11 yıl sonra ilk kez kasım sonunda düzenlenen Türkiye AB Zirvesi’nden sonra dün de ekonomik ve parasal ilişkilerde yeni döneme girildi. 2 yıl aradan sonra ilk kez  fasıl açıldı. Ekonomik ve parasal başlıklı 17. fasıl nedeniyle Avrupa Birliği bakanları dün Brüksel’de, AB Bakanı Volkan Bozkır ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile bir araya geldi. AB müzakere sürecinde açılan 17. fasıl, yerli ve yabancı yatırımcılar nezdinde Türkiye’ye güven anlamına da geliyor. Aynı zamanda Türkiye’nin risk primini azalması, yatırım ve kalıcı refah artışı açısından da büyük önem taşıyor.

EKONOMİYE KATKI

AB ile yeniden masaya oturulması iş dünyası tarafından olumlu karşılandı. İş dünyası AB ile Türkiye arasındaki ekonomik bağın daha da güçleneceğini belirtirken, yabancı yatırımcıların da Türkiye’ye daha fazla ilgi göstereceğini düşünüyor. 17. fasıl kapsamındaki müktesebatın temelini TCMB’nin bağımsızlığı, kamu sektörünün Merkez Bankası tarafından doğrudan finansmanının yasaklanması ve kamu kesiminin finansal kurumlara imtiyazlı erişiminin önlenmesi konularının oluşturuyor.

İŞ DÜNYASI: YABANCILARIN İLGİSİ ARTACAK

Avrupa Birliği Uzmanı Can Baydarol: 17. fasılın açılması Avrupa ile Türkiye’nin ekonomik olarak birbirlerine daha fazla yakınlaşması anlamına geliyor. Bu son 5 yılda açılan 2’nci başlık. Aynı zamanda Sarkozy Fransa’sının veto ettiği bir başlık. Bu açıdan önem arz ediyor. Türkiye’nin yeniden AB rayına oturması anlamına geliyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlığının tam güvence altına alınması istikrar algısına da neden olacak. Bu fasılın açılmasını Türkiye Euro’ya girecek gibi algılamak çok doğru değil. Türkiye ve Avrupa’nın çok yakın olması sonucu doğuracak. Rusya ve Suriye etkisi de Avrupa ve Türkiye’nin daha iyi ilişkiler kurmasına vesile oluyor. Kıbrıs sorununun yakın zamanda çözülmesi bekleniyor. Aynı zamanda vize serbestliği mevzusu da önemli. Tüm bunlar ekonomilerde işbirliklerini artıracak. Türkiye ve Avrupa ilk kez ekonomik olarak birbiri ile bu kadar entegre olacak.

Prof. Dr. Faruk Şen: Açılan her fasılın aynı zamanda kapanması da gerekiyor. Müzakerelerin başlaması ve uzun yıllar sonra Avrupa’nın Türkiye ile böyle bir yola girmesi Türkiye açısından önemli. Her açılan fasıl için Türkiye’ye olan güven artıyor mu, bu biraz üzerinde konuşulması gereken bir konu. Ancak Avrupa’nın Türkiye’ye karşı sıcak tavrı ciddi bir gelişme. Bu Avrupa’nın Türkiye’ye olumlu baktığı anlamına geliyor. 5 yılda 2’nci madde açıldı sadece, oysa ki Hırvatistan 6 yılda 35 faslın tamamını kapamayı başardı. Olaylara olumlu bakmak lazım. Avrupa şayet sözünde durursa ve 17. fasılı takiben 5 fasıl daha açarsa işte o zaman Türkiye AB’ye daha yaklaşmış olur.

YASED eski Başkanı Şaban Erdikler: Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecine yeni bir ivme kazandırır. Bundan sonrası için iş dünyasına da olumlu yansır. Özellikle doğrudan yabancı yatırımlara katkıda bulunmasını bekliyoruz. En fazla doğrudan yatırımı AB ülkelerinden alıyor Türkiye. Yatırımlardaki artışın yanı sıra mevcut konular arasında çözüm bekleyenlere de olumlu yansıması olacaktır.

TESK Başkanı Bendevi Palandöken: 17. fasıl konusu çok önemli. Birincisi 17. fasıl vizesiz o ülkeleri ziyaret etme imkanı sağlayacak. Şimdiye kadar mal gidiyordu sen gidemiyordun artık başında gideceksin. İnsanlar ticaret yapacaksa önündeki engellerin kalkması lazım. 17. faslın açılması AB açısından da önemli diğer ülkeler açısından da önemli. Türk işadamı, esnaf ve sanatkarı zorlukla karşılaşmayacak. Genç girişimcilerinde önü açılmış olacak. Teknoloji transferinde zorluklar kalkacak. Teknolojik gelişme ile ilgili bir buluş ve çalışma yapacak ise bunun da önü açılacak. Türkiye önemli bir rahatlığa erişecek.

İktisadi Kalkınma Vakfı: Faslın ekonomi ve maliye yönetimi açısından AB ile uyumlaşmanın en önemli gereklerinden birini oluşturması ve daha önce Sarkozy yönetimi tarafından ‘üyelikle doğrudan ilişkili olduğu’ gerekçesiyle bloke edilen başlıklardan biri olması da faslın açılmasını daha da önemli hale getirmektedir. Ekonomik ve Parasal Politika faslının müzakerelere açılması müzakere sürecine ivme kazandıracak ve  ülkemizin ekonomi alanında elini güçlendirecektir. Türkiye’nin AB ile ticari ve ekonomik bütünleşmesi ileri düzeydedir. Türkiye’nin dış ticaretinde AB’nin payı 2014 itibariyle yüzde 40’tan fazladır. Aynı zamanda AB, Türkiye’nin en büyük doğrudan yabancı yatırım kaynağıdır. 2014’te AB’nin Türkiye’deki doğrudan yabancı yatırımlar içindeki payı yüzde 56’dır. Ekonomideki olumlu gelişmeler dış ticaret ve yatırımlara, dolayısıyla büyümeye de olumlu yansıyacaktır.

Kaynak: Star Gazetesi