Fokus Röportajı kapsamında sorularımızı yanıtlayan Baromak Genel Müdürü Onur Özbek, Türk ağaç işleme makine sektörünün içerisinde bulunduğu değişimi, sektör olarak dünya pazarlarında hak ettiği yeri alabilmek için yapılması gerekenleri değerlendirdi. Satış-pazarlama faaliyetlerinin firmalar için kritik önem taşıdığına değinen Özbek; “Dünyada kimsenin üretemediği en teknolojik makineyi üretseniz bile doğru bir pazarlama yapıp, bu makineyi olması gereken fiyata ve olması gereken ödeme yöntemiyle satamadığınız sürece çember tamamlanmıyor ve maalesef başarı gelmiyor. Bunun için hep bahsettiğim vizyon olgusu devreye giriyor. Doğru tasarım, doğru pazarlama yöntemi ve işlevsellik birleştiği zaman hem iç pazarda hem de dış pazarda başarılı olamama şansınız yok” dedi.

Türkiye’deki makine sektörleri içerisinde en yenilikçi, en atak ve en çok gelecek vadeden sektörün ağaç işleme makineleri sektörü olduğunu belirten Baromak Genel Müdürü Onur Özbek; “Şu anda biz sanayiciler kendi öz kaynaklarımızla ve bir kısım banka kredisi imkanlarıyla sürekli yatırım yapmaya çalışıyoruz, sürekli en iyiyi üretmeye çalışıyoruz ve sektörde dış ticaret fazlası vererek ülkemiz adına gurur kaynağı oluyoruz. Yatırım yapmadığınız an geriye düşüyorsunuz, başarılı olmak istiyorsanız makine üretiminde kullandığınız makine ve ekipman konularında en iyi markalarla çalışmanız gerekiyor ve makine parkınızı devamlı güncel tutmanız gerekiyor. Eğer yatırım yapmayıp çağın gerisinde kalmış tezgahlarla üretim yapmaya devam ederseniz ürettiğiniz makineler dünya pazarındaki rakiplerinizle rekabet edebilir halde olmuyor” diye konuştu.

  • Sektörün üretim faaliyetlerini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler yapılmasını öngörüyorsunuz?

Türkiye’de ağaç işleme makineleri sektörü son dönemde bence çok olumlu bir değişim içerisinde. Aslında buna bir kabuk değiştirme de diyebiliriz. Sektördeki ya da sektöre yeni giren yüksek vizyon sahibi firmaların yapmış olduğu yatırımlar, makinelerinde teknolojik altyapıya ve tasarıma önem vermeleri sektördeki köklü firmaların da kendilerini değiştirmesi, geliştirmesi ve daha katma değerli makineler üretmesi için itici bir güç oldu. Özellikle son beş yıldır üretilen makinelerin büyük bir kısmında teknolojiyi ve tasarımı ön planda görüyoruz, bunun yanında firmalarda yönetime geçen ve sektöre yeni giriş yapan genç arkadaşlarımızın farklı bakış açısı, ihracat öncelikli çalışması, yurt dışındaki rakipleri iyi analiz edip onlardan daha iyi olmak adına çalışmalar yapması Türkiye ağaç işleme makineleri sektörünü bambaşka bir yere taşıyor ve taşımaya da devam edecek. Her zaman söylediğim ve çok değer verdiğim bir söz vardır; “Rekabet eğer doğru yönetilirse tüm firmalar için kaliteyi arttırıcı en önemli unsur olur.” Bence ülkemizin jeopolitik konumu, genç nüfusu ve en önemlisi güçlü yan sanayi ağı makine üretimi ve satışı açısından bizi diğer ülkelere göre oldukça şanslı kılıyor.Evet tabii ki, üretim çok zor bir süreç. Ayrıca ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar bizi oldukça zorluyor. Ama inandığım tek bir şey var ve iş hayatımı tamamen bu inançla sürdürüyorum, iş hayatı zorluklarla dolu ve sorunlar hiçbir zaman bitmeyecek, bizler mazeretlerle zaman kaybetmediğimiz sürece, her zaman en kaliteliyi yapıp  yüzde 100 müşteri memnuniyeti odaklı olduğumuz sürece, yatırımdan vazgeçmediğimiz sürece, teknolojiye, tasarıma ve marka imajına önem verdiğimiz sürece ve bunların hepsini yaparken dürüst ve samimi olduğumuz sürece Türkiye ağaç işleme makineleri sektörü zirvenin en güçlü adaylarından birisi olacaktır.

  • Sektörün teknoloji odaklı faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Dijital dünyaya ayak uydurmak anlamında neler yapılmalı?

Her sektörde olduğu gibi ağaç işleme makineleri sektörü de dünya genelinde çok hızlı bir teknolojik değişim içerisinde. Artık mobilya firmaları daha az insanla, daha az hata payıyla ve çok daha hızlı çalışmak istiyor. Bunun da tek yolu makinelerdeki teknolojik yenilikler. Makine firmaları da kurdukları Ar-Ge merkezleriyle birlikte makineleri daha teknolojik hale getirmek için ciddi bir çalışma içerisindeler. Ülkemizde de son dönemde bu konuda ciddi yatırım yapan ve yol alan firmaları görüyoruz ve ben gerçekten bununla gurur duyuyorum. Yazılım, otomasyon ve mekanik konularda Türk ağaç işleme makinelerinin son yıllarda geldiği nokta gerçekten sevindirici ve geleceğe dair umut verici. Bundan sonrası için bence teknoloji odaklı faaliyetler konusunda yapılması gereken iki önemli şey var. Bunlardan birincisi yazılıma önem vermek ama yazılımı destekleyici sağlamlıkta ve güçte bir mekanik yapıyla. İkincisi ise gerçek anlamda iş çıkartacak nitelikli Ar-Ge merkezlerini sektör geneline yayıp yurt dışındaki rakiplerimizin yaptığı teknoloji hamlelerinin üstüne çıkmak için çalışmalar yapmak. Benim için gerçek başarı Avrupa’daki bir makineden esinlenip o makine kalitesinde bir makine yapmak değil, benim için başarı Avrupa’daki firmanın benim makinemden ve makinemdeki üstün teknolojiden esinlenmesini sağlamaktır.

“PAZARLAMA VE SATIŞ YAPAMADIĞINIZ SÜRECE NE ÜRETTİĞİNİZİN HİÇBİR ÖNEMİ KALMIYOR”

  • Sizce sektör bu dönemde iç pazara mı, ihracata mı, yoksa her ikisine de mi odaklanmalı? Neden? En önemlisi sizce hangisi?

Bence Türkiye’de makine sektörleri içerisinde en yenilikçi, en atak ve en çok gelecek vadeden sektör ağaç işleme makineleri sektörü.Benim, sektörümüzün gücüne ve yapabileceklerine inancım tam ve çok yakın bir zamanda Türkiye’yi bu alanda dünya devi yapacağımızla ilgili en ufak bir şüphem yok. Tabii bu süreç ilerledikçe bizim de omuzlarımızdaki yük günden güne artacak çünkü ben en önemli misyonumuzun bireysel zenginlik değil, ülke zenginliği yaratmak olduğunu düşünüyorum. Bunu yapabilmemiz için de en önemli şey cari açığın kapanmasına katkıda bulunmak. Bu da hem ihracata hem de iç pazara aynı anda odaklanırsak yapabileceğimiz bir şey. Ülkemizdeki üretim süreçlerinden övgüyle bahsettim ama şunu hiçbir zaman unutmamak gerekiyor ki, pazarlama ve satış yapamadığınız sürece ne ürettiğinizin hiçbir önemi kalmıyor. Dünyada kimsenin üretemediği en teknolojik makineyi üretseniz bile doğru bir pazarlama yapıp, bu makineyi olması gereken fiyata ve olması gereken ödeme yöntemiyle satamadığınız sürece çember tamamlanmıyor ve maalesef başarı gelmiyor. Bunun için hep bahsettiğim vizyon olgusu devreye giriyor. Doğru tasarım, doğru pazarlama yöntemi ve işlevsellik birleştiği zaman hem iç pazarda hem de dış pazarda başarılı olamama şansınız yok.Bunu da başarılı bir şekilde yapabilmek için şirketlerin pazarlama ve satışı iki ayrı süreç olarak ele alıp, iki süreçte de profesyonel yöneticilerle çalışıp, belirlenen yol haritasını takip etmeleri gerekiyor. Maalesef pazarlamaya, satışa ve kurumsal marka vizyonuna ayrılması gereken bütçeleri gereksiz maliyet gibi gören firmaların uzun vadede ne iç pazarda ne de dış pazarda başarılı olma şanslarının olmadığını düşünüyorum. Bu konuyla alakalı kendi firmamdan örnek verecek olursam, Baromak olarak biz pazarlama ve satış faaliyetlerini tamamen iki ayrı süreç olarak yönetiyoruz, bu iki süreç ne kadar birbiriyle iç içe gibi gözükse de tamamen ayrı kulvarlarda yönetiyoruz. Aslına bakarsanız en az bu süreçler kadar önemli bir de satış sonrası süreci var. Bu süreç de aslında pazarlama sürecinin bir parçası çünkü satış sonrası müşterimize verdiğimiz kaliteli hizmet ile yüzde 100 müşteri memnuniyeti sağlayarak müşteri sadakatini sağlıyoruz ve müşterilerimiz bizim için otomatik birer pazarlama silahına dönüşüyor. Çünkü makine alacak her müşteri siz ne kadar ürününüzü tanıtırsanız tanıtın makineyi kullanan bir firmanın vereceği referansa daha fazla önem verir. Firma dinamiklerimize özel olarak yazılmış CRM programında pazarlama, satış ve satış sonrası süreçleri çok hassas bir şekilde yönetiyoruz. Bu da bizim hem dış hem de iç pazarda başarılı olmamızı sağlıyor. Baromak olarak şu an 42 ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Toplam satışlarımızın yüzde 70’lik kısmını ihracat oluşturuyor. Bu da hem nakit akışımız için önem arz ediyor hem de Türkiye ekonomisine cari açığı kapatma konusunda destek oluyor olmamızdan kaynaklı bizi gururlandırıyor.

“HER SENE DIŞ TİCARET FAZLASI VEREN BİR SEKTÖR İÇİN DEVLETİN BİR POZİTİF AYRIMCILIK YAPMASI GEREKİYOR”

  • Sektör olarak devletten beklentileriniz neler?

Türkiye’de ağaç işleme makineleri sektörü yıllardır dış ticaret fazlası veren nadir sektörlerden biri. Bu da demek oluyor ki, Türk sanayiciler bu alanda başarılarını ispat etmiş durumda. Benim devletten beklentim şu yönde, eğer bir alanda başarı varsa bu alanın üzerine gidilmeli ve dünyada bu alanda nasıl en iyilerden biri oluruz diye araştırılmalı. Şu anda biz sanayiciler kendi öz kaynaklarımızla ve bir kısım banka kredisi imkanlarıyla sürekli yatırım yapmaya çalışıyoruz, sürekli en iyiyi üretmeye çalışıyoruz ve sektörde dış ticaret fazlası vererek ülkemiz adına gurur kaynağı oluyoruz. Yatırım yapmadığınız an geriye düşüyorsunuz, başarılı olmak istiyorsanız makine üretiminde kullandığınız makine ve ekipman konularında en iyi markalarla çalışmanız gerekiyor ve makine parkınızı devamlı güncel tutmanız gerekiyor. Eğer yatırım yapmayıp çağın gerisinde kalmış tezgahlarla üretim yapmaya devam ederseniz ürettiğiniz makineler dünya pazarındaki rakiplerinizle rekabet edebilir halde olmuyor. Ayrıca üretim yapıyor olduğunuz tesisin büyüklüğü, lokasyonu ve imkanları kaliteli üretim yapabilmeniz için çok önemli. Bunun yanında bir diğer önemli unsur kalifiye elemanlarla çalışmak. Yukarıda saydığım üç unsur bizim dünya ile yarışmamızda hayati önem taşıyor. Fakat bu üç unsurun aynı anda doğru bir şekilde sağlanması için çok ciddi bir finansal güç gerekiyor. Biz sanayiciler elimizden geldiğince bu unsurları sağlamaya çalışıyoruz ama her sene dış ticaret fazlası veren böyle önemli bir sektör için devletin bir pozitif ayrımcılık yapması gerekiyor diye düşünüyorum. Gerçekten teknolojik yatırım yapan, gerçekten istihdama katkı sağlayan, ihracat yapan firmalara üretim alanı, teknolojik yatırım, nitelikli personel, sigorta ve vergi konularında destek verirse firmalar şu anki pozisyonlarının çok daha üzerinde bir yere geleceklerdir.

“KALİFİYE ELEMAN TÜRKİYE’NİN GENEL SORUNU”

  • AİM üreticileri için son derece önemli olan kalifiye eleman sorunu için düşünceleriniz nelerdir?

Maalesef kalifiye eleman sorunu sadece ağaç işleme makineleri sektöründe değil her sektörde var. Bu sebeple ben bu sorunu sektörümüz için özelleştirmek istemiyorum ve bunu Türkiye’nin genel bir sorunu olarak görüyorum. Bizim ağaç işleme makineleri dışında otomotiv, ambalaj, mobilya ve endüstriyel hortum alanlarında da faaliyetlerimiz var. Maalesef bu sektörlerin hepsinde aynı sıkıntıyı yaşıyoruz. Sorun sadece kalifiye eleman bulmak değil, beyaz yaka, mavi yaka ve gri yakada da aynı problemler mevcut. Bu problemlerin ana kaynağı meslek liselerine ve meslek kurslarına gereken önemin verilmemesi ve maalesef gençlerimizin birçoğunun hiçbir eğitimi ve tecrübesi olmadığı halde hemen masa başı ve yüksek maaşlı bir iş istemesi. Biz Baromak olarak bu sorunla birkaç farklı şekilde savaşıyoruz. Çok tecrübeli bir insan kaynakları departmanız var. Bu bölümdeki arkadaşlarla her yıl sonunda bir sonraki yılın insan kaynakları bütçesini hazırlarken stratejilerimiz ve hedeflerimiz doğrultusunda ne tarz ve kaç adet personel yatırımı yapacağımızı konuşuyoruz. Arkadaşlarımız da bu doğrultuda çalışmalarına başlıyorlar, son dakikaya bırakmadığımız ve zamana yaydığımız için hem doğru personelleri bulmak için ciddi bir zamanımız oluyor hem de kritik pozisyonlarda doğru ve kalifiye personeli bulamayacağımızı düşünürsek daha az tecrübeli arkadaşları istihdam edip firma içerisinde mesleki kurslar organize edip istediğimiz seviyeye getirmeye çalışıyoruz. Bu şekilde disiplinli bir çalışmayla kalifiye personel sorununu çözebiliyoruz. Bunu yaparak hem çalışanların geleceğine dair bir fayda sağlıyoruz hem firmamız için fayda sağlıyoruz hem de ülkemiz için nitelikli personel yetişmesine destek oluyoruz.

“DERNEK ÜYESİ TÜM FİRMALARIN ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYUP, SEKTÖR TANITIMI İÇİN AİMSAD İLE BİRLİKTE HAREKET ETMESİ GEREKİYOR”

  • AİMSAD’a önerileriniz var mı?

AİMSAD sektör için gerçekten ne kadar önemli olduğunu son dönemde imza attığı işlerle gösteriyor. Fuar organizasyonları, sektör temsilcilerini bir araya getirme ve iletişimin kuvvetlendirilmesi, yurt dışında Türk ağaç işleme makine sektörünü tanıtma ve yurt dışından gelen makine taleplerinin sektörle paylaşılması gibi birçok konuda AİMSAD aktif olarak görev alıyor. Benim AİMSAD’a şöyle bir önerim olabilir; Türkiye ağaç işleme makineleri gerçekten harika işlere imza atıyor ama ne kadar kaliteli işler yaparsak yapalım daha önce de söylediğim gibi tanıtım, reklam, pazarlama ve marka imajı çalışmaları yapmazsanız çok bir anlam ifade etmiyor. Bence AİMSAD’ın özellikle yurt dışında sektörümüzü daha iyi tanıtması için uzun bir dönem sürecek ve altyapısı çok profesyonel ajanslar tarafından hazırlanmış özel bir reklam kampanyası yürütmesi gerek fuarlarda gerek de fuar harici doğru mecralarda tanıtım günleri ve özel organizasyonlar yapması gerekir. Özellikle mobilya üretiminin yoğun olduğu Almanya, İtalya, Amerika gibi prestijli pazarlarda bahsettiğim bu çalışmanın çok doğru bir şekilde yapılması sektörümüze merak uyandıracak ve talebi arttıracaktır. Bence her şeyden önemlisi düşük kar marjıyla çok yüksek adette makine satmak değil maksimum karla katma değeri yüksek makineler üretmek ve bunların satışına konsantre olmaktır. Türk makinelerini de dünyaya bu şekilde tanıtacak en önemli kurumun AİMSAD olduğunu düşünüyorum. Bu tanıtımla ilgili ciddi bir bütçe oluşturulmalı ve dernek üyesi firmalar elini taşın altına koymalı. AİMSAD maalesef birçok dernek üyesinin gözünde fuarlara indirimli katılmanın anahtarı, çoğu firma AİMSAD’a sadece fuarlara indirimli katılmak için üye oluyor. Dernek üyesi tüm firmaların elini taşın altına koyup sektör tanıtımı için AİMSAD ile birlikte hareket edip, aktif rol almasını gerekiyor. Biz Baromak olarak dernekle alakalı her türlü organizasyonda hem maddi hem de manevi olarak yer almaya her zaman hazırız çünkü daha önce de söylediğim gibi hem AİMSAD’a hem de sektörümüzün gücüne inancımız tam.