2030 yılına kadar dünya genelinde 15,7 trilyon dolarlık bir ekonomik hacim yaratması beklenen yapay zeka, Türkiye’nin de önemli gündem maddelerinin başında geliyor. Türkiye’nin yapay zeka yatırımlarını, işletmelerin yapay zeka kullanımıyla ilgili bakış açılarını ve Türkiye’nin yapay zeka politikalarını konuşmak için bir araya geldiğimiz Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) Kurucusu ve Başkanı – AI Diplomacy Kurucusu Zafer Küçükşabanoğlu, yapay zekanın ekonomik kalkınmanın itici gücü olacağının altını çizdi.
Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) Kurucusu ve Başkanı – AI Diplomacy Kurucusu Zafer Küçükşabanoğlu ile Türkiye’deki yapay zeka yatırımlarını konuştuğumuz bir röportaj gerçekleştirdik. Konuyla ilgili çok önemli veriler ve bilgiler veren Küçükşabanoğlu; “Türkiye’de şu an 7 adet unicorn bulunuyor. Unicorn, 1 milyar dolar değerlemeyi geçen firmalar için kullanılan bir terim. Bu sayıyı artırmak ülkemiz için büyük bir hedef. Unicorn sayımızın artması, aynı zamanda Türkiye’deki istihdamın da artmasına yol açacak. Devletin de Türkiye’nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi gibi çok önemli bir hedefi var. Bu hedefe yapay zeka olmadan ulaşmamız çok zor. Çünkü 2030 yılına kadar yapay zekanın dünya genelinde yaklaşık 15,7 trilyon dolarlık bir ekonomik hacim yaratması bekleniyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin bu pastadan payını alabilmesi ve ilk 10 ekonomi arasına girmesi için yapay zeka girişimciliğini daha da artırması gerekiyor. Bu nedenle, yapay zekayı geleceğin değil, bugünün teknolojisi olarak görmek zorundayız. Eğer yapay zekayı yalnızca geleceğe yönelik bir teknoloji olarak düşünürsek, bu konuda geri kalırız. Güncel gelişmelere baktığımızda, Orta Vadeli Program kapsamında, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Cevdet Yılmaz ve birçok bakanın sunumlarında en çok kullanılan kavramlar dijital dönüşüm ve yapay zeka oldu. Tarımda, sanayide ya da diğer sektörlerde, yapay zeka konuşuluyor. Bu da gösteriyor ki yapay zeka, ekonomik kalkınmanın itici gücü olacak” dedi.
“İlgiyi, bilgiye ve sonrasında girişimcilikle pratiğe dönüştürebilirsek Türkiye büyük fayda sağlar”
Türkiye’de Yapay Zeka Politikaları Derneği’nin yaptığı araştırmadan söz eden Küçükşabanoğlu; “Bu araştırma, Türkiye’de yapay zeka algısını ölçen ilk ve tek çalışma. Buna göre; işletmelerimiz yapay zekanın farkında ve bu teknolojinin işlerini etkileyeceğini düşünüyor. Oran verecek olursak; işletmelere ve topluma “Yapay zeka nedir?” diye sorduğumuzda, toplumun yalnızca yüzde 5’i yapay zekayı doğru tanımlayabiliyor. İşletmelere sorduğumuzda ise yapay zekayı doğru tanımlayabilenlerin oranı yüzde 35. Yani toplumla kıyasladığımızda, işletmelerin yapay zeka konusunda daha fazla bilgi sahibi olduğunu görüyoruz. İşletmeler yapay zekanın farkında ve işlerini etkileyeceğini düşünüyorlar ama nasıl bir adım atmaları gerektiğini tam olarak bilmiyorlar. Aslında tüm Türkiye’nin yapay zekaya müthiş bir ilgisi olduğunu söyleyebiliriz ancak bu ilginin bilgiye dönüşmesi gerekiyor. Eğer bu ilgiyi bilgiye ve sonrasında girişimcilikle pratiğe dönüştürebilirsek Türkiye bundan büyük fayda sağlayabilir” dedi.
“Yapay zeka her alanı etkiliyor”
Makro ve mikro işletmeler arasındaki fark yapay zeka konusunun da büyüdüğüne değinen Zafer Küçükşabanoğlu şu açıklamalarda bulundu; “Türkiye ekonomisinin bel kemiğini oluşturan küçük işletmelerin de yapay zeka ile ilgilenmesi gerekiyor. Yapay zeka sadece büyük firmaların değil, tüm sektörlerin, hatta 5 kişilik küçük bir firmanın bile hayatını dönüştürüyor. Okuduğum bir kitapta şöyle bir ifade vardı; ‘yapay zeka, diş fırçası imalatından orkinos balıkçılığına kadar her sektörü dönüştürüyor’ Yani; ‘Ben gıda sektöründeyim, beni etkilemez’ demek artık mümkün değil. Yapay zeka her alanı etkiliyor.”
“Türkiye’nin yapay zekadaki en büyük şansı 0-21 yaş arası 27 milyonluk Z kuşağı”
İlerlemek için öğrenmenin çok önemli olduğunun altını çizen Küçükşabanoğlu; “Yapay zekanın dünyayı ele geçirip geçirmeyeceği gibi genel geçer bir fikre kapılmak yerine, yapay zekayı işinize nasıl entegre edeceğinizi düşünmek daha faydalı olacaktır. Amerika ve Çin başta olmak üzere tüm dünya, yapay zekaya para odaklı bakıyor. Çünkü yapay zeka para demek, itibar demek, dönüşüme ayak uydurmak demek. Türkiye’de son 5 yılda güzel adımlar atıldı ancak yapay zeka o kadar dinamik ki biz de bu dinamizme ayak uydurmak zorundayız. 2020 yılında Oxford Insight’in yapmış olduğu Yapay Zekada Devletlerin Hazır Olma Endeksi Raporu’nda Türkiye 63. sıradaydı. 2023 yılında ise 47. sıraya yükseldi. Türkiye’nin yapay zekadaki en büyük şansı ise 0-21 yaş arası 27 milyonluk Z kuşağı. Bu kitleyi anlarsak ve yönlendirebilirsek, yapay zekaya olan ilgilerini bilgiye dönüştürebilirsek, Türkiye’nin ekonomisi canlanacak. Çünkü bu kitle gelecekte şirketlerde yönetici olacak, şirket kuracak, kamuda çalışacak.
“Hedefleri koyduk, sıra bu hedefleri eksiksiz yerine getirmekte”
Zafer Küçükşabanoğlu; Türkiye’de 2019 yılında yapay zeka üreten girişimci sayısı 75’ti. 2020’de bu oran yüzde 82,7 artarak 137’ye yükseldi. 2021’de ise 2020’ye göre yüzde 21,9 artışla girişimci sayısı 167 oldu. Şu anda bu sayı aslında daha da artmış durumda. Türkiye’nin 2021 yılında Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile Dijital Dönüşüm Ofisi’nin çıkardığı Ulusal Yapay Zeka Strateji Belgesi var. Yani devlet bir hedef koydu. Orada birçok hedef var. Ekonomiyle ilgili olanları ya da ekonomiye katkı sağlayacak olanları şöyle özetleyebilirim; gayri safi yurtiçi hasılaya yapay zekanın katkısı yüzde 5’e yükseltilecek. Uluslararası endekslerde Türkiye yapay zeka liginde ilk 20’ye girecek. Kamu kurum ve kuruluşlarında yapay zeka istihdamı artırılacak. Lisansüstü yapay zeka mezun sayısı artırılacak. Bu hedefleri koyduk, sıra bu hedefleri eksiksiz yerine getirmekte” diye konuştu.
“Kendini geliştirmeyen insanlar yapay zekadan korkabilir”
Yaptığımız araştırmalarda, yapay zekayı hala kullanmayan bir kitle ile karşılaşıyoruz. Bu kitleye ‘Neden yapay zekayı kullanmayı düşünmüyorsunuz?’ diye sorduğumuzda,
Yüzde 39’u “Yaptığımız işe, sektörümüze uygun değil” diyor. Ancak yapay zeka her sektöre uygun. Diş fırçası imalatından orkinos balıkçılığına kadar her alanı dönüştürebiliyorsa, sizin sektörünüzü de dönüştürebilir.
Yüzde 17,1’i “Şu an ihtiyaç duymuyoruz” diyor. Belki şu an ihtiyaç duymayabilirsiniz ancak çok yakın zamanda ihtiyaç duyacaksınız.
Yüzde 9,8’i “Yatırımımız yok, yatırım yapsak bile büyük yatırım gerekebilir” diyor. Halbuki yapay zeka için büyük bir yatırım gerekmez. Adım adım başlayabilirsiniz.
Yüzde 7,3’ü “Teknolojik bilgiye sahip değilim” diyor. Bu bilgiye sahip olmak zorundasınız çünkü artık ne yaparsanız yapın, teknoloji ve yapay zeka ile yapmak zorundasınız.
Yüzde 7,3’ü “İnsan odaklı çalışmak istediğim için yapay zeka kullanmak istemiyorum” diyor. Burada bir parantez açmak istiyorum; yapay zekanın en büyük tartışma konusu, istihdam kaybı. Raporlara göre, yapay zeka 2030 yılına kadar dünya genelinde 85 milyon iş kaybına neden olacak ama aynı zamanda 97 milyon yeni istihdam yaratacak. Yani yapay zeka gelişiyor ama insanlar kendini geliştirmiyor. Kendini geliştirmeyen insanlar yapay zekadan korkabilir ancak kendini geliştirenler bu teknolojiden korkmamalı. Makinelerle yarışmak yerine makinelerle birlikte çalışmayı öğrenmemiz gerekiyor.