MAİB tarafından paylaşılan makine imalat sanayi konsolide verilerine göre, yılın ilk 4 ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı 8,9 milyar dolar oldu.
MAİB’den yapılan açıklamaya göre, yılın ilk 4 ayında Türkiye’nin serbest bölgeler dahil toplam makine ihracatı 8,9 milyar dolar oldu. Geçen yılın son çeyreğinde yataya dönen ve bu yılın ilk 4 aylık döneminde yüzde 3,6 gerileyen makine ihracatı, son 12 aylık dönemde yüzde 5,4 artarak 28,1 milyar dolara ulaştı. Yine 12 aylık karşılaştırmada makine ithalatındaki artış oranı yüzde 12,9 seviyesine gerileyerek 45,5 milyar dolar oldu.
Yaptırımların etkisiyle Rusya’ya makine ihracatındaki düşüş yüzde 20’ye yaklaşırken, ilk 4 ayda Suudi Arabistan’da yüzde 30,7, Özbekistan’da yüzde 29,7 ve Mısır ile Cezayir’de yüzde 15 oranında ihracat artışı sağlandı. Almanya, Rusya ve ABD, toplamda 2,5 milyar dolara yaklaşan ihracat tutarıyla bu dönemde ilk 3 pazar olma özelliklerini korudu. MAİB Yönetim Kurulu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Avrupa’da yılın geri kalanında ekonomik bir daralma beklenmese de özellikle Almanya’da imalat ve inşaat sektörlerindeki durgunluğun çabuk geçeceğe benzemediğini belirtti. Karavelioğlu, son 10 yılda makine ihracatının yılda ortalama yüzde 6 arttığı Almanya’da, bu yıl yüzde 3,6 gibi sınırlı bir seviyede de olsa uzun yıllardan sonra ilk defa negatif seyrettiğini vurguladı. Geçen sene yüzde 0,3 kadar küçülen Alman ekonomisinin bu yıl da 2022 rakamlarının gerisinde kalmasının beklendiğini ifade etti. Ayrıca, güncel dünya PMI istatistiklerine bakıldığında, tüketim ve ara mallarına dair verilerin 50’nin üstünde, yatırım malları için ise 50’nin altında kaldığı görülmektedir.
“Makine ve ekipmanları sanayisinde yıllık üretici fiyat artışı yüzde 65,5 olarak seyrediyor”
Türkiye’deki imalat PMI verisinin de 50 puanın altında olduğunu ifade eden Kutlu Karavelioğlu, imalat sanayisinde üretim artışının yüzde 5,6 olduğu yılın ilk çeyreğinde makine ve teçhizat üretiminde yüzde 4 küçülme olduğunu belirtti. Karavelioğlu, finansman olanaklarındaki daralmaya ve pahalanmaya bağlı olarak, yatırım ve faaliyet ortamında bir zayıflama olmasının ve üretim maliyet endekslerine bu durumun yansımasının, doğal bir durum olduğunu dile getirerek şunları söyledi; “Makine ve ekipmanları sanayisinde yıllık üretici fiyat artışı, yüzde 55,6 seviyesindeki yurt içi üretici fiyat artışının 10 puan üzerinde ve yüzde 65,5 olarak seyrediyor. Bu veriler, öz kaynakla ilerlemeyi tercih edegelmiş sektörümüzün üretim ölçeklerindeki tedrici bozulmaya ve aynı zamanda personel maliyetlerinde diğer sektörlerden daha yüksek artışlarla karşı karşıya kaldığına işaret ediyor. Düşük kura bağlı ithalat avantajı sürerken makine sektörünün yerli katma değer oranı en yüksek sektör olduğu için yurt içi maliyetlerden daha fazla etkileniyor. Buna, dünyada doların değer kazanmasına bağlı olarak, dolar/avro paritesinde açılan makas da dahil edildiğinde finansal etkenlerin rekabetçiliğimiz üzerindeki baskısı giderek daha fazla hissedilir hale geliyor.”
“Elektrikli ve elektriksiz makinelerin toplam ihracatı ilk 4 ayda 13,1 milyar dolara ulaştı”
Türkiye’nin dış ticaret açığında önemli kalemler arasında yer alan altın ithalatına yönelik kota uygulamalarının 4 aylık süreçte 6,5 milyar dolarlık bir etki yarattığına dikkati çeken Karavelioğlu, elektrikli ve elektriksiz makine ithalatına ilişkin, şu değerlenmelerde bulundu; “Ticaret Bakanımız Prof. Dr. Ömer Bolat, aylık dış ticaret açıklamalarında, elektrikli ve elektriksiz makineler toplam ihracatının ilk 4 ayda yüzde 0,4 artarak 13,1 milyar dolara ulaştığını, ithalatının ise yüzde 2 azalarak 21,6 milyar dolara indiğini belirtmekle cari açığın en büyük ikinci kalemine dikkati çekmiş oldular. Enerjinin hemen ardından Türkiye’nin en büyük ithalat kalemi durumundaki makinelerden verdiğimiz açık, kota ile sınırladığımız altın ithalatından çok daha önemli ve acil tedbirler geliştirilmeye muhtaçtır. Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi, bizde de en büyük alıcı ve kullanıcı durumundaki kamu, alımlarında yerli makineleri mutlak surette tercih ederek Hazine ve Maliye Bakanlığımızın tasarruf tedbirlerine uyum sağlamalıdır. İthal makinelerin satın alma maliyetlerinin ötesinde servis, bakım, yedek parça gibi ömür boyu hizmet ihtiyaçlarıyla da kalıcı bir gider kalemine dönüştüğünü, rakiplerimizin teknoloji geliştirmesine kaynak oluşturduğunu gözden kaçıramayız. Çin’den makine ithalatının yılın ilk 3 ayında yüzde 8,7 kadar düşmesini, genel bir farkındalığın oluşmaya başladığına dair ilk işaretler olarak okuyoruz. Bu konuyu yakından takip eden Ticaret Bakanlığımıza teşekkür ediyoruz.”
“Türkiye’de imalat sanayisinin sorunlarının tespiti ve çözümü için sorumlu kuruluşlarla araştırmalar yapıyoruz”
MAİB Yönetim Kululu Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Türkiye’de imalat sanayisinin güncel sorunlarının tespiti ve çözüm önerileri için sorumlu kuruluşlarla düzenli olarak araştırmalar yaptıklarını belirtti. Bu çalışmalara bir yenisini eklediklerini ifade eden Karavelioğlu, şu açıklamalarda bulundu: “Makine ve Alt Sektörleri için Kayıt Dışı Ekonominin Ölçülmesi başlıklı son çalışmamızda sektörümüz genelinde kayıt dışılık oranını yüzde 23,68 olarak belirledik. Bu oran 2015 yılında yaptığımız araştırmalarda yüzde 24,93 seviyesindeydi. İşletme ve göçmen sayılarındaki hızlı artışa ve pandeminin kayıt dışı oranlarını artırıcı etkisine rağmen son 7 yılda ortalama yüzde 5 kadar iyileşme göze çarpıyor. Yine de giderek yükselen istihdam sorunları içinde kayıt dışı personel çalıştırmak veya verilen maaşları düşük göstermek için kayıt dışı para üretmek zorunda olan, bunu düşük bedelli faturalarla veya faturasız satışlarla sağlayan, sonra da stok aflarından yararlanan firmalar, katmerli kazançlarıyla ölçeklerimiz ve rekabetçiliğimiz için tehdit olmayı sürdürüyor. Biz bu konuda devletin geliştireceği bütün önlemlerin uygulamasına destek vermeye, sektörel derneklerimiz, Federasyonumuz ve Birliğimiz aracılığıyla bilgi ve deneyimimizi kamunun istifadesine sunmaya ve en önemlisi, kayıt dışı ile mücadelede pilot sektör olmaya hazırız.”