2024 yılının ilk 11 ayında Türkiye’nin toplam makine ihracatı, geçen yılki seviyesini koruyarak 25,8 milyar dolar olarak kaydedildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, iki yıldır süren Ukrayna-Rusya savaşının yanında, Orta Doğu’da artan gerilimlerin ve Çin-Tayvan gibi potansiyel tehditlerin gölgesinde ticaret alanındaki yeni küresel denklemi değerlendirdi. Karavelioğlu; “Jeopolitik istikrarı alt üst eden bu belirsizlik döneminde, hiçbir geleneksel kurum ve kurala bağlı kalmayacağını beyan eden bir yönetim anlayışının başa geldiği ABD rakip olarak gördüğü herkesle mücadele etmeye hazırlanıyor. Okyanusun diğer yakasındaki Avrupa Birliği ise gerek enerji politikaları gerekse bürokrasinin regülasyon ve direktif yanlısı tutumu nedeniyle bütçe disiplininden daha da uzaklaşmış görünüyor. Sektörel tepe örgütleri sıklıkla kurallara bağlı rekabet döneminin sonuna gelindiğini ama AB’nin buna hazırlanmakta geç kaldığını vurguluyorlar. AB için bu durumu derinleştiren bir unsur da yeşil dönüşüm süreci nedeniyle fosil enerjiden mahrum kalmaları ve hızla azalan doğalgaz rezervlerinin yeni bir enerji krizi başlatma ihtimali. Yüksek üretim maliyetleri nedeniyle Avrupa’daki birçok fabrikanın üretimini kısmak zorunda kalma ihtimali artıyor. Avrupa’da 2,8 trilyon euro ciro ve 11,7 milyon istihdamı temsil eden ORGALIM makine sektörünün 2024 kayıplarının ciroda yüzde 5,3’e, yatırımda yüzde 3,9’a, istihdamda yüzde 1’e varacağını açıkladı. Gerilemenin süreceğini belirtirken, 2025’le birlikte üst üste 3 yıl daralmış olacak olan sektördeki temel sorunu, AB’nin rekabetçiliğinin erimeye devam etmesine bağladı” dedi.
“Almanya’da endüstriyel üretim gerilemesi son 2 yılda yüzde 8,3 düzeyinde gerçekleşti”
Söz konusu bocalamanın yoğun bir sanayisizleşme kaygısını beraberinde getirdiğine dikkat çeken Karavelioğlu, “Yükselen tehdit algısı Alman federal hükumetlerini büyük işletmelere geçici süreyle ortak olmaya dahi ikna etmiş görünüyor. Makine ihracatımız içinde belirleyici paya sahip olan Almanya’da endüstriyel üretim gerilemesi son 2 yılda yüzde 8,3 düzeyinde gerçekleşti. Almanya ve Fransa’daki siyasi belirsizlik, bu ülkelerin endüstriyel trend eğilimlerindeki güç kaybı ve Euro’daki düşüş bir süre daha devam edebilir. Avrupa’daki ihracat iklimi endeksini geriye götüren bu süreç, makine gibi yüksek teknoloji sınıfına sahip sektörler için ciddi bir sorun gibi görünmekle birlikte, endüstrinin çeper ülkelere yayılmasını hızlandırabilecek bir gelişmedir” diye konuştu.
“Suriye normale dönebilirse sektörün gözbebeği olur”
Egemenlik kavgaları, korumacılık ve rekabet gücü kaybı üçgenindeki gelişmiş ekonomilerin ötesindeki değişimleri de ele alan Karavelioğlu, Suriye’deki gündem hakkında şu ifadeleri kullandı; “Suriye başarır da istikrarlı bir demokrasiye kavuşursa, hemen akabinde başlayacak imar, iskân ve endüstrileşme süreçlerinin makine sektörü özelinde hangi hizmet, konfor ya da üretim gereçlerini önceliklendireceğini kestirmek zor değil. BM’nin Suriye’nin yeniden imarı için 400 milyar dolar gerektiğini açıklaması ve eskisinden iyi olacağına yönelik algı bile demir-çelik, çimento vd. inşaat malzemeleri üreticileri için muazzam bir kaldıraç etkisi sağladı. Türkiye’nin özellikle deprem sonrası dönemde çok geliştirdiği iş ve inşaat makineleri sektörü, Suriye’de sahaya en hızlı girenlerden olacaktır. Bazıları yok olmuş birçok faaliyet biçiminin ve hafif sanayinin yeniden doğuşu için gerekli makine ihtiyaçları, hibeler de dahil olmak üzere birçok ülke ve kurum tarafından fonlanacaktır. Fakat biz sosyal entegrasyon, tarihi bağlar ve yakın komşuluk ilişkilerimizin sektörümüze fırsattan çok, sorumluluk getirdiğine inanıyoruz. Spekülasyon için bile erken olmakla birlikte, bugün dış ticaretinin üçte ikisini Türkiye ile yapar halde olan Suriye’nin rakiplerimiz için de Irak ve Rusya kadar önemli bir alıcı olacağını düşünmek, Türk makinelerinin komşu coğrafyalardaki doğal üstünlüğünü orada da hayata geçirmenin yöntemlerini kurgulamak gerekir.”
“2024 yılını, üretimde yüzde 8 civarında bir gerileme ile kapatacağız”
Yurt içinde sanayicinin asgari ücret görüşmelerine ve Aralık’ta başlaması muhtemel faiz indirim döngüsüne odaklandığını belirten Karavelioğlu, para politikasının 2025 yılı beklentilerine etkisini değerlendirdi. Karavelioğlu; “18 çeyrek sonra negatif bölgeye geçen makine teçhizat yatırımlarındaki küçülme, üçüncü çeyrekte yüzde 8,6 oldu. 2024 yılını, üretimde yüzde 8 civarında bir gerileme ile kapatacağız. İhracatımız geçen seneye çok yakın bir değerle 28 milyar dolar civarında kapanırken ithalata karşı bir miktar zemin kazanmış olacağız. Mal ve hizmet tüketimindeki artışın enflasyonun temel sebeplerinden biri olduğuna dair veriler, ekonomide üretici sektörler aleyhine asimetrik bir denge oluştuğunu gösteriyor. Bu süreç imalatçıların mali gevşeme yönündeki beklentilerini artırsa da piyasada finansman maliyetlerinin bir süre daha yüksek gideceği, bunun da yatırım iştahını keserek iç piyasadaki durgunluğu bir süre daha götüreceği görüşü hakim” dedi.