AİMSAD Dergisi’nin bu sayısında Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında önemli bir role sahip olan yan sanayinin önemini, mevcut durumunu ve karşılaştığı temel sorunları ve bu sorunlar için çözüm önerilerini inceledik. Türkiye, ana sanayi ve yan sanayi alanında önemli bir dönüşüm yaşayarak, özellikle otomotiv, savunma, elektronik ve endüstriyel otomasyon gibi alanlarda kendini geliştirmeye devam ediyor. Yerli ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilirliğini artıran bu sektörler, Türkiye’nin ihracat kapasitesinin büyümesine ve ekonomik gelişimine katkı sağlıyor. Devlet ve özel sektörün ortak çabalarıyla yan sanayi, teknoloji transferi, nitelikli işgücü geliştirme ve uluslararası iş birliklerini teşvik ederek, kapasitesini ve uluslararası rekabetçiliğini artırmaya yönelik adımlar atıyor.

Türkiye’deki ana sanayi ve yan sanayi, geniş bir üretim ve hizmet ağına sahip olup; özellikle otomotiv, savunma, elektronik ve endüstriyel otomasyon gibi sektörlerde önemli bir rol oynuyor. Ana sanayi ve yan sanayi ilişkisinin ticari bir alışverişten çok, ortak bir gelecek inşa etme yolculuğunda zorunlu bir uygulama olduğunu biliyoruz. Sektörlerdeki yan sanayi firmaları, ana sanayi kuruluşlarına parça, bileşen ve hizmetler sağlayarak, ülkenin ihracat kapasitesinin artmasına ve küresel pazarlarda rekabet edebilirliğinin güçlenmesine katkıda bulunuyor. Yüksek ihracat oranları ve Ar-Ge faaliyetlerine yatırım yapma eğilimi, Türkiye’nin yan sanayisinin güçlü yönlerinden bazılarını oluşturuyor. Son yıllarda devlet ve özel sektör, yan sanayi sektörünün kapasitesini ve uluslararası rekabetçiliğini artırmaya yönelik çeşitli adımlar attı. Bu çabaların bir parçası olarak; teknoloji transferi, nitelikli insan kaynağının geliştirilmesi ve uluslararası iş birliklerinin teşviği gibi konulara odaklanıldı. Türkiye’nin yan sanayi sektörü, bu tür girişimlerle birlikte gelecekte daha da güçlenerek, global değer zincirlerinde daha etkin bir rol oynama potansiyeline sahip.

Biz de tüm bunlarla beraber; Takım Tezgahları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, Akışkan Gücü Derneği (AKDER) Yönetim Kurulu Başkanı Sevda Kayhan Yılmaz, Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği (ENOSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Tunç Atıl ve Elektrik Motorları Sanayicileri Derneği (EMOSAD) Genel Sekreteri Barış Tuğrul Ertuğrul ile  yan sanayinin son durumunu detaylıca inceleyerek görüş alışverişinde bulunduk. Yapılan röportajlarda şu ifadeler dikkat çekti;

  • Elektrik motorları ve yan sanayi, Türkiye’de teknolojik yenilikler ve global rekabetçilik açısından önemli bir gelişim gösterirken, yerel ve küresel ekonomiye olan katkılarıyla dikkat çekiyor.
  • Türkiye, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olmasına rağmen, hızla büyüyen global endüstriyel otomasyon pazarından yeterli pay alamıyor ve bu alanda daha fazla gelişim göstermesi gerekiyor.
  • Yan sanayinin gelişimi, Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltarak yerel ve global pazarlarda rekabet gücünü artırıyor ve hızlı çözüm üretme kapasitesini güçlendiriyor.
  • Türkiye, takım tezgahları sektöründe yerli üretimi güçlendirerek, nitelikli iş gücünü yetiştirip, teknolojik altyapısını çağdaşlaştırarak global rekabette güçlenmeyi ve teknolojik özgürlüğünü kazanmayı hedefliyor.
Makine yan sanayisi Türkiye’nin üretim kapasitesini artırıyor

Türkiye’deki makine sanayisi, ülkenin endüstriyel altyapısının temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor ve geniş bir ürün çeşitliliği sunuyor. Otomotivden tekstile, çeşitli makinelerden inşaat ekipmanlarına kadar pek çok sektörde faaliyet gösteren ana sanayi dallarını destekleyen bir yan sanayi yapısına sahip. Bu yan sanayi hem yerli hem de yabancı üreticilere çeşitli parçalar ve bileşenler sağlıyor ve böylece Türkiye’nin üretim kapasitesini artırıyor. Son yıllarda Türkiye özellikle otomotiv, savunma ve havacılık sektörlerinde teknolojik olarak yoğun ürünler geliştirme konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiş ve bu alanlarda dünya çapında tanınan bir tedarikçi durumda. Uluslararası rekabet gücünü artırmak için yerel tedarik zincirlerinin güçlendirilmesi ve yüksek yerel tedarik oranına sahip olmak kritik bir faktör. Türkiye’de yalnızca katma değer sağlayan teknolojilerin ve özelliklerin ithal edilmesi gerektiğinin üstünde duruluyor. Türkiye’nin ağaç işleme makineleri sektörü, yüksek yerli tedarik oranı ile dış ticaret fazlası verme başarısıyla bu yaklaşımın mükemmel bir örneğini sunuyor ve uluslararası alanda rekabet edebilirliğin nasıl sağlanabileceğine dair önemli bir referans oluyor.

Endüstriyel otomasyon yan sanayisi üretim tesislerinin daha verimli çalışmasında kritik bir öneme sahip

Endüstriyel otomasyon yan sanayisi, otomasyon sistemlerinin tasarımı, imalatı ve uygulanması için gerekli olan bileşenler, araçlar ve hizmetler sağlayan bir sektör. Bu sektör, fabrikaların ve üretim tesislerinin daha verimli, esnek ve otomatik çalışmasını sağlamak için kritik öneme sahip. Endüstriyel otomasyon, insan müdahalesini azaltarak, üretim süreçlerini otomatikleştirmeyi ve süreçler arasında akıllı entegrasyon sağlamayı amaçlıyor. Sürekli gelişen teknolojiye ayak uydurarak, endüstriyel otomasyonun geleceği ve Endüstri 4.0’ın gerçekleştirilmesinde merkezi bir rol oynamaya devam edeceği bekleniyor. Söz konusu sektör; yeniliklerin daha akıllı ve bağlantılı üretim ortamlarının yaratılmasına olanak tanıyarak, verimliliği artıracağı gibi operasyonel maliyetleri de azaltacağını gözler önüne seriyor.

Mobilya sektörü yan sanayinin etkin olduğu bir sektör

2024 yılında Türkiye’nin mobilya yan sanayi sektörü, önemli bir dönüm noktasında yer alıyor. Sektörle ilgili gibi büyük etkinlikler, sektör profesyonellerini bir araya getirerek Türk mobilyasının dünya pazarlarındaki gücünü pekiştirme fırsatı sunuyor. 2023 yılını 4,6 milyar dolarlık ihracatla kapatan Türk mobilya sektörü, 2024 yılı için 5 milyar dolarlık ihracat hedefi koydu. İstanbul, Ankara, Kayseri ve Bursa, mobilya üretiminde öne çıkan şehirler arasında yer alıyor. Yan sanayinin etkin olduğu sektör, çeşitlilik ve kalitede dünya standartlarında ürünler sunuyor. Bursa ve İnegöl özellikle mobilya üretiminde ve ihracatta önemli bir merkez. Bursa, ülkenin mobilya üretimindeki payının yüzde 13’ünü karşılıyor. Türkiye mobilya sektörü, ihracatı artırma ve uluslararası alanda daha fazla tanınma yolunda her yıl önemli adımlar atıyor. Türkiye’nin mobilya yan sanayisi de son dönemde kaydettiği büyümeyle mobilya sektörünün başarısına önemli ölçüde katkı sağlıyor. Yüksek kalite standartları ve ürün çeşitliliğine sahip olan Türk mobilya yan sanayisi hem yerel hem de dünya geneli pazarlarda sektörü güçlendiriyor. Modern üretim teknolojileri, örneğin CNC makineleri, lazer kesim sistemleri ve otomatik boyama hatları, yan sanayinin üretkenliğini ve kapasitesini büyük ölçüde artırıyor.

Otomotiv yan sanayi sektörü 2023 yılında rekor kırdı

Uludağ Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği verilerine göre; otomotiv endüstrisinin 2023’teki toplam ihracatının yüzde 40,43’ünü yan sanayi ürünleri oluşturdu. Almanya, yan sanayi ihracatında Türkiye’nin en büyük pazarı olarak ön plana çıktı. Aktarılan verilerde; 2023 yılında Almanya’ya yapılan ihracatın, bir önceki yıla göre yüzde 8 artış göstererek 2 milyar 962 milyon 513 bin dolardan 3 milyar 204 milyon 811 bin dolara yükseldiği görüldü. Bu artış, Almanya’nın Türk otomotiv yan sanayi ürünleri için ne kadar büyük ve önemli bir pazar olduğunu bir kez daha kanıtladı. Rusya’ya yapılan ihracatta ise yüzde 44’lük bir artış gözlemlendi. 2022 yılında 676 milyon 20 bin dolarlık yan sanayi ürünü satışı gerçekleşen Rusya’ya, 2023 yılında 975 milyon 515 bin dolarlık ürün gönderildi. Bu, Rusya’nın Türkiye için hızla büyüyen bir yan sanayi ihracat pazarı haline geldiğinin göstergesi. Diğer bir veriye baktığımızda ise ABD’ye yapılan yan sanayi ihracatında yüzde 3,4’lük bir azalış yaşandığı bilgisine ulaşıldı. 2022 yılında 892 milyon 870 bin dolar olan ihracat rakamı, 2023 yılında 862 milyon 56 bin dolara geriledi. Önemli pazarlar arasında yer alan Fransa ve İtalya’ya yapılan ihracat verilerinde de artış yaşandı. Aktarılan rakamlara göre; Fransa’ya yan sanayi ihracatı yüzde 15,34 artarak 851 milyon 278 bin dolara, İtalya’ya yapılan ihracat ise yüzde 7,2 artışla 848 milyon 232 bin dolara ulaştı.

Enerjinin dinamik bileşeni: Elektrik sektörü yan sanayisi

2024 yılı itibarıyla Türkiye’deki elektrik sektörü yan sanayisi, enerji sektörünün dinamik bir bileşeni olarak öne çıkıyor. Bu alanda, enerji üretimi, iletimi ve dağıtımı süreçlerini destekleyen çeşitli alt sektör ve hizmet sağlayıcıları bulunuyor. Türkiye, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve enerji verimliliğine yaptığı yatırımlarla beraber, elektrik sektörü yan sanayisinin de genişlemesine ve çeşitlenmesine olanak sağlıyor. Rüzgar, güneş, hidroelektrik ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynakları için gerekli ekipmanların üretimi, enerji depolama çözümleri, akıllı şebeke teknolojileri ve elektrik iletim hatları için geliştirilen malzemeler bu çeşitliliğin bir göstergesi olarak biliniyor.

Dünyada yan sanayi liderleri

Dünya genelinde yan sanayi liderleri; otomotiv, elektronik, inşaat ve birçok farklı sektörde önemli roller oynayan şirketler arasında bulunuyor. Otomotiv sektöründe, Almanya merkezli Bosch, çeşitli bileşenler ve sistemler üretmesiyle tanınırken, Japonya’dan Denso ve Aisin, yine otomotiv için kritik parçalar sağlayan firmalardan. Amerika Birleşik Devletleri’nden 3M, çok çeşitli sektörlerde kullanılan yapıştırıcıları ile tanınıyor. Elektronik yan sanayinde, Güney Kore’den Samsung ve LG, yarı iletkenlerden ekran panellerine kadar geniş bir alanda ürünler sunuyor. Çin, Huawei ve ZTE gibi şirketlerle telekomünikasyon ekipmanları alanında dünya çapında lider konumda. İnşaat sektöründe ise, Fransa’dan Saint-Gobain, inşaat malzemeleri sağlamada öncü oluyor. Bu şirketler, küresel ölçekte inovasyon ve teknoloji geliştirmede önemli roller üstlenirken, aynı zamanda bulundukları ülkelerin ekonomilerine de büyük katkılar sağlıyorlar.

Otomotiv sektörü yan sanayisinin başarısındaki temel nedenler

Türkiye’nin otomotiv yan sanayisinin başarısının birkaç temel nedeni var. Öncelikle stratejik konumu, Türkiye’yi Avrupa, Orta Doğu ve Asya arasında bir köprü yaparak, önemli pazarlara kolay erişim sağlıyor. Bu durum, otomobil parçalarının ihracatı ve tedarik zincirlerinin bütünleşmesi açısından büyük avantajlar sunuyor. Ayrıca Türkiye, otomotiv sektöründe uzun yıllara dayanan deneyime ve teknik olarak eğitimli, yetenekli bir iş gücüne sahip. Bu durum da sektörün kaliteli ve yenilikçi üretim yapmasına neden oluyor. Devlet tarafından sağlanan Ar-Ge yatırım teşvikleri ve vergi indirimleri gibi destekler, sektörün gelişimini ve rekabet gücünü artırıyor. Türkiye otomotiv yan sanayisi, modern üretim teknikleri ve yüksek teknoloji kullanımıyla tanınıyor. Türkiye otomotiv yan sanayisi, müşteri ihtiyaçlarına hızlı bir şekilde yanıt verebilen esnek üretim sistemlerini elinde bulunduruyor. Bu da farklı pazar taleplerine hızla uyum sağlama ve özelleştirilmiş çözümler sunma yeteneğini beraberinde getiriyor.

Türkiye’nin yan sanayideki sorunları ve çözüm önerileri

Türkiye’de sektörler, karşılaştıkları sorunlarla rekabetçi kalmak ve sürdürülebilir büyüme sağlamak açısından önemli zorluklarla karşı karşıya kalabiliyor. Türkiye’de yan sanayinin karşılaştığı başlıca sorunları ve bu sorunlara yönelik potansiyel çözüm yollarını bu başlık altında inceleyeceğiz.

Finansman ve krediye erişim: Yatırım ve işletme sermayesi gereksinimlerini karşılamak, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için büyük bir engel teşkil ediyor. Devlet destekli finansman programları ve KOBİ’lere özel kredi paketleri sunularak bu sorunun üstesinden gelinmesi sağlanabilir.

Hammadde tedariği ve maliyetleri: Döviz kuru dalgalanmaları ve ithalat bağımlılığı, hammadde maliyetlerinde artışa ve tedarik zinciri kesintilerine yol açıyor. Yerli üretimin teşvik edilmesi ve tedarik zinciri çeşitliliğinin artırılması, bu riskleri minimize edebilir.

Nitelikli işgücü eksikliği: Yüksek teknoloji gerektiren sektörlerde nitelikli işgücü bulmak zorlaşıyor. Bu sebeple mesleki ve teknik eğitim programlarının güçlendirilmesi ve sanayi ihtiyaçlarına yönelik eğitim politikalarının hayata geçirilmesi gerekiyor.

Teknolojik yenilik ve adaptasyon: Rekabetçi kalmak için gerekli teknolojik yatırımların maliyeti, birçok firmayı zorluyor. Ar-Ge ve inovasyon destekleri artırılarak firmaların yeni teknolojilere adaptasyonu kolaylaştırılabilir.

Rekabet ve pazarlama: Global pazarlarda rekabet edebilirlik ve ihracat kapasitesi, firmalar için büyük önem taşıyor. Markalaşma ve pazarlama stratejileri konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetlerinin sağlanması, firmaların bu alandaki başarılarını artırabilir.

Yasal ve bürokratik engeller: İş yapma kolaylığı ve vergi yükü gibi konularda yaşanan sorunlar, yan sanayi firmalarının operasyonel verimliliğini düşürüyor. Düzenleyici reformlar ve iş yapma süreçlerinin basitleştirilmesi, bu engellerin aşılmasına yardımcı olabilir.

Ar-Ge yatırımlarının yetersizliği: Teknolojik gelişim ve inovasyon için gerekli Ar-Ge faaliyetlerine yeterince yatırım yapılmaması, sektörlerin uzun vadeli rekabet gücünü etkiliyor. Devlet tarafından sağlanan Ar-Ge teşvikleri ve vergi indirimleri, bu alandaki yatırımları artırabilir.

Enerji maliyetleri ve sürdürülebilirlik: Yüksek enerji maliyetleri ve çevresel düzenlemelere uyum, özellikle enerji yoğun sektörler için zorlayıcı oluyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapılması ve enerji verimliliği projelerinin desteklenmesi gerekiyor.

Kalite standartlarına uygunluk: Uluslararası pazarlarda rekabet edebilmek için kalite ve güvenlik standartlarına uyum şart. Kalite yönetim sistemlerinin kurulması ve uluslararası sertifikasyonların alınması teşvik edilmeli.

Lojistik ve ulaşım: Ürünlerin etkin bir şekilde pazarlara ulaştırılması için lojistik ve ulaşım altyapısının iyileştirilmesi gerekiyor. Ulaştırma ve lojistik altyapısına yapılan yatırımların artırılması, bu sorunu hafifletebilir.