriyor. Bununla birlikte, bu teknolojinin çok büyük bir potansiyele sahip olduğunu ve önümüzdeki yıllarda dijital para ve teknolojilerinin kullanımının dünyada çok daha yaygın hale geleceğini söylemek mümkün.

Türkiye de dijital para çıkaracak

Tüm dünyada birçok merkez bankasının dijital para araştırmaları hızlı bir şekilde devam ediyor. 2019 yılının Kasım ayında yayınlanan 2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nda yer alan bilgilere göre, Türkiye alternatif para ve ödeme sistemleri geliştirmek için özel çalışmalar düzenleyecek. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın bu alandaki çalışan ilanlarına https://insankaynaklari.tcmb.gov.tr/ adresinden ulaşılabiliyor.

Öte yandan Uluslararası Para Fonu (IMF), dijital paraların faydalarının yanı sıra bazı risk ve zorlukları da beraberinde getirebileceği belirterek, riskler konusunda şu bilgileri veriyor: “Yerel yönetimlerin para politikası yürütme yeteneklerini azaltabilir. Uygun önlemler olmadan yasa dışı para akışlarını kolaylaştırabilir, düzenleyici makamların döviz kısıtlamalarını ve sermaye akışı yönetimi önlemlerini uygulamasını zorlaştırabilir.”

Ülkeler arası işlemler için dijital para kullanmanın faydalarının aşikar olduğu vurgulanan raporda, sınırlar arası ödeme veya para transferi yapmanın, e-posta göndermek kadar kolay olabileceği belirtildi.

Bu arada Çin Halk Bankası’na ait kripto para birimi DCEP’in, küresel para birimi olma hedefiyle yakın zamanda kullanıma açılması planlanıyor. Gelecekte dijital para alanında hangi ülkenin sözünün geçeceği, şimdiden merak konusu.