Doğal güzellikleri, köklü tarihi, şaşırtan lezzetleri ile fındığın başkenti Ordu, bilinenin aksine Karadeniz’in Laz olmayan, kendine has bir ağzı bulunan, doğasının sırlarını insanının DNA’sına gizleyenlerin şehri.

Yeşili başka, mavisi başka güzel… İnsanı sıcak, iklimi nemli, tarihi köklü, doğası eşsiz… Ordu, Karadeniz’in sıra dışı bir şehri. Sakin görüntüsünün içinde, tıpkı bir anda ortaya çıkıveren yağmuru gibi, fırtınasını göğsünün altında saklayanların memleketi.

Pek çok medeniyete ev sahipliği yapan kenti görünür kılan en önemli özelliği kuşkusuz doğası. Son dönemde yapılaşma artmış olsa da, hala yemyeşil ve bakir bir kıyının dibinde gelgitli sulara atlamak oldukça sıradan bir eylem.

Türkiye’nin kuzeyinde, Karadeniz’in kıyısında bir büyükşehir olan Ordu tarihinin M.Ö 15000’li yıllara dayandığı tahmin ediliyor. 2018 TÜİK verilerine göre 771 bin 932 kişinin yaşadığı Ordu, 1920’de Trabzon’dan ayrılarak ayrı bir il oldu ve 2013’te de büyükşehir statüsüne kavuştu.  Tarihi yerleri ve doğal güzellikleriyle keyifli bir gezi için pek çok seçenek sunan Ordu, Karadeniz Bölgesi’nin Orta ve Doğu Karadeniz bölümlerinde yer alıyor.

Paşaoğlu Konağı ve Etnoğrafya Müzesi

Ordu merkezdeki Selimiye Mahallesi’nde yer alan Paşaoğlu Konağı, 1896 yılında Paşaoğlu Hüseyin Efendi tarafından yaptırılmış. Bahçesiyle birlikte 625 metrekarelik bir alan üzerine inşa edilen konağın taşları Ünye’den, ahşap malzemesi Romanya’dan getirilmiş ve yapımı İstanbullu bir usta tarafından gerçekleştirilmiş. Paşaoğlu Konağı’nın zemin katı taş döşemeli. Birinci ve ikinci katlarda taban ahşap. Tavanlar ahşap kaplama olarak yapılmış. Konağın üst katındaki sofanın ahşap tavanı yağlı boya desenlerle süslü. Tavanın ortasında baklava şeklinde bitkisel motifler var. Köşelerdeki madalyonlar içine çeşitli manzaralar resmedilmiş. Bu katta bulunan banyoda desenli çiniler kullanılmış.

Paşaoğlu Konağı, Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 1982 yılında kamulaştırıldıktan sonra 1983 tarihinden itibaren onarılmaya başlanmış, 1987 yılında onarımı ve düzenlenmesi tamamlandıktan sonra Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmış.

Zemin katı idare olarak kullanılan binanın birinci katındaki Etnografya Müzesi’nde silahlar, takılar, kadın ve erkek giysileri, çömlek eşyalar ve Kurul Kalesi buluntuları sergileniyor. İkinci kat ise Sofa, Paşa Nine Odası, Günlük Oda, Misafir Odası, Yatak Odası, Yüklük gibi düzenlemelerle yöresel 19’uncu yüzyıl konağının özelliklerini yansıtıyor.

Kurul Kalesi

Ordu merkeze 13 kilometre mesafedeki Bayadı köyünde yer alan Kurul Kalesi, sivri bir kaya üzerine kurulmuş ve birinci derece arkeolojik ve doğal sit alanı olan bir antik yerleşim yeri. Derin tünelindeki 300 adet merdiven gün ışığına çıkarılmış. Kazı esnasında bulunan pişmiş topraktan çatı kiremitleri, duvar örgüsü seramik parçaları incelenmiş ve bu bölgeye ilk yerleşimin M.Ö 2’inci ve 1’inci yüzyılda yapıldığı belirlenmiş. Kalede piknik alanı, tarihi dehliz ve su sarnıcı ile seyir terasları bulunuyor.

Çaka ve Efirli en meşhur plajlarından

Eski adıVona olan Perşembe ilçesi de gezilip görülmesi gereken pek çok güzelliği içinde saklıyor. Sakin şehir unvanına sahip ilçede Vonalı Celal’in lokantasından izleyebileceğiniz Hoynat Adası, Yason burnu Yarımadası ve Kilisesi, türbeleri, camileri ve limanıyla sizleri bekliyor. Perşembe ilçesinin en otantik köşelerinden biri olan Çaka Beyaz Kum Plajı Bölgenin en meşhur plajlarından biri. Perşembe ilçesinin doğusunda bulunan Efirli Plajı, uzun yıllardan beri Ordu’nun önemli tatil yerleri arasında.

Yason Burnu

Ordu’nun Yunan mitolojisinde de yeri olduğu biliniyor. Buna göre Bulut Tanrıçası Nephele’nin çocukları Phrixus ve Hele, babaları tarafından kurban edilecektir. Nephele, çocuklarını Hermes’in verdiği altın postlu uçan koçla kaçırır. Çocuklardan Hele, yolda Çanakkale Boğazı’nda düşerek hayatını kaybeder, ancak Phrixus, Colchiz’e kadar gelmeyi başarır. Koç ise burada Zeus’a kurban edilir. Bu koçun postu yıllar sonra İolkos Krallığı’nı yöneten Aison’un oğlu Iason (Yason) tarafından aranan meşhur Altın Post haline gelir. Mitolojiye göre Ordu’nun Perşembe ilçesindeki Yason Burnu, bu meşhur altın postun kaybolduğu yer olarak bilinir.

İl merkezinde bilinen ilk yerleşme yeri, Kirazlimanı Mezarlığı yanındaki Bozukkale, eski adıyla Kotyora. Tarih boyunca bölgeye Kimmerler, Miletliler, Persler, Makedonyalı İskender, Pontuslar, Romalılar, Selçuklular ve Osmanlılar hâkim olmuşlar. Ordu, daha çok doğal güzellikleriyle bilinse de tüm bu medeniyetlere ev sahipliği yapması nedeniyle, pek çok tarihi mekânı da içinde barındırıyor.

Burnun alt tarafında Panaya veya Hagios Nikolaos adlı tarihi manastır ve kilise yer alıyor. Çaytepe sınırları içinde olan yarımadada bulunan kilise 1868’de yörede yaşayan Rumlar ve Gürcüler tarafından yaptırılmış. Sadece kubbesi Osmanlı tarzında olan Rum kilisesi, bugün Karadeniz Bölgesinde deniz kıyısında olan tek kilise.  M.S 3’üncü yüzyılda Hıristiyanlar, Giresun’da İsa’nın doğumunu kutladıktan sonra buraya gelerek Işıklar Bayramı’na katılırlarmış.

Taşbaşı Kilisesi

Taşbaşı Kilisesi, Taşbaşı Mahallesi’nde bulunan tarihi bir Rum Ortodoks kilisesi. 1853’te inşa edilen kilise, 1937-1977 yılları arasında cezaevi olarak da kullanılmış, 1983 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilmiş. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen tarzda inşa edilen yapının kubbesi hariç tamamı kesme taştan yapılmış.

Teleferik ve Boztepe’den 360 derece Ordu

Ordu’nun uzun ve keyifli sahilinde yapılacak güzel bir yürüyüşün ardından, yapılacak en iyi şey teleferik ile Boztepe’ye çıkmak. 2 bin 350 metre uzunluğundaki Boztepe Teleferik hattı ile 570 metre yükseklikteki Boztepe’ye 7 dakikada çıkılıyor. Yükseklik korkusu olanların bu teleferiğe binmemesini salık verirken, Orduluların çoğunda böyle bir korku olmadığını söylemek gerekiyor. Teleferik ile Boztepe’ye ulaştığınız zaman, temiz hava sizi çarpabilir. Yemyeşil bir tepeden izleyeceğiniz Ordu manzarası da başınızı döndürebilir.  Boztepe’de piknik yapabilir, konaklayabilir, kafe ve restoranlarda dinlenip Ordu tostu başta olmak üzere değişik lezzetlere yolculuk edebilirsiniz.

Türkiye’nin en uzun şelalelerinden: Uzundere Şelalesi

Ordu’nun Aybastı ilçesinden 17 kilometre uzaklıkta bulunan Uzundere Şelalesi, 105 metre aşan yüksekliğiyle Türkiye‘nin en uzun şelalelerinden biri olarak biliniyor. Görenleri büyüleyen şelalenin sesi, çok uzaklardan bile duyulabiliyor. Son yıllarda turistik hale gelen Uzundere Şelalesi’nin altında 6 şelale daha bulunuyor. Uzundere’ye gitmişken efsaneleriyle ünlü Gaga Gölü’nü görmek de iyi bir seçenek. Karaoluk Köyü sınırları içerisindeki Karaoluk Şelalesi de Ordu’nun bir diğer ünlü şelalesi.

Perşembe Yaylası

Perşembe Yaylası Aybastı’ya 17, Akkuş ilçesine 12 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Deniz seviyesinden 1500 metre yüksekteki Perşembe Yaylası piknik, safari, yürüyüş, yamaç paraşütü için ideal. Çiseli Şelalesi, Karga Tepesi, Menderesler, kümbetler, doğa güzellikleri ile Ordu’da gezilecek yerler arasında dikkat çeken yaylada, Temmuz ayında gerçekleştirilen şenliklerde yarışmalar, folklor dansları, at yarışları, güreş karşılaşmaları düzenleniyor. Perşembe Yaylası’nda kalacak yer arayanlar için Aybastı Kent Ormanı işletmesinde kiralık odalar mevcut. Ordu, yaylalarındaki yaşam alanlarıyla ünlü. Türklerin eski dönemlerdeki yaylak-kışlak mantığına uygun olarak, her ailenin geçmişinde yazlarını geçirdiği ve hala bağlı hissettiği yaylaları var. Perşembe yaylası dışında, Argın Yaylası, Çambaşı Yaylası, Düzoba Yaylası, Korgan Yaylası ve Topçam Yaylası, Ordu’nun yaylalarından bazıları.

Ünye’de tarihe yolculuk

Yolunuz Ünye’ye düştüyse, 16. yüzyıla uzanan bir tarihi yolculuk için Ünye’deki Müze Ev’i ziyaret etmelisiniz. Klasik Osmanlı mimarisinin izlerini taşıyan evde eskiden kullanılan mutfak eşyaları, el işlemeleri, çeyiz sandığı ve günlük kullanılan çeşitli gereçler, geleneksel Ünye ve Karadeniz yaşamını yansıtır şekilde sergileniyor. Türkiye’nin üçüncü, Karadeniz’in ilk “yaşayan müzesi” olan müze, Karagöz ve Hacivat, kukla, ebru, mürekkep baskı, halat çekme gibi oyunları sergiliyor.

Tarih boyunca değişik kavimler tarafından tadilat görerek kullanılmış olan Ünye Kalesi, Ünye’de Niksar yolu üzerinde, 300 metre yükseklikte bir kale. Ünye Kalesi eskiden yanardağ imiş, fakat faaliyetini tamamladığında kraterlerinden yüksek bir tepe oluşturmuş ve kale bu tepeye inşa edilmiş.

Ordu’dan ne alınır?

Bal, tereyağı, turşu, fındık, Ordu sucuğu, Ordu peştamalı, sadece yaylalardan alınabilecek yayla çiçeği, üzerinde Karadeniz kızı, fındık, peştamal gibi figürlerin yer aldığı çeşitli hediyelik eşyalar, Ordu’dan alınabilecek en bilinen hediyelik eşyalar.

Türkiye’nin fındık üretiminin yüzde 51’ini karşılıyor

Ordu’nun ekonomisi tarıma dayanıyor. Kent, Türkiye’nin fındık üretiminin yüzde 51’ini tek başına karşılıyor. Eskiden fındıki daha yaygın bir geçim kaynağı olarak görülmekle birlikte, hala çok sayıda bahçe sahibi fındığını topluyor ve satıyor.

Bununla birlikte, fındık fiyatlarının 2000’li yılların bile altına düşmesi nedeniyle alternatif tarım ürünü arayışları başladı. Yoğun olmamakla birlikte kivi, soya gibi ekonomik değeri yüksek tarım ürünlerine yönelme söz konusu.

Sanayi bakımından pek gelişmemiş olan Ordu’da fındık ve fındıktan üretilen gıdalarla ilgili sanayi kuruluşları daha fazla. Az da olsa çimento ve kâğıt sanayii de istihdama katkıda bulunuyor.

Ordu’da ne yenir?

Elbette ordu deyince ilk akla gelen yiyeceklerin başında fındık bulunuyor. Ordu yemeklerinde kara lahana, mısır, patates, pancar, balık, tereyağı, farklı turşular, un, peynir ve fasulye çok kullanılıyor. Ünlü yemeklerinin arasında pide, pancar çorbası, mısır ekmeği, golit, melocan, keşkek, hoşgıran kavurması, yağlaş, fasulye turşusu kavurması, mıhlama, mantar, tirmit sayılabilir. Ordu tostu, ekmeği ve sucuğu ile bilinen tostlardan farklıdır. Mutlaka denemeniz gereken lezzetler arasında. Ordu’nun simidi ise yapılışı ve lezzeti ile bildiğiniz simitlere benzemiyor. Ordu merkezde yer alan ve tarihi denebilecek Denizciler ise, dondurmaya farklı tanımlamalar getirecek cinsten.

Ordu’nun en eski ve ünlü lokantaları arasında yer alan Vonalı Celal, belki de Ordu kadar ünlü. Bakir, kayaların arasında, denize sıfır olan bu lokanta, lüksten uzak ama konforlu. Balık yemeyenleri bile balığa âşık edecek tarifleriyle ünlü Vonalı Celal’in yurt dışına bile ulaşan ününün bir diğer müsebbibi ise envai çeşit turşusu.

Vonalı Celal’de karnınızı doyurduktan sonra Ordu’nun en lezzetli çayını içmek istiyorsanız, biraz ilerleyip Uzun Saçlı’nın Yeri’ne uğramalısınız. Çay içmek için sıra bekleyeceğiniz bu mekânı çay konusunda bir sanat atölyesi olarak da değerlendirebilirsiniz.  Ordu pidesi de oldukça meşhurdur. Ordu merkezdeki Aktaşlar Pide Salonu’nda yiyeceğiniz pide, lezzet hafızanızı şaşırtacak türden olabilir. Eylül ayında giderseniz mantar da yiyebilirsiniz. Ordulular, özellikle kavurması konusunda uzman.