Türkiye’de en yaygın finansman kaynağının krediler olduğunu belirten Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İlknur Üner, Türkiye’deki işletmelerin finansman kaynaklarını elverişli şekilde kullanamadıklarına dikkat çekti. TCMB ağustos ayı verilerine göre; Türkiye’deki özel sektörün 162 milyar dolarlık borcu olduğunu ifade eden İlknur Üner; “Söz konusu bu borcun 155 milyar dolarlık bölümü uzun vadeli borçlar olarak karşımıza çıkıyor. 155 milyar dolarlık borcun yüzde 62’si ise reel sektör firmalarının borcu ve yüzde 99’u da döviz cinsinden. Bu veriler, bize firmaların yüksek borçlulukları olduğunu, özellikle döviz cinsi borçlarının yüksek olduğunu gösteriyor. Firmaların, buldukları finansal kaynakları proje yatırımları yerine, döviz yükümlülüklerini yerine getirmek veya borçlarını kapatabilmek için kullandıklarını söylememiz doğru olacaktır. Dolayısıyla firmalar finansal kaynakları olması gerektiği yerlerde değerlendiremiyorlar” şeklinde konuştu.

Finansal okuryazarlık konusunda yatkınlığa sahip firmaların aynı zamanda para yönetimi yetkinliğine de sahip olduğunu söyleyen Finansal Okuryazarlık ve Erişim Derneği (FODER) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. İlknur Üner; “Finans, firma sisteminin işlemesini sağlayan gelirin, giderin, maliyetlerin, verginin ve işletmenin tüm adımlarının oluşturulduğu yapıdır. Dolayısıyla finans, bir firmanın omurgasıdır. 2017 yılında yapılan bir araştırmada; yeni kurulan firmaların yüzde 20’sinin finansal sorunlar nedeniyle, ticari faaliyetlerine ilk yılın sonunda devam edemedikleri tespit edilmiştir. Bu da aslında firmalarda finansal yeterliliğin, olgunluğun ve finansal okuryazarlığın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir” diye konuştu.

  • Öncelikle bize biraz finansal okuryazarlığın ne olduğunu ve ne olmadığını anlatır mısınız?

Finansal okuryazarlık dediğimiz şey temel finansal kavramların bilinmesi ve bunların para yönetiminde kullanılabilmesidir. Yani kısacası kişinin finansal bilgisiyle para yönetim becerisinin gelişmesidir. Burada iki şey önemlidir. Birincisi enflasyon, paranın zaman değeri riski gibi finansal kavramların bilinmesidir. İkincisi ise bunların finansal kararlarda uygulanabilmesidir. Dolasıyla burada sadece bilgi yeterli değil, kişinin davranışlarının da bu olgunlukta olması gerekir.

“TÜRKİYE’DE FİRMALAR BORÇLANMA YÖNTEMİ İLE FİNANSMAN KULLANDIKLARI İÇİN FAİZ YÜKÜ ÜSTLENİYORLAR”

  • Türkiye’deki işletmeler finansman kullanmayı biliyorlar mı?

Finansman dediğimiz şey işletmenin finansal kaynak bulabilmesidir. Finansman kaynakları da borçlanma tipi, sermaye tipi, otofinansman ve diğer yöntemler şeklinde ayrılır. Borçlanma tipi dediğimiz finansman; klasik, kısa vadeli kredi kullanılmasıdır. Türkiye’de en yaygın finansman kaynağı kredi şeklindedir. Sermaye tipi finansman yöntemi ise firmanın uzun vadeli sermaye piyasası gibi araçlardan kaynak bulabilmesidir. Uzun vadeli olması ve daha düşük maliyetli olması nedeniyle daha avantajlıdır. Bunlardan en bilinen yöntem; pay senetlerinin borsada halka arz edilmesidir. Üçüncü yöntem; otofinansman şirketin kendi kaynaklarından finansman yaratmasıdır. Karını sermayeye eklemek bunun yöntemlerinden biridir. Diğer dediğimiz tip ise; melek yatırımcı, kitle fonlaması gibi kaynaklardır. Türkiye’de firmalar borçlanma yöntemi ile finansman kullanıyor, bu nedenle de faiz yükü üstlenmek durumunda kalıyorlar. Borçlanma dışındaki finansman yöntemleri ise yeterince yaygın değil. Bu nedenle firmalar finansman sağlama konusunda kendilerini geliştirmeliler.

“AĞUSTOS AYI VERİLERİNE GÖRE ÖZEL SEKTÖRÜN BORCU 162 MİLYAR DOLAR SEVİYESİNDE”

  • Günümüzde birçok firma bankalardan kredi kullanıyor. Peki bu kredileri doğru kullanabiliyorlar mı?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ağustos ayı verilerine göre; Türkiye’deki özel sektörün borcu 162 milyar dolar seviyesinde. Söz konusu bu borcun 155 milyar dolarlık bölümü uzun vadeli borçlar olarak karşımıza çıkıyor. 155 milyar dolarlık borcun yüzde 62’si ise reel sektör firmalarının borcu. Bu borcun yüzde 99’u da döviz cinsinden. Bu veriler, bize firmaların yüksek borçlulukları olduğunu, özellikle döviz cinsi borçlarının yüksek olduğunu gösteriyor. Firmaların, buldukları finansal kaynakları proje yatırımları yerine, döviz yükümlülüklerini yerine getirmek veya borçlarını kapatabilmek için kullandıklarını söylememiz doğru olacaktır. Dolayısıyla firmalar finansal kaynakları olması gerektiği yerlerde değerlendiremiyorlar. Özellikle yaşanan kur şokları firmaların bu imkanlarını sınırlamasında büyük rol oynuyor.

“ARTAN RİSKLER NEDENİYLE FİRMALAR KREDİ KAYNAĞINA ERİŞİMDE SIKINTI YAŞIYORLAR”

  • Firmalar ülkemizde krediye kolay ulaşabiliyorlar mı?

Öncelikle bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkür ederim. Firmaların krediye erişimleri son günlerin en çok merak edilen sorularından. Klasik ekonomi öğretisinde; faiz oranları düşünce firmaların ya da bireylerin krediye erişimleri kolaylaşır, yatırımlar artar şeklinde genel bir yaklaşım söz konusudur. Oysaki günümüzde yaşanan ekonomik sıkıntılar, risklerin daha da artmasına neden olduğu için bankalar faiz oranı düşmesine rağmen kredi tahsisini sınırlamakta. Yani kısacası günümüzde artan riskler nedeniyle firmalar kredi kaynağına erişimde sıkıntı yaşıyorlar.

“YENİ FİRMALARIN YÜZDE 20’Sİ FİNANSAL SORUNLAR NEDENİYLE, TİCARİ FAALİYETLERİNE DEVAM EDEMİYORLAR”

  •  Finansal okuryazarlık anlamında kendini geliştirmiş firmaların genel özellikleri nedir?

Finansal okuryazarlık konusunda yatkınlığa sahip firmalar aynı zamanda para yönetimi yetkinliğine sahiptir. Bu da firmanın nakit yönetimi, borç yönetimi, yatırım yönetimi, proje finansmanı, risk yönetimi gibi konularda finansal olgunluğa sahip olduğunu göstermektedir. 2017 yılında yapılan bir araştırmada; yeni kurulan firmaların yüzde 20’sinin finansal sorunlar nedeniyle, ticari faaliyetlerine ilk yılın sonunda devam edemedikleri tespit edilmiştir. Bu da aslında firmalarda finansal yeterliliğin, olgunluğun ve finansal-okur yazarlığın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

“FİNANS BİR FİRMANIN OMURGASIDIR”

  • Dünyada finans, işletme ve okuryazarlık üçgeni nasıl çalışıyor?

Finans, firma sisteminin işlemesini sağlayan gelirin, giderin, maliyetlerin, verginin ve işletmenin tüm adımlarının oluşturulduğu yapıdır. Dolayısıyla finans, bir firmanın omurgasıdır diyebiliriz. İşletme faaliyetleri ile finans ayrılmaz bir bütündür. Aslında işletme, finans, finansal okuryazarlık birbirlerini besleyen ayrılmaz parçalar olarak tanımlamamız doğru olacaktır. Aynı insanın omurga, kas ve sinir sistemi gibi insanı ayakta tutan ayrılmaz yapılardır.

“FİNANSAL LİDERLİK BİLGİ, DENEYİM VE KARAR MEKANİZMALARIYLA GELİŞTİRİLEBİLİR”

  •  Finansal liderlik hakkında neler söylemek istersiniz?

Finansal liderlik, doğru finansal kaynağı bulma, bu kaynağı doğru yerde kullanma, finansal projeksiyon yapma, doğru ve yerinde karar verme gibi önemli yetilere sahip olmaktır. Finansal bilginiz yeterli olabilir ancak finansal tahminler konusunda zayıfsanız finansal liderlikten bahsetmemiz zor olacaktır. Ya da finansal konularda yetkin olsanız da pandemi dönemindeki gibi doğru zamanda karar veremediyseniz yine finansal liderlikten bahsedemeyiz. Çok zor gibi görünse de finansal liderlik bilgi, deneyim ve karar mekanizmalarıyla geliştirilebilir.