Ekonomist-Finans Uzmanı Murat Özsoy, 2022 yılında yaşanan ekonomik zorlukları, bu zorlukların firmalar üzerinde yarattığı olumsuz etkileri ve 2023 yılı ekonomisine dair değerlendirmelerini paylaştı. Özsoy, firmaların 2022 yılında özellikle, stok finansmanı, alacakların vaktinde tahsil edilememesi nedeniyle bozulan nakit akışları, bütçelerin planlandığı gibi gitmemesi, istenilen türde ve şartlarda krediye erişememek gibi birçok sorunla mücadele ettiğine değindi. 2023 yılı için net bir öngörüde bulunmanın zor olduğunun altını çizen Murat Özsoy; “Ben 2023 yılında özellikle stratejik iş birliklerin ve ortaklıkların gündemde olacağın düşünüyorum. Firmalar 2023 yılında tek başlarına büyümekten ziyade sanıyorum ki çeşitli iş birliktelikleri ve ortaklıklar hatta birleşmeler yaparak 2023 yılındaki olası zorlukların üstesinden gelmeye çalışacaklardır” dedi.

  • 2022 yılı ekonomik verilerini göz önüne aldığınızda, Türkiye’nin 2022 yılı ekonomisini nasıl değerlendirirsiniz?

Türkiye; pozitif işlemler dengesi ve ihracata dayalı büyüme hedefleriyle başladığı 2022 yılında tüm dünya ekonomilerinin gündemine oturan gıda, tarımsal emtia ve enerji fiyatlarındaki artışların tetiklediği yüksek enflasyonist ortamın etkisinde kaldığı bir yıl geçirdi. Dünyanın tamamına yakın merkez bankaları uzun yıllardır görülmemiş bu yüksek enflasyonist ortam ile mücadele kapsamında sıkı para politikalarını devreye alarak politika faizlerini artırma yoluna giderken, Türkiye aslında benzer yönde bir politikayı farklı yöntemlerle uygulamayı tercih etti. Türkiye ekonomisinin yıllıklandırılmış bazda cari açık rakamı son verilere göre 43,5 milyar dolar ile 2018 yılından bu yana kaydedilen en yüksek seviye olarak tarihe geçti ve aylık bazda 12 ay süre ile üst üste açık verilmiş oldu. Makro ihtiyati tedbirler ve liralaşma stratejilerinin sıklıkla gündemde olduğu 2022 yılında, yeni uygulamaya konulan kur korumalı mevduat ürünü ile TL cinsinden mevduatlara eğilim artmış olsa da TL’nin ABD dolarına karşı değer kaybı yıllık bazda yüzde 30’un üzerine çıktı. Sürekli yükseliş kaydederek son 24 yılın zirvesini gören enflasyon oranları ile alım gücünde meydana gelen sert geri çekilmeler 2022 yılı Türkiye ekonomisinin ana gündemine yerleşen ve özellikle yılın son çeyreğinde sıkça konuşulan gündem maddelerinin başında geldi. Hane halklarının alım gücü seviyelerinde meydana gelen bu düşüş, firmalar nezdinde de işletme sermayesi erimesi olarak gündemde yerini aldı. Uygulanan makro ihtiyati tedbirler çerçevesinde TCMB ve BDDK tarafından bankaların kredi kullandırımlarına getirilen kısıtlamalar neticesinde reel sektörün krediye erişimi ciddi manada sekteye uğramaya başladı.  Reel sektörde yüzü gülen kesim daha çok ihracat ile uğraşan şirketler oldu. 2022 yılında ihracat ve ithalat değerleri sırasıyla 254,2 ve 364,4 milyar dolar seviyelerinde gerçekleşirken ve ihracat tarafında yeni rekorlara imza atılırken dış ticaret açığının ithalattaki artışın daha hızlı olması faktörü etkisiyle yıl genelinde ise 110,2 milyar dolar seviyesinde olduğu bir yıl geçirdik.

“FİRMALARIN FİNANSMAN KONUSUNDA EN ÇOK BAŞVURDUĞU VE FAYDALANDIĞI KURUMLAR BANKALAR OLDU”

  • Firmalar 2022 yılında en çok hangi finansman kaynaklarından faydalandılar?

Her ne kadar bankalar 2022 yılında kredi kullandırım konusunda ihtiyatlı olsalar da yine de firmaların finansman konusunda en çok başvurduğu ve faydalandığı kurumlar oldular. Bankaların yanı sıra firmalar kendi ölçeklerine ve sektörlerine uygun şekilde tasarlanan daha çok girişim ve yatırıma yönelik hibe ve teşviklerden de sıklıkla faydalandılar. Yıl içerisinde açıklanan 60 milyar TL tutarındaki kredi garanti fonu paketi (KGF) ne yazık ki tam olarak ihtiyacı karşılar nitelikte olmadı. 60 milyar TL’lik KGF destek paketine gerçekten ihtiyaç duyan küçük işletmelerin, bundan fayda sağlayamadığını geçen yılın mart ayında da özelikle belirtmiştim. İlaveten bankaların şube başına düşen limitleri ihtiyaçları karşılamaya yetmediğine değinerek ekonomi yönetiminin KGF destek paketini reel kesimin ekonomik faaliyetin sürmesini sağlayabilecek şekilde tasarlanarak ya yeniden düzenlemesi ya da yeni bir paket açıklaması gerektiğini vurgulamıştım.

“2023 YILI 2022 YILINDAN ÇOK DA BÜYÜK ÖLÇÜDE FARKLI OLMAYACAK”

  • Firmalar 2022 yılında finansman konusunda ne tür sorunlar yaşadılar? 2023’te hangi sorunların öne çıkmasını bekliyorsunuz?

Firmaların 2022 yılında finansman konusunda yaşadıkları sorunlar; stok finansmanı, özellikle alacakların vaktinde tahsil edilememesi nedeniyle bozulan nakit akışları, bütçelerin planlandığı gibi gitmemesi, istenilen türde ve şartlarda krediye erişememek oldu. Artan hammadde maliyetleri ve üretim girdi faktörlerindeki fiyatların yükselmesi sonucunda sattıkları nihai ürünün yerine yenisini koymakta zorlanan firmalar işletme sermayesi yönetiminde büyük sıkıntılar yaşadılar. Özellikle küresel çapta nakliyelerde yaşanan gecikmeler, makine ve teçhizat fiyatlarındaki artışlar nedeniyle kendilerine gelen talepleri yetiştirebilmek için yeni yatırımlar yapmak konusunda ilave finansmana erişmekte sıkıntı yaşayan firmalar da işlerini büyütmekte çeşitli zorluklar yaşayarak pazar kayıpları yaşadılar. Ancak bu sorunlar elbette tüm firmalar için geçerli olmadı. Planlamasını doğru yapan, teknolojik altyapı yatırımlarını doğru yapan ve 2021 yılında 2022 yılı bütçelerini çeşitli senaryolar dahilinde alternatifli hazırlayan firmalar bu küresel kriz ortamında doğan fırsatlardan da yararlanmayı bildiler.

2023 yılı da bu açılardan aslında 2022 yılından çok da büyük ölçüde farklı olmayacak. Şu anda 2023 yılının ilk ayında da yine krediye erişimin zor olduğu dönemleri yaşamaya devam ediyoruz. 7 Ocak tarihinde TCMB’nin yeni bir yönetmelik yayınlayarak bankaların yabancı para (YP) mevduatları için menkul kıymet tesis oranlarında güncellemeye gitmesi krediyi erişimi daha da zor hale getirmiş oldu. 2023 yılında Türkiye’de seçimlerin olduğunu göz önüne alacak olursak yılın tamamına ilişkin net bir öngörüde bulunmak şu aşamada çok isabetli olmaz. Yılı ikiye bölerek seçim öncesi ve seçim sonrası şeklinde planlamaları yaparak seçim sonrası döneme ilişkin stratejilerde daha temkinli olmakta fayda var.

“FİRMALAR 2023’TE ALACAK TAHSİLATINA YA DA ÇEK TAHSİLATINA DAYALI BİR SİSTEM İLE İLERLEMEMELİ”

  • En kritik konulardan biri; nakit akış yönetiminin günlük yapılması ihtiyacı. Bu konu ile ilgili açıklamalarınız nedir? Firmalar nakdin takibini nasıl yapmalı?

Nakit akış yönetimi uygulamada büyük-küçük bütün işletmelerde günlük olarak zaten yapılmakta. Ancak günlük nakit akış yönetimi bir planlama değil sadece günü kurtarmaya yönelik bir uygulamadır. Doğru nakit akış yönetimi yıla yaygın şekilde alternatif senaryolar kapsamında birtakım çeşitli öngörüler ve planlamalar yapmak ile mümkün olur. Kar rakamı çok yüksek olan bir firma bile nakit girdi ve çıktılarını doğru planlayamaz ise batmanın eşiğine gelebilir. Nakit akış planlaması temenni edilene göre değil, gerçek beklentilere göre yapılmalıdır.  Yıllık planın her hafta yapılan düzenli toplantılar ile öngörüldüğü şekilde gidip gitmediği takip edilmelidir. Eğer planlanan nakit girdileri olmaz ise bunun hangi yol ile üstesinden gelinebileceğine dair planlar geliştirilmelidir. Firmalar 2023 yılında asla alacak tahsilatına dayalı ya da çek tahsilatına dayalı bir sistem ile ilerlememeli. Mutlaka rezervde yedek bir işletme sermayesi bulundurmalı.

“STRATEJİK İŞ BİRLİKLERİ VE ORTAKLIKLAR GÜNDEMDE OLABİLİR”

  • Peki firmalar 2023 yılına ilişkin hedeflerini belirlerken nelere dikkat etmeli?

Firmalar için öngörüde bulunmak ve tahmin etmek gerçekten çok zor. Kimsenin de 2023 yılına ilişkin bugünden doğru bir tahminde bulunmasını beklememek lazım. Ancak firmalar olası çeşitli senaryolar geliştirip bu senaryoların hayata geçmesi durumunda ne gibi planları devreye sokacaklarını bugünden hazırlamalılar. Ben 2023 yılında özellikle stratejik iş birliklerin ve ortaklıkların gündemde olacağın düşünüyorum. Firmalar 2023 yılında tek başlarına büyümekten ziyade sanıyorum ki çeşitli iş birliktelikleri ve ortaklıklar hatta birleşmeler yaparak 2023 yılındaki olası zorlukların üstesinden gelmeye çalışacaklardır.

  • Asgari ücrette yapılan düzenleme ve EYT konusu iş verenleri nasıl etkileyecek? Süreci en doğru nasıl yönetebilirler?

Asgari ücret ve EYT işverenler için bir maliyet unsuru. Özellikle bu kapsama giren çalışan sayıları yüksek olan firmalar karşı karşıya kaldıkları bu yüksek maliyetleri ister istemez ürün ve hizmetlerinin son kullanıcı fiyatlarına yansıtacaklardır. Süreci doğru yönetebilmek için gündemde olan KGF paketinden faydalanmanın yollarını arayacaklardır. Bu paketten fayda sağlayan firmalar, sağlayamayan firmalara kıyasla 2023 yılında pazardan pay kapma yarışında birkaç adım daha önde olacaklardır. Bu süreci doğru yönetebilmek için firmalar tüm maliyet kalemlerini gözden geçirmeli ve nerelerde tasarruf yapabilirler bunları şimdiden planlamaları gerekmekte.

  • 2023 yıl sonu kur tahmininiz nedir?

ABD Merkez Bankası FED uyguladığı politikalar ile ABD enflasyonunu kontrol altına alacak gibi görülüyor. Bu durum da ABD dolar endeksinin 2022 yılındaki 114 zirve seviyelerinin şu anda yeniden görülmesini pek olası kılmıyor. Bu durum da ABD dolarının küresel çapta çok da güçlü olması önünde bir engel. Eğer doğru para politikaları uygulanır ve TL’ye olan güven sağlanırsa TL’nin ABD doları karşısındaki değer kaybı 2022 yılının gerisinde kalabilir. Ancak 2023 yılında seçim sonrasındaki gelişmeleri bugünden kestirmek çok zor olduğundan kur tahminine dair bugünden bir şey söylemek doğru olmaz. Yine de psikolojik eşik olarak tabir edilen seviyelerin aşılması hallerinde kurdaki artışların normal seyre göre daha da hızlanacağını söyleyebilirim. TCMB’nin 2023 yılı enflasyon tahmini olan yüzde 22,3 seviyesinin üzerine çıkıp çıkmayacağını seçim sonrası politikalar belirleyecektir.