Ağaç işleme makine sektörünün mevcut durumunu ve gelecek yıllarda sektörde neler olacağını öğrenmek adına bir araya geldiğimiz UVTEK Yönetim Kurulu Başkanı Metin Arslan, tüm dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri olan dijitalleşme konusuna dikkat çekti. Teknolojik yenilikleri yakından takip eden ve bunu ürünlerinde başarılı bir şekilde kullanan firmalar olduğu gibi, çağın gerisinde kalan firmaların da mevcut olduğuna değinen Arslan; “Dijitalleşmeye, teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan firmalar oyun dışında kalacak” ifadelerinde bulundu.
Ağaç işleme makine sektörüne ilişkin sorumlarımızı cevaplayan UVTEK Yönetim Kurulu Başkanı Metin Arslan, Türk makineciliğinin yurt dışındaki bilinirliğinin daha da artması için pazarlama çalışmalarının ve distribütörlük ağının önemine dikkat çekti. 2024 yılının sektör için daha parlak geçmesini ümit ettiğini söyleyen Arslan, firmaların ürün kalitesini her geçen yıl daha da artırdığının altını çizdi.
2023 yılı ağaç işleme makine sektörü için genel olarak nasıl geçti? 2024 yılı ile ilgili öngörüleriniz nedir?
2023 yılında yurt içinde uzun yıllardır çalıştığımız firmalarla ticaretimiz devam etti. Biz daha çok büyük hatlar ürettiğimiz için; kapasite artırımı yapan ya da yeni yatırımlar yapan firmalarımızla yıl içinde çalışmalarımızı sürdürdük. 2023 bizim açımızdan çok sıkıntılı bir yıl olmadı lakin umduğumuzu bulduğumuz bir yıl da olmadı. Sektör açısından da hangi tip makine ürettiğine bağlı olarak firmaların yılı nasıl geçirdikleri değişim gösterecektir. Biz daha çok finishing sektörüne iş yaptığımız için diğer firmaların nasıl bir yıl geçirdiklerini tam olarak bilmiyorum. Benim açımdan genel anlamda bir şeyler söylemek zor olur. Biz sadece ağaç işleme sektörüne çalışmıyoruz, aynı zamanda cam sektörüne de çalışıyoruz. Bizim için 2023; cam sektöründe parlak bir yıl oldu. Bunu ben 2023 yılında yaşanan deprem felaketinden sonra başlayan inşaat furyasına bağlıyorum. Bu furyanın başlamasıyla beraber özellikle cam şirketleri yatırıma girdiler. Elbette bu yatırımlar da bize olumlu yansıdı. Ancak ağaç işleme sektöründe henüz daha beklediğimiz hareketlenmeyi göremedik çünkü önce inşaatın bitmesi gerekiyor. 2024 için konuşursak Türkiye’de; inşaat sektöründe yaşanacak olan gelişmeyle beraber ağaç işleme sektörü açısından daha iyi bir yıl yaşayacağımızı ümit ediyorum.
“Sektörün kendisini geliştirmesine yurtdışı odaklı büyüme katkı sağladı”
Ağaç işleme makine sektörü son 10 yıl içinde özellikle üretimde çok büyük yol kat etti. Siz, bu süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Üretim alanındaki başarının devamı için neler yapılması gerekiyor?
Ağaç işleme makine sektörü üretim alanında gerçekten çok büyük ilerleme kaydetti. Bu başarı elbette hedeflerimizi de büyüttü. Sektör paydaşları olarak yurt dışında büyümek hepimizin hedefi. Pandemi ile beraber birçok firma yurt dışına açıldı, kapasitesini artırdı, ürün kalitesini yükseltti. Pandeminin getirdiği dezavantajlar sonrası gerçekleştirilen bu çalışmalarla beraber yurt dışında önemli bir yol alınmış oldu. Son iki-üç yılda yurt dışında belli bir büyümeye erişildi, bu da bizim sektörün kendisini daha da geliştirmesine olanak sağladı. Bu çalışmalar; Türk makinesinin uluslararası alanda tanınırlığının artmasını sağladı. Elbette vizyonumuzu ve hedeflerimizi düşünürsek bu yeterli bir seviye değil. Yurt dışına açılan firmalar; bu kapsamda ürün kalitelerini geliştirdi. Artan ürün kalitesi; yurt dışında pozitif bir algı sağladı. Tabii bunlar yavaş yavaş oluyor, birden olmuyor. Bundan sonrası için de firmalar; kaliteden ödün vermeden, satış sonrası hizmetlere de ağırlık verip müşteri memnuniyetini ön planda tutarak yurt dışındaki faaliyetlerini artırmaya yönelik çalışmalarına devam edecektir diye düşünüyorum.
“Yeniliklere sırtını çeviren firmaların bir geleceği olduğunu düşünmüyorum”
Dijitalleşme son dönemin en önemli gündem maddelerinden. 5G, nesnelerin İnterneti (IoT) ve yapay zeka gibi birçok terim hayatımıza girdi. Biz bu anlamda neredeyiz, bu teknolojiyi yakalayabiliyor muyuz?
Dijitalleşme önemli bir gündem maddesi. Akıllı teknolojileri kullanmak çok önemli çünkü her şey otomatikleşiyor ve özellikle mavi yakalı personel bulmak hepimiz için ciddi bir sorun haline geldi. Bütün firmalar, bu sebeplerden dolayı; daha otonom, daha kendi kendine çalışan sistemler kullanmak istiyor. Sektörün de kendini bu şekilde yenilemesi gerekiyor ve bu gelişmelere de açık olması lazım. Bu anlamda teknolojik yenilikleri yakından takip eden ve bunu ürünlerinde başarılı bir şekilde kullanan firmalar olduğu gibi, çağın gerisinde kalan firmalar da mevcut. Biz, Gebze’de; Teknopark bünyesinde bir şube açtık. Bu şubemiz; yazılım, yapay zeka ve robotik sistemler üzerine çalışmalar geliştiriyor. Bizim gibi çalışan, bu anlamda faaliyet gösteren başka firmalar da orada bulunuyor. Ancak işin geneline baktığımızda bizim gibi çalışan firmaların şu an için yeterli olmadığını düşünüyorum. Sektör olarak bu alanda gerideyiz ama bu konunun aşılması için TÜBİTAK’ın ve devletin verdiği çok önemli destekler de bulunuyor. Sektörümüzün; bu desteklerden yararlanarak yol alması gerekiyor. Dijitalleşmeye, teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan firmalar oyunun dışında kalacak. Bu tarz yeniliklere sırtını çeviren firmaların bir geleceği olduğunu düşünmüyorum.
“Global pazarda varlığımızı çok daha iyi hissettirmemiz için şansımız var”
Sektör olarak global piyasada bulunduğunuz konum hakkında ne söylemek istersiniz? Daha iyisi için neler yapılmalı?
Global sektörde her yıl yükseldiğimiz kesin. Ancak Türk firmaları ilerlerken, karşı taraf da yerinde durmuyor, onlar da ilerliyorlar. Sektörü domine eden ülkelerin satış rakamlarıyla bizim satış rakamlarımız arasındaki makas aralığı bir hayli fazla. Bu farkın kapanması için daha fazla çaba sarf etmemiz lazım. Biz daha yolun başındayız. Marka imajlarını hepimizin arttırması gerekiyor. Global markaların seviyesine gelmek kolay bir iş değil, bu konuda ciddi yatırımlar yapılması şart. Bu tür yatırımlarda; devlet desteğinin olması, bizler açısından çok önemli çünkü marka imajını arttırmaya yönelik çalışmaların ciddi maliyetleri oluyor. Türk makinecileri olarak Almanya, İtalya gibi sektörün en üst ülkeleriyle rekabet ediyoruz, diğer taraftan da Uzak Doğu’nun fiyat baskısıyla mücadele etmeye çalışıyoruz. Bundan dolayı desteklenmeye ihtiyacımız var. Biz; işin başındayız ve bunu da azimli bir şekilde çalışarak devam ettirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Eskiden Almanya ve İtalya’dan sonra Türkiye’nin adı geçmiyordu ama şimdi Türkiye bu iki ülkeden sonra üçüncü ülke konumunda. Daha iyi konumlara gelebilmemiz, global pazarda varlığımızı çok daha iyi hissettirmemiz için şansımız var.
“Enflasyonist ortamda yıllık bütçe dahi yapılamıyor”
Dünyamız son birkaç yıldır olağanüstü süreçlerden geçiyor. Bu gelişmeler de dünya ekonomisinde değişim yaşanmasına neden oluyor. Bunlarla ilgili olarak Türk ağaç işleme makine sektörü, dünya ekonomisindeki değişimlere karşı ne gibi önlemler alıyor?
Günün sonunda her firma kendi önlemini alıyor elbette. Rusya, İran gibi ülkelere ambargo uygulanmasından dolayı ticaret; sıkıntılı olsa da halen yapılmaya çalışılıyor. Burada önemli bir pazar var, bizim gibi firmalar bu pazarlara ürün satmaya çalışıyor. Pandemi ve sonrasında yaşanan savaşlar; ticarete büyük zarar verdi. Enflasyonun yükselmesi, yatırım yapan firmalar için ciddi sıkıntılara neden oldu. Bu enflasyonist ortamda şu an yıllık bütçe dahi yapılamıyor. Eskiden üç yıllık bütçeler yaparken şimdi yıllık bütçe yapmak dahi sıkıntılı bir hal almaya başladı. Şu an için üç aylık, altı aylık öngörülebilen bütçelerle iş yapılmaya çalışılıyor. Bu kapsamda finansman yapısını güçlendirmemiz gerekiyor. Tabii bunu gerçekleştirmek de çok kolay olmayacak.
“Ticaret yapılan ülkelerdeki distribütör ağının çok geniş olması gerekiyor”
Sizce sektörün en önemli 3 hedef pazarı hangisi? İhracat pazarlarını genişletmek için neler yapılması gerekiyor?
Amerika kıtası; bizim hedef pazarlarımızın bence başında yer alıyor. İkinci olarak, Türkiye’nin 20–30 sene önceki durumuna sahip olan Kuzey Afrika pazarı önemli bir hedef pazar. Son olarak da; Rusya-Kafkasya bölgesi. Buralarda ihracatın geliştirilmesi için çalışmalar yapılması gerekiyor. Tabii burada bir tezatlık da söz konusu. Bir yanda Amerika, bir yanda da Rusya ile ticaret yapıyorsunuz. Birine ticaret yaparken öbürüyle sıkıntı yaşamanız mümkün. Bu sebepten ötürü burada bir açmaz oluşuyor ama yine de bizim için önemli pazarlar. Bu bölgelerdeki varlığımızı büyütmek için tanıtım ve fuar çalışmaları çok önemli ama özellikle o ülkelerdeki distribütör ağının da çok sıkı olması gerekiyor çünkü buradan tek tek o bölgelere satış yapmak çok zor. Bütün bölgeler için düzgün iş yapan, teknik servis konusunda destek verebilecek bölgesel distribütör ağını genişletmek çok önemli. Yine bu bölgelerin; dijital ortamlarda pazarlama faaliyetlerini destekleyebilecek çalışmalar da gerçekleştirmek gerekiyor.
“AİMSAD, Türk makineciliğinin uluslararası pazarda tanınması için çalışıyor”
Son olarak AİMSAD için neler söylemek istersiniz?
AİMSAD; bu konuda elinden gelen ne varsa yapmaya çalışıyor. Biliyorsunuz ben de AİMSAD Yönetim Kurulu Üyesiyim ve tüm yönetim kadromuzla birlikte gerek dernek gerekse üyelerimiz maksimum faydayı sağlasın diye elimizden geleni yapıyoruz. AİMSAD, Türk makineciliğinin uluslararası pazarda tanınması, adına pazarlama çalışmalarına çok önem veriyor. AİMSAD’ın bu çalışmalarını artırarak devam etmesi gerekiyor. AİMSAD, belli bir kalite standardında makinelerin üretilmesi için üyelerini; teşvik ediyor. Türkiye’de üretilen makinelerin belli bir kalitede olduğunu ispatlamaya yönelik sürdürdüğü çalışmalarla potansiyel firmalara bizlerin tanıtımını gerçekleştiriyor. Bu çalışmaların imkanlar ölçüsünde devam ettirilmesi gerekiyor. AİMSAD; dernek olarak bu konuda çok iyi bir yerde bulunuyor. Üye sayısı itibariyle derneğe olan ilginin çok yoğun olduğunu ve AİMSAD’ın, sektöre; çok büyük katkı sağladığını son olarak söylemek isterim.
“Firmalar birbiriyle iş birliği içinde olmalı”
Ağaç işleme makineleri sektörünün çözüm bekleyen ilk 3 ana sorunu nedir? Bu sorunlarla ilgili çözüm önerileriniz nedir?
- Vize sıkıntısı ciddi bir problem. Çalışanlarımızın özellikle de teknisyenlerimizin yurt dışına kolaylıkla gidip gelememesi sektörün sıklıkla karşı karşıya kaldığı bir sorun. Bu problemi bizim değil, daha büyük çevrelerin bir araya gelip çözmesi gerekiyor.
- Kalite anlamında standartların altında olan firmaların yurt dışında iş yapıyor olması, Türk makine ve makinecisine olan algıya olumsuz yönde zarar veriyor. Türkiye’deki herhangi bir A veya B firmasından makine alan ve bu makineden, firmadan, satış sonrası verilen hizmetlerden memnun kalmayan müşteriler onlarla beraber sizi de aynı kefeye koyuyor. Zaman zaman bunları yaşıyoruz ve görüyoruz. Beraber büyümek, kaliteyi artırmak gerekiyor ki, ülke imajı oluşsun. Bu nedenle ürün kalitesini geliştirme konusunda almamız gereken yollar var.
- Firmaların iş birliği içerisine girmesi gerekiyor. Bu tarz iş birlikleri sektörde az da olsa yapılıyor ama bunların artıp daha fazla iş birliği içerisinde olmak gerekiyor.