Avrupa’nın ve Kafkasya’nın en uzun boylu, en çaplı ladin ve köknar ağaçlarının Gümüşhane’de bulunduğunu, bu ağaçların göğe uzanan ve birbirini saran sık dalları ile Örümcek Ormanları diye adlandırıldığını biliyor muydunuz?

AİMSAD Dergisi olarak bu sayımızdan itibaren milli servetimiz, yaşam kaynağımız ormanlarımızı anlatmaya başlıyoruz. Türkiye, bulunduğu konum ve sahip olduğu 3 farklı iklim türü sayesinde, pek çok farklı bitki türünün yetiştiği nadide coğrafyalardan biri. Zeytinden fındığa, turunçgillerden çaya, maki bitki örtüsünden sık iğne yapraklı ormanlara farklı iklim türünden ağaçları ülkemizde görebiliriz. Ülkemiz ormanlar bakımından oldukça zengin.

Orman Genel Müdürlüğü 2018 yılı verilere göre, 1973 yılında 20 milyon 199 bin 296 hektar olan Türkiye orman varlığı, 2018 yılında 22 milyon 621 bin 935 hektara ulaştı. Dünyada orman varlığı azalırken, Türkiye’de orman alanlarının artması sevindirici olsa da orman alanı artışı ülke genelinde değil, göç veren illerde orman alanı artarken, sanayileşmiş ve göç alan illerde orman alanları azalıyor. Bakım, rehabilitasyon, ağaçlandırma çalışmaları ve çeşitli eylem planlarıyla her sene orman varlığında düzenli olarak artış sağlanıyor; ancak korunan alanlarda ciddi bir nitelik kaybı yaşanıyor ve ormanlarda yapılan ormancılık dışı kullanımlar orman ekosistemlerini parçalayıp ormana ciddi zarar veriyor. Gerek yangınlar gerek orman alanlarının imara açılması gerekse de bilinçsiz kullanım ve odun üretimi artışı, ormanlardaki cari odun artımını tehdit eder hale geldi.

Ormanlarımız koruma, bakım, geliştirmenin yanı sıra gelecekte ayakta kalabilmek için daha sağlam tedbir ve korumalara ihtiyaç duyuyor. Orman alanındaki değişim, “ağaç serveti” olarak belirtilen çapı 8 santimetreden büyük gövdeli ağaçların dağılımını ve hacimlerini de etkiliyor. Ülkemiz ormanlarının yüzde 94,70’ini korular, yüzde 5,30’unu “baltalık” diye tabir edilen kesim amaçlı ağaçlar oluşturuyor. 1973-2018 yıllarında Türkiye’deki ormanların dikili ağaç serveti 723 milyon metreküp arttı. 1973 yılında ormanlardaki toplam yıllık artım 28 milyon metreküp iken, ormancılık uygulamaları sonucunda 2018’de 47 milyon metreküpe ulaştı.

Anadolu’nun en yaşlı anıt ağaçları

Anadolu orman bakımından hayli zengin ve pek çok saklı güzelliğe ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri de ismi çok duyulmasa da yöre halkı ve doğa kaşifleri tarafından yakından bilinen ve Anadolu’nun en yaşlı anıt ağaçlarına ev sahipliği yapan Gümüşhane’de bulunan Örümcek Ormanları. Şırıl şırıl akan dereleri, gökyüzüne uzanıp adeta göğü bir örümcek gibi sımsıkı saran kolları, çağıldayan şelaleleri, binlerce yılın öyküsünü taşıyan anıt ağaçları ve her mevsim büründüğü renkleri ile doğa severlerin vazgeçilmez mekanı Örümcek Ormanları…

Anadolu’nun en eski, kadim ormanlarından biri olan Örümcek Ormanları, Gümüşhane’ye 60 km mesafede bulunan Kürtün ilçesi sınırları içinde bulunuyor. Avrupa’nın, Kafkasya’nın ve Türkiye’nin en uzun boylu, en geniş çaplı Ladin (57,6 m) ve Köknar (61,5 m) ağaçlarına ev sahipliği yapan ve 2630 dekarlık bir alanı kaplayan Orman, Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından 1998 yılında koruma alanı ilan edilmiş. 4 asra şahitlik etmenin verdiği gururla dimdik yükselen ağaçlar ortalama 450 yaşında. Bu şekilde koruma altına alınan 8 adet anıt ağaç tespit edilmiş. Diğer ağaçlar ile ilgili tarama çalışmaları devam ediyor. Doğu ladinleri, Doğu Karadeniz köknarları, doğu kayınları, sakallı kızılağaçlar ve adi porsuklarla bezeli ormanda ayrıca ceviz, kavak, ıhlamur, gürgen, orman gülü, yaban fındıkları, geniş yapraklı ağaçlar gibi çok sayıda ağaç çeşidi bulunuyor ve Türkiye’nin önemli “karışık” ormanlarından biri sayılıyor. Örümcek Ormanları, özellikle sonbaharda büründüğü birbirinden farklı rengi ile fotoğrafçıların, doğa sporcularının da gözdesi haline gelmiş.

Örümcek Ormanları, Türkiye’de ilk doğal yaşlı orman çalışmasının yapıldığı yer. Yöre halkı ormanların korunması konusunda hassas davrandığı için insanlar tarafından tahrip edilmeden doğal yapısını koruyan az sayıda ormandan biri sayılıyor. Bölge, Orman Fakültesi öğrencileri için de önemli bir gözlem mekanı. Orman üzerinde sayısız akademik çalışma yapılmış.

Osmanlı döneminde Gümüşhane çok önemli bir maden sahasıymış. Madenlerin yakıt ihtiyacı Gümüşhane ormanlarından karşılandığı için bir zamanlar diğer Doğu Karadeniz illeri gibi yemyeşil ve ormanlık olan Gümüşhane, kontrolsüz ağaç kesimleri sonucu bugün bitki örtüsü bakımından çıplak kalmış. Wikipedia’dan alınan bilgilere göre; çıkarılan madenlerin izabe işlemi sırasında 1 kg kurşun için 36 kg, 1 kg gümüş için 200 kg odun kömürü kullanılıyordu. 1 kg odun kömürü ise, kullanılan ağacın cinsine göre 3–4 kg odundan elde ediliyordu. Bu faaliyetler bitki örtüsüne öyle zarar vermiş ki, 1461’de Trabzon üzerine yürüyen Osmanlı ordusu orman nedeniyle bölgede ilerlemekte güçlük çekerken, 1701 yılında bölgeye gelen Joseph Pitton de Toumefort, yakmak için birkaç dal parçası bile bulamamaktan yakınmış. Bütün bu kesimlerin sonucu olarak, Gümüşhane Dağları’nın Karadeniz’e bakan kesimleri kayın, meşe, ladin, köknar ve sarı çam ağaçlarından oluşan ormanlarla kaplı iken, ormanları yok olmuş bozkır görünümündeki güney kesimlerinde sadece Sarıçam ağaçlarına rastlanılmaktadır.

Anadolu’nun en bakir, el değmemiş ormanlarından biri Örümcek Ormanları, zor ve çetin bir coğrafyaya hakim olsa da, zirvelerinde yer alan yaylaları ile her mevsim çağıldayan Çağlayandibi Şelalesi ile barındırdığı sayısız endemik bitki türü, ev sahipliği yaptığı yaban hayatı ile Türkiye’nin hassas korunmaya muhtaç alanlardan biri olmaya devam edecek…