Doğası ve yerleşmeye elverişli coğrafyası nedeniyle tarihsel süreç içerisinde pek çok kavme ev sahipliği yapan Kilis, günümüzde de tarihi dokusu, lezzetli mutfağı ve binlerce yıllık kültürüyle her yıl binlerce turisti ağırlıyor. Tarihinin M.Ö. 3000 yılına dayandığı düşünülen Kilis ve çevresinde hem tropikal hem de karasal iklimin özellikleri görülüyor. Özellikle batıdan ve kuzeyden esen rüzgarların etkili olduğu Kilis’te poyraz kış mevsiminin habercisi olarak biliniyor ve halk arasında bu rüzgara mihrican deniliyor.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Hatay-Maraş Oluğu ile Fırat Irmağı arasında uzanan Gaziantep Platosunun güneybatı kısmında, Türkiye-Suriye sınırı boylarında yer alan Kilis, bu konumuyla Akdeniz ve Güneydoğu bölgeleri arasındaki geçiş kuşağı üzerinde bulunuyor. Gaziantep’e 55 kilometre, Suriye sınırına ise 10 kilometre mesafede yer alan Kilis, 1.521 kilometrekarelik bir yüz ölçümüne sahip. Ortalama yüksekliğinin fazla olmadığı bölgenin değişik kısımları arasında büyük yükselti farkları bulunuyor. 1995 yılında il statüsüne kavuşan Kilis’in sınır hattı, güneyde Türkiye-Suriye sınırı, batı ve kuzeybatıda Gaziantep’in İslahiye ilçesi, kuzey ve kuzeydoğuda Gaziantep merkez ve doğuda Gaziantep’in Oğuzeli ilçesiyle çevrili.

Tarihinin M.Ö. 3000 yılına kadar uzandığı tahmin edilen Kilis, tarih boyunca Süryaniler, Hititler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Memlukler ve Osmanlıların egemenliğinde kaldı. Ele geçen Hitit kaynaklarına göre; M.Ö. 1460’lı yıllarda Halep Krallığı’na bağlı olan yöre, sonraki yıllarda da Makedonya kralı Büyük İskender’in doğuya yayılma politikaları çerçevesinde, bu uygarlıkların sınırları içerisinde yer aldı. Büyük İskender’in ölümünden sonra yaklaşık 227 yıl Selevkosların egemenlik sürdüğü Kilis ve yöresi M.Ö. 64 yılında Roma İmparatorluğu’na bağlandı ve adı Ciliza sive Urmagiganti oldu. Roma İmparatorluğu’nun 395 yılında ikiye ayrılması sonucu Doğu Roma dolayısıyla Bizans toprakları içinde kalan Kilis, Halep’le birlikte Bizans İmparatorluğu’nun Suriye Theması’na bağlandı.

11. YÜZYILA KADAR HIRİSTİYAN BİZANS İLE MÜSLÜMAN ARAPLAR ARASINDA SÜREKLİ EL DEĞİŞTİRDİ

Halife Hz. Ömer döneminde 636 yılında Ebu Ubeyde Bin Cerrah tarafından İslam topraklarına katılan Kilis sınır bölgesi kentlerinden biri haline geldi. Sonraki dönemlerde eski önemini yitiren Kilis ve yöresi, 11. yüzyıla kadar Hıristiyan Bizans ile Müslüman Araplar arasında sürekli el değiştirdi. Bu süreçte Müslümanlığı kabul eden kimi Türk kavim ve boyları Abbasilerin denetimine girerek; Sügur, Avasım ya da Uç Bölgesi adı verilen yörelerde yaşadılar. Şam Ucu adıyla bilinen Kilis ve yöresine de savaşçı, dizdar, der-bend ağası, zahid gibi nitelikleri taşıyan Türk boyları yerleştirildi.

23 ARALIK 1921 TARİHİNDE YÖRE BÜTÜNÜYLE BU İŞGALDEN KURTULDU

985 yılında tekrar Bizans egemenliğine giren bölge, 11. yüzyılda Haçlı Ordularınca istila edildi ve Urfa Haçlı Kontluğuna bağlandı. 1124 yılında bölgeyi eline geçiren Kölemenler; Anazarba, Azez, Kilis ve Ravanda kalelerini onardı ve bugünkü Kilis kent merkezinin bulunduğu yeri, alışveriş, ticaret merkezi yaptı. 266 yıl süren bu egemenliğe Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim, 24 Ağustos 1516 yılında Mercidabık’ta Memluk ordusunu yenerek, son verdi ve bölgeyi Osmanlı topraklarına kattı. 1831-1839 arasında da Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’nın egemenliği altında kalan Kilis, 1854 yılında kaza, 1863’te ise belediye oldu. Kilis, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi koşullarına göre 06 Aralık 1918 tarihine kadar İngiliz, bu tarihten yaklaşık bir yıl sonra da iki devletin anlaşması sonucu 29 Ekim 1919’da Fransız askerlerince işgal edildi. 20 Ekim 1921 tarihinde Ankara Anlaşmasının imzalanmasıyla Fransız işgal güçleri 07 Aralık 1921 gününden itibaren Kilis’i terk etmeye başladı ve 23 Aralık 1921 tarihinde yöre bütünüyle bu işgalden kurtuldu.

SANAYİSİ TARIM VE HAYVANCILIĞA DAYALI

Kilis’in sanayisinin en belirgin özelliği tarımsal ve hayvansal kaynak potansiyeline yönelik olması. İl tarımında önemli bir yer tutan zeytin, üzüm ve buğday ürünleri aynı zamanda imalat sanayisinde pekmez, alkol, zeytinyağı, un ve bulgur üretim tesislerinde girdi olarak kullanılıyor. Özellikle üzüm ve zeytin, Kilis’e katma değer kazandıran iki önemli ürün grubunu oluşturuyor. Buna ek olarak; Antep fıstığı, armut, ayva, erik, kayısı, zerdali, kiraz, şeftali, vişne, ceviz, badem, dut, incir, nar gibi meyveler de üretiliyor.

MİHRİCAN KIŞIN HABERCİSİ

Akdeniz iklimi ile Doğu Anadolu ikliminin kesiştiği bir yerde bulunan Kilis ve çevresinde hem tropikal hem de karasal iklimin özellikleri görülüyor. Özellikle batıdan ve kuzeyden esen rüzgarların etkili olduğu Kilis’te poyraz kış mevsiminin habercisi olarak biliniyor ve halk arasında bu rüzgara mihrican deniliyor. Kilis’in kuzey ve kuzeybatı yönünde yer alan engebeli yapı Kartal Dağı’ndan başlayarak Suriye sınırına doğru alçalıyor. Kurt Dağları, Darmik Dağı, Hazal Dağı, Kefiz Dağı, Koruca Dağı, Arap Dede Dağı ve Büyük Dağ ise şehrin önemli yükseltilerini oluşturuyor. Afrin Çayı havza genişliği ve su miktarı bakımından yörenin en önemli akarsuyu. Gaziantep’in kuzeybatısındaki Külecik Dağı’ndan doğan bu akarsu Musabeyli ilçesi sınırları içinde vadi tabanını genişleterek Kilis’in batısından il sınırları dışına çıkıyor.

EN YAYGIN AĞAÇ TÜRÜ KIZILÇAM

Güneydoğu Anadolu step örtüsü ile Akdeniz bitki örtüsü arasında bir geçit alanı durumunda kalan Kilis coğrafyasının tarıma elverişli olmayan alanının yüzde 16’sını çayır ve meralar, yüzde 12’sini fundalıklar, yüzde 6’sını da ormanlık alanlar oluşturuyor. Yaklaşık 7 bin 600 hektarlık bir alana yayılan orman ve korular Kurt Dağı, Haremli Tepesi, Afrin Çayı, Sabun Suyu, Deliçay yörelerinde yoğunlaşmış durumda. Bu ormanlık alan bölgedeki en yaygın ağaç türü olan kızılçam, meşe, ardıç, tesbih ağacı, sakız ağacı, menengiç, akçakesme, sumak, badem, alıç, ahlat gibi ağaç türleri ile kaplı. Orman altı bitki örtüsü ise karaçalı, püren ve karışık maki formasyonlarından oluşuyor. Centaurea hausknechtii (peygamber çiçeği), Corchicum davisii (acı çiğdem), Fritillaria viridiflora (ters lale), Hesperis aintabica (Antep gece menekşesi), Onosma bornmuelleri (emzik otu), Satureja aintabensis (Antep sateri) ve Astragalus aintabicus (Antep geveni) Kilis ve çevresiyle özdeşleşen endemik bitki türlerinin başında geliyor.

KİLİS’İN EN ESKİ CAMİSİ

Kilis’in en eski ve en büyük camisi olan Ulu Cami kıbleye paralel olarak uzanan dikdörtgen planlı ve mihrap önü kubbeli olan bir yapıya sahip. Camideki göze çarpan süslemeler harime açılan portalda, portalın iki tarafındaki mihrabiyelerin üzerinde ve mihrapta toplanmış durumda. Yuvarlak kemerli portalın kemer karnı ve kemerin bindiği gömme ayaklarda sekizgen; alt kemerde kare, dikdörtgen; baş kemerde de dikdörtgen gibi geometrik şekillere yer verilmiş. Yaptıranı ve yapanı bilinmeyen bu caminin 1924 yılındaki onarımını Halep’in ünlü mimarı Hacı Ahmet Azizi gerçekleştirmiş.

ŞEHRİN ÖNEMLİ TARİHİ DEĞERLERİNDEN RAVANDA KALESİ

Kilis’in önemli tarihi değerlerinden biri olan Ravanda Kalesi dağın oldukça dik bir yerine inşa edilmiş. Kazı çalışmalarının devam ettiği kalenin yapım tarihi ve kim tarafından inşa edildiği net olarak bilinmiyor. Şekil ve mimari yapı itibariyle Hititler’den kalma olduğu düşünülen kale, binlerce yıldır pek çok medeniyetin hakimiyetine geçtiği için, zamanla eklemelere ve değişimlere uğramış. Günümüzde kalenin sadece iç kısmı az da olsa ayakta kalabilmiş. Kalenin dış surlarının kalıntılarına ise, kalenin çevresinde yer yer karşılaşılabiliyor

YARIM KİLOMETRE GENİŞLİĞE SAHİP OLAN HÖYÜKLER

Kilis’in Oylum Köyü’nde yer alana Oylum Höyük, 1989 yılından beri arkeolojik kazı çalışmalarının devam ettiği önemli bir bölge. Neredeyse yarım kilometre genişliğe sahip olan höyükler 22 metre ve 37 metre yüksekliğinde. Tarihi araştırmaların devam ettiği höyüğün 5500 yıllık tarihe dayandığı biliniyor. Oldukça önemli bir coğrafi noktada yer aldığı için, binlerce yıldır birçok medeniyete ev sahipliği yapan höyük, sadece Mezopotamya için değil, Önsasya tarihinin de yansıması olarak kabul ediliyor.

1525 YILINDA İNŞA EDİLEN MEVLEVİHANE

Kilis tarih açıdan oldukça önemli bir coğrafi konuma ve mevlevi tarihinde önemli bir yere sahip olduğu için, şehirde yer alan Mevlevihane de şehir için oldukça önemli. Kilis’in Tekye Mahallesi’nde yer alan tarihi Mevlevihane, üzerinde yer alan kitabeye göre 1525 yılında inşa edilmiş. Cumhuriyet Meydanı’nda bulunan tarihi yapı, kare mimariyle inşa edilmiş. Kilis gezinizde ziyaret edebileceğiniz bina, günümüzde mescit olarak hizmet veriyor.

ET VE BULGUR KİLİS MUTFAĞI İÇİN ÇOK ÖNEMLİ

Kendine has yemekleriyle zengin bir yapıya sahip olan Kilis mutfağında yemekler günlük pişen yemekler ve özel günlerde yapılan yemekler olmak üzere ikiye ayrılıyor. Zengin Türk mutfağının özelliklerini taşımakla birlikte Halep mutfağı özelliklerini de yansıtan Kilis yemeklerini et ve bulgur oluşturuyor. Ön planda yağlı, baharatlı yemekler olduğu gibi zeytinyağlı yemeklerde Kilis mutfağının vazgeçilmez türlerinden.