Pandemi ile belirsizlik ve hızlı değişim hayatımıza girerken, işyerlerinde hem sağlığımızı

korumak, hem verimliliği yüksek tutmak, hem de İK politikalarını doğru yönetmek istiyoruz. Peki, nasıl yapacağız?

Türkiye’de Mart 2019’dan bu yana, tüm dünyada olduğu gibi en önemli gündem maddesi olan koronavirüs pandemisi, anlaşıldığı üzere yakın zamanda zirveyi kaptırmayacak. Tüm dünya pandemiden, önlemlerden, korkudan sıkılmışken, birkaç farklı aşının uygulama çalışmalarına başlandı, başlanıyor. Öncelikli risk, meslek ve yaş gruplarına uygulanacak aşının toplumun çoğunluğuna uygulanması ise birkaç yıl sürecek gibi görünüyor. Üstelik, virüsün mutasyona uğradığı haberleri, hevesleri kursaklarda bırakıyor. Hal böyleyken, yapılabilecek en iyi şey önlemlere titizlikle uymaya devam etmekten başka bir şey değil. Sade vatandaşlar için bu önlemlerin üç anahtar kelimesi var: Maske, mesafe, temizlik. Bununla birlikte, işyerlerinde alınması gereken tedbirler işveren ve çalışanlar açısından çok daha kapsamlı ve dahası, mevzuatlarla belirlenmiş durumda. Belki pek çok kişi, bu mevzuatlardan yeterince haberdar değil. Ya da bazıları haberdar ama henüz vakti gelmemişken önlemleri gevşetmiş durumda. Oysa bu konu hayati. Üstelik, verimliliği mümkün olduğunca düşürmeden bu yöntemleri uygulamak mümkün ve de zorunlu.

İşyerlerinde iş güvenliği ve sağlığının yanı sıra, pandemi ile ortaya çıkan yeni çalışma modelleri, iş yapış biçimleri ve oluşturulacak yeni İK politikaları da sağlığın yanı sıra uzun vadede kazançlı çıkmak için üzerinde dikkatle durulması gereken konular.

Pandemi ile her şeyin belirsiz ve çok hızlı değiştiği bir dünyada hem Kovid-19 için gereken tüm önlemleri almak, hem de verimliliği düşürmeden orta ve uzun vadede kazançlı çıkmak istiyoruz. Bunun yolu ise mevzuatlarla belirlenmiş kurallara harfiyen uymak ve doğru stratejileri hızlı bir şekilde belirleyip hayata geçirmek.

Türk Toraks Derneği’nin Ağustos 2020’de hazırladığı rapora göre işyerlerinde risk grupları şu şekilde sıralanıyor:

Düşük risk grubu: Pandemi sırasında uzaktan çalışanlar (evinden çalışan), diğer bireylerle sık yakın teması olmayan büro çalışanları, sanayi ve üretim sektörlerinde diğer çalışanlarla sık yakın teması olmayan çalışanlar, sadece teletıp hizmeti veren sağlık çalışanları, uzun mesafe kamyon sürücüleri

Orta risk grubu: Kovid-19 riskinin yüksek olduğu yerlere seyahat edenlerle sık temas edenler, genel toplumla teması bulunanlar (örneğin okullar, yüksek yoğunluklu toplulukları içeren ortamlar, büyük satış mağazaları)

Yüksek risk grubu: Bilinen veya şüpheli hastaların odalarına girmek zorunda olan sağlık çalışanları, ambulans görevlileri, morg çalışanları

Çok yüksek risk grubu: Bilinen veya şüpheli hastalara entübasyon, öksürük uyaran işlemler, bronkoskopi, diş işlemleri, gibi aerosol üreten işlemleri yapan sağlık çalışanları, bu hastalardan alınan örnekleri toplayan ve işleyen laboratuvar çalışanları, otopsi yapan morg çalışanları.

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ)

tüm işyerleri için alınması gereken önlemler listesi

El hijyeni için düzenli olarak su ve sabunla el yıkama veya alkol bazlı solüsyonla el hijyeni sağlama

Ulaşılabilir el hijyeni istasyonları oluşturma (yıkama veya alkol bazlı temizlik için)

Solunum hijyeni Solunumsal hijyen için kurallar oluşturma

Maskenin kurallara uygun olarak kullanılması

Hasta olan işçinin işe gitmemesi

Fiziksel uzaklık

İşçiler arasında en az 1 metre uzaklık bulunması, fiziksel temastan kaçınma, zemine işaretler ve bariyerler konulması

Bina içinde bireylerin 1 metreden daha uzak olması, giriş/çıkışlarda, asansör ve merdivenlerde bireylerin birikmelerinin engellenmesi

Toplantıların azaltılması, telekonferans kullanılması

Çalışma saatlerinin kademelendirilerek işçilerin giriş ve çıkışta yoğunlaşmalarının engellenmesi

Vardiyalı veya bölünmüş mesai uygulaması veya tele iş uygulaması

Çalışanlar arasında yakın ve uzamış teması gerektiren durumları azaltma

İşle ilgili seyahatleri azaltma

Kovid-19’un yaygın olduğu bölgelere seyahatin kısıtlanması ve zorunlu olarak gidecek olanlara el hijyeni malzemelerinin sağlanması

Kovid-19’un yaygın olduğu bölgelerden dönen çalışanların kendilerini 14 gün boyunca semptom açısından gözlemeleri ve günde 2 kez ateşlerini ölçmeleri

Düzenli çevre temizliği ve dezenfeksiyonu

Yüzeylerin su ve sabun, fırçalama ve ovma ile temizlenmesi, ardından dezenfektan kullanılması

Dezenfeksiyon açısından öncelikli yerlerin seçilmesi (sık kullanılan alanlar, kapı ve pencere kolları, elektrik düğmeleri, mutfak ve gıda hazırlama alanları, banyo yüzeyleri, tuvaletler, kişisel bilgisayar klavyeleri, iş yüzeyleri)

Dezenfektanlar üreticinin önerileri doğrultusunda kullanılmalı, çalışanlar Kişisel Koruyucu Ekipman (KKE) ile korunmalı, farklı dezenfektanlar karıştırılmamalı

Dezenfektanlar püskürtülerek kullanılmamalı, böylece göz, cilt ve solunum sistemlerinde irritasyon yapması engellenmeli

DSÖ’ye göre Kovid-19 enfekte ve temaslı bireylerin yönetimi

Kendini iyi hissetmeyen veya Kovid-19 ile uyumlu belirtiler gösteren çalışanlar evde kalmaya, kendilerini izole etmeye, sağlık kuruluşlarına başvurmaya özendirilmelidirler

Yerel bulaşın yüksek olduğu ve işin sürdüğü durumlarda teletıp yöntemiyle konsültasyon da önerilir

Tüm çalışanlar anketleri yanıtlamaya ve kendi ateşlerini ölçmeye, böylece kendi sağlıklarını izlemeye yönlendirilmelidir

İşyerinde termal izleme sadece diğer kontrol ve korunma önlemleriyle kombine olarak kullanılabilir

İşyerinde hastalanan çalışan için izlenmesi gereken önlemler belirlenmelidir; hasta kişiyi izole etmek, temaslı kişi sayısını azaltmak, KKE kullanmak, temizlik ve dezenfeksiyonu izlemek

Temaslı yakalamakta yerel sağlık idareleriyle iletişim kurulmalıdır

Bilinen Kovid-19 hastalarıyla son temas gününden itibaren temaslılara 14 gün karantina uygulanmalıdır

Risk iletişimi, eğitimi Kovid-19 açısından çalışanlarda uyanıklığı artırmak için posterler, videolar ve elektronik mesaj tabelaları kullanmak, koruyucu önlemlerle ilgili çalışanları geri bildirimde bulunmaya özendirmek

Kovid-19 riski ile ilgili düzenli bilgi aktarmak

Dijital eşitsizlik ortaya çıktı

Pandemi kuşkusuz, iş dünyasını ve çalışma hayatını ciddi ölçüde değiştirdi. Evden çalışma modelinin yaygınlaştığı bu dönemle ilgili kamuoyuna açıklamada bulunan Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Dicle Yurdakul, Kovid-19’un çalışma hayatında yol açtığı değişimleri açıkladı. Yaşanan değişimin başında yeni nesil eşitsizliklerin geldiğini vurgulayan Yurdakul, “Artık gelir, cinsiyet, köken vb. değişkenlerin yanı sıra, dijital eşitsizlik de önemli bir sorun olarak karşımızda. Giderek derinleşen bu eşitsizlik uçurumunu kapatabilmek için neler yapılması gerektiği önemli gündem maddelerimizden biri. Bu süreç, bazı çalışanların çok daha yoğun çalıştığı, ekip içinde asimetrik iş yükleri ile sonuçlanan bir süreç oldu. Dolayısıyla, öncelikle ekip yönetimi ve verimli çalışma açısından yeni stratejilere ihtiyaç duyulduğu görüldü. Bu noktada insan kaynakları uzmanlarının çok daha kilit bir göreve sahip olduklarını söylemek mümkün” diye konuştu.

Amerika’da yüzde 60 ‘evden çalışma’ diyor

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre gelişmiş ülkelerde çalışanların yüzde 27’sinin uzaktan çalışmaya devam edebilecek durumda olduğunu ifade eden Dicle Yurdakul, Amerika’da Gallup tarafından yapılan bir araştırmaya göre, karantina sona erse de risk nedeni ile evden çalışmaya devam etmek isteyen çalışanların oranının yaklaşık yüzde 60 olduğunu kaydetti. Bununla birlikte, uzaktan çalışmanın birçok çalışan için iş-özel hayat dengesinin tamamen ortadan kalkması ve sosyal izolasyondan kaynaklanan ruhsal sıkıntılar gibi konuları gündeme getirdğini aktaran Yurdakul, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ofis çalışmasının beraberinde getirdiği sosyal ve ekonomik etkinin uzaktan çalışma ile sağlanabilmesinin bu aşamada mümkün olmadığı söylenebilir, ancak bu gelişime açık bir alan olarak görünüyor. İnsanın anlam arayışı da devam ediyor. Bu süreçte, özellikle kamu yararına yönelik sektörlerde (sağlıktan eğitime, lojistikten kimya sektörüne kadar) çalışanların insanlık için iyi bir şeyler yapıyor olmanın getirdiği yüksek motivasyonla uzun mesailer boyunca yoğun bir şekilde çalıştıklarına tanık olduk. Pek çok şirket ve çalışan, bu durumu gururla raporladı ve duyurdu. Mevcut koşullarda giderek daha da yoğunlaşan insanın hayatta bir anlam bulmaya yönelik arayışı, bazı meslek sahipleri için işin anlamlı hale gelmesi ile kısmen de olsa cevap buldu. Bu konunun özellikle Z kuşağı için büyük anlam ifade ettiği ve çalışan markasının önemli boyutlarından biri olduğunu da akılda tutmak gerekiyor.”

Teknoloji tek başına yeterli değil

Teknolojik gelişmelerle insanın iş hayatındaki rolünün sorgulandığı bir dönemden geçtiğimize dikkat çeken Doç. Dr. Dicle Yurdakul, pandeminin tek başına teknolojinin insan ihtiyaçlarını tatmin etmekten uzak olduğunu gösterdiğini anlattı. İnsan faktörünün başta eğitim ve sağlık olmak üzere pek çok sektörde önemini her zamankinden daha fazla hissettirdiğine değinen Doç. Dr. Yurdakul, teknoloji-insan etkileşiminin geleceğin iş dünyası için en önemli konulardan biri olmaya devam edeceğini bildirdi.

Uzaktan liderlik kavramı

Süreçle ilgili AİMSAD Dergisi olarak görüşlerine başvurduğumuz Kariyer.net İnsan Kaynakları ve Eğitim Genel Müdür Yardımcısı Çağlayan Göksan, işverenlerin çalışanlara nasıl bir yaklaşım içinde olması gerektiğinden bahsetti.

Göksan, “Çalışan motivasyonunu korumak konusunda, iletişimi şeffaf ve sürekli kılmak yöneticiler için daha da kritik duruma geldi. Çalışanlarla olan etkileşimi artırmak, psikolojilerini yakından takip ederek onların yanında olmak oldukça önemli. “Uzaktan liderlik” kavramı ile birlikte dostluğun, duyguların ve empatinin yoğun olduğu liderlik kavramlarının önemi artmaya devam edecek” açıklamasına bulundu.

İşyerlerinde ihmal edilen önlemler

AİMSAD Dergisi’ne işyerlerinde iş güvenliği ve sağlığı konusunda röportaj veren İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Melih Gürses, son zamanlarda işyerlerindeki koronavirüs etkilerini ve korunma amaçlı önlemleri değerlendirildiğinde bazı olumsuzlukların ve rehavetin ortaya çıktığına dikkat çekerek, tespitlerini şöyle sıraladı:

Sıkça temas edilen kapı kolları, elektrik anahtarları vb. nesneler artık eskisi kadar dezenfekte edilmiyor,

Üretim alanlarında takılan pandemi maskeleri, dinlenme molalarında ve yemek yenilen alanlarda takılmıyor,

Sosyal mesafeye uyulmuyor,

Servislerde herkes maskesini takmıyor veya maskeler burun hizasının altında tutuluyor,

İşyerlerinde ateş ölçümü, HES kodu sorgulaması gibi kontrol ve denetimler eskisi kadar düzenli yapılmıyor,

Pandeminin başlangıcında dışarıdan gelen ziyaretçilere ve müşterilere yönelik önlemler ve yasaklar artık eski kadar katı uygulanmıyor,

Tüm uyarılara rağmen akrabalarla veya arkadaşlarla buluşulmaya devam ediliyor.