Kadınların iş dünyasındaki varlığını güçlendirmek, eşitlikçi politikalarla sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek ve toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla kurulan Kadın Dostu Markalar Platformu’nun Kurucusu Nazlı Demirel ile planlanan projelerini, kadınların karşılaştığı engelleri aşmaya yönelik çözüm önerilerini ve eşit bir iş dünyası için yapılması gerekenleri konuştuk.

Kadınların iş hayatında karşılaştıkları zorlukları aşmaları, hak ettikleri eşit fırsatlara ulaşmaları ve güçlü bir ekonomik ekosistem oluşturulması için çalışan Kadın Dostu Markalar Platformu, Türkiye genelinde geniş bir etki alanı oluşturmayı hedefliyor. Platformun Kurucusu Nazlı Demirel, hem kendi ilham veren girişimcilik hikayesini hem de platformun hedefleri doğrultusunda attığı adımları paylaştı.

 Kadın Dostu Markalar Platformu neler yapıyor?

2020 yılında, kadınların iş hayatında ve toplumda hak ettiği eşit hak ve özgürlüklere ulaşması, bu yönde kurumsal ve toplumsal bilincin iyileşmesi ve eşitsizliklerin giderilmesine katkı sunmak amacıyla kurulan Kadın Dostu Markalar Platformu, kurulumundan kısa bir süre sonra da yayın hayatına başlayan haber sitesi www.kadindostumarkalar.org etrafında gerçekleştirdiği çalışmalar, organizasyonlar ve sosyal projeleriyle kurumsal ve toplumsal farkındalık yaratmak için kapsamlı çalışmalar yürütüyor. Şu günlerde Türkiye’nin 81 iline yayılması planlanan Kadın Dostu Marka Endeksi Çalışmasının ilk etabı Ankara Kadın Dostu Markalar Endeksi’ni Kasım 2024’te hataya geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Endeks kapsamında elde edilen veriler, akademisyenler ve uzmanlardan oluşan çok özel bir danışma ve değerlendirme kurulu tarafından incelenerek, kurumsal gelişimi destekleyecek ve kurumların sürdürülebilirlik adımlarına rehberlik edecek öneri setleri oluşturulması süreçleri takip ediyor. Endeks, şirketlerin ESG (Çevresel, Sosyal, Yönetişim) normlarına uyum sağlamalarına da büyük katkı sunacak, kurumların sürdürülebilirlik stratejilerini güçlendirecek ve eşitlikçi bir iş dünyası oluşturulmasına yönelik adımlar atılmasını teşvik edecek. 6 Mart 2025 tarihinde İş Sanat’ta 40’tan fazla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanının katılımıyla gerçekleşecek imza töreni ile iş dünyasında eş zamanlı olarak başlatılacak endeks araştırmasına start verilecek. Platform ayrıca Kadın Dostu Markalar Yetkinlik ve Gelişim Akademisi (KDM Akademi) ile özel sektör ve kamu kurumlarının ihtiyaç duyduğu eşitlikçi politikaları hayata geçirmelerine ve sürdürülebilir hale getirmelerine destek olmayı hedefliyor.

“Devletin, cinsiyet eşitliğini destekleyici politikalar geliştirip ivedilikle hayata geçirmesi gerekiyor”
  • İş dünyasında cinsiyet eşitliği adına yapılması gereken en acil üç şey sizce nedir?

Ben gelecekten umutlu bir kadın girişimciyim. Benim, Türkiye’nin gelecek süreçte, yeni yetişen nesillerin de etkisiyle birlikte, ayrımcılığın gitgide azaldığı, çocuklarımızın cinsiyet, dil, din, ırk ayrımı yapmadan dünya vatandaşı olarak yetiştiği bir ortama sahip olacağına dair büyük umutlarım var. Bu pozitif bakış açısından hareketle iş dünyasında ve her sektörde, kadının etkinliğinin, katkısının ve varlığının katlanarak artacağı ve aynı zamanda yönetim kademelerinde de erkeklerle eşit düzeye ve haklara ulaşılacağı bir gelecek öngörüyorum. Ancak tabi ki bu geleceğe erişebilmek için atmamız gereken bazı adımlar bulunuyor. İşte bunların olması için atılması gereken en acil üç adımı bence şunlar oluşturuyor;

1- Toplumun her kesiminde ve yaş aralığında devlet ve sivil toplum örgütlerinin katkılarıyla gerçekleşen cinsiyet eşitliğine dair farkındalık eğitimleri.

2- Devletin, toplumsal huzuru ve iş hayatındaki verimliliği artırmaya yönelik cinsiyet eşitliğini destekleyici ve artırıcı politikalar geliştirip ivedilikle hayata geçirmesi.

3- Türkiye ekonomisinin belkemiğini oluşturan büyük holding ve şirketlerin öncülüğünde gerçekleşen, çalışanlarına yönelik iş hayatındaki cinsiyet eşitliğini destekleyen proje ve uygulamaları, bugüne kadar odağına almayan diğer tüm holding ve büyük şirketlerin de örnek alıp kendi çatısı altında hayata geçirmesi ve bu iş dünyasındaki cinsiyet eşitlikçi hareketin orta ölçekli firmalara da ilham olması ve elbette yönetim kurullarında da eşitlik modelli uygulamalara yer verilmesi.

Türkiye’de hem özel sektör hem de devlet politikalarında, kadınların iş hayatında daha etkin katılımını sağlayacak eşitlikçi yaklaşımların benimsenmesi ve eşit işe eşit ücret politikasına sahip çıkacak samimi bir tutumun acilen takınılması gerekiyor. Endüstrinin birçok alanında kadınlar aleyhine işleyen bir çifte standarda tanık oluyoruz. Bunu hep birlikte aşmak adına söz konusu alandaki farkındalığı en üst seviyeye çıkarmak gerekiyor. Bu devlet ve özel sektör iş birliği ile geliştirilecek değerli projelerle mümkün.

Özetlemek gerekirse, Türkiye’deki büyük ve orta ölçekli kuruluşların, tek tek bireylerin, STK’ların çabalarının yanında devletin koyduğu kotalar, yönetmelik ve kanunların devreye girmesiyle orta vadedeki projeksiyonun olumlu bir görünüme sahip olacağını düşünüyorum.

“Kurumsal ve toplumsal düzeyde ortak bir çaba gösterilmesi gerekiyor”
  • Kadınların iş hayatında yükselirken karşılaştığı cam tavan engellerini aşmak için sizce en etkili yöntemler neler olabilir?

Kadınların iş hayatında yükselmelerine engel olan cam tavan, ne yazık ki sadece ülkemizde değil dünyada gelişmiş ülkelerde bile güncel bir sorun şeklinde yaşanıyor. İş dünyasında kadın temsiliyeti hem global düzeyde hem de ülkemizde halen yeterli seviyelerde değil. Türkiye’deki iş hayatında yeterli kadın temsiliyetine ulaşmak ve cam tavan sorununun üstesinden gelmek için bireysel, kurumsal ve toplumsal düzeyde atılabilecek birçok adım bulunuyor. Bireysel açıdan düşünürsek kadınların iş hayatında ve sosyal yaşamda daha etkin ve aktif olabilmesi için öncelikle kendilerine güvenmeleri ve inanmaları gerekiyor. Ara sıra yüzlerine kapanan kapılar ya da karşılarına çıkarılan cam tavanlar olsa da yılmamak, pes etmemek, düşüp yeniden kalkmak için önce kendilerine güvenlerinin olması şart. Kadınlar kendi içindeki gücün farkına varıp bunu her zorluğa rağmen kullanırken, şirketlerin de cam tavanları ortadan kaldıracak politikaları oluşturacak eşit işe eşit ücret, eğitim ve kariyer gelişim fırsatlarına erişimi artırmak, mobbing ve şiddete sıfır tolerans gibi prensipleri benimsemesi oldukça değerli. Tüm operasyon ve değer süreçlerinde kadının güçlenmesi için İK politikalarını, tedarik zinciri yönetimini, üst yönetimin sorumluluklarını ve hedeflerini gözden geçirmeliler.

İş hayatındaki cam tavanlardan birini de cinsiyete dayalı ücret farkı oluşturuyor. Türkiye’de hazırlanan raporlara bakacak olursak kadın ve erkekler arasında hem gelir hem de ücretler arasında ciddi farklılıklar var. Erkekler kadınlara göre yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ediyor. Tüm bu eşitsizliklerin ortadan kalkması için kararlı bir duruş ve yüksek iradeli bir politika gerekiyor. Kadınların cam tavanı kırabilmeleri için bireysel, kurumsal ve toplumsal düzeyde ortak bir çaba gösterilmesi gerekiyor. Çünkü unutmamak gerekir ki kadınların potansiyellerini tam olarak gerçekleştirebilmeleri, sadece kadınların değil, tüm toplumun yararına olacak. Cam tavanları cesaretle kıran kadınlar sayesinde, ülkemizde ve dünyada fark yaratan bir dönüşümün hayat bulacağına gönülden inanıyorum.

“Kadın dayanışmasının, kariyer gelişimi ve güçlü bir iş dünyası için hayati önem taşıdığına inanıyorum”
  • İş dünyasında kadın dayanışmasının önemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

İş dünyasında kadın dayanışmasının, kadınların profesyonel yaşamlarında karşılaştıkları ortak zorlukların üstesinden gelmeleri, kariyerlerinde ilerlemeleri ve daha güçlü bir iş dünyası oluşturmaları için hayati önem taşıdığını düşünüyorum. Bunun için de kadınlar, birbirlerine mentorluk yaparak, bilgi paylaşarak ve deneyimlerini aktararak güçlü bir destek ağı oluşturabilirler. Mentorluk programlarındaki deneyimli kadınlar, kariyerlerine yeni başlayan kadınlara mentorluk yapabilirler. Kadınların birbirleriyle iletişim kurabilecekleri ve bilgi paylaşabilecekleri online platformlar oluşturulabilir.  Bu ağ ile ortak deneyimlere sahip kadınlar arasında daha güçlü bir güven ilişkisi kurulur. Bu da iş dünyasındaki kadınlar arasında iş birliğini ve dayanışmayı artırır.

“Medya, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekerek, bu konuda farkındalık yaratıyor”

Kadınların iş dünyasındaki başarılarını görünür kılmak adına medya ve iletişim araçlarının rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kadınlar yürekli, korkusuz ve cesur ama önlerinde engeller var. Bu engellerin en önemlilerinden biri de rol model eksikliği. Kadınların kadınlardan ilham aldığını biliyoruz. Hem kadın girişimcilerin hem de iş hayatında başarı elde etmiş kadınların, hatta istihdamdaki pek çok kadını dinlediğinizde, her kişisel hikayede mücadelenin ortak olduğunu görüyorsunuz. İşte bu ortak mücadelenin görünür olması ve yaygınlaşması için medya ve iletişim araçlarının etkin kullanımı ve rolü çok fazla. Medya, kadınların başarılarını öne çıkarmada ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda duyarlılık yaratmada büyük bir etkiye sahip.

Kadınların iş dünyasındaki başarılarını görünür kılmada ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında etkili olan medya ve iletişim araçlarının, rol model oluşturmada da etkisi yadsınamayacak kadar büyük.  Medya, başarılı kadınların hayat hikayelerini, karşılaştıkları zorlukları ve başarılarını geniş kitlelere ulaştırarak rol modeller oluşabiliyor. Bu sayede, genç kızlar ve kadınlar, kendilerine benzer başarılı kadınların varlığını görerek motive olup, kariyer hedeflerine daha çok odaklanıyorlar.

Öte yandan medya, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşarak, onların ürün ve hizmetlerini tanıtmasına yardımcı olduğu gibi kadınların birbirleriyle bağlantı kurmasına, bilgi paylaşmasına ve iş birliği yapmasına olanak tanıyor. Ayrıca medya, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekerek, bu konuda farkındalık yaratıyor ve toplumsal değişimi destekliyor. Kadınların iş hayatında karşılaştıkları cam tavan, cinsiyetçi tutumlar gibi sorunları gündeme getirerek, eşitliği teşvik eden politikaların benimsenmesi için kamuoyu baskısı oluşturuyor.

Medya ve iletişim araçlarının, kadınların iş dünyasındaki başarılarını görünür kılmak ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için güçlü bir araç olduğuna inancım nedeniyle bu alanda beş yıl önce bir girişime imza attım. Medya geçmişine sahip bir kadın girişimci olmanın duyarlılığı ile Kadın Dostu Markalar Platformu’nu kurarak, iletişimin gücünü kadın dayanışması için en etkin şekilde kullanmaya başladım.

Kadın Dostu Markalar Platformu olarak hem www.kadindostumarkalar.org üzerinden yayınladığımız haberlerimiz ile hem de dört yıldır hazırladığımız dijital kitaplar ile yüzlerce başarılı kadına ses olduk. Dijital Farkındalık Kitaplığımızda bugüne kadar yayına aldığımız 10 kitabımız var. Bu 10 kitap onlarca sektörden yüzlerce iş kadınının başarılarını, hedeflerini ve gücünü sayfalarına taşıdı. Kitaplığımızdaki her kitabın her röportajın iş dünyasındaki kadınlara, girişimcilere, genç kızlara ilham olduğunu görüyoruz ve bundan hem gurur hem de mutluluk duyuyoruz.

“İş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmazsa 2030 yılında küresel ekonominin kaybı 1 trilyon dolar olacak”
  • İş dünyasında kadın liderlerin sayısının artmasının Türkiye üzerinde nasıl bir etkisi olur?

Dünyadaki gelişmiş ülkelerin seviyesine ulaşma hedefindeki Türkiye’de, iş dünyasını mercek altına aldığımızda, kadınların ekonomiye yeterince dahil olmadığını görüyoruz. Türkiye’nin 83 milyonu aşkın nüfusunun yarısını kadınlar oluşturuyor. Buna rağmen bugün kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 33, erkeklerinki ise yüzde 69 civarında. Girişimcilerin sadece yüzde 13’ü kadın. Yönetim kadrosuna yüzde 22’lik kadın katılımı var. Yönetim kurulu üyesi olan kadın oranı yüzde 18 seviyesinde. Bu rakamlardan da anlaşıldığı üzere gerek girişimci gerekse de profesyonel çalışanlar olarak kadınlar ekonomiye, iş dünyasına yeterince katılamıyorlar. Kadınların ekonomiye katılımı çok yetersiz düzeylerde kalıyor. İstatistikler gösteriyor ki kadın ve erkek eşit oranda ekonomi içinde yer aldıklarında Türkiye ekonomisi de yüzde 30 oranında büyüyebilir. Yani kadın girişimciler ekonomiye erkekler kadar katılırsa Türkiye ekeonomisi de  yüzde 30 zenginleşebilir.

Bunun tersini yani kadınların katılımının sağlanamamasının etkilerini dünya genelinde düşünürsek de tablo eksiyi gösteriyor. McKinsey’nin araştırmasına göre; eğer iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmazsa 2030 yılında küresel ekonominin kaybı 1 trilyon dolar olacak.  Bu gibi verileri paylaşmaya devam edebiliriz ama ihtiyacımız artık daha fazla söz değil; somut taahhüt, iddialı ve gerçekçi hedefler, iyi tasarlanmış stratejiler ve adımlar. Bunları da ancak iş birliği yaparak hayata geçirebilir, etkimizi artırabiliriz. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusundaki çalışmalar ve pratikler arttıkça, fırsat ve eğitim eşitliği sağlandıkça, benim gibi birçok kadının hak ettiği yere ulaşacağından eminim. Kadınların empati, önsezi, yardımlaşma, sorumlulukları paylaşma, iyi iletişim ağları kurma gibi doğuştan gelen özel nitelikleri var.  Öte yandan, duygusal zeka ile analitik zeka arasında denge sağlama, müzakere etme ve kriz yönetimi gibi becerilerde kadınlar erkeklere nazaran daha kuvvetli. Dolayısıyla içinde yaşadığımız şu yüzyılın tam da ihtiyacı olan adil, hoşgörülü, paylaşıma ve iş birliğine açık, yatay hiyerarşi modelini kabullenmekte güçlük çekmeyen yani analitik beceriler kadar sosyal becerileri ve duyarlılıkları kuvvetli liderlik tipolojisine yatkınlar. Kadınlar sayısal zeka, duygusal zeka ve spiritüel zeka olmak üzere üç zeka türünü aynı anda kullanabilme becerisine sahip ve bu beceriyi iş hayatına entegre edebiliyorlar. Hal böyle olunca da bir işyerinde kadın çalışan oranı arttıkça başarı da o denli artıyor.