Teknolojinin hızla gelişmesi, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik gibi kavramlar günümüz iş dünyasını köklü bir dönüşüme zorluyor. Gelecek nesillere nasıl bir dünya bırakacağımızın yanında, kurduğumuz organizasyonların sürdürülebilir iş modellerine dönüşmesi de büyük önem kazanıyor.

Sürdürülebilirlik genel olarak “Şu andaki ihtiyaçları karşılama becerisinden ödün vermeden, gelecek kuşakların da ihtiyaçlarını karşılama becerisi” biçiminde tanımlanabilir. Başlangıçta çevresel sürdürülebilirlik için kullanılan terim bugün sosyal ve çevresel etkilerin tüm yönlerini kapsıyor. (Cohen vd., 3).

Geleceğe odaklanan kurumların artık sadece finansal gelire odaklanmadığını, yeni çalışma modelleri ile çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğe de odaklandığını görüyoruz. Bu anlamda kısa bir özet yapmak gerekirse; sürdürülebilirliğin değerleri olarak Dr. İzel Levi’nin Süreklilikten Sürdürülebilirliğe kitabında bahsettiği başlıklara bakabiliriz;

  • Kısa vadeli değil, uzun vadeli düşünmek.
  • Kar baskısı yerine sosyal, çevresel, ekonomik etkileri dengeleme baskısı.
  • Büyüme yerine kalkınma ve gelişim. Yalnızca para ve ölçüm değil, para ve diğer parametreler.
  • Rakiplerle rekabet değil, rakiplerle paydaşlık. Sadece kurumun çıkarı değil, bütünün çıkarı.
  • Yalnızca tüketim değil, tasarruf ve üretim.
  • Küresellik yerine yerellik.
  • Yıkıcı dil yerine barış dili.
  • Yatay düşünce değil, entegre düşünce.

Aslında bu değerlere baktığımızda yıllarca çalışmakta olduğumuz kırmızı okyanus dünyasının çok ötesinde bir dünyaya açıldığımızı anlayabiliyoruz. Artık, kurumların birbirlerini tüketmediği, rekabet koşullarının yerini iş birliğine bıraktığı; yalnızca kar odaklı değil, bu dünyada yaşayan tüm canlıları gözeterek iş süreçlerini şekillendirdikleri bir dönemdeyiz. Üstelik bunu yaparken rakipleriyle bir yarış içinde olmak yerine, bir paydaş gibi birlikte hareket ediyorlar. Şimdi dönüp jenerasyon konusuna değinirsek ne yazık ki bazı kuşaklar bu anlayışa alışmakta oldukça zorlanacak.

İşte tam bu noktada oluşan insan kaynağı açığına, sanayi devriminde mavi ve beyaz yaka olarak ayrılan iş gücüne ek olarak, yeşil yakalı çalışanlar kavramı eklendi.

Yeşil yakalı çalışanları tanımlarken keskin çizgilerle ayırmaktan kaçınmak gerektiğini düşünüyorum. Bu anlamda dünya literatüründe birçok tanımlama yapıldı. Ancak benim bunların arasında en çok beğendiğim beceriye odaklanan Avustralya Koruma Vakfı’nın (The Australian Conservation Foundation) yapmış olduğu tanımlama. “Yeşil işler veya yeşil yakalı işler daha iyi çevresel sonuçlara veya sürdürülebilirliğin artışına katkıda bulunuyor. Yeşil yakalı işler düşük beceriden, giriş seviyesi pozisyonlarından yüksek beceriye, daha yüksek ücretli işlere ve hem becerilerde hem de ücretlerde ilerleme fırsatlarını içerir” tanımlamasıyla endüstri ya da mesleğe değil, beceri düzeyine vurgu yaparak aslında geleceğin iş dünyası içinde yeni bir ufuk açtı.

Yeşil yakalı çalışanlar için çevre dostu çözümler üreten ve sürdürülebilirlik odaklı projelerde yer alan kişiler diyebiliriz. Bunlar arasında enerji mühendisleri, çevre danışmanları, sürdürülebilirlik uzmanları, geri dönüşüm yöneticileri ve iklim değişikliği analistleri gibi meslek grupları bulunuyor. Özellikle yenilenebilir enerji projeleri, sıfır atık yönetimi, karbon ayak izi azaltma stratejileri ve yeşil teknoloji uygulamaları gibi alanlarda çalışan bu profesyoneller, iş dünyasının geleceğini şekillendiriyor. Ancak sadece bununla sınırlı değil. Sürdürebilirlik aynı zamanda sosyal ve ekonomik olarak da daha yaşanabilir bir dünyayı hedef alıyor. Bu anlamda yeşil işlere yardım kuruluşları gibi sosyal adaleti sağlamaya yönelik işler gibi mesleklerde dahil. Ben bu net ayrımlara gitmeden daha kısa bir açıklama yapmaktan yanayım. Dünyayı ve hayatları güzelleştiren ve geleceğimizi koruyan tüm işler yeşil iş olarak geçerken, bu anlamda amaç edinmiş tüm çalışanlarda yeşil yakadır.

İşveren markası üzerine yapılan tüm çalışmaların odağında Z kuşağı çalışanlar yer alıyor. Şimdinin ve geleceğin yetenekli iş gücü; Z kuşağına dahil yetenekleri kurumlara çekmek, daha da önemlisi kurumlarda kalıcılığını sağlamak öncelikli hedeflerimizin arasında. Yapılan araştırmalarda dikkat çeken detaylardan biri de Z kuşağının sadece para kazanmak için çalışmak istemediği, yaptığı işin bir anlam ifade etmesi gerektiğidir. Bu sebeple potansiyeli yüksek yeni nesil çalışanlar, sürdürebilir projelerin olduğu şirketlerde, kendilerine anlam ifade eden roller arıyorlar.

Manpower Raporuna göre; bugün dünya genelindeki işverenlerin yüzde 70’i yeşil işler ve beceriler için hali hazırda aktif olarak işe alım yaptıklarını ve personel almayı planladıklarını iletiyorlar. (ManpowerGroup Employment Outlook Survey Q3 2023)

Bu durum mevcutta çok ciddi bir “Yeşil Yaka Savaşlarını” başlatacak gibi gözüküyor. Son dönemlerde üzerinde en çok konuşulan konulardan biri de bu yetkinlik ve becerideki işgücüne ulaşmak. Bu da mevcut çalışma koşullarını hızlıca bir değişime götürecektir.

Geleneksel ofis anlayışının yerini esnek ve proje bazlı çalışma düzenine bıraktığı Work 3.0 modeli, yeşil yakalı çalışanlar için de yeni fırsatlar yaratıyor. Çevre dostu projelerin artması, şirketlerin sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda yetenekli profesyonellerle proje bazlı çalışmasına imkan tanıyor. Böylece yeşil yaka çalışanları, belirli bir şirkete bağlı kalmadan farklı projelerde görev alarak kendilerini farklı alanlarda geliştirme fırsatı yakalayacak olup, işverenlerde proje bazlı çalışacak istihdama kavuşacak.

Yeşil yakalı çalışanlar, iş dünyasının sürdürülebilir geleceğini inşa eden kritik aktörler haline geldi. Teknolojik gelişmeler ve çevresel faktörlerin şekillendirdiği yeni iş dünyasında hem çalışanların hem de işverenlerin bu dönüşüme hızlı adapte olması gerekiyor. İş dünyasının geleceğinde yer almak isteyen profesyoneller için sürdürülebilirlik odaklı yetkinlikler geliştirmek büyük önem taşırken, şirketler de bu dönüşüme ayak uydurarak çevreye duyarlı, esnek ve yenilikçi çalışma modellerini benimsemeli. Sürdürülebilir projelerin iş dünyasında yarattığı büyük dönüşüm hem şirketler hem de çalışanlar için yeni fırsatlar yaratmaya devam edecek.

Zeynep Erçağlar

Gedik Yatırım İnsan Kaynakları Direktörü