Uzun yıllar kurumsal şirketlerde çalıştıktan sonra, edindiği tecrübeyi kendi markalarını kurmak için başarılı bir şekilde kullanan Özgecan Üstgül ile kurucu ortağı olduğu Myth Yapay Zeka ve Women&Women markalarını, hem iş veren hem de çalışan olarak iş dünyasında yer edinmenin zorluklarını, kadın olmanın sağladığı avantajları konuştuk.

2015 yılında annesi ve kız kardeşi ile birlikte Women&Women markasını kuran ve birçok kadına istihdam sağlayan Özgecan Üstgül, iş sırasında karşılaştıkları sorunları çözüme ulaştırmak için de Myth Yapay Zeka’yı hayata geçirdi. Yakın zamanda dünyaca ünlü bir tekstil firmasıyla ilk anlaşmasını yapan Özgecan Üstgül, iş dünyasında cinsiyetten bağımsız görevlendirmelerin yapılması gerektiğini düşünüyor. Üstgül; “Çok büyük kurumsal şirketlerde kadın yöneticilerimiz var. Ancak birçoğunda globalden gelen baskılarla, kadın yönetici sayısını artırdık demek için birtakım isimler bazı görevlere getiriliyor. Bir kadın yönetici ve bir kadın girişimci olarak buna da karşıyım. Ben hak edenin, hak ettiği için o pozisyonu doldurması gerektiğine inanan biriyim” dedi.

  • Öncelikle hem sizi hem de kurucu ortağı olduğunuz Myth Yapay Zeka ve Women&Women markalarını tanımak isteriz. Neler yapıyorsunuz bu iki firmada?

Aslında sorduğunuz soru benim hayat hikayemin yüzde 90’ını oluşturuyor. Ben işletme yüksek lisansına sahip bir kadın girişimciyim, işletme mühendisiyim aslında. Hep İzmir’de okudum, hep İzmir’de yaşadım, ta ki iki yıl öncesine kadar. İş hayatıma kurumsal şirketlerde başladım ve hep bir marka yöneticisi olacağımı hayal ederek okuldan mezun oldum. Lisedeyken marka yöneticisi olacağım diyordum ve o zaman Türkiye’de marka yöneticiliği ne demek bilinmiyordu. Bunun ne lisansı, ne de yüksek lisansı vardı. Ama benim böyle bir vizyonum vardı. Yabancı filmlerde markaları temsil eden kişileri görüp, ilham almıştım. Bu nedenle büyük kurumsal şirketlerde pazarlama, satış, iş geliştirme yöneticiliği pozisyonlarında sekiz yıl çalıştım. Bunlar dünyanın en büyük firmaları Philip Morris International, AkzoNobel gibi firmalardı. Dört yıl birinde, dört yıl birinde piştim Ancak ben kurumsal şirketlerde çalışırken “Acaba sekiz yıldır çalışıyorum da gerçekten bir şeyleri biliyor muyum? Yoksa ben kurumsal şirketlerin bana öğrettiği şeyleri sadece özümseyip, yöneticilik mi yapıyorum?” gibi sorular soruyordum. Kendimi sorgulamaya başladığım bir süreçte “Ben bir marka çıkarsam nasıl olur?” diye düşündüm. Bir şey üretmeyi bilmiyorum ama bir şey satmayı ve pazarlamayı, işi geliştirmeyi biliyorum. Bu nedenle üretilen bir şey üzerinden gitmem gerekiyordu ve bu doğrultuda fizibilite çalışmalarına başladım. Önce fikrin fizibilitesini yaptım. Türkiye’de ne yapabilirim? Ne satabilirim? Ne pazarlayabilirim? diye düşündüm. Çünkü bunu doğru bir şekilde analiz ettiğiniz zaman, hem güçlü hem de zayıf yönlerinizi buluyorsunuz. Annem tekstil işi biliyor, kız kardeşim tasarımcı… Biz buna hobi olarak başlasak ve sektörde yer edinebiliyor miyiz? diye düşündük ve başladık. İlk üretimlerimizi evde, evdeki atık kumaşlardan bir şeyler tasarlayarak başladık. Ortada bir marka yoktu, sadece birkaç parça ürün ürettik. Böylece Women&Women markası 2015 yılı Nisan ayında kuruldu. İsim annesi de annem. Biz üç kadından oluşuyoruz ve biz kadınlarız. Neden kadınlar için bir marka kurmuyoruz, zaten onlar için üretiyoruz mantığıyla yola çıktık ve Women&Women bu hikayeyle kuruldu. Satış kanallarını ise benim kurumsal hayattaki networklerim ve okulda edindiğim çevrelerle sağladık. Biri Çeşme’de, biri Bodrum’da iki mağazaya koyduk ürünleri. Büyük firmaların ulaşmak isteyip de ulaşamadığı plajlarda mağaza açtık. Ürettiğimiz ürünlerin bir hafta içinde satıldığını görünce şok geçirdik. Daha yoğun çalışmaya başladık. Sonrasında fason üretim yaptırarak, daha da sonrasında büyük atölyelerle üretim yaptırarak yola devam ettik ve Women&Women yedi yaşana geldi. Men&Men erkek markasını kurdu. Şu an Kid&Kid diye çocuk markasını kuruyor. Artık ihracat yapan, 50’ye yakın satış mağazası olan büyük bir marka haline geldi.

Myth’e gelecek olursak, aslında Women&Women, Myth’i doğurmuş oldu. Ben bir iş geliştirme yöneticisi, hayatı boyunca strateji üzerine çalışmış bir insan olarak tekstil üretimini oldum olası anlamadım. Tamamen insana bağlı ve bu alanda doğru düzgün bir teknoloji yok. Örneğin; benim gibi bir insan bir desen tasarlamak istediğinde tasarlayamayacağı ile yüzleşiyor. Ya çok büyük meblağlarda deseni satın almanız gerekiyor ya da bir tasarımcıyla anlaşmanız gerekiyor, ki benim kız kardeşim tasarımcı olmasına rağmen, desenlerimizi o tasarlıyor olmasına rağmen sorun yaşıyorduk çünkü pandemi dönemiydi, evlerde kapalıydık ve model yaratacak ilhamı bulamadığını söylüyordu. Durum böyle olunca neden desen üretecek bir teknoloji olmadığını merak ettim.      Ve gördük ki bu alanda gerçekten hayata geçmiş bir teknoloji yok. Sonrasında ben İzmir’den İstanbul’a geldim, Galatasaray Üniversitesi’nde girişimcilik eğitimi aldım. Eğitimden sonra Myth’i TÜBİTAK 1512 projesiyle devlet desteğiyle İTÜ’de Teknokent’te 2020 Kasım ayında kurduk. Pandeminin olduğu dönemde, herkesin sıkılıp evde ekmek yaptığı o dönemde, ben şirket kurdum ve online çalışmaya başladık. Böyle bir dönemde kurduğum şirketimin ilk anlaşmasını ise çok kısa bir süre önce imzaladık. Artık Zara’nın koleksiyonlarını yapay zekayla üretmeye başlıyoruz.

“TEKSTİLDE KADINLARIN İSTİHDAMI ÇOK KOLAY ANCAK TEKNOLOJİDE  KADIN ÇALIŞAN ÇOK AZ”

  • Myth Yapay Zeka ve Women&Women firmalarında nasıl bir kadın istihdamı söz konusu?

Üç kurucu ortağız biz; kardeşim annem ve ben. Women&Women tarafı için konuşuyorum; muhasebecimiz kadın, sosyal medya uzmanlarımız kadın satış personellerimiz kadın, açtığımız mağazaların çalışanlarının neredeyse yüzde doksanı kadın. Kadınlarla çalışmak bizim işimizi çok kolaylaştırıyor. Women&Women da çalışanlarımızın yüzde 97’si kadın. Bu yıl kadın kooperatifleri ile çalışmaya da başladık. Onları fason üretim süreçlerine dahil etmiyoruz, doğrudan evlerinden çalışabileceği bir ortam sağlayarak evden para kazanmalarına olanak sağlıyoruz. Women&Women da sadece SEO görevini üstlenen bir erkek çalışanımız var. Ancak teknolojik kısımda erkek egemen olduğunu söyleyebilirim. Teknoloji tarafında bizim desen tasarımcımız ve ben hariç ekibin yüzde 85’i erkek. Moda ve tekstilde kadınların istihdamı çok daha kolay. Ancak teknoloji, teknoloji girişimleri, iş yönetimi, strateji yönetimi gibi konularda, çok büyük networklerin, yatırımların ve finansal kaynakların döndüğü bu ekosistemde kadınların çok az olduğunu söyleyebilirim.

  • İş dünyasında kadın olmanın avantajları ve dezavantajları sizce nelerdir?

Şimdiye kadar kurumsal şirketlerde çalıştım, iki farklı firmam var ve bununla beraber danışmanlık veriyorum. Yani üç farklı iş kolunda çalışıyorum ve en fazla zorluğu kendi kurucusu olduğum şirketlerde yaşıyorum. Çünkü kadın olduğunuzda, birçok yakıştırmayla karşı karşıya kalıyorsunuz. Güzelseniz akılsızsınızdır ya da akıllıysanız çirkinsinizdir gibi tanımlamalarla maalesef karşı karşıya kalıyoruz ve bu tabuları yıkmak için çok fazla emek sarf ediyoruz. Devlet kurumlarından tedarikçilerinize, tedarikçilerinizden iş birlikçilerinize veya sizi denetleyen mentorlerinize kadar birçok kişinin size kadın olduğunuz için inanmadığını görebilirsiniz. Hatta sürdürülebilirlik ve sosyal çalışmalar kapsamında kadın istihdamına önem verdiklerini ve kadın girişimcileri desteklediklerini söylerken, arka taraftaki işleyişte ve pratik dünyada tam tersi ile karşılaşıyoruz.

“EN BÜYÜK MOTİVASYONUM, BANA YAPAMAZSIN DENMESİ”

  • Çalışma hayatınızdaki en büyük motivasyonunuz nedir?

Alaçatı’da, Bodrum’da, İstanbul’da ya da Nişantaşı’nda bir yerlerde gezerken üzerinde Women&Women markası ürünlerle sosyalleşen kadınları gördüğümde çok mutlu oluyorum. Bu benim için dünyanın en büyük motivasyonu. Bir de bu kadınların fotoğraf çekilip bizim sosyal medya sayfalarımızda yer almak istediklerini söylemeleri, bunları paylaşmaları yani bu ekosistemin içerisinde olup, bu marka değerini kendileriyle bağdaştırmaları benim için çok çok değerli. Çünkü bir marka temsilcisi olarak bu markanın kadınlara ulaştığını görmek, bunu pazarda doğrulamak, bu ürünlerin kadınlar tarafından sevilerek giyildiğini görmek ve bir arzu nesnesi olduğunu bilmek benim için inanılmaz keyifli. Bu söylediklerim Women&Women tarafı için. Myth’de ise bu işe ilk başladığımda sektörün en saygın isimlerinden bir tanesine yaptığım sunumda fikrimi, yapmak istediklerimi anlatıp, buna ihtiyaçları olup olmadığını sormuştum Onlar da; “Böyle bir şeye çok ihtiyaç var. Keşke bunu yapsanız. Şu anda tasarımcı çalıştıramıyoruz, hepsi pandemiden dolayı evde ve üretemiyorlar, ilham alamıyorlar. En büyük problemimiz bu zaten sürekli eleman kaybediyoruz. Siz bunu yapamazsınız çünkü bu daha önce yapılmaya çalışıldı ve yapamayacaksınız zaten bunun için çok büyük devler var onlar zaten bunun için çalışıyorlar” dediler. Ancak düşünüldüğü gibi olmadı ve biz bunu yaptık ve ilk anlaşmamızı imzaladık. Şu anda en büyük destekçimiz onlar artık size yapamazsınız demeyeceğiz diyorlar. Benim en büyük motivasyonum bana “bunu yapamazsın” denmesi.

“GÖREVLENDİRMELERİN CİNSİYETTEN BAĞIMSIZ OLARAK YAPILMASI GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

  • Geçmiş yıllarda iş dünyası erkek egemenliği altındaydı. Ancak artık alışkın olunan düzen hızlı bir değişim geçiriyor ve kartlar yeniden dağıtılıyor. Siz bu dönüşümü nasıl değerlendirirsiniz?

Masanın her iki tarafında olan biri olarak durumu şöyle değerlendirebilirim; çok büyük kurumsal şirketlerde kadın yöneticilerimiz var. Ancak birçoğunda globalden gelen baskılarla, kadın yönetici sayısını artırdık demek için birtakım isimler bazı görevlere getiriliyor. Bir kadın yönetici ve bir kadın girişimci olarak buna da karşıyım. Ben hak edenin, hak ettiği için o pozisyonu doldurması gerektiğine inanan biriyim. Yani görevlendirmelerin cinsiyetten bağımsız olarak yapılması gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde bunun bedelleri ileride daha büyük olabiliyor. Sırf siz şirketin ana merkezinden gelen yönergeyi uygulayacaksınız diye karşı cinsiyetten birinin hak ettiği koltuğu, bir kadının almasına olanak sağlıyorsunuz. Çok farklı yetkinliklerde, çok farklı bakış açılarına sahip, pratik ve analitik zekada çok başarılı kadınlar var. Bunların da normal yerel yönetim mantığıyla sen kadınsın, yönetemezsiniz bakış açısıyla o koltuğu hak ettiği halde alamamasına da karşıyım.

  • Yeni mezun ya da iş hayatına yeni atılacak kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Önce genele sesleneyim. Öncelikle enflasyonun en yüksek olduğu, dünyanın gerilediği ekonomik resesyonun okyanuslardan bile hissedildiği bir ekosistemde yaşıyoruz ve önümüzdeki 10 yılda böyle geçecek. Buna biz savaş ekonomisi diyoruz ve savaş ekonomisinde yapılması gerekenler bellidir. Bizim okuyarak öğrenebileceğimiz ya da en azından tahmin yürütebileceğimiz bir sistem buradaki. İyi yetmez daha iyi olmanız gerekir. Peki ama daha iyi nasıl onu olunur? Evde oturup Netflix’ten dizi izleyerek maalesef olmaz. Şu anda dünyanın sunduğu bir avantaj var. Eğer bir şeyi iyi yapıyorsanız onu online yapabileceğiniz bir platforma girin ve orada çalışarak para kazanmaya başlayın. Sonra bir kurumda muhakkak yer alın. Çay taşıyın, telefonlara bakın ya da bir insanın yanında oturup onun iş yapış şeklini izleyin. Üniversite dönemini böyle geçirin. Artık herkes eğitimli. Artık en iyi olmak gerekiyor. İçinde bulunduğumuz dönemin şartlarından dolayı tersine göç başladı. Artık birçok kişi yaşadığı şehirdeki üniversiteyi tercih ediyor. Ama eğer en iyisini olmak istiyorsanız. Boğaziçi’ne, ODTÜ’ye, Koç’a gitmeniz gerekiyor. En iyi üniversitelere gidebilmek için çok çalışmak, kendini çok daha fazla geliştirmek, dünya standartlarında olmak gerekiyor. O vizyonerlikte olmanız gerekiyor. Artık kurumsal şirketlerin iyi eğitimli gençleri işe alma konusunda bir motivasyonları kalmadı çünkü herkes iyi eğitim alıyor.