Sandalyede renklerin, kumaşların tarzının yıllar içinde değişmesine rağmen ahşap kullanımına olan ilginin hiçbir zaman değişmediğini dile getiren Leta Sandalye Yönetim Kurulu Başkanı Levent Özcan, hatta tüketici eğiliminde daha da artan bir şekilde ham ağaç kullanımına dönüş olduğunu vurguluyor. Öte yandan tüketicinin yeni tasarım ürünlere ilgisinin de giderek önem kazandığını aktaran Özcan, sektördeki bu iki gelişmeyi, ‘doğallıkla birleşen tasarım olgusunun öne çıkması’ olarak yorumluyor.

Mobilya sektöründe aileden gelen tecrübeyi gelişen teknoloji ve yeni trendlerle harmanlayan Leta Sandalye’nin Yönetim Kurulu Başkanı Levent Özcan, sektörün genç ve başarılı girişimcileri arasında yer alıyor. Türkiye’de sandalye üretiminin henüz bir sektör olarak görülmediği yıllarda çıktığı üretim yolculuğunu bugün markalaşma düzeyine taşımış başarılı bir girişimci olan Levent Özcan’ın başarısını, sadece aileden gelen mobilya üretim kültürüyle açıklamak yeterli olmaz. Hayatının her alanında farklılıklar peşinde koşan Levent Özcan’a göre yapılmayanı hayata geçirmeye çalışmasının ve en önemlisi de yaptığı işe gönülden bağlı kalmasının bugünkü başarısında büyük etkisi var.

Hedeflerinde çıtayı yüksek tutan Levent Özcan, Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Leta Sandalye ile bugün İnegöl Mobilya Ağaç İşleri İhtisas OSB’de 52 bin metrekarelik fabrikasında aylık 20 bin parça sandalye, masa, koltuk üretiyor. Üretime 2003 yılında 5 kişilik bir kadroyla 80 metrekarelik bir atölyede başlayan Levent Özcan, İnegöl Mobilya Ağaç İşleri İhtisas OSB’de yer alan fabrikası ile hali hazırda Avrupa’nın üretim kapasitesi ve makine parkı bakımından dördüncü büyük tesisine sahip.

Leta’nın üretiminin yüzde 60’ını otel, restoran ve kafelere yönelik özel proje işler üzerine gerçekleştirdiğini söyleyen Levent Özcan, önümüzdeki 5 yılda sandalye, masa ve koltuk grubunda dünya çapında bilinirliği artmış bir proje firması olmak istediklerini belirtiyor. Doğru reçeteyle gelen hastaya doğru ilacı veren bir eczane gibi, doğru projelere doğru çözümler sunarak müşteri memnuniyetini üst seviyede tutmak için çalışmalar yaptıklarına değinen Özcan, şirketin 2018 hedeflerini ise yurt içi ve yurt dışında 15 mağaza açmak ve kendi markasının dışında hiçbir markaya üretim yapmamak olarak açıklıyor.

Şirketi hakkında verdiği bilgilerin yanı sıra sektörle ilgili önemli açıklamalar da yapan Özcan’a göre sandalyenin üretimi zor, kârlılıkları mobilya sektörüne göre düşük, ancak yeniliklerle desteklendiğinde katma değerli, niş bir pazar. Özellikle son 5 yılda sektör olmaya başlayan sandalye üretiminde firmaların kendi kalıplarını oluşturup, farklı segmentler hazırladıklarını açıklayan Özcan, “Son yıllarda müşterilerimiz fiyattan önce ürünün yeni tasarım olup olmadığını soruyor. Eskiden insanlar sadece oturacakları bir sandalye için fiyat soruyordu. Artık model sormaya başladılar. Bu değişim gözle görülür bir şekilde yaşanıyor” diyor.

leventozcan2

Bundan 10 yıl önceye kadar ağaç işleme makineleri yok denecek kadar azdı. Ama şimdi sektörümüzde bütün ihtiyaçları-mızı iç pazardaki makine üreticilerinden karşılayabiliyoruz. CNC de, mekanik de dahil iç pazarda ciddi bir gelişim oldu. Artık Avrupa’da üretilen bir makinenin daha iyisini Türkiye’de bulma şansımız var. Türk girişimcisine imkan ve destek verildiği sürece bu sektör de gelişmeye devam edecektir.

Levent bey, öncelikle Leta Sandalye’yi daha yakından tanımak adına kurulduğunuz tarihten bugüne kadarki süreci kısaca anlatır mısınız?

Mobilya sektöründeki geçmişimiz aileden geliyor. Şu anda ikinci jenerasyonuz. Okul döneminde ve askerlik dönüşünde, abimlerin yanında çalışıp bu işi mutfağında öğrendim. Abimlerin emeklilik kararı alması üzerine 2003 yılında yeğenimle birlikte Leta Sandalye’yi kurduk. 2003 yılında 5 kişilik bir ekiple 80 metrekarelik bir atölyede üretimlere başladık. Bugün 400 kişilik çalışan ve 25 bin metrekaresi kapalı toplam 52 bin metrekarelik bir üretim alanına ulaştık. Bu işte başarıya ulaşacağımıza inandıktan sonra heyecanımız daha da arttı, kurumsallaşma ve markalaşma çalışmalarını başlattık. İnegöl Mobilya ve Ağaç İşleri İhtisas OSB’ye ilk taşınan firmayız.

Bu taşınma ile neler hedeflediniz?

OSB’ye taşındığımızda elektrik yoktu. Fabrikayı jeneratörlerle kurduk. Bu fabrikayı kurmamız bir çılgınlıktı. O dönemde herkes bize çılgın gözüyle bakıyordu. Ama başarılı olacağımıza inanmıştık. Haklı da çıktık. Fabrikamızın kapasitesini 100 bin adet/aya göre kurduk. Çünkü dünyanın ilk üç büyük sandalye üreticisi arasında olma hedefim vardı. Bugün Avrupa’nın üretim kapasitesi ve makine parkı bakımından dördüncü büyük sandalye üreticisiyiz. Şu anda sandalye, masa, koltuk gibi tüm proje parçalarının da içinde olduğu aylık 20 bin parça ürün üretiyoruz. Aslında bize doğru reçeteyle gelen hastaya doğru ilacı veren bir eczane gibiyiz. Doğru projelere doğru çözümler sunarak müşteri memnuniyetini üst seviyede tutuyoruz. 2018’le beraber kendi markamızın dışında hiçbir markaya üretim yapmayacağız.

Firmanızın kurulduğu günden itibaren başarılı bir gelişim sürdürerek bugünlere gelişinde ne gibi faktörler etkili oldu? Başarınızın sırlarını bizimle paylaşır mısınız?

3 yıl önceye kadar ayda 50 bin sandalye üretiyorduk. Fakat üç yıllık süreçte gördük ki, ekonomik ürünlerin pazarı tıkandı. Ülkenin gelir düzeyi yükseldi, milli gelirle beraber tüketici daha üst segmentte ürün istemeye başladı. Daha keyif aldığı, rahat, tasarım ürünü olan, farklı sandalye talepleri gelmeye başladı. Bu da işçiliğe yoğunlaşmayı gerektirdi. Eskiden daha seri üretim yaparken artık üretimi 20 bin adet/aya düşürerek katma değeri daha yüksek ürünler üretmeye başladık. Seri üretimle 80 bin adet/ay üreterek ulaşacağımız ciroya, 20 bin adet/ay ama katma değerli üretimle ulaştık. Yeni jenerasyonun beklentileri değişince biz de buna ayak uydurduk ve ürün gamımızı olan göre yeniledik. Ayrıca restoran, kafe ve otel proje işlerine ağırlık verdik.
Şu anda üretimin yüzde 60’ı proje bazlı üretim. Projeler kapsamında sandalyenin yanı sıra masa ve koltuk üretimi de yapıyoruz. Bize doğrudan gelen projelerin yanı sıra iç mimarlarımız projede uygulanacak olan ürünleri müşterilerimizle birlikte de tespit edebiliyor. Türkiye genelinde pek çok özel otel, restoran ve kafe projelerine konsepte uygun hizmet veriyoruz. Örneğin son olarak İstanbul Nişantaşı’ndaki Gürkan Şef’in yurt içi ve yurt dışında açacağı zincir mağazalarının projelerini aldık. Proje bazlı katma değerli üretim, ihracat ve mobilya sektöründeki hareketlilik, yaşanan krizleri az hissetmemize neden oldu. Tek bir pazar yerine pazar çeşitliliğine giderek riskimizi dağıttık. Daha rahat nefes alıyoruz.

İç pazarda nasıl bir yapılanma içindesiniz?

Türkiye genelinde İstanbul, Bursa, İnegöl’deki Mobiliyum AVM ve yine İnegöl merkez olmak üzere 4 yerde kendi mağazamız var. Şimdi İstanbul Anadolu yakasında ikinci bir lokasyon bakıyoruz. Sektörümüz daha mobilya gibi profesyonelleşmedi. Ancak mobilya sektöründeki kadar rakip de sandalye sektörüne yok. 10 gün içinde 10 bayilik verebiliriz. Bayilikle alakalı talepler var ama bu konuda daha yavaş ve sağlam adımlarla ilerlemeyi planlıyorum.

İç pazarın yanı sıra yurtdışına yönelik çalışmalarınız, projeleriniz var mı?

Özellikle yurt dışında bayilik açma hedefimiz var. İlk mağazamızı Erbil’e açacağız. Yunanistan’da çalıştığımız bir firma ve Almanya’da bir firma ile bayilik görüşmemiz var. Ama aceleci davranmıyoruz. Olgunlaşmamız gerekiyor. 3 yıllık süreçte bir dönüşüm yaşadık. Franchise ya da bayilik vermiyoruz. Mağazalarımızı kendimiz açıyoruz. Böylece mağazalarımızdaki eksiklikleri görüp tamamlamamız daha kolay oluyor. 2018 sonunda yurt içi ve yurt dışında toplam 15 verimli mağazaya ulaşmayı hedefliyoruz. Gelecekte bir dünya markası olmak istiyoruz ve bunun yolu da kendi mağaza sistemimizi kurmaktan geçiyor. Örneğin Londra için bayilik isteyenler var. Fabrikaya gelip ürün seçtiler. Ama biz hemen bayilik vermek yerine önce bir yıl birlikte çalışmayı ve birbirimizi tanımayı, birlikte operasyonlar yürütmeyi, proje bazlı çalışmayı önerdik ve Londra için böyle bir başlangıç yaptık. Bu süreçte mobilya verdiğimiz büyük markaların da üretimimizdeki payını giderek azaltacağız.

Önümüzdeki dönemde ihracatta büyüme ağırlığınız hangi pazarlar üzerinde olacak?

Toplam üretimimizin yüzde 15’i ihracat. Ağırlıklı olarak Arabistan, Irak, Yunanistan, Kosova, Kosova’daki partnerimiz üzerinden İsviçre’ye de mal veriyoruz. Ayrıca İsveç, Hindistan, Brezilya, Tayvan, Kenya, Malta, Nijerya gibi ülkeler de sürekli olmasa da ürün gönderdiğimiz ülkeler arasında. Öte yandan yeni pazar arayışlarımız da her daim devam ediyor. Bu kapsamda farklı ülkelerdeki bizi ilgilendiren fuarları da ziyaret ediyoruz.

Gelecek kısa ve orta vadede büyümeye yönelik stratejiniz nedir? Yatırım planlarınız hakkında detaylı bilgi verir misiniz?

5 yıl sonra Leta’yı kendi alanında dünyada bilinirliği en üst seviyede bir proje firması olarak görmeyi hedefliyoruz. Makine parkı olarak son teknoloji ürünlere sahibiz. Metrekare olarak da yeterliyiz. Ürün yelpazemizi üst seviyelere çıkartıp, dünya standartlarında geçerli olan ürün gamımızı hem kalite hem de fiyat skalası olarak rekabette öne çıkarabilecek çalışmalar yürütüyoruz. Bu kapsamda yeni yatırımdan ziyade fabrika içinde verimlilik ve kaliteyi artırmak adına hamleler yapıyoruz. Bizi başarıya götürecek etkenler bunlar olacak. Bu fabrikayı kurmadan önce Avrupa’da 30 tane sandalye fabrikası dolaştık ve en yeni teknolojiyi fabrikamıza uyguladık. Şu anda çalışanlarımızı da yeni teknolojik gelişmeler ve yeni trendler ışığında eğiterek makine ve kullanıcı olan insan unsurunda da kaliteyi üst seviyeye çıkarmak için çalışıyoruz.

fas

“LONDRA’DAN BAYİLİK TALEBİ GELDİ”

Leta Sandalye olarak franchise ya da bayilik vermiyoruz. Mağazalarımızı kendimiz açıyoruz. Böylece mağazalarımızdaki eksiklikleri görüp tamamlamamız daha kolay oluyor. Londra için bayilik isteyenler var. Fabrikaya gelip ürün seçtiler. Ama biz hemen bayilik vermek yerine önce bir yıl birlikte çalışmayı ve birbirimizi tanımayı, birlikte operasyonlar yürütmeyi, proje bazlı çalışmayı önerdik ve Londra için böyle bir başlangıç yaptık. Bu süreçte mobilya verdiğimiz büyük markaların da üretimimizdeki payını giderek azaltacağız.

Yeni ürün çalışmalarınız hakkında bilgi verir misiniz? Bu konuda Ar-Ge’ye ne kadar bütçe ayırıyorsunuz? Yeni ürün çalışmalarınız önümüzdeki dönemde hangi alan ve konularda olacak?

12 kişilik bir AR-GE birimimiz var. Yıllık ciromuzun yüzde 3’ünü AR-GE’ye ayırıyoruz. Model olarak pazarda yer alan ürünlerin en azından yüzde 40’ı bizim tasarımlarımızdan oluşuyor. Taklit konusunda ciddi problemlerimiz var. Sürekli bir AR-GE çalışması devam ediyor. Hem iyileştirme hem de yenilik adına çalışmalar yapılıyor. Pazardaki iyi oyunculardan biri olmamızın nedeni de hızlı hareket etmek, esnek üretim kabiliyeti ve AR-GE gücümüz. Rakiplerimizden ayrıldığımız en önemli nokta o.

milano3

Dergimizin bu ayki kapak haberinde, sandalye üretim makinelerini ele alıyoruz. Türkiye’de sandalye üretiminin büyük firmalarından biri olmanız nedeniyle, Türkiye’de bu alandaki gelişimi sizden dinlemek istedik. Türkiye’de sandalye üretimi, ihracatı ve pazarında son 10 yılda nasıl bir değişim yaşanıyor?

Türk halkının girişimciliği sandalye sektöründe de hissediliyor. Bugün İtalya’dan aşağı kalır yanımız kalmadı. Meslektaşlarımızın girişkenliği ve Türkiye’nin istikrarlı büyümesi son 10 yılda sektörü de etkiledi. İnegöl’de irili ufaklı 100’ü aşkın sandalye üreten firma oluştu. İtalya’da olan bir ürünün daha üstü Türkiye’de üretilebiliyor. 10 yıl önce bir sektörün varlığından söz edemeyebilirdik ama özellikle son 5 yılda sektör olmaya başladık. Firmaların kendi kalıpları oluşmaya başladı, hitap ettikleri pazarlar ve farklı segmentler oluştu.

Türk sandalye üreten firmaların yurtdışındaki şansı ve avantajları nedir? Özellikle hangi bölge/ülkeler ihracat için potansiyel arz ediyor?

Dünyanın her yerinde mobilya üretimi yapılıyor. Ama sandalye üretimi her yerde bulunan bir üretim değil. Bu nedenle sektör yurt dışı pazarlarda şanslı. Meslektaşlarımız dünyanın her yerine, Güney Afrika, Japonya, Kanada, Arjantin gibi dünyanın farklı kıtalardaki farklı ülkelerine ulaşabilirler. Bu noktada farklı tasarımlar ve teknolojinin takip edilmesi yurt dışı pazarlarda başarıyı getirecektir. AR-GE’sine önem veren firmalar geleceği olan firmalardır. Sandalye, dünyanın her yerinde kullanım alanı çok geniş olan bir ürün. Her yerde pazar var.

Sadece meslektaşlarımızın o kapıları aralaması, zorlaması gerekiyor. O anlamda şanslı bir sektörüz. Mobilya gibi her yerde üretilememesinin sebebi ise sandalye sektöründe kârlılıkların çok düşük olması. Bu nedenle girişimciler bu alanda üretime girmiyor. Bu işi temelden gelerek yapanlar yapıyor. Çıraklığıyla birlikte bu işe başlayanlar sandalye sektörünün bir parçası olduğu için bugün de devam ediyor. İş sadece maddiyatsa bu eforu başka bir sektöre vermek çok daha kârlı işleri getirebilir. Ayrıca müşteri memnuniyeti konusunda çok büyük hassasiyet gerektiren bir alan. 300 liralık bir sandalyeyi üzerindeki 1 liralık hata yüzünden ya da sadece kumaştan bir ipliğin çıkması nedeniyle geri alabilirsiniz. Her safhası insan yetiştirme, insan emeğine dayalı bir iş. Son teknoloji makineler kullanılsa da insan faktörü bizde çok önemli. Makine ve insan adaptasyonu bir seneyi buluyor.

Sandalye üretiminde ahşap kullanımının seyrini, tüketicilerin taleplerindeki değişimi ve ilgisini yorumlar mısınız? Ahşap sandalyede son yıllarda yaşanan en önemli gelişmeler nelerdir? Gelişimin itici güçlerini neler oluşturuyor?

Sektörde özel ürünler, farklı ağaçların kullanıldığı ürünler isteniyor. Eskiden pazarda kayının hakimiyeti yerini ceviz, meşe, Afrika ülkelerinde yetişen farklı ağaç çeşitleri gibi daha dokulu, doğal görünümlü ağaçlara bıraktı. Beklentiler değiştiği için kullanılan ağaç çeşitliliği arttı. Son yıllarda müşterilerimiz fiyattan önce yeni tasarım olup olmadığını soruyor. Eskiden insanlar sadece oturacakları bir sandalye için fiyat soruyordu. Artık model sormaya başladılar. Bu değişim gözle görülür bir şekilde yaşanıyor.

Ahşap sandalye kullanımı/tüketimi/üretimine ilişkin gelecek öngörülerinizi bizimle paylaşır mısı- nız? Ahşap kullanımının bu alanda artacağını düşünüyor musunuz? Eğer evetse, bunu sağlayan koşullar ve nedenler neler olacaktır?

Ahşap kullanımı hiçbir zaman düşmedi. Renkler, kumaşlar değişirken ahşabın kullanımı değişmeyecek. Hatta daha da artan bir şekilde ham ağaç kullanımına dönüş var. Aslında yaşam koşulları iyileştikçe ve modernleştikçe doğala olan ilgi daha da artıyor. Doğal ürün kullanıldığında mukavemeti daha yüksek olduğundan insan evi yönetebiliyor. Daha özgür oluyor. Aksi halde doğal olmayan ürünler kullanıldığında mobilyanın çizilip yıpranmaması için daha fazla özen göstermesi gerekiyor ve zamanla ev insanı yönetmeye başlıyor. Bu noktada doğallıkla birleşen tasarım olgusu öne çıkıyor.

dny_3897

Sandalye üreticileri olarak bizler kazandıkça makine ihtiyacımız her geçen gün artıyor. Sandalye sektörünün Türkiye’de yavaş yavaş söz sahibi olmasıyla beraber yan sanayisi de bu doğrultuda gelişim sağlayacak. Bütün makine üreticileri taleplerimiz ve ihtiyaçlarımız doğrultusunda yeni projeler yapabiliyorlar. Bu sayede onlar da kendilerini geliştiriyorlar.

Dergimizde ayrıca, ahşap sandalye imalatında kullanılan ağaç işleme makine üretiminin gelişimini de ele alıyoruz. Sizin bu konudaki görüşlerinizi de almak isteriz. Ağaç işleme makineleri alanında Türkiye sizce geçmişten bugüne nasıl bir gelişim gösterdi?

Bundan 10 yıl önceye kadar ağaç işleme makineleri yok denecek kadar azdı. Ama şimdi sektörümüzde bütün ihtiyaçlarımızı iç pazardaki makine üreticilerinden karşılayabiliyoruz. CNC de, mekanik de dahil iç pazarda ciddi bir gelişim oldu. Artık Avrupa’da üretilen bir makinenin daha iyisini Türkiye’de bulma şansımız var. Türk girişimcisine imkan ve destek verildiği sürece bu sektör de gelişmeye devam edecektir. Sandalye üreticileri olarak bizler kazandıkça makine ihtiyacımız her geçen gün artıyor. Sandalye sektörünün Türkiye’de yavaş yavaş söz sahibi olmasıyla beraber yan sanayisi de bu doğrultuda gelişim sağlayacak. Bütün makine üreticileri taleplerimiz doğrultusunda, ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirmeler yapabiliyorlar. Bu sayede onlar da kendilerini geliştiriyorlar.

Son olarak ağaç işleme makineleri sektöründen/firmalarından beklenti ve talepleriniz nelerdir? Birlikte daha büyük başarılara imza atabilmek adına yeni işbirlikleri kurmak için öneri ve tavsiyeleriniz neler?

Sektörlerin birbirini daha iyi anlaması için daha fazla bir araya gelmesi gerekiyor. Sadece bir sorunumuz ya da ihtiyacımız olduğunda değil de dönem dönem bir araya gelerek yapabileceğimiz paylaşım toplantılarıyla sektörün gelişmesine de katkı sağlayabiliriz. İletişim halinde olmaktan fayda gelir. Sektörel dernekler bu birliktelikler için projeler yürütebilir.

katalog-17a

“ŞİMDİ 4 MAĞAZAMIZ VAR, HEDEF 15 MAĞAZAYA ULAŞMAK”

Bugün 25 bin metrekaresi kapalı toplam 52 bin metrekarelik alanda 400 çalışanla üretimimizi sürdürüyoruz. İnegöl Mobilya Ağaç İşleri İhtisas OSB’de yer alan fabrikamız, halihazırda Avrupa’nın üretim kapasitesi ve makine parkı bakımından dördüncü büyük tesisi. Hedefimiz ise önümüzdeki 5 yılda ürün gamındaki sandalye, masa ve koltuk grubuyla dünyada bilinirliği artmış bir proje firması olmak. Fabrika içindeki verimlilik, istihdam eğitimi ve AR-GE çalışmalarının yanı sıra mağazalaşmaya da başladık. Şu anda büyük illerde 4 mağazamız bulunuyor, hedefimiz 2018 sonunda yurt içi ve yurt dışında 15 mağazaya ulaşmak.