Sizler için AİMSAD Dergisi’nin bu sayıdaki kapak konusunu, çok daha güçlü bir organizasyona ev sahipliği yapmaya hazırlanan Ağaç İşleme Makineleri Fuarı’nın 28 yıllık geçmişini ele almak üzere hazırladık. Bu yıl 10-14 Ekim tarihleri arasında Ağaç İşleme Makinesi Fuarı 28., İntermob ise 18. kez sektörü TÜYAP’ta bir araya getirecek. Bu kadar eski geçmişe sahip bir sektör fuarının tarihi gelişimini ise yine fuarı ve sektörü en yakından tanıyan kişilerden dinleyebileceğimizi düşündük ve bunun için üç önemli isim belirledik. 1987 yılında fuarı ilk kez düzenleyen o dönemin TÜYAP Grup Başkanı İlhan Ersözlü, bayrağı devralarak 2014 yılına kadar taşıyan Hakan Mirgün ve 2015 yılında REED TÜYAP Genel Müdürlüğü görevine getirilerek yeni bir dönemin sözcüsü olan Ali Muhammeroğlu ricamızı kırmadılar ve keyifle yaptığımız röportajda fuarın 28 yıllık geçmişi ile gelecek dönem hedeflerine yönelik bize çok önemli bilgiler aktardılar.
Fuarın ve beraberinde sektörün yıllar içindeki gelişimini uzun uzun konuştuğumuz sohbetimizin en can alıcı noktası ise AİMSAD ile REED TÜYAP’ın işbirliği konusu oldu. Ağaç işleme makineleri fuarını ilk organize eden kişi olan İlhan Ersözlü, “Derneğin bize, bizim de derneğe ihtiyacımız var. Her iki tarafın birlikte aynı yolda yürüyor olması sektöre ve fuara inanılmaz güç katacak” yorumunu yaparken; Hakan Mirgün bu birlikteliğin geç kalınmışlığına dikkat çekti. Mirgün, “Artık sektörü temsil eden sivil toplum örgütünün olması çok kıymetli bir gelişme. AİMSAD, sektördeki hizmet kalitesini belli bir seviyeye taşıyacak, devletin imkanlarını sektöre yönlendirecek, yerli imalatın güçlenmesini, ithalatın daha derli toplu olmasını sağlayacak. Yaptığımız işbirliği ise sektörü bir adım öne taşıyacak” öngörüsünde bulundu.
“Gelecek yıllarda birlikte çok daha güçlü fuarlar organize edeceğiz” diye konuşan Ali Muharremoğlu ise, “AİMSAD sayesinde uluslararası sivil toplum örgütleriyle iletişime geçme olanağımız doğdu. AİMSAD’ın gücünü arkamıza alarak mevcut ilişkilerimizi daha da sağlamlaştıracağız. Kazan-kazan ilkesini bu yeni işbirlikleri ile daha çok hissedeceksiniz” mesajını verdi.
İlhan Bey sohbetimize sizinle başlamak istiyorum. Bugün sektörün tüm lider firma ve markalarının makinelerini bir araya getirip Avrasya’nın en büyüğü haline gelen Ağaç İşleme Makineleri Fuarı’nın ilk organize edildiği dönemin tanığısınız. O dönemde sektörü tek bir fuar çatısı altında toplamak ve tek başına fuar düzenlemek çok önemli bir adımdı sanırım. O süreci biraz anlatır mısınız?
İlhan ERSÖZLÜ: Ağaç işleme makineleri sektörü uzun yıllar metal işleme makineleri fuarı bünyesinde fuara katılım gösterdi. O dönemde TÜYAP’ta bu fuarın satışını yapan kabul görmüş daimi bir yetkili yoktu. Benim işin başına geçmem, ağaç işleme makinelerinin metal işleme makineleri fuarı bünyesinden çıkarak ayrı bir organizasyon olarak yapılmaya başlanmasında etkili oldu. Burada bizim çabamızın yanında sektördeki gelişmeler de büyük rol oynadı. Sektör o dönemde belli bir büyüklüğe ulaşmış ve Bursa, İzmir, Ankara’da imalatçılar artmıştı. Sektörün büyümesi, mobilya ve inşaat sektöründeki inanılmaz gelişmeler bize bu kararı almaya itti diyebiliriz. Bu fuarı metal işleme makineleri fuarı içinden çıkardıktan sonra ağaç işleme makineleri fuarını 2 salondan oluşan 3 bin metrekarelik Tepebaşı’ndaki fuar alanında yaptık. Orayı doldurmak için de Anadolu’daki Kayseri, İzmir, Bursa, Adana, Konya’daki imalatçıları gezip cesaretlendirerek fuara katılmaları konusunda ikna ettik.
Bu fuar için çok büyük emek sarf ettim. 22 yıl boyunca bu fuarın organizasyonunu yaptım. Bu sürenin 13-14 yılı İstanbul için, ondan sonraki yılları ise Anadolu’yu gezip oradaki firmaları fuara dahil etmek için çabalamakla geçti. Bütün sektörü tanıma fırsatım oldu tabi bu süreçte. Ayrıca sadece İstanbul’da değil Anadolu’da da bu fuarı düzenledik. Konya’da, Bursa’da, Diyarbakır’da ağaç işleme makineleri fuarı yaptık. Üretim olmadığı halde fuarı 5 yıl önce Diyarbakır’da Irak ve Arap pazarına hitap etmek için düzenledik. O bölgedeki yatırımcılar için makineleri ayaklarına götürdük, sektörü tanıttık. Bütün sektör destek oldu projeye. Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir makine fuarı düzenledik Diyarbakır’da böylece. Anadolu’da da bu fuarı başarıyla düzenledik diyebiliriz kısaca.
Sektörün gelişimine yakından şahit oldunuz. O yıllarda sektördeki gelişimi hızlandıran ve büyümeye ivme kazandıran başka ne gibi etkenler oldu?
İlhan ERSÖZLÜ: Tüketim alışkanlıklarının değişmesi, Türki-ye’deki sosyo-ekonomik gelişim, büyük mobilya firmalarının kurulması, teknolojinin yakından takibi, sektördeki değişimi etkiledi. Sektörde olanlar bilir, 1980’lerin başı mobilya sektörünün ve sosyal yaşamın çok hızlandığı yıllardı. Köyden kente göçlerin hızlandığı, gelir düzeyinin arttığı, Türkiye’nin yurt dışına açıldığı bir dönemdi. Kentleşen nüfusun artmasıyla mobilya sektörü ivme kazandı, sektörde markalaşma başladı. Bu da mobilya makine üretimini ve yan sanayindeki gelişimi tetikledi. Marangozluktan daha teknolojik, daha seri üretim dönemine geçildi. 1980’lerin başı ve sonunda yaşanan bu gelişmelerin hepsi bizim sektöre müthiş ivme kazandırdı.
Öyleyse sektörün ve fuarın yıllar itibarıyla birbirini beslediğini söyleyebiliriz.
İlhan ERSÖZLÜ: Evet, Anadolu’daki küçük imalatçıları özendirerek fuara katılmalarını sağlamamızla birlikte fuarın çapı büyüdü. Zaten bu büyüme de fuarın bir kez daha kırılıma gitmesine neden oldu. O zamana kadar bir arada düzenlenen sektördeki makine ve aksesuar sektörlerinin büyüyen pazarlar nedeniyle ayrı bir fuar olarak düzenlenmesi gereği doğdu. Böylece 90’lı yılların ortalarında İntermob Fuarı ortaya çıktı. Sektör büyüyünce Beylikdüzü’ndeki fuar alanına taşındık 1996’da. İtalya Milano fuarının bir benzerini burada yaparak ana makine sanayi fuarının yanına aynı tarihlerde yan sanayi fuarını düzenledik. Bu düzenleme sektörde çok kabul gördü. Aksesuar firmaları, yan sanayi firmaları yurt dışında görüp sahiplendiler. İşin kimyası tuttu. Gelen ziyaretçiler makineyi de malzemeyi de görüp alabildi. Bu arada örnek aldığımız İtalya’daki rakip fuar çoktan havlu attı, bugün ilgisini kaybetti. Yani kısaca onları geride bırakacak kadar başarı gösterdik. Bugün fuarlarımız kendi konusunda dünyanın ilk 3 fuarı içine girdi diyebi- lecek durumdayız.
Ağaç İşleme Makineleri Fuarı ne gibi klasik özelliklere sahip?
İlhan ERSÖZLÜ: Fuar tam bir ihtisas fuarı, alıcısıyla satıcısını buluşturan net bir fuar. Hedef kitlesi, ziyaretçi ve katılımcısı da net olunca başarı elde ediliyor. Öyle bir dinamik pazara hitap ediyor ki, bu fuarın her yıl yapılması zorunlu. Sadece Türkiye pazarı için değil Avrasya coğrafyası diye tabir ettiğimiz 60 ülke ve 1.5 milyar nüfusun tüketimine hitap eden bir bölgedeyiz. Bu yüzden de bu fuar her sene yapılan ve yapılmak zorunda olan bir özelliğe sahip.
Fuar ile birlikte sektördeki gelişmeler arasında bir paralellik oldu mu?
İlhan ERSÖZLÜ: Kesinlikle oldu. Biz Anadolu’da fuar ile ilgili bilgiler verip fuardan sağlayabilecekleri faydaları firmalara anlattık. İstanbul’daki fuara katılmaları için yaptığımız bu bilinçlendirme çalışmaları birkaç yıl sonra meyvelerini vermeye başladı. İlk yıllar zorlansak da geri dönüşleri de hemen aldık. Firmalar katılım talebinde bulunup fuara geldikçe, kendilerini ve ürünlerini sektörde gösterdiler ve büyüdüler. Hatta zamanla yeni firmalar kuruldu. Bu da sektörün büyümesine neden oldu.
Bir de sizden gelecek öngörülerinizi almak isterim. Organize edildiği ilk yıllarını bildiğiniz bu fuarın nasıl bir noktaya ulaşacağını düşünüyorsunuz?
İlhan ERSÖZLÜ: Fuar doğdu, gençliğini yaşadı, yetişkinlik döneminde şu anda. Olgunluk döneminde ise Avrupa’nın 1 numaralı fuarı olacak. Dünya fuarcılık sektöründe değişim yaşanıyor. Türkiye’de fuarcılık gelişirken, Avrupa’da kan kaybedip küçülüyor. Bu fuar da 5 sene sonra çok daha önemli bir noktaya gelecek. Daha katma değeri düşük olan ürünler bize doğru geliyor. Tarım makineleri, ağaç işleme makineleri fuarları bunlara örnek. Bu kaçınılmaz bir süreç bence.
Hakan Bey fuarı 2007 yılında İlhan Bey’den devralıp geçen yıla kadar organize ettiniz. Bu sebeple size dönerek İlhan Bey’den bayrağı devraldığınızda sektör ne durumdaydı diye sormak istiyoruz. Bugüne kadarki süreçte sektördeki değişimi yorumlar mısınız bize?
Hakan MİRGÜN: O yıllarda iç dekorasyondan mobilya ve inşaat sektörüne kadar birçok sektörde dinamik değişti. Zamanla ağaç makinesi sattığımız sektörün kendi içindeki dinamikler de kullanılan malzemeler de değişti. 80’lerde kullanılan ve imal edilen ürünlerin yerini 1990’larda tedarik ve tamamlayıcı sanayinin de gelişmesi ile farklı ürünler aldı. Aynı zamanda sektöre yabancı firmaların ilgisi arttı. Yerli imalatın yanında ithalat da büyüdü. 90’ların başında yapılan bir araştırmaya göre Türk halkının yüzde 52’si yer sofrasında yemek yiyordu. Nüfusun yarısına masa ve sandalye satılacaktı. Bunları üretecek makine ve aksesuar, tamamlayıcı ürünler satılabilirdi. Bu araştırma o dönemde çok ciddi bir pazar potansiyelinin olduğunun göstergesiydi. Sektördeki büyüme fuara yansıdı. Teknolojik ve ihtiyaca yönelik gelişmeler fuarı tetikledi. Nüfusun genç olması, çekirdek aile yapısına geçiş, hane sayısının artması yatırımcıların da iştahını kabarttı. Bu pazarı fark eden yabancı fuar şirketleri de geldi tabi Türkiye’ye. Ancak global yapıları sebebiyle yerel olmayı başaramadılar. Aynı zamanda sektör de uzun yıllar verdiğimiz emeğin karşılığında bizi tercih ederek bugünlere gelmemizi sağladı.
Peki uluslararası muadilleriyle karşılaştırdığımızda TÜYAP Ağaç İşleme Makineleri Fuarı’nın yurt dışındaki diğer sektör fuarlarından farkı nedir?
Hakan MİRGÜN: Biz kuru fasulyenin yanında pilav ile turşu yiyoruz; yani biz yereliz, sektörü tanıyoruz ve birbirimizin derdinden anlıyoruz. TÜYAP’ta ve kurduğumuz ilişkilerde kısa dönemli ticari beklentiler yok. Mobilya üretimine girip masif/tahta ile ilgili bir alanda çalışmak isteyen yatırımcıların bizim fuarı görmeden gidip yatırım kararı alması mümkün değil. Sektörde büyük firmalarımızın AR-GE, üretim, tasarım bölümlerinde çalışan yetkilileri, yatırım kararı veren patronları, bizim ağaç işleme makineleri fuarımızda mutlaka bulunuyorlar. Fuarlara iyi hazırlanan ve katılan, sonrasında da takibini iyi yapan tüm katılımcı firmalar fuardan kazançlı çıkıyor. Bütün sektörlerde olduğu gibi bizde de ağır bir rekabet var. Diğer fuarlardan bir diğer farkımız da, katılımcıların ihtiyaçlarına cevap verecek karışımı gayet iyi yapıyoruz. Bu nabzı tutabilmek çok önemli. Kısa değil, uzun vadeli ve istikrarlı bir kazanç beklentimiz var. Bu da hem ziyaretçi hem de katılımcının tatmin olmasını sağlıyor.
Sektör çok dinamik. Sizce sektörün geleceğini ne şekillendirecek?
Hakan MİRGÜN: Günümüzde AR-GE çok kıymetli. Mutlak suretle AR-GE yapmalıyız. İtalyan ve Alman makineleriyle rekabet edebilmek son derece zor. Keza Uzakdoğu makineleri de son derece enteresan. Bu nedenle fark yaratmak ve mobilya sektörünün gelişimine katkı sağlamak için verimlilik üzerine de çalışmalıyız.
Hem uluslararası ayağı güçlendirip hem de yerel ilişkilerde sürekliliği sağlamak önemli bir denge. Bunu nasıl başarıyorsunuz?
Hakan MİRGÜN: Ağaç İşleme Makineleri Fuarı büyüdükçe çevre coğrafyaların da ilgisini çekiyor. İstanbul bu anlamda çok uygun bir noktada. Etrafımızda 1.5 milyar nüfuslu bir pazar var. Uçakla 3.5 saatlik yolculukla İstanbul’a gelecek 30’un üzerinde ülke var. Bu potansiyeli değerlendirmeye çalışıyoruz. Ancak sadece yurt dışı ve çevresi değil yurt içinde de fuar ziyaretçisine yönelik organizasyonlar düzenliyoruz. Senelerdir Türkiye’nin her noktasından 150’nin üzerinde otobüs organize ediyoruz. Sabah kapıda ziyaretçilerimizi karşılayıp, yemeklerimizi birlikte yiyip onlarla fuarı birlikte geziyoruz. Onları daha geleneksel bir şekilde ve Türk misafirperverliği çerçevesinde ağırlıyoruz. Sektörün profili de bizden bunu istiyor zaten. Farkımız işte burada yatıyor. Büyük inşaat projelerinin mimarlarını, satın alma yetkililerini gidip bulup fuarlara davet ediyoruz. Etkinliklerle fuar organizasyonunu zenginleştiriyoruz. Devlet yetkililerini fuar organizasyonlarına çağırıp katılmalarını sağlıyoruz. Fuarın sadece ticari ortamdan ziyade, gelecekte ticaretin büyümesini sağlayacak bir platform olmasını hedefliyoruz. Sektörden bir adım önde olmaya ve firmalara ufuk açmaya çalışıyoruz.
Son olarak sizden sektöre yönelik mesajlarınızı alabilir miyim?
Hakan MİRGÜN: Sektörün ve fuarın başarısının paralelleştirilmesi için firmaların fuar hazırlıklarına çok önceden başlaması gerekiyor. Biz geleneksel bir sektörüz. Kararlarımızı bu nedenle biraz geciktiriyoruz. İş dünyası programlarını artık çok önceden yapıyor. Bu nedenle önceden çalışıp fuara öyle katılmak gerek. Bu küçük noktalara dikkat etmemiz bizi ilerilere taşır. Çevre ülkelerin potansiyeli çok yüksek. O nedenle biz akıllı davranıp güçlerimizi birleştirip gelecekte daha iyi şeyler yapalım. Biz fuar şirketi olarak ziyaretçileri fuara getiriyoruz, katılımcı firmalar da rekabet edebilir iyi bir fiyat, iyi hizmet ve ürün çeşitliliği sağlarsa, hep beraber kazanmış oluruz. O zaman kimsenin davet etmesine gerek kalmadan yurt dışındaki firmalar ve ziyaretçiler ‘mutlaka bu fuara gitmeliyim’ der. Zaten son dönemde ‘gittiğimde aradığım her şeyi bu fuarda bulabiliyorum, uygun fiyatlarla ürün çeşitliliği bulabiliyorum, kaliteli ve kullanışlı bir fuar’ dedirtmeye başladık. İşte bunu sürekli kılmalıyız.
Fuarın ve sektörün geçmişini dinledikten sonra sıra gelecekle ilgili hedef ve projelerin neler olduğunu sormaya geldi. Bu sorularımızın cevaplarını da Ali Bey sizden dinleyelim. Ama öncelikle TÜYAP’ın REED ile ortaklığının getireceği katkılar neler olacak anlatır mısınız?
Ali MUHARREMOĞLU: Fuarımızda dünyanın en büyük fuar şirketlerinden biri olan REED ile bir ortaklık yaptık. Bu yıl sektör fuarlarımızı bu ortaklık çerçevesinde organize edeceğiz. TÜYAP hem Türkiye’de hem bölgede bir güç haline geldi. Ama fuarlarımızın artık dünya çapında ses getirecek bir boyuta gelmesini amaçlıyoruz. Türkiye’nin ekonomik ve jeopolitik açıdan bunu gerçekleştirecek bir potansiyeli var. Bunu kullanabilmek adına İngiliz kökenli dünyanın 43 ülkesinde var olan REED fuarcılık şirketiyle projeyi ortak yürüme kararı aldık. REED’in global ağı, TÜYAP’ın da yerel gücü ve bilgisini kullanarak ‘yerelin lezzetini, globalin gücü’ ile bir araya getirerek bir sinerji yaratacağız. Sektör de bu ortaklığı gördüğümüz kadarıyla çok olumlu karşıladı.
Bu yıl ayrıca AİMSAD ile de bir işbirliği söz konusu. Derneğin kurulmasını ve bu işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ali MUHARREMOĞLU: AİMSAD’ın kurulmuş olmasından dolayı çok mutluyuz. Sektörün dernek çatısı altında bir araya gelmesi çok büyük bir adım. Derneklerle bizim amacımız aynı. Türkiye’de ağaç işleme makineleri sektörünün gelişimini sağlayabilmeyi hedefliyo- ruz. Bizim yaratmaya çalıştığımız platformda dernekler de çok büyük rol oynuyorlar. Sektörün nereye gittiğini, sektörün ihtiyaçlarını çok iyi anlatıp bizi bu yönde yönlendirebiliyorlar. Bu noktada sivil toplum örgütleri ve dernekler bizim için çok önemli. AİMSAD’ın kurulması ve yaptığımız bu işbirliği hem sektöre hem de fuara çok büyük katkı sağlayacak. Fuarı bir adım daha öne çıkaracağı gibi fuarın uluslararası anlamdaki gücü AİMSAD işbirliği ile daha da artacak. AİMSAD ile birlikte fuar bir adım daha öne çıkacak. Gelecek yıllarda bu anlamda çok daha güçlü fuarlar organize edeceğiz birlikte. AİMSAD ile birlikte uluslararası sivil toplum örgütleriyle de iletişime geçme olanağımız doğdu. AİMSAD’ın gücünü arkamıza alarak mevcut ilişkilerimizi daha da sağlamlaştıracağız. Kazan-kazan ilkesini bu yeni işbirlikleri ile daha çok hissedeceksiniz.
Uluslararası katılım açısından fuarı ve Türkiye’yi cazip kılan farklar nelerdir?
Ali MUHARREMOĞLU: Türkiye’deki birçok makine sektörünün avantajı var. Türk üreticiler talebe ve siparişe bağlı olarak esnek üretim yapabiliyor. Terminlerde çok hızlıyız. Çok hızlı geri dönüş yapabiliyoruz diğer ülkelere göre. Kalitemiz yüksek. Fiyat-kalite açısından da tercih edilir bir noktadayız. Bizim artık değer tarafına yüklenmemiz lazım. Daha katma değerli ürünler üretip satmanın çabası içine girmeliyiz. Ayrıca Türkiye’ye 4 saat mesafede 53 tane ülke var ki bunların 30’u Türkiye’ye vizesiz giriş yapabiliyor. Buna bir de bu ülke vatandaşlarının Almanya’ya vize almakta zorlandığını eklersek bizim şansımız daha da artıyor. Türkiye sadece uçak biletiyle günübirlik fuarı ziyaret edilebilme imkanına sahip. Bu avantajlar bizim elimizi güçlendiriyor tabi.
Peki tüm bu avantajları bir araya getirirsek fuardan 2015 yılında beklentiniz nedir?
Ali MUHARREMOĞLU: Fuarımız 120 bin metrekarelik bir alan üzerinde yapılıyor. 65 bin civarında ziyaretçimiz, 700 katılımcı firmamız var. Ayrıca geçen yıl fuarımıza 102 ülkeden 7 bin yabancı ziyaretçi katıldı. Hedefimiz bu yabancı ziyaretçi sayısını 8 bine çıkarmak. Şu anda yabancı ziyaretçi oranımız toplamın yüzde 11-12’si civarında. Bu yıl bu rakamı yüzde 14-15’lere çıkarmayı planlıyoruz. 5-7 yıl gibi uzun vadeli hedefimiz ise ziyaretçilerimizin yüzde 30’unun yabancı olması.
Yani REED TÜYAP ortaklığıyla birlikte yurt dışı ayağına ağırlık vereceksiniz.
Ali MUHARREMOĞLU: Fuar Türkiye’de ulaşılabilecek ziyaretçilere yıllar itibarıyla zaten ulaştı. Bizim için son derece kıymetli olan yerli ziyaretçi kitlesinin memnuniyetini arttırıp sektöre yeni girenleri de fuarımıza katmak çok önemli. Bunun yanında ana hedefimiz artık dünya. Ana genişleme odağımız bundan sonra uluslararası boyutta olacak. Sektörü dünya ligine taşıyacağız. Fuar ülke sınırlarını aşarak yabancı coğrafyalarda çok daha hızlı büyüyecek. Bunun için de potansiyelimizin olduğuna inanıyoruz. İran çok hareketli bir pazar. Rusya da aynı şekilde. Kuzey Afrika hâlâ çok cazip. Avrasya ise dünyada hâlâ ekonomik büyüme hızını koruyabilen coğrafyalardan biri. Nüfus, gelir ve şehirleşmenin artmasıyla birlikte bu coğrafya çok hızlı büyümeye devam edecek. Bu anlamda mobilya ve inşaat sektörü için bu bölgede büyüme durmayacak. Çok büyük fırsatlar var. Eskiden biz TÜYAP’ın imkanları ile bu coğrafyaya ulaşmaya çalışırken, şimdi REED’in imkanları da bunun üstüne eklendi. REED’in dünyada 43 ülkedeki ofisi fuarımızın tanıtımını ve satışını yapıyor. Dünyanın farklı ülkelerindeki dernek ve firmalarıyla daha rahat iletişime geçmemizi sağlıyor. Tüm bunları birleştirdiğimizde yurt dışında istediğimiz hedefleri tutturacağımıza inanıyoruz.
Bu stratejiler çerçevesinde katılımcı ve ziyaretçilere nasıl yenilikler getirmeyi planlıyoruz? Proje ve çalışmalarınız var mı bu konuda?
Ali MUHARREMOĞLU: Bu yıldan itibaren hayata geçirmek istediğimiz birkaç proje var. Fuarın verimliliğini artırmaya yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Fuarımızda 65 bin civarında ziyaretçiyi, 700 katılımcı firmayı ağırlıyoruz. Bu kalabalık içinde doğru alıcı ile doğru ziyaretçiyi buluşturmak çok önemli. Hedefimiz bunu daha erken bir zamanda fuardan önce gerçekleştirmek. Bu geçmişte zor bir organizasyondu. Ama bugün buna imkan verecek teknolojik bir altyapı var. İnternet altyapımızı 2016 yılında tamamen değiştiriyoruz. Buna göre sistem şöyle işleyecek; fuara gelecek ziyaretçi kalıtımcıları önceden inceleyip tanıyacak, kendi ihtiyacına uygun firmayı önceden belirleyip seçecek ve fuardan önce randevusunu alıp fuara geldiğinde görüşmelerini yapacak. Bu yıl bu sistemi deneme amaçlı olarak kullanıyoruz. 2016’da bunu çok daha etkin bir şekilde kullanacağız. 2016, projenin asıl başlangıç yılı olacak.
İkinci bir çalışmamız daha var. O da internet sitemiz üzerinden işleyecek bir sistem. Fuara gelenlerin dışında fuara gelmeyen çok ciddi bir ziyaretçi kitlesine sahibiz. Firmalar fuarımızın internet sitelerini çok yakından takip ediyorlar. Sitemizdeki firmaları bulup iletişime geçebiliyorlar. Fuar sitelerimizi her yıl yaklaşık 200-300 bin kişi ziyaret ediyor. Biz bu kişileri nasıl daha etkin sektöre ve fuara dahil edebiliriz ve fuar katılımcılarına sitemiz üzerinden nasıl daha fazla fayda sağlayabiliriz, onun çalışmasını yapıyoruz.
Peki siz de son olarak firmalara daha verimli fuarlar geçirmeleri anlamında nasıl bir tavsiyede bulunmak istersiniz?
Ali MUHARREMOĞLU: Biz fuar öncesi, sonrası ve fuar deneyimi olarak her dönemde teknolojik ve yüz yüze neler yapılabileceği üzerine projeler geliştiriyoruz ve geliştirmeye de devam edeceğiz. Ziyaretçi ve katılımcıların ihtiyaç ve beklentilerini daha iyi ölçümleyip, bunlar doğrultusunda nasıl daha etkin çözümler üretebiliriz bunların arayışını sürdüreceğiz. Araştırmaya çok ciddi bütçe ayırdık. Elimizdeki datayı inceleyip yeniliyoruz. Biz bu tür hazırlıklar yaparken katılımcıların da fuarı daha verimli geçirmeleri için bir noktada şu tavsiyede bulunabilirim; firmaların geçmişteki alışkanlığı bırakmaları gerekiyor. ‘Ben 2 ay sonraki fuara katılayım’ deme dönemi bitiyor artık. Fuarın bitmesinin ardından bir sonraki yıla hazırlık, üretim ve planlama yapmaları gerekiyor. Bunu da sektörü ve firmaları bilinçlendirerek ve birlikte yaratacağımız sinerji ile yapacağımızı düşünüyorum. Bu işbirliğiyle fuarlar firmalarımız için daha verimli ve kazançlı geçecektir.