Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) tarafından bu yıl 13’üncüsü düzenlenen Rekabet Kongresi, kamu, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile alanında uzman isimleri bir araya getirdi.

SEDEFED tarafından, iş dünyası, kamu, akademi ve STK’ların daha rekabetçi olmaları hedefiyle bu yıl 13. kez düzenlenen Rekabet Kongresi’nde, “Yeşil Dönüşüm ve Döngüsel Ekonomi Işığında Pandemi Sonrası Sektörler” masaya yatırıldı. Açılış konuşmalarını TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski ve SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem’inyaptığı kongrede, KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır özel konuk olarak yer aldı.

 “Gündemimiz istihdam, verimlilik, yetenek uyumsuzluğu ve rekabetçilik olmalı”

Covid-19’un sürdürülebilirliğin önemini bir kez daha ortaya çıkardığını ifade eden SEDEFED Yönetim Kurulu Başkanı Emine Erdem, “Hepimiz işlerimizi farklı yöntemlerle yöneterek, üretimi, ticareti, tedariki devamlı kılmaya, ekonomimizin önemli çarklarını döndürmeye çalışıyoruz. İşlerin yönetimi ve güvenliği tartışmanın bir yanını oluştururken, finansmana erişim, tedarik zincirinin sağlamlığı, lojistiğin aksamaması, üretimin güvenliği, çevresel koşullar ise sürdürülebilirlik tartışmalarında iş dünyasının daha hızlı reaksiyon göstermesini zorunlu kılıyor. İşletmelerin finansal destek ihtiyacının karşılanması ve öngörülebilir yatırım ortamının sağlanması önem taşıyor. Bu noktada ülkemizde görülen istihdam, verimlilik ve yetenek uyumsuzluğu sorunlarını aşmak, ekonominin küresel rekabetçiliğini artırmak için temel gündemlerimiz olmalı. Uzun vadeli dijital dönüşüm ve diğer makroekonomi politikalarıyla bu sorunların üstesinden hep birlikte, ortak akıl ile gelebiliriz” şeklinde konuştu. Günün değişen trendlerini en küçükten en büyüğe her ölçekteki işletmenin yakalaması gerektiğini vurgulan Erdem, bu kapsamda dijital yatırımların artması ve yeşil enerjiye geçişin hızlandırılması gerektiğinin altını çizdi.

 “Rekabetçilik artık yaşayan bir organizma”

Kalkınma ve rekabette sürdürülebilirliğin yalnızca ekonomide değil toplumda da hayati bir öneme sahip olduğunu söyleyen TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, “Rekabetçilik artık yaşayan bir organizma. Bu organizmanın beynini daha çevreci-yeşil, yenilikçi ve teknolojiyi ön plana alan katma değerli üretim süreçleri, kalbini ise hukuk ve demokrasi oluşturuyor. Kalbin ve beynin daha dengeli çalışması ülkelerin, ekonomilerin ve sektörlerin rekabetçiliğini artırırken, toplumları da daha sürdürülebilir bir refah toplumu haline getiriyor. Gelişmiş bir demokrasi ve hukuk sistemi; adil, şeffaf, hesap verebilir ve liyakat esaslı bir devlet yönetimi ile rekabetçilik gücüne de kaldıraç etkisi yaratıyor. Güven ve istikrarın garantisi, hukukun üstünlüğünün sağlanmasından geçiyor” dedi. Türkiye ve insanlık için asıl beka meselesinin, iklim değişikliğinin yaratacağı sorunlar olduğuna vurgu yapan Turan şöyle devam etti; “Bu süreçte sektörlerimizin enerji verimliliğinin artırılması da kritik önem taşımaktadır. Öte yandan enerji maliyetleri artışı ile sanayimizin üretim, ihracat ve rekabetçilik gücünün azalmasına izin vermemeliyiz. Üretim ekonomisi, yüksek teknoloji kullanımı, nitelikli insan kaynağı sağlayacak bir eğitim sistemi ile dönüştürülmüş bir Türkiye’nin, verimlilik artışı yoluyla markalı ve katma değerli ihracatını artıracağına inanıyoruz.”

“İkiz dönüşümün temelinde dijital teknolojiler önemli bir yer tutacak”

Dijitalleşmenin içinde bulunduğumuz dönemde şirketler ve ülkeler için önemli bir öncelik olduğuna dikkat çeken TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Bununla beraber iklim değişikliğinin seyri, yeşil dönüşümün de dijital dönüşüme eşlik etmesi gereğini açıklıkla gösteriyor. Bir taraftan daha verimli ve katma değerli üretim için dijitalleşmeyi sağlarken diğer taraftan daha yeşil, çevreye duyarlı, enerji verimli, döngüsel bir üretim gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Bu süreçte daha yeşil bir üretim ve tüketim modelini gerçekleştirebilmek için teknolojik dönüşümleri de önceliklendirmemiz gerekiyor. Dolayısıyla ikiz dönüşüm olarak tariflenen bu yeni yapının temelinde dijital teknolojilerin etkin kullanılması önemli bir yer tutacak” diye konuştu. TÜSİAD’ın Türkiye’nin geleceğinin yeni bir anlayışla inşası için bir yol haritası sunan çalışmayı kısa bir zaman önce kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlatan Kaslowski şunları söyledi; “Bugün gelişmiş ülkelerde refah insana, insanın geliştirdiği teknolojiye ve kurumlara dayanıyor. Bu üç unsurun güçlendirilmesi üzerine kurulu yeni bir kalkınma anlayışını hayata geçirerek gelişmiş, saygın, adil ve çevreci bir Türkiye’yi inşa edebiliriz. Ekosistemin dengesini gözetmek, karbon nötr kalkınmayı başarmak ve yeşil ekonomik dönüşümü içselleştirmek, bu hedefin ‘çevre’ boyutunun başarılması için kritik önemdedir.”