Doğal ormanlar ile endüstriyel ormanların farklılığını, orman yangınlarının neden ve sonuçlarını, endüstriyel ormanlarla ilgili OGM tarafından yürütülen çalışmaları konuştuğumuz Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tuncay Neyişci; “Doğal ormanlara da plantasyon ormanlarına da ihtiyacımız var. Bunların her biri farklı işlevleri yerine getirirler. Plantasyon ormanları doğal ormanlar üzerindeki baskıların hafifletilmesi ya da ortadan kalkmasına katkı verirken, yenilenebilir kaynak ihtiyaçlarımızın karşılanmasını da sağlar” dedi.

Ülkemizde yaşanan orman yangınlarının nedenlerini, sonuçlarını, ekonomiye ve en önemlisi de doğaya verdiği zararları değerlendiren Türkiye Ormancılar Derneği Batı Akdeniz Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Tuncay Neyişci; “2021 yılı yanan alanların toplam büyüklüğü, ülkemizin 80 yılı aşkın süredir ortalama yanan alan büyüklüğünün en azından yedi-sekiz misline, bir başka ifade ile toplam ormanlık alanımızın yüzde 0,008 ulaştı. Gerekli ve iyi planlanmış desteklerle yanan alanlar 10-15 yıl sonra orman görüntüsünü kazanacaklardır. Ancak en azından 15-20 yıl kaybedilmiş olacak ki bunun da maddi değerini hesaplamak mümkün değildir” diye konuştu.

  • Türkiye’deki endüstriyel ağaçlandırmalar hakkında bilgi verir misiniz? Endüstriyel ormanlar ile ilgili Türkiye’de nasıl bir prosedür işliyor? Var olan ormanlar ülke talebini karşılayabiliyor mu?

Endüstriyel ağaçlandırmalar; “Yetişme ortamı iyi ve uygun alanlarda, yoğun toprak hazırlama ve bakım çalışmaları uygulayarak ve ıslah edilmiş yüksek verimli ve hızlı büyüyen ağaç türleri kullanılarak kısa idare süresi ile yönetilen ağaçlandırmalar” olarak tanımlanır. Bu anlamda konu ilk defa 1950 yılında gündeme gelmiş ve bu kapsamda, hızlı büyüyen yabancı ağaç türlerinin ülkemize getirip endüstriyel plantasyon kurma ve bu konularda araştırmalar yapma girişimleri düşüncesi gelişmiştir. Bu düşünceyle, İ.Ü. Orman Fakültesi, Ormancılık Ekonomisi ve Silvikültür Kürsüleri tarafından araştırmalar başlatılmıştır ve 1962 yılında İzmit’te adı sonradan “Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü” olarak değiştirilen “Kavakçılık Araştırma Enstitüsü” kurulmuştur. Orman Genel Müdürlüğü (OGM) 2013 yılında “Endüstriyel Ağaçlandırma Çalışmaları Eylem Planı” hazırlamış ve uygulamaya koymuştur. OGM ulusal endüstriyel odun talebinin 17,3 milyon metreküp kısmını (yüzde 77) karşılayabilmekte, ihtiyacın 3,4 milyon metreküpü (yüzde 15) özel ormanlardan geri kalan 1,7 milyon metreküplük kısmı da ithalat yoluyla karşılanmaktadır. OGM endüstriyel odun üretimini zaman içinde artırmış ve 2019 yılında üretimini 22,1 milyon metreküp seviyesine çıkarmış olsa da iç talebi tümüyle karşılayamamıştır. Talebin yaklaşık yüzde sekiz gibi bir bölümü ithalat yoluyla karşılanmaktadır.

Ülkemizde giderek artan endüstriyel odun talebi OGM’yi hızlı gelişen türlerle endüstriyel ağaçlandırma uygulamalarına yöneltmiş ve 2013-2017 dönemi OGM Stratejik Planı’nda her yıl 10 bin hektar alanda hızlı gelişen türlerle ağaçlandırma yapılması planlanmıştır. Toplam alanı 165 bin hektar olan endüstriyel plantasyonlarda kızılçam 145 bin hektar ile ilk sırada yer almakta. Bunu sahilçamı, dişbudak ve okaliptüs izlemektedir. Alan ve servet açısından yeterli bir düzeyde olmasına rağmen Türkiye’de orman ürünleri ve özellikle de odun hammaddesi üretimi açısından arz açığı bulunmaktadır.

“Özel sektör ormancılık yatırımlarına ilişkin yasal düzenlemeler yeterli değil”

  • Endüstriyel ormanların yaygınlaştırılması için nasıl bir devlet politikası yürütülüyor? Yabancı ülkeler bu alanda ne tür çalışmalara sahip?

OGM, Endüstriyel Ağaçlandırma Çalışmaları Eylem Planı (2013-2023) ile endüstriyel ağaçlandırmalar için yapılacak çalışmaları belli bir plan ve programa bağlamıştır. Plan çerçevesinde bugüne kadar 25 bin hektarlık alanda çalışma gerçekleştirilmiştir. Orman ürünlerine olan talep artışına rağmen, doğal ormanların odun üretimi dışındaki fonksiyonel hizmetlerine olan kamuoyu talepleri, potansiyel ağaçlandırma sahalarının ve endüstriyel ağaçlandırmanın gelecekteki odun arz açığının kapatılmasında giderek daha da önemli olacağını göstermektedir. Ancak, bu konuda özel sektör ormancılık yatırımlarının teşvik ve mali destek mekanizmaları ile geliştirilmesine ilişkin yasal düzenlemelerin yeterli ve hazır olduğu söylenememektedir.

  • Doğal ormanlar ile endüstri ormanlarının temel farklılıkları nedir?

Bu sorunun mantıklı ve tek bir yanıtı olamaz. Doğal ormanlara da plantasyon ormanlarına da ihtiyacımız var. Bunların her biri farklı işlevleri yerine getirirler. Plantasyon ormanları doğal ormanlar üzerindeki baskıların hafifletilmesi ya da ortadan kalkmasına katkı verirken, yenilenebilir kaynak ihtiyaçlarımızın karşılanmasını da sağlarlar.

“En önemli kayıp yemyeşil ormanlık alanların simsiyah kül alanlarına dönmüş olması”

  • Geçtiğimiz ay ülke genelinde yaşanan yangınlar nedeniyle binlerce hektarlık ormanlık alan kül oldu. Yanan ormanların ülke ekonomisine zararları nelerdir?

2021 yılı yanan alanların toplam büyüklüğü, ülkemizin 80 yılı aşkın süredir ortalama yanan alan büyüklüğünün (20 bin hektar) en azından yedi-sekiz misline, bir başka ifade ile toplam ormanlık alanımızın yüzde 0,008 ulaştı. Yaklaşık üç hafta süren yangınların sadece söndürme masrafları bütçemizde önemli maddi gedikler açmış olmalıdır. Buna yanan konut ve tesislerin, telef olan büyük ve küçük baş hayvanların maliyeti de eklendiğinde yaşanan maddi kayıpların boyutu daha net ortaya çıkar. Ancak en önemli kayıp yeşil, oksijen üreten, CO2 tüketen, erozyonu önleyen, toprak üreten yemyeşil ormanlık alanların simsiyah kül alanlarına dönmüş olmasıdır. Bu kayıpları maddi olarak ifade etmek hem güç hem de anlamsızdır. Yanan ormanlık alanların büyük bölümü (yüzde 60-70), zaman alsa da (10-15 yıl) kendini yenileyebilecektir. Ancak en azından 15-20 yıl kaybedilmiş olacak ki bunun da maddi değerini hesaplamak mümkün değildir. Ortalamalar üzerinden konuşmak gerekirse, 20 bin hektar üzerindeki yanan alan büyüklüğü maddi manevi kayıpların hesaplanmasının en düşük eşik noktasıdır ve normalin yedi-sekiz kat üzerindedir. Yaz sıcağında bir ağaç gölgesinin verdiği rahatlığı nasıl ve ne ile değerlendirebilirsiniz ki?

“Akdeniz orman ekosistemleri yangınlarla yaşamayı becerebilmiş sistemler”

  • Yanan ormanlık alanların yenilenmesi ile ilgili genel öneriler nelerdir? Bu alanların kendini toparlaması ortalama kaç yıl sürecek?

Akdeniz orman ekosistemleri, olumlu ya da olumsuz tüm insan müdahalelerine karşın yangınlarla birlikte evrimleşmiş, onlarla birlikte yaşamayı becerebilmiş sistemlerdir ve yangının üzerinden henüz bir ay geçmemiş olmasına karşın, bazı bitkiler kendilerini yenilemeye, yeşil yapraklarıyla güne merhaba demeye başladılar bile. Bu kendini yenileme, kesintisiz devam edecektir. Ancak hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Gerekli ve iyi planlanmış desteklerle yanan alanlar 10-15 yıl sonra orman görüntüsünü kazanacaklardır. Bu alanlara, ağaçlandırma yapıyoruz diyerek dozerler, kepçeler ile girip alanı alt üst etmek, yangının kendinden çok daha büyük kayıplara yol açabilir.

“Yangın çıkma olasılığını düşürücü önlemlere öncelik verilmeli”

  • Orman yangınları ile ilgili alınması gereken önlemler nelerdir?

Orman yangınlarını önlemenin en kestirme yolu, çıkan yangınları söndürmeye çalışmaktan çok yangın çıkma olasılığını düşürücü önlemlere öncelik vermektir. Bir başka ifade ile, yangınlara helikopter ve uçak ile müdahale etmek yerine ormanlarımızda yanıcı yönetimi, yanıcı azaltılması çalışmalarına öncelik verilmelidir. Bu konuda gerçekleştirilmiş bilimsel çalışmalar dikkate alınmalıdır. Uçaklar ve helikopterler yanıcı yönetiminin gerçekleştirilmiş olduğu ormanlarda etkili olarak kullanılabilirler. Neredeyse tamamı (yüzde 90) insan kaynaklı olan orman yangınlarının insan konusu merkeze koyulmadan yönetilebilmesi mümkün değildir. OGM gecikmeden bireyler ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte çalışmanın yollarını aramalı ve yaşama geçirmelidir. Bilinçli insanların ve ince yanıcılardan arındırılmış ormanlarda yangın çıkma olasılığı çok düşük olabileceği gibi çıkan yangınların düşük enerjili olacağı kesindir.

  • Yanan ormanların geriye kazandırılması ile ilgili uluslararası geçerliliği olan yasalar mevcut mu? Yoksa her ülke kendi içinde bir değerlendirme mi yapıyor?

Uluslararası bir yaptırım olduğunu sanmıyorum. Ülkeler kendi yangın yönetimlerini kendileri geliştirip uyguluyorlar. Ülkeler birbirlerinden yardım talebinde bulunabiliyorlar.

“Anayasamıza göre mümkün değil”

  • Yanan ormanlık alanların başka şekillerde değerlendirilmesi mümkün mü? Sizin bu konu ile ilgili görüşünüz nedir?

Anayasamıza göre bu mümkün değildir ve bir örneği de yoktur. Sivil toplum kuruluşlarının bu güçlü anayasa maddesini arkalarına alarak yanan alanlara sahip çıkma kararlılığını sergilemek yerine, yanan alanların ranta yol açtığı konusunda kamuoyu oluşturma çabalarını anlamak mümkün değildir.