Çetin Ünsalan Gazeteci – [email protected]
2025 senesinin ortasındayız. Bu yılın çok da kolay geçmediğinin farkındayım. Ama bundan sonraki sürecin iyi yönetilmesi gereği, sanırım daha çok konuşulması gereken başlık haline geliyor.
Bilhassa reel sektörün burada anahtar olması gerektiğini biliyoruz. Peki işletmeler böylesi bir dönemi nasıl geçirmeli ki ardından gelecek hareketli ortama sağlıklı ulaşabilsinler? Öncelikle Resmi Gazete’te yayınlanan bir Cumhurbaşkanı Kararı’nı hatırlatmak isterim.
22 Mayıs, Finansal Okuryazarlık Günü olarak ilan edildi. Bunu sadece bir gün olarak nitelendirmeyin. Çünkü önümüzdeki süreçte belki de en çok ihtiyacınız olacak kavramlar bu hesap üzerinden hayat bulacak.
Üretim maliyetlerinin yönetilmesinden nakit akışına, belki bir sipariş alıp almamaktan pazardaki atılımlara kadar her şeyin fayda – maliyet kriteri içinde ele alınması, bilhassa nakit akışlarının haftalık olarak takip edilmesi gerekiyor.
Giderlerin öncelikli konu haline gelmesi şart. Çünkü bugünkü koşullarda finansmana ulaşımla ilgili sıkıntılar yaşadığımızı biliyoruz. Ulaşılan finansmanın da maliyeti yüksek. Bu nedenle bir finansmana ulaştığınızda, onu ne için kullanacağımız sorusunu kendimize sormamız lazım.
Şayet bu finansmanı, giderleri iyileştirmekte, verimliliği artırmakta ya da ürününüzü daha etkin hale getirmekte kullanıyorsanız güzel. Bu durumda bile finansman maliyetlerini, vadeden, olası geri dönüşe kadar her detayıyla inceleyerek kararı vermek gerekiyor.
Ama daha fenası bunu günlük ihtiyaçlarını kullanmak için tercih ediyorsanız, maliyetinin hesaplananın üzerinde olduğunu hatırlamakta fayda var. Verimlilikte de önceliği personele vermemek önem taşıyor.
Çünkü Türkiye’de en sık yapılan hata önce personel azaltımına gitmek oluyor. Bilhassa nitelikli personel açığının olduğu, ama işler normale döndüğünde ihtiyacın adeta karaborsadan karşılanmak zorunda kalınacağı bir sürece eksik yakalanmamak gerekiyor.
Aksine bu süreci belki de personel eğitimine, teknolojiyle artacak verimliliğe odaklamak önemli hale gelecektir. Verimliliğin aranması gereken noktalar ise mal ya da hizmet üretirken kullanılan prosesler olmalı.
Belki kalıplarınızın gözden geçirilmesi, enerji ile ilgili kayıplarınızın önlenmesi, lojistikten satın almaya kadar iyileştirmelerin yapılması ve daha niceleri öncelikli hale gelmeli. Zira bunlar yapılmazsa, sanıldığının aksine tek bir çalışan olmadan faaliyet gösterecek karanlık bir fabrikanın bile büyük verimsizlikler doğurduğu örneklerle ortada.
Kaynağı doğru yönetmek, faaliyet dışı kazançlara yönelmek yerine, yarın da işinize devam etmek niyetindeyseniz, buralara doğru yatırımlar yapmak, sürdürülebilirlik, yeşil mutabakat gibi süreçlere hazırlanmak, işletmenizi yarına taşıyacak önemli yapı taşları olacak.
Şüphesiz hayal diyarında yaşamıyoruz. Günlük bazı zorunlukların olduğunun hepimiz farkındayız. Fakat doğru bir planlama ve yol haritası, sürekli yönetilen süreçler, ortaya konulan bir verimlilik anlayışı içerisinde geçireceğiniz 2025’in ikinci yarısı, sonrasındaki süreçte ne demek istendiğini çok daha iyi anlatacaktır ve ‘iyi ki’ diye başlayan cümleler kurmanızı sağlayacak.