Ardahan, yüksek ovaları, akarsuları, ormanları, zengin çiçek çeşitliliğine sahip yaylaları ve iki gölü ile keşfedilmeyi bekleyen bir doğa cenneti. Doğu Anadolu Bölgesi’nin serhat şehri Ardahan, görülmeye değer sayısız güzelliği ile birlikte Türkiye’nin yakın gelecekte, özellikle kış turizmindeki önemli destinasyonlarından biri olmaya hazırlanıyor. Ardahan’a yolunuz düşerse; kışın Çıldır Gölü üzerinde atlı kızağa binip, sarı sazan balığı tutmadan, Yalnızçam Kayak Merkezi’nde kristal kar üzerinde kayak yapmadan, Mozeret Geçidinde, Aktaş Gölü, Kür Vadisi ve Şeytan Kalesi üçlüsünü seyretmeden geri dönmeyin.

Türkiye’nin Doğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz sınırında, Kafkaslar üzerinde kurulmuş olan Ardahan 27 Mayıs 1992 tarihinde Kars ilinden ayrılarak Türkiye’nin 75. ili oldu. Kuzeyinde Acaristan Özerk Cumhuriyeti, kuzeydoğusunda Gürcistan ve kısmen Ermenistan, güneydoğu ve güneyinde Kars, güneybatısında Erzurum ve batısında da Artvin illeri ile komşu olan Ardahan, Türkiye’deki en küçük il merkezi konumunda. Artani veya Artaani’den değişime uğramış olan Ardahan, Ahameniş döneminde, Gürcistan’da da yayılmış bir din olan Zerdüştlüğe bağlı olarak ortaya çıkmış bir yer adı olarak kabul ediliyor.

Ardahan kentinin kuruluşu yaygın bir efsaneye dayanıyor. Gürcü tarihçi Leonti Mroveli’nin Kartlis Tshovreba adlı Gürcü tarihinde aktardığı rivayete göre; Mtshetos’un oğlu Cavahos Tsunda ve Ardahan kentlerini kurdu. Ancak kuruluşu sırasında Ardahan’ın adı Kacta Kalaki’ydi (Şeytan Şehri). Kacta Kalaki daha sonra Huri adını aldı. 16. yüzyılın sonlarında, Osmanlıların Gürcülerden ele geçirdiği toprakların erken dönem tahriri olan 1595 tarihli Defter-i Mufassal-i Vilayet-i Gürcistan’da da yönetim merkezinin adı Ardahan değildi. Ardahan-i Büzürg (Büyük Ardahan) olarak kaydedilen livanın idari merkezinin adı Parakan / Rabat-i Kala-i Parakan’dı. Parakan, Büyük Ardahan livasının en önemli kale kentiydi. 16. yüzyılda Gürcü atabegleri yönetimi altındaki Samtshe-Saatabago karşı açtıkları savaşta önce Ardanuç’u sonra da Parakan’ı ele geçirdiler. Parakan Kalesi’ni ele geçirdikten sonra ise Osmanlılar bütün Ardahan bölgesine hakim oldular.

OSMANLI-RUS SAVAŞI’NDA, RUSYA İMPARATORLUĞU’NUN ELİNE GEÇTİ

Bugün Kura Nehri’nin iki yakasına yayılmış olan Ardahan kenti, uzun süre Osmanlı yönetiminde kaldıktan sonra, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusya İmparatorluğu’nun eline geçti. Çarlık Rusya’sı yönetimi altında Ardahan, Ardahan sancağının ve Ardahan ilçesinin merkeziydi. Ardahan kasabasında Müslümanların dışında Ermeniler ve Rumlar, az sayıda da Yahudi yaşıyordu. Kasabada tuğla ve deri imalathaneleri ile değirmenler ve bir de meslek okulu bulunuyordu. I. Dünya Savaşı sonlarına doğru Rus ordusunun bölgeden çekilmesinin ardında Ardahan, 1918-1921 arasında bağımsız olan Gürcistan sınırları içinde kaldı. 1921’de, Kızıl Ordu’nun Gürcistan’ı işgali sırasında Ardahan, Batum ve Artvin bölgeleriyle birlikte fiilen Türkiye’ye katıldı. Ancak bağımsız Gürcistan ordusunun komutanlarında Giorgi Mazniaşvili Türk birliklerini Batum’dan püskürtüp kenti Bolşeviklere teslim etti. 16 Mart 1921’de, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti arasında imzalanan Moskova Antlaşması’yla Ardahan ve Artvin Türkiye’ye bırakıldı.

KISIR DAĞININ DORUĞU İLİN EN YÜKSEK NOKTASI

Doğu Anadolu Bölgesi’nin Karadeniz Bölgesi’ne komşu olduğu kuzeydoğu kesiminde yer alan Ardahan, yüksek ve engebeli bir yapıya sahip. Ardahan Ovası; kuzey kesiminde Yalnızçam Dağları, güneybatıda Allahuekber Dağları’nın uzantıları, kuzeydoğusunda Keldağ, doğu tarafında Akbaba Dağı ve güneyinde Kısır Dağ ile çevrili. Ortasından Kura Irmağı geçen Ardahan, 1.800 metre rakıma sahip. Ardahan ili sınırları içinde yüksekliği 3 bin metreyi aşan birçok doruk bulunuyor. Çoruh-Kelkit Dağları’nın en doğu kesimini oluşturan Yalnızçam Dağları Artvin il sınırı boyunca uzanıyor. İlin kuzeydoğu kesiminde 3 bin 033 metre ile Keldağ, doğu kesiminde ise 3 bin 026 metre ile Akbaba Dağı yer alıyor. İl topraklarının güney kesiminin engebeli kısımlarını ise Allahuekber Dağları ile Kısır Dağı oluşturuyor. Çıldır Gölünün güneybatısında yer alan ve 3 bin 197 metreye erişen Kısır Dağının doruğu ise ilin en yüksek noktası. Ardahan ilinin orta kesimindeki yüksek düzlükler, Ardahan Platosu olarak adlandırılıyor. Orta kesimdeki alçak bölüm Ardahan Ovası adıyla anılıyor. Kısır Dağı’nın batısında bulunan bir çöküntü alanı olan Hasköy Ovası ile güneybatı kesimindeki Göle Ovası ise ildeki diğer düzlükler arasında yer alıyor.

ARDAHAN’IN KIYMETLİSİ ÇILDIR GÖLÜ

Ardahan ve Kars il sınırları içerisinde yer alan Çıldır Gölü, 123 kilometrekare alanı ile Doğu Anadolu Bölgesi’nin en büyük tatlı su ve en büyük ikinci gölü. Deniz seviyesinden 1.959 metre yükseklikte bulunan gölün en derin noktası 42 metre. Çıldır Gölü, bir lav akıntısı ile bir moloz mahrutu tarafından ortak meydana getirilmiş bir doğal set gölü. Birçok dere ve pınarlarla beslenmekte olan gölün tek çıktısı kuzeybatısında yer alan Ermenistan sınırında bulunan Arpaçay kolu olan Telek Çayı. Çok az bitki örtüsünün geliştiği gölün etrafını çevreleyen otlaklarda yoğun hayvancılık yapılıyor. Yılın dört mevsiminde yapılabilen balıkçılık yöre halkı için önemli bir ekonomik gelir kaynağı. Gölde balıkçılık önemli bir insan aktivitesi olup, kışın buz tutan gölde kalın buz tabakası kırılarak balık avlanıyor. Gölde yakalanan en önemli balık türü ise aynalı sazan. Ancak kurak geçen mevsimlerde, göl seviyesi hızla çekiliyor ve bu nedenle sazan gibi türlerin üremesi için gerekli sazlıklar daralıyor. Bununla beraber, birçok balıkçının yasaklara uymayarak kontrolsüz avlanmaları da balık stoklarını olumsuz etkiliyor.

ARDAHAN, SOĞUK İKLİMİ İLE MEŞHUR

Artvin, Edirne, Ahıska (Gürcistan), Batum, Bakü, Grozni (Çeçenistan), Astrahan (Rusya) ve Vladikavkaz’ı (Rusya) kardeş şehirleri olarak ilan eden Ardahan, soğuk iklimi ile meşhur. Kış aylarında termometrelerin -30’ları gösterdiği şehirde, yöre halkı bu soğuğa alışık olsa da dışarıdan gelen öğrenciler ve memurların bu duruma alışması biraz zaman alabiliyor. Ardahan’a yılda ortalama 550 milimetre yağış düşüyor. Sonbaharın ilk soğukları eylül ayının sonunda başlıyor ve mayıs ayının ortalarına kadar devam ediyor. İlin batı ve kuzeyinde daha çok Karadeniz ikliminin özellikleri görülüyor. Bu özellik bitki örtüsünde de kendini gösteriyor. Batı ve kuzeyde özellikle Posof ilçesi ile Artvin’e komşu olan yörelerde ormanlıklar ve çalılar yer alırken, Ardahan’ın güney kesimlerinde çayır ve meralar yaygınlık gösteriyor. Göle Ovası’nda da kışlar ağır geçiyor. Bu saha Türkiye’nin en soğuk yerlerinden sayılan Sarıkamış’a oranla daha soğuk. Her tarafı yüksek dağlarla çevrilmiş çanak biçimindeki ovada kışın hava akımı az oluyor. Bu durumda soğuyan ve ağırlaşan hava aşağıya doğru hareket ediyor ve sıcaklık kaybına uğrayarak dondurucu bir hal alıyor. Böylece toprak örtüsü ve bataklıklar donuyor. Kış aylarında bazen ovanın içerisini kalın bir sis tabakası örtüyor ve etrafındaki dağlardan bakılınca bu alan bir deniz gibi görünüyor. Bu ovaya kışın en soğuk rüzgar kuzeybatıdan geliyor ve bu rüzgara “Ardahan Yeli” adı veriliyor.  Etrafı dağlarla çevrili olan ve ortalama 1.500 metre yükseklikteki Posof’ta ise Doğu Karadeniz ikliminin sert şekli hüküm sürüyor. Burada mikro-klima tipi iklim hakim olduğu için kışlar yağışlı, yazlar ise sıcak geçiyor. Bu iklimin en belirgin özelliği ise yağışları. Sahada altı ay kış mevsimi yaşanıyor. Bu esnada yağışlar hep kar halinde düşüyor. Yaz mevsiminde ise sık sık yağmur yağıyor. Bu durum, söz konusu alanda geniş ormanları ortaya çıkarıyor. Açık kalan yerler ve vadiler devamlı bir yeşillik içerisinde oluyor.

HAYVANCILIĞA ELVERİŞLİ BİR YAPIDA

Ardahan’da çayır-mera alanlarının fazla olması, sanayi merkezlerinin ilden uzak olması nedeniyle tarım ve hayvancılık faaliyetleri öne çıkıyor. Elma, armut, mısır, vişne gibi tarım ürünlerinin tamamına yakını Posof ilçesinde yetiştiriliyor. İl genelinde buğday, arpa gibi tahıl ürünleri yetiştiriliyor ancak endüstriyel tarım yapılmıyor. İklim durumu, çayır ve meraların varlığı gibi nedenlerle Ardahan, hayvancılığa elverişli bir yapıda. İklim şartları yem bitkisi üretimine de uygun. İl genelinde büyük ve küçükbaş hayvancılık, mera hayvancılığı şeklinde yapılıyor. Ardahan’da ayrıca çok sayıda kümes hayvanı da besleniyor. En çok beslenen kümes hayvanı ise kaz.

ÜÇ TARAFI UÇURUMLARLA KAPLI ŞEYTAN KALESİ

Şeytan Kalesi eski adı Rabat olan Yıldırımtepe Köyü’nün merkezinin 1,3 kilometre kuzeyinde, bir derenin sağ kıyısında kayalık bir tepede yer alıyor. Üç tarafı uçurum olan bu tepeye sadece bir yönden ulaşmak mümkün. Kaleye bu konumundan dolayı ulaşımının ve ele geçirilmesinin zor olması nedeniyle Şeytan Kalesi dendiği düşünüyor. Deniz seviyesinden 1.910 metre yükseklikteki kale günümüze sağlam biçimde ulaşmış durumda. Simetrik olmayan bir plana sahip olan kalenin üç kulesi bulunuyor.

ÜLKENİN İKİNCİ BÜYÜK GÖLÜ

Ülkemizin önemli yerlerinden biri olan ve ülkenin ikinci büyük gölü olan Çıldır Gölü, Ardahan ile Kars sınırında bulunuyor. Yaz mevsiminde yeşil bir görüntüye sahipken, kış mevsiminde ise aşırı soğuklar sebebiyle donan göldeki buzlar, nisan ayına kadar erimeden kalıyor ve buz kalınlığı bir metreyi aşabiliyor. Göldeki buz kütlelerinin üzerinde at arabaları ile gezilebilir, fotoğraflar çekilebilir ya da yürüyüş yapabilirsiniz.

OSMANLI DEVLETİ’NDEN ŞEHRE MİRAS

Ardahan’da görülecek yerler kategorisinde, Osmanlı Devleti’nden şehre miras kalan Ardahan Kalesi bulunuyor. 16. yüzyıl yapıları arasında gösterilen Ardahan Kalesi bir nehrin kenarında yer alıyor. Şehrin önemli yapılarından biri olan bu kale, mimari yapısıyla yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerlerinden biri.

YALNIZÇAM KAYAK MERKEZİ

Ardahan’ın turistik bölgeleri arasında bulunan Yalnızçam Kayak Merkezi, kış turizmi için oldukça önemli bir lokasyon. Ardahan şehrinin önemli yerlerinden bir tanesi olan Yalnızçam Kayak Merkezine kristal kar üzerinde kayak yapmak isteyen hem profesyonel sporcular hem de yerli ve yabancı turistler büyük ilgi gösteriyor.

BİRİNCİ DERECEDE ARKEOLOJİK SİT ALANI AKÇAKALE ADASI

Ardahan’ın Çıldır ilçesinde yer alan Akçakale Adası, Ardahan doğal güzellikler listesinde en üst sıralarda yer alıyor. 10 bin yıllık bir tarihe sahip olan ve Çıldır Gölü’nün içerisinde bulunan Akçakale Adası, doğal güzelliklerinin yanı sıra, birinci derecede arkeolojik sit alanı. Çıldır ilçe merkezinin yaklaşık 27 kilometre güneydoğusunda yer alan Akçakale Köyünün hemen batısında bulunan alanda bir ada şehrine ait kalıntılar bulunuyor.