İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Hatları Genel Müdürü Sinem Dedetaş ile iş dünyasında cinsiyet eşitliğinin daha etkin bir hale gelmesi için neler yapılabileceğini, kendi görev alanında bu anlamda ne tür çalışmalar yürüttüklerini konuştuk. Cinsiyetten bağımsız liyakate bağlı bir bakış açıları olduğunun altını çizen Dedetaş, “İstihdamın artırılabilmesi için, insanları istihdam edeceğiniz alanlar yaratmanız gerekiyor. Biz Şehir Hatları olarak; istihdamın genişletilmesi için hatların yenilenmesi, vapur sayısının artırılması gibi çalışmalar yürütüyoruz. Diğer taraftan da tersanede üretimi artırıyoruz. Dolayısıyla öncelikle istihdamı destekleyecek bir üretim modeline geçilmesi gerekiyor” diye konuştu.

Göreve geldiği 2019 yılından bu yana kadın işi-erkek işi gibi cinsiyet bazlı söylem ve bakış açısını ortadan kaldırmak için çalışmalar yürüttüklerini ifade eden İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Hatları Genel Müdürü Sinem Dedetaş; “Göreve geldiğim yıldan günümüze kadar Şehir Hatlarında genel istihdamda yüzde 40’lık bir büyüme oldu. Kadın bazlı baktığımızda da bu oran yüzde 166’ya denk geliyor, 22 çalışandan 56 çalışana çıktık kadın sayısı olarak. Elbette sayısal veriler çok önemli ama bir kadın olarak beni asıl mutlu eden bakış açısının değişmesi oldu çünkü normali ve doğrusu bu. Bir işe başvurduğunuzda, kadın olarak yapmak ya da erkek olarak yapmak diye bir şey söz konusu değil” dedi.

  • Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?

1981 Eskişehir doğumluyum. Üniversiteye kadarki eğitimim Eskişehir’de geçti. 1999 senesinde İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Deniz Teknolojisi bölümünü kazandım. Okulu bitirdikten sonra yüksek lisansımı Gemi İnşaatı ve Gemi Mühendisliği Makineleri bölümünde yine aynı üniversitede tamamladım. Lisans eğitiminden sonra çalışmaya başladım, ilk işim bir dizayn bürodaydı. Yaklaşık dört yıl kadar burada çalıştım. Önce, ileri mühendislik analizleri olarak adlandırdığımız sonla elemanlar mühendisi olarak çalışmaya başladım, sonra çelik dizayna geçtim. Orada üç boyutlu gemi modelleme gibi dizayn işleriyle uğraştım. 2008 yılında RINA’ya (Registro İtaliano Navale) geçtim. Orada da planlama mühendisi olarak çalışmaya devam ettim. 2012 yılında ise eşim ve meslektaşım olan Barış ile birlikte Matesis Denizcilik ve Mühendislik firmasını kurduk. Burada, yine dizayn mühendislik, danışmanlık ve ağırlıklı olarak Ar-Ge işleri yaptık. Tabi hep mesaili çalıştıktan sonra insanın kendi şirketini kurup, orada bir şeyi var etme çabası yoğun bir emek gerektiriyormuş. Mesaili çalışırken sadece kendi performansımdan sorumluydum, şirket sizin olunca bu sefer diğerlerinin ne yaptığı, hangi performansta çalıştığı gibi birçok farklı konuda sorumluluklarım oldu. Yöneticilikle ilgili aslında epeyce tecrübe kazandım. Matesis’te özellikle farklı malzemelerin, ticari gemilerde kullanılması ile ilgili çalışmalar yürüttük. Bu kapsamda dünyanın en hafif gemisini dizayn ettik. Bu süreçte TMMOB Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanlığına seçildim. Benim görev yaptığım dönemde odamız 60 yıllıktı, 60. yılını kutlarken ilk kadın başkan olarak orada görev yapmaya başladım. Ama iki-üç hafta içinde kadın başkanlık konusunu ortadan kaldıracak şekilde hareket ettik. Şehir Hatlarında da daha önce bir kadın yönetici gelmemiş. Burada olma sebebimiz elbette cinsiyetimiz değil, başarma ve işin içinde olma motivasyonumuz. Bu nedenle cinsiyet konusunu hızla kapatıyoruz. 2019 yılına geldiğimizde seçimler oldu ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi yeni bir yönetimle göreve geldi. Daha sonra İBB’nin insan kaynakları tarafından bir davet aldım ve buradaki görevime başladım.

“CİNSİYET BAZLI DEĞERLENDİRMEYİ ORTADAN KALDIRDIK”

  • İBB’nin kadın istihdamına büyük önem verdiğini biliyoruz. Şehir Hatları Genel Müdürlüğü’nde kaç kadın görev yapıyor? Kendi sorumluluğunuzda olan alanda kadın istihdamının arttırılması için yürütülen özel çalışmalar var mı?

Bizim sektörümüz erkek egemen olarak adlandırılan sektörlerden bir tanesi. Çok fazla kadın tarafından tercih edilmemiş bir meslek. Ben üniversiteye girdiğimde bölümde iki kişiydik. Bu sayı şimdi artıyor, bu oldukça sevindirici. Şehir Hatlarında da durum şöyleydi; üst düzey yöneticiler içinde bir tane satın almada ihaleler şefimiz vardı kadın çalışan olarak, onun haricinde üst yönetimde bir görevlendirme olmamış. Gemi tarafında yani filo içinde kadın çalışan hiç olmamış. Hem yönetici pozisyonunda hem de çalışan bazında cinsiyet bazlı değerlendirmeyi ortadan kaldırdık. İBB’nin genel vizyonu; cinsiyetten bağımsız ve liyakate dayalı… Bütün şirketlerimizde olduğu gibi Şehir Hatlarında da bu temelde, bu bakış açısıyla hareket ediyoruz. İşi hak eden kimse cinsiyetinden bağımsız bir şekilde burada gelip işe başlayabilir. CV’leri değerlendirirken kadın mı, erkek mi? diye bakmaksızın liyakat bazlı, heves bazlı değerlendirmeler yapıyoruz. Bu doğrultuda beş kadın gemicimiz gemide çalışmak üzere filomuza katıldı. Daha sonra üst yönetim kadrolarında da kadın çalışanlarımızı istihdam ettik. Normalde 2019’dan bu yana Şehir Hatlarında genel istihdamda yüzde 40’lık bir büyüme oldu. Kadın bazlı baktığımızda da bu oran yüzde 166’ya denk geliyor, 22 çalışandan 56 çalışana çıktık kadın sayısı olarak. Genel istihdamda 759’dan 1089’a geldik. Örneğin; deniz taksiler iki kişi ile sevk edilebilir araçlar. Biz deniz taksileri planlarken bir erkek, bir kadın olacak şekilde planlayalım istedik ama orada da gelen başvurulara baktığınızda yeterli sayıda CV olmadığını gördük. Ama olanları muhakkak değerlendirmeye alıyoruz. Elbette sayısal veriler çok önemli ama bir kadın olarak beni asıl mutlu eden bakış açısının değişmesi oldu çünkü normali ve doğrusu bu. Bir işe başvurduğunuzda, kadın olarak yapmak ya da erkek olarak yapmak diye bir şey söz konusu değil. Elbette kadın ve erkek bireylerin birbirinden daha iyi yaptığı ya da daha kolay adapte olduğu süreçler olabiliyor ama bu demek değil ki hiçbir kadın şu işi yapamaz ya da hiçbir erkek bu işi yapamaz. Bütün arkadaşlarımızın bu anlayışı içselleştirmesi ve bunun bir parçası olması bizleri mutlu ediyor.

“CİNSİYETTEN ARINDIRILMIŞ TOPLUMSAL ALGIYI OTURTMAMIZ VE OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR”

  • İş dünyasında kadın olmanın avantajları ve dezavantajları sizce nelerdir?

Yaşadığım olumsuzlukları çok biriktirmiyorum aslında. Uzun uzun düşününce birtakım şeyler buluyorum elbette ama genel olarak onları görmemezlikten gelmişim. Elbette burada görmemezlikten gelmek derken yok saymaktan, farkındalık oluşturmamaktan bahsetmiyorum. Ama düzeltemeyeceğim birtakım süreçler var. Örneğin; bir toplantı sırasında bir erkek çıkıyor tüm her şeyi bilir tavrıyla ve birtakım yakıştırmalarla sizi itham ediyor. Tek başımıza mücadele edebileceğimiz bir şey değil ama farkındalığı birbirimize aktarmamız gerekiyor. Bir insanın fikirlerini değiştirmek hiç kolay değil. Hele ki, bu insanla bir toplantıda veya bir çalışma ortamında yani hayatınızın çok kısıtlı bir döneminde karşılaşıyorsanız onu etkilemek ya da yaptığının yanlış olduğunu anlatmaya çalışmak oldukça zor çünkü savunmaya geçip, kavga ediyor ya da sizinle tartışıyor. Malum kadınların üzerine çok kolay sıfat yerleştirebiliyorlar. Bir sorun dile getirdiğimizde “Bugün herhalde hassas gününde” gibi yerli-yersiz, olayın nasıl bir sorun teşkil ettiğiyle ilgilenmeden cinsiyet kimliğimiz üzerinden yakıştırmalar yapabiliyorlar. Eğer sorun yaşadığınız da bir kadınsa hemen “Kadınlar birbirileriyle anlaşamıyorlar” ya da “Kadın yöneticiler kadınlarla çalışmak istemiyor” gibi söylemleri ortaya koyuyorlar. Halbuki yönetici pozisyonundaki erkek oranıyla kadın oranına baktığımızda erkeklerin erkekleri işten çıkarma yüzdesi eminim çok daha fazladır. Sonuçta matematik ortada, erkek yöneticilerin sayısı, kadın yöneticilerin sayısından bir hayli fazla. Aslında düşündükleri gibi olmadığını anlatmanın bir anlamı yok. Yapa yapa, göstere göstere bunları geçeceğiz. Genel algı erkeklerin birçok işi çok daha iyi yapabildiği yönünde yerleşmiş durumda. Bu fikirler, insanların zihinlerine elbette bir anda yerleşmedi. Dolayısıyla bu zaman içerisinde halledilecek. İş bölümünden yana bir tavır almak gerekiyor. Kim hangi işe kendini yetkin hissediyorsa, onu yapmalı. Cinsiyetten arındırılmış bu toplumsal algıyı oturtmamız ve oluşturmamız gerekiyor.

  • Çalışma hayatınızdaki en büyük motivasyonunuz nedir?

İş yapmakla ilgili benim genel bir sevgim var. Ne iş olsa yaparım gibi bir motivasyonum var. Ama temelde; bir devlet lisesinde ve bir devlet üniversitesinde okudum. Elbette eğitim için kendi çabalarımız çok önemli ama bununla beraber hem ailemizin hem de devletin eğitimimiz için ortaya koydukları var. Devlet de ailen de sana bir yatırım yapmış. Bunun ötesinde, bu bölümlere bir puanla girdik, belki de hayali gemi inşaatı okumak olan birinin önüne geçtim. O yüzden bu işin hakkını vermek gerektiğini düşünüyorum. Ailem bana yatırım yaptı, devlet bana bir yatırım yaptı, bunun karşılığını vermem gerekiyor düşüncesindeyim. Üniversite bitirmişiz, meslek sahibi olmuşuz… O zaman bunu en iyi şekilde, vatanına milletine faydalı olacak şekilde yapman gerekir gibi bir temel motivasyonum var.

“KADINLARIN İŞ HAYATININ HER ALANINDA OLDUĞUNU GÖSTEREN FARKINDALIK ÇALIŞMALARI YÜRÜTÜLMELİ”

  • Geçmiş yıllarda iş dünyası erkek egemenliği altındaydı. Ancak artık alışkın olunan düzen hızlı bir değişim geçiriyor ve kartlar yeniden dağıtılıyor. Siz bu dönüşümü nasıl değerlendirirsiniz?

İş dünyasında kadın istihdamı her geçen yıl artsa da takip ettiğimiz üzere henüz istenilen noktada değiliz. Çok daha fazla rol model denilen üst düzey kadın yöneticiye ihtiyacımız var. Kadınların iş hayatının her alanında olduğunu gösteren farkındalık çalışmaları yürütülmeli. Yerel yönetim olarak bizim de farkındalık çalışmalarımız; otobüslerde, metrolarda, trenlerde vapurlarda devam ediyor. İnsanların halat atıp-veren bir kadını bile görmesi çok önemli bir farkındalık yaratıyor. Ama diğer taraftan bir bakıyorsunuz her gün bir cinayet haberi alıyoruz. Siz bir yandan farkındalık yaratmaya, bir değişime ön ayak olmaya çalışırken, diğer tarafta çok ciddi şiddet gören insanlar var ve bunların giderek sayıları artıyor. Bu sorunların çözümü elbette bütüncül bir politika ile mümkün olabilir. Bir devlet politikası haline gelmesi gerekiyor.

“KENDİNİ TANIMAK VE YAPABİLECEKLERİNİ ANLAMAK EN KRİTİK NOKTA”

  • Yeni mezun ya da iş hayatına yeni atılacak kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Ben hep öncelikle kendinizi tanıyın diyorum. Kadın da olsa erkek de olsa insan önce kendini, ne istediğini bilmesi gerekiyor. “Ben bu işi istiyor muyum? Ben bu işi yapabilir miyim?” diye kendine muhakkak sormalı. Hepimiz özgünüz, bireyseliz. Genç arkadaşlarımızı bambaşka bir dünyaya doğdular, dinamikleri çok farklı. Bu nedenle kendini tanımak ve yapabileceklerini anlamak en kritik nokta bence. Çünkü herkesin motivasyonu aynı değil. Kimi çok daha fazla sorumlulukla mutlu olacakken, kimi çok daha az sorumluluk almak isteyebilir. Herkes aynı sorumluluğu yüklenmek istemeyebilir.

“TEŞVİK SİSTEMLERİNİN OLMASI GEREKİYOR”

  • Tüm Türkiye’de iş hayatında cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadın istihdamının daha da artırılması için neler yapılmalı?

İstihdamın artırılabilmesi için, insanları istihdam edeceğiniz alanlar yaratmanız gerekiyor. Biz Şehir Hatları olarak; istihdamın genişletilmesi için hatların yenilenmesi, vapur sayısının artırılması gibi çalışmalar yürütüyoruz. Diğer taraftan da tersanede üretimi artırıyoruz. Şehir Hatları özelinde şu an için bir personel açığımız yok. Bu durumda da bir kadın çalışan ya da bir erkek çalışan alayım gibi bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla öncelikle istihdamı destekleyecek bir üretim modeline geçilmesi gerekiyor. İkinci olarak da teşvik sistemlerinin olması gerekiyor. Bazı hemcinslerim aileden gelen çok büyük bir baskıyla karşı karşıya kalıyorlar. Benim ailemde erkek işi kadın işi gibi bir ayrım söz konusu değildi, dolayısıyla iş dünyasında olmak benim için zor değildi. Ama şartlar herkes için eşit değil. Dolayısıyla baskıyla yetişen bireylerin çalıştıkları ortamlarda görev alan üst düzey yöneticilerin bu farkındalığa sahip olması gerekiyor.