James Waat tarafından 1763 yılında icat edilen buharlı makine, sanayi devriminin dönüm noktası haline geldi ve makineleşme tüm dünyada hızla yayılmaya başladı. O dönemler dünyanın geleceğinin tam anlamıyla değiştiğinin belki de farkında olanların sayısı çok değildi ama buharlı makine icadıyla beraber, tüm dünya bambaşka bir yöne evrildi. İlk başlarda bu makineye bağlı sanayileşmeyi yakından takip edemeyen Türkiye, 100. yılında, makine imalat sanayinde büyük başarılara imza atıyor. TÜİK verilerine göre; 2022 yılı sonunda 25.5 milyar dolarlık ihracata imza atan makine sektörü büyüyen ticari hacmi, genişleyen ihracat pazarları, artan kaliteli ürün sayısı ile global pazarın dikkat çeken oyuncularından biri haline geldi. Cumhuriyetimizin 100. yılında, makine sektörünü incelediğimiz kapak konusunda, makine imalat sektörünün sadece geçmişine bir yolculuk yapmakla kalmayıp, gelecekte sektörü nelerin beklediğini de inceledik. Cumhuriyet’in ilanından sonra, ülkedeki serbest sermayenin yetersiz olması nedeniyle devlet teşvikiyle başlayan makine imalat sektörü, günümüzde odağını tamamen ihracata çevirmiş durumda.

İnsanlığın tarihsel gelişimi ile birlikte sürekli gelişen ve değişen makine sektörü, üretimin ana hatlarını oluşturan ve kritik öneme sahip olan bir sektör. Geçmişten günümüze sanayi alanında yaşanan hızlı büyüme ve gelişme beraberinde makineleşmeyi ve makinelerin gelişimini meydana getirdi. Dünyada ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre sanayi ve teknolojik gelişmeler farklılıklar gösterse de makineler ile ilgili gelişmeler ilk andan itibaren tüm dünyada endüstri sektörüne hızlı bir şekilde yayıldı. Özellikle sanayi devriminin yaşandığı 18. yüzyılda İngiltere’de ortaya çıkan bu hareketlenme insan ve hayvan gücüne dayalı üretimden makineler ile üretim tarzına geçişin başlangıcı sayılıyor. 1780’li yıllarda İngiltere’nin öncülük ettiği sanayi devrimi neticesinde 54 adet önemli buluş yapıldı ve sanayileşmenin ilk adımı 18. yüzyılda buhar makinesi icadı ile başladı.

BUHAR MAKİNESİNDEN, YAPAY ZEKA TEKNOLOJİSİNE

Birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sanayi devrimi olarak tarihsel süreçlerden geçen sanayi devriminin birinci döneminde özellikle demir çelik ve tekstil üretimi hız kazandı. İkinci sanayi devrimi olarak bilinen 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında teknoloji kavramı öne çıktı. Fen bilimlerinin gelişmesi ile makineler daha teknolojik bir hale geldi. 1839 yılında biçerdöver, 1844 yılında dikiş makinesi, 1880’li yılların ortalarında konserve ve paketleme makineleri icat edildi. 1970 ile 1990 yılları arasındaki dönemi kapsayan üçüncü sanayi devrimi ya da modern sanayi devrimi olarak da adlandırılan dönemde, ilk kollu makas icat edildi. Bu dönemde teknoloji alanında yakalanan gelişmeler, makinelerin bilgisayarlı ve elektronik olarak üretilmesini sağladı. Bu da beraberinde işçilik oranlarının azalmasını, makineleşmenin ise artmasını getirdi. Dördüncü sanayi devrimi ise halihazırsa içinde bulunduğumuz döneme kadar süren dönem. Bu dönemde yapay zeka, üç boyutlu yazıcı teknolojisi gibi kavramlar hayatımıza girdi ve üretimlerin tamamı otomatik makineler ve bilgisayarlar yardımı ile insan gücü olmadan yapılır hale geldi.

İTHAL EDEN KONUMDAN, İMAL EDEN KONUMA GEÇİŞ

Türkiye’deki tarihi yüzyılı aşkın süreyi kapsayan makine sektörü, bu uzun serüven boyunca birçok gelişim aşamasından geçti. Geçtiğimiz yüzyılda önemli gelişmeler kaydeden makine endüstrisi, ithal eden konumdan, imal eden konuma geldi. Türkiye’nin Avrupa ve Asya’nın kesişme noktasındaki stratejik coğrafi konumu, nitelikli işgücü ile birleştiğinde, makine sektörünün büyümesine katkıda bulundu. Türk makine üreticileri yıllar içinde üretim süreçlerini modernleştirmeye ve ileri teknolojileri benimsemeye odaklandı. Sektör, ürün yelpazesini endüstriyel makineler, inşaat ekipmanları, tekstil makineleri ve daha fazlasını içerecek şekilde çeşitlendirdi ve özellikle Avrupalı rakipleriyle, başarılı bir rekabet içerisine girdi.

MAKİNE İMALATININ GELİŞMESİ DİĞER İMALAT SANAYİLERİNİN GELİŞMESİNE OLANAK SAĞLIYOR

İmalat sanayi içinde özel bir yeri olan makine imalat sanayisi, mühendislik sanayisi ve makine mühendisliği sanayisi olarak kategorize ediliyor. İmalat sanayisinin neredeyse tamamına girdi vermesi nedeniyle, makine imalat sanayisi diğer sektörler için itici güç konumunda bulunuyor. Diğer bir değişle, makine imalatının gelişmesi diğer imalat sanayilerinin gelişmesine olanak sağlıyor. Makine imalat sektörü, imalat sanayi içinden sağladığı girdilerle, hem sanayinin diğer sektörlerine çok çeşitli mal ve hizmet üreten makine, aksam ve aletleri imal ederek, hem de bu makinelerin ürettiklerini dünya boyutunda tüketiciye sunarak öncelikli ve ayrıcalıklı bir işlev yükleniyor. Her aşamada proje, Ar-Ge ve mühendislik tasarımlarının yapılması zorunluluğunu taşıyan makine imalat sektöründe, makineler, makine aksam ve aletleri, talep edenin isteğine ve diğer ürünlerin çeşitlilik ve fonksiyonlarına göre tasarım ve proje aşamasından geçiyor, yeniden planlanıyor ve imalata giriyor. Yine kullanıcı isteklerine göre takım ve aparatlar da değiştirilip yeniden üretiliyor. Ar-Ge çalışmaları sektörün gelişmesinde önemli bir rol oynadığı için makine imalat sektörü ile Ar-Ge iç içe yaşıyor.

MAKİNE ÜRETİCİLERİ, DÜNYA TİCARETİNİ ŞEKİLLENDİRİYOR

Dünya makine ihracatının yüzde 60’ını yapan 5 ülke ticaretin de yaklaşık yüzde 40’ına hükmediyor. Yani makine üretenler bir bakıma dünya ticaretini şekillendiriyor. Makine imalat sanayi, ülkelerin kendi ürün teknolojilerine sahip olmaları ve böylece sanayileşmiş ülke vasfına ulaşmaları için belirleyici sanayi konumundalar. Bu nedenle ülkeler makine sanayinin geliştirilmesi ve rekabet güçlerinin artırılmasına ayrı bir önem veriyor.

Türkiye’de makineleşme serüveni

1- İlk yıllar (1920’ler-1950’ler)

Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yılları, tarım ve tekstil için temel makinelere ağırlık veren sınırlı bir sanayileşmeye tanıklık etti. Ülke, gelişmiş makine ve teknoloji için öncelikle ithalata bağımlıydı. Devlet, küçük ölçekli de olsa, sınai kalkınmayı teşvik etmek amacıyla kamu iktisadi teşebbüslerinin kurulmasında ve yönetilmesinde önemli bir rol oynadı ancak söz konusu teşebbüsler yeterli değildi. Yine de bu alanda önemli adımlar atıldı ve bu doğrultuda Türkiye’de, gemi sanayisi alanında öncelikle I. Dünya Savaşı sırasında tahrip edilen tersaneler onarıldı ve bunu takiben 1926’da Gölcük Donanma Tersanesi kuruldu.

Bu olaydan 1 yıl önce, 1925 yılında ise Cumhuriyet döneminin ilk sanayicisi Şakir Zümre, Atatürk’ün de onayıyla tamamen yerli sermaye ile özel sektöre ait ilk silah ve cephane fabrikasını kurdu. Vecihi Hürkuş’un ilk Türk tipi uçak olan Vecihi K-VI model uçağı inşa etmesiyle havacılık sanayiinin ilk adımları atıldı. 1926’da Türkiye’nin ilk uçak fabrikası olan Kayseri TOMTAŞ Fabrikası açıldı. 1936’da iş insanı Nuri Demirağ’ın girişimleriyle özel teşebbüsle ilk uçak fabrikası hayata geçirildi. 1945’te THK tarafından ilk uçak motoru fabrikasının kurulması ile havacılık sanayiinde makineleşmenin önemli bir aşaması kaydedildi.

2- İthal ikamesi (1960’lar-970’ler)

1960-1970’li yıllara gelindiğinde ise ithal ikameci sanayileşmeye (ISI) odaklanarak yabancı makine ve ekipmanlara olan bağımlılığını azaltmayı amaçlayan Türkiye’de hükümet yerli üretimi teşvik edecek politikalar uyguladı ve makine sektöründe çeşitli kamu iktisadi teşebbüsleri kurdu. 1961’de otomobil sektöründe Devrim otomobilleri ile sınırlı sayıda da olsa ilk yerli adım atıldı. 1966’da ise Anadol marka otomobilin seri üretimine başlandı. Makine imalat sanayi özellikle 1970’lerden sonra sanayi sektörleri içinde önemli bir yere sahip olmaya başladı. Ancak gümrük birliğine geçiş, AB’ye entegrasyon süreci önlemleri, yüksek faiz ve düşük kura dayalı uygulanan ekonomi politikaları sektörün gelişimini etkiledi. Yine de yaşanan tüm bu zorluklara rağmen; Türk Silahlı Kuvvetleri’nin haberleşme ihtiyaçlarını karşılaması amacıyla 1975’te ASELSAN, yazılım ihtiyaçlarını karşılaması amacıyla da 1982’de HAVELSAN kuruldu.

3- Özel sektörün büyümesi (1980’ler-1990’lar):

1980’lerde ekonomik liberalleşme ve yapısal reformlar geçiren Türkiye’deki bu değişiklikler yabancı yatırımların artmasına ve özel sektörün büyümesine yol açtı. Özel şirketlerin üretim ve inovasyonda daha önemli bir rol oynamaya başlamasıyla makine endüstrisi bu reformlardan yararlandı. Özellikle otomotiv sektörü bu dönemde önemli bir büyüme kaydetti. 1994 yılına kadar sadece iç pazara imalat yapan Türk makine imalatçısı firmalar, ülkede yaşanan ciddi ekonomik kriz, döviz kurunun yükselmesi, ithalatın gerilemesi ve 5 Nisan Kararları ile kazanç elde edebilmek adına ne yapabileceklerini düşünmeye başladı. Ekonominin kımıldayamadığı bu dönemden olumsuz yönde etkilenen makine imalat sektörü, bu krizden çıkış yolunu, ürünlerini dışarıya satabilmenin yollarını aramada buldu. 20. yüzyılın ikinci yarısında Türkiye’nin imalat kabiliyetleri genişledikçe, makine ihracatı da ivme kazanmaya başladı.

4- İhracat odaklı büyüme (2000’ler-Günümüz):

2000’li yıllarda, Türkiye’nin makine sektörü odağını daha fazla ihracat odaklı olmaya doğru kaydırdı. Sektörde hem ürününe hem de hizmetine güvenen ve dünyadaki muadilleri ile rekabet edeceğine inanan imalatçılar vardı ancak Türk makinesinin bir Avrupalı ya da yabancı bir ülke tarafından alınabilecek nitelikte olduğu imajı henüz oluşmamıştı. Makine imalat sanayinde yaşanan bu gerçek dönüşüm sonrasında Türk makine imalatçısı ustalık bilgisiyle yürüyen atölyelerden yurt dışına imalat yapan fabrikalar boyutuna geçti ve Türk makine üreticileri uluslararası pazarlarda kaliteleri ve rekabetçi fiyatlarıyla tanınmaya başladı. Ülkenin imalat kabiliyetleri gelişti ve endüstriyel makineler, inşaat ekipmanları ve tekstil makineleri de dahil olmak üzere daha geniş bir yelpazede makine üretmeye başladı. Ayrıca, inşaat makineleri sektörü hem yurt içinde hem de komşu ülkelerde büyüyen altyapı projeleri nedeniyle genişledi.

Zorluklar ve fırsatlar:

Türk makine sektörü yıllar içinde önemli ilerlemeler kaydetmiş olsa da zorluklarla da karşılaştı. Bu zorluklar arasında özellikle araştırma ve geliştirme, teknolojik yenilik ve işgücü becerileri ile ilgili konular yer alıyor. Daha yüksek katma değerli makineler üretmek ve küresel pazarda rekabetçi kalabilmek için araştırma ve geliştirmeye daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Ayrıca, küresel ekonomik dalgalanmalar ve jeopolitik faktörler makine sektörünün performansını etkiliyor. Sektör, Türkiye’nin vasıflı işgücünden faydalanma potansiyeline sahip ancak eğitim ve öğretime sürekli yatırım yapılması gerekiyor.

TÜRKİYE’DE MAKİNELERİN ERKEN DÖNEM ÜRETİMİNDEKİ BAZI ÖNEMLİ KİLOMETRE TAŞLARI

Uzun bir sanayileşme ve imalat geçmişine sahip olan Türkiye’de makine üretimi 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor. Ancak Türkiye’de modern sanayileşmeye yönelik ilk önemli adımlar Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde başladı ve 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra da devam etti.

  • Tekstil makineleri: yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu Avrupa’dan tekstil makineleri ithal etmeye başladı. İlk pamuk eğirme ve dokuma fabrikaları bu dönemde İstanbul ve İzmir’de kuruldu.
  • İstanbul Makine Sanayi: 1910 yılında kurulan bu tesis, Türkiye’de makine üretimine yönelik ilk sanayi kuruluşlarından biri. Başlangıçta tarım makineleri üretimine odaklanan İstanbul Makine Sanayi yıllar içinde üretimini diğer makine türlerinde de genişletti.
  • Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD): 1927’de kurulan TCDD, Türkiye’nin erken sanayileşmesinde önemli bir rol oynadı. Sadece demiryollarını işletmekle kalmadı, aynı zamanda demiryolu ekipman ve makinelerinin bakımı ve üretimi için atölyeler kurdu.
  • Erken dönem sanayileşme çabaları: Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, sanayileşmeye güçlü bir vurgu yapıldı. Tarım, tekstil ve ulaşım gibi farklı sektörler için makine ve ekipman üretmek üzere çeşitli kamu iktisadi teşebbüsleri ve kurumları kuruldu.
  • Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK): 1950 yılında kurulan MKEK, Türkiye’nin devlete ait savunma sanayi şirketi. Ateşli silahlar, mühimmat ve askeri makine üretiminde yer alarak ülkenin üretim kapasitesine katkıda bulunuyor.
  • Otomobil endüstrisi: Türkiye’nin otomobil endüstrisi 1960’lı ve 1970’li yıllarda gelişmeye başladı. Otosan (Ford ve Koç Holding ortak girişimi) gibi şirketler Türkiye’de araç montajına başlayarak otomotiv sektörünün gelişmesine katkıda bulundu.

Bunlar Türkiye’de makine üretiminin ilk kilometre taşlarından bazıları olsa da ülke yıllar içinde gelişmeye ve üretim kapasitesini artırmaya devam ederek çeşitli sektörlerde önemli bir oyuncu haline geldi. Bugün Türkiye, otomotiv, tekstil, elektronik ve daha fazlası dahil olmak üzere birçok endüstri kolu için çok çeşitli makine ve ekipman üreten köklü bir imalat sektörüne sahip.

PANDEMİNİN MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

MAKFED tarafından hazırlanan Makine İmalat Sektörü Türkiye ve Dünya Değerlendirme Raporu 2022 verilerine göre; 2021 yılında Covid-19 salgınının yarattığı etkilerin azalmasıyla birlikte; 2020 yılında yüzde 3.4 daralan dünya ekonomisi, 2021 yılında yüzde 5.8 büyüdü. Dünya ekonomisinde iktisadi ve sosyal faaliyetlere geri dönüşün yarattığı talep artışı ve pandemi sonrası yeni normal koşulları ile tedarik zincirinde yaşanan yeniden yapılanma sonucu makine ve teçhizat yatırımlarında yüksek bir büyüme yaşandı. Dünya ekonomisinde 2021 yılı genelde tedarik ve arz sıkıntıları devam etti. Bu eğilim de yurt içinden tedarik amaçlı yeni yatırımları hareketlendirdi. Bu gelişmelere bağlı olarak 2020 yılında yüzde 8 oranında daralan dünya makine ve teçhizat yatırımları 2021 yılında bu kez yüzde 16 büyüdü. Türkiye’de ise artan yurt içi ve özellikle yurt dışı talebin etkisiyle makine ve teçhizat yatırımları ve talebinde yüksek bir büyüme gerçekleşti. 2021 yılında makine ve teçhizat yatırımları nominal olarak yüzde 61.8 ve reel olarak ise yüzde 22.8 büyüdü. Makine ve teçhizat sanayi için 2021 yılı genelinde talep tarafında olumlu koşullar yaşandı. Ancak 2021 yılı eylül ayından itibaren uygulanmaya başlanan yeni ekonomi modeli ve bunun önemli bir unsuru olan faiz oranlarındaki indirimler ile fiyat istikrarı ve finansal istikrar bozuldu. Enflasyon ve kredi faizleri artarken Türk Lirası da hızlı değer kaybetti. Aralık ayında yeni düzenlemeler getirilerek Türk Lirasındaki değer kaybı artışı frenledi ancak 2021 yılının son çeyreği makine ve teçhizat yatırımlarıyla makine sanayi için yurt içinde genel ekonomik ve finansal istikrarın bozulduğu bir dönem oldu. Pandemi sonrası koşullar dünya genelinde makine ve teçhizat yatırımlarında hızlı bir büyümeye yol açtı. Buna bağlı olarak makine ve teçhizat talebi de arttı. Türkiye’de de son yıllarda makine sanayine verilen destekler girişimlerin özendirilmesinde önemli rol oynadı. Ayrıca pandemi sonrası yakından tedarik ve tedarik güvenliği eğilimleri önem kazandı ve Türkiye’de bu konuda önemli bir avantaj kazanarak ilave tedarik talebiyle karşılaştı. İlave tedarik talebi yurt içinde özellikle imalat sanayisine yeni kapasite yatırımlarında sıçramaya yol açtı. Buna bağlı olarak yurt içindeki makine ve tesisat talebinde hızlı bir büyüme yaşanmaya başlandı. Tüm bu gelişmeler makine sektörüne girişimcilik eğilimini de güçlendirdi. 2015 yılında makine sektöründe 38 bin 298 girişim faaliyet gösterirken, bu sayı 2020 yılında 46 bin 225 ulaştı. Girişim sayısı 2021 yılında ise önemli bir artış göstererek 51 bin 062’ye çıktı. İmalat sanayisindeki girişim sayılarındaki gelişmelere bağlı olarak makine sektörünün imalat sanayi genelinde girişimci payı 2015 yılında yüzde 10.19 iken 2020 yılında yüzde 11.29’a, 2021’de ise yüzde 11.49’a yükseldi.

MAKİNE SEKTÖRÜNÜ BEKLEYEN OLASI YENİLİKLER

Makine sektörünün geleceğini tam olarak tahmin etmek zor olsa da sektörün önümüzdeki yıllarda nasıl görünebileceğine dair fikir verebilecek birkaç eğilim ve yönelim mevcut:

1- Otomasyon ve Robotik: Makine sektörünün otomasyon ve robotik alanında büyümeye devam etmesi bekleniyor. İmalat, tarım, lojistik ve inşaat gibi sektörlerde, tekrarlayan, tehlikeli veya yüksek hassasiyet gerektiren görevler için robotik sistemleri giderek daha yaygın hale gelecek. Bu durum verimliliğin artmasını, işgücü maliyetlerinin düşmesini ve güvenliğin artmasını sağlayacak.

2- IoT ve Bağlanabilirlik: Nesnelerin İnterneti (IoT) makine sektöründe önemli bir rol oynayacak. Makineler ve ekipmanlar birbirine bağlanarak gerçek zamanlı veri toplama, analiz ve uzaktan izlemeye olanak tanıyacak. Bu bağlanabilirlik, kestirimci bakım, daha iyi kaynak tahsisi ve operasyonların genel optimizasyonunu sağlayabilecek.

3- Veri: Sensörlerin ve veri toplama mekanizmalarının yaygınlaşmasıyla birlikte makineler çok büyük miktarlarda veri üretebilecekler. Gelişmiş analitik ve yapay zeka, bu verilerden değerli içgörüler elde etmek için kullanılabilecek, bu durumda bilinçli kararlar alınmasına, bakım ihtiyaçlarının tahmin edilmesine ve genel performansın iyileştirilmesine yardımcı olacak.

4- Sürdürülebilirlik ve Yeşil Teknoloji: Makine sektörü muhtemelen daha sürdürülebilir ve çevre dostu çözümlere doğru kaymaya devam edecek. Bu, enerji tasarruflu makinelerin geliştirilmesini, emisyonların azaltılmasını ve ekipmana güç sağlamak için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını artıracak.

5- 3D Baskı: 3D baskı gibi katmanlı üretim teknolojileri hızlı prototipleme, özelleştirme ve yerelleştirilmiş üretim sağlayarak sektörü etkileyecek. Bu da malzeme israfının azalmasına ve tedarik zinciri verimliliğine yol açacak.

6- Gelişmiş Malzemeler: Sektör, gelişmiş özellikler sunan gelişmiş malzemelerin benimsenmesine tanık olacak. Bu malzemeler daha verimli ve daha uzun ömürlü makinelerin ortaya çıkmasını sağlayacak.

7- İnsan-Makine İş birliği: Otomasyon artacak olsa da insan müdahalesine ihtiyaç duyulmaya devam edilecek. İnsan-makine iş birliği daha yaygın hale gelecek, özellikle yaratıcılık, karmaşık karar verme ve uyum yeteneği gerektiren görevlerde insanlar makineleri denetleyecek ve onlarla birlikte çalışacak.

8- Siber Güvenlik Zorlukları: Artan bağlanabilirlik ve dijitalleşme ile birlikte, makine sektörü de artan siber güvenlik riskleriyle karşı karşıya kalacak. Makine ve ekipmanların siber tehditlerden korunması, kesintisiz operasyonların sağlanması için çok önemli bir hale gelecek.

9- Mevzuat ve Uyumluluk Değişiklikleri: Teknoloji geliştikçe güvenlik, emisyonlar ve veri gizliliği ile ilgili düzenlemelerde değişikliğe gidilecek. Makine sektörünün bu mevzuat değişikliklerine uyum sağlaması gerekecek.

Kaynak:

1- TMMOB Makine Mühendisleri Odası, Makina İmalat Sanayi Sektör Araştırması

2- MAKFED, Makine İmalat Sektörü Türkiye ve Dünya Değerlendirme Raporu 2022

3- https://www.mib.org.tr/