Tüm üreticilerin ihracatta yeni pazarlara yöneldiğine dikkat çeken Ayza Mızrak Yurtdışı Satış – Pazarlama Müdürü Arif  Tekin, sektörün karşı karşıya kaldığı hammadde ve tedarik sorununa, ticari arsalardaki yüksek fiyat artışlarına ve kalifiye eleman sorununa değindi. Tekin, sorunların çözümü için firmaların ve devletin birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtti.

Ayza Mızrak Yurtdışı Satış – Pazarlama Müdürü Arif Tekin; “Dünyada çok büyük markalar var ve bu markalar çok kaliteli, çok teknolojik makineler üretiyor ama çoğu müşteri artık marka değerinden dolayı iki kat ücret ödemek istemiyor. Elbette yüksek donanımlı makineler üretmek kolay değil. Üretilip bitmiyor, uzun zamanlı kronik problemlerin de olmaması gerekiyor. Bu nedenle de herkes yeni pazar arayışında. Bu anlamda ben ihracatta yükselen yıldızın Afrika kıtası olduğunu düşünüyorum. Son zamanlarda birçok Türk girişimci, bizim sektör de dahil olmak üzere Afrika’da yatırımlar yapıyor” dedi.

  • Sektörün üretim faaliyetlerini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler yapılmasını öngörüyorsunuz?

Son iki senedir Covid ile birlikte, bizim sektörümüzde benim gözlemlediğim üretimde bir yoğunluk var. Bizim de son iki senedir işlerimiz devamlı pozitif şekilde artarak devam ediyor. Üretim sayılarımız daha da çoğaldı. Ancak bununla beraber sektörün karşı karşıya kaldığı önemli sorunlar da var. Dünya çapında insanlar şu an üretimden, ulaşım ve tedarikten kaynaklanan sorunlar neticesinde hazır makine bulmakta zorlanıyor. Hammadde tedariki büyük bir sıkıntı. Alüminyum, bakır, metal gibi hammaddelerde bir tedarik sıkıntısı var. Hammadde fiyatlarında korkunç artışlar oldu. Lojistikte sıkıntılar var. Hatta lojistik de ülkesine göre dolar bazında üç katına çıkan fiyatlar söz konusu. Burada artışın olması başlı başına bir sorunken, bunun üstüne artan fiyattan mal almak isteseniz bile tedarik sorunu sebebiyle ürünü satın alamıyorsunuz.

Bizim isteğimiz tüm sektörü etkileyen bu sorunların çözümü için sizin gibi derneklerin aracıyla hatta devletin direkt bakanlığı aracılığıyla hem tedarik sorununu hem de lojistik sorununu minimilize etmek için gerekirse yeni kurallar konulması.

“Hepimiz makinelerimize teknoloji koymakla yükümlüyüz”

  • Sektörün teknoloji odaklı faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Dijital dünyaya ayak uydurmak anlamında neler yapılmalı?

Elbette uyduruyoruz ama bizim sektörümüz biraz farklı. Öncelikle bir konuya değinmek istiyorum. Dünyada özellikle Covid-19 ile birlikte birçok ürün internet üzerinden satılmaya başladı ve insanlar bu platformlar üzerinden ürünleri tedarik ediyorlar. Ama bizim sunmuş olduğumuz ürünler tüketici değil üretici için. Bu makineleri herhangi bir platformda satmak doğru değil. Bu nedenle biz hala fuarlara ihtiyaç duyan, insanların gelip bizi ziyaret etmesine, ürünlerimizi direkt incelemesine ihtiyaç duyan bir sektörüz. Bununla beraber hepimiz makinelerimize teknoloji koymakla yükümlüyüz. Devamlı makilerimizin kalitesini iyileştirmek zorundayız. Mesela bizim birçok makinemizde Wi-Fi bağlantısı var. Üst segment makinelerimizde, makinenin bulunduğu yere gitmeden sorunu uzaktan çözebiliyoruz. Biz 70 ülkeye ihracat yapıyoruz, bu ülkelerin her birine servis gönderme imkanımız yok. Kurulumdan sonra oluşabilecek her türlü olumsuzlukta Wi-Fi bağlantısıyla makineye bağlanarak, yazılımla direkt makinenin içine girerek sorunu çözmeye çalışıyoruz. Bu konuda da önemli bir mesafe kat ettik. Hatta bu anlamda kendi yazılımımızı yapmaya başladık. Bu da çok önemli bir gelişme bizim için. Bazı büyük makinelerimize kendi yazılımımızı koyacağız ileride. Hatta bunun demosunu da yaptık. Teknolojinin tüm nimetlerinden faydalanmak istiyoruz. Elimizden geldiği kadar teknoloji kullanıyoruz. Zaten yüksek teknolojiye sahip global firmalarla çalışıyoruz. Covid dönemi ile birlikte daha önce belki de haritada yerini bilmediğimiz ülkelere makine sattık. Şunu da unutmamak lazım, her bütçeye göre makineler var. Bunları tabii ayırmak gerekiyor. Makinenin kalitesi belli ama teknolojinin fazla kullanılmadığı makineler var bir de yazılım, Wi-Fi, 3D, akıllı sistem gibi teknolojinin çok kullanıldığı makineler var. Akıllı sistem dahilinde makine size öneriler yapıyor. Üç boyutlu bir şekilde herhangi bir şeyi kesmeden, biçmeden size gösterebiliyor. Yanlış yaptığınız zaman size öneri sunabiliyor. Biz de bunları geliştirmeye çalışıyoruz. Üretimde teknoloji kullanmak çok önemli çünkü biz seri üretim yapan bir firmayız. Yılda 3 bin adet makine üretimi yapıyoruz. Dolayısı ile ona göre bir planlama yapıyoruz.

“Kimse sadece marka değerinden dolayı iki katı para ödemek istemiyor”

  • Sizce sektör bu dönemde iç pazara mı, ihracata mı, yoksa her ikisine de mi odaklanmalı? Neden? En önemlisi sizce hangisi?

Bence çoğu firma bizim gibi ihracata yönelmiştir.  Tabi ki iç piyasayı da unutmamak lazım. İç piyasada yerlilik payı her geçen yıl artıyor. Dünyada çok büyük markalar var ve bu markalar çok kaliteli, çok teknolojik makineler üretiyor ama çoğu müşteri artık bunları araştırıp, marka değerinden dolayı iki kat ücret ödemek istemiyor. Elbette yüksek donanımlı makineler üretmek de kolay değil. Üretilip bitmiyor, uzun zamanlı kronik problemlerin de olmaması gerekiyor. Bu nedenle de herkes yeni pazar arayışında. Sorunuzun cevabı kesinlikle ihracat. Bu anlamda ben ihracatta yükselen yıldızın Afrika kıtası olduğunu düşünüyorum. Son zamanlarda birçok Türk girişimci, bizim sektör de dahil olmak üzere Afrika’da yatırımlar yapıyor. Karlılık oranları gelişmiş ülkelere göre biraz daha fazla. Pazarda bir miktar düzensizlik var. Umuyoruz ki, orada da belli kriterler, regülasyonlar olduğu zaman daha iyi olacak. Bununla beraber Orta Asya, Avrupa hatta Güney Amerika ve Kuzey Amerika olmak üzere tüm dünya bizim için pazar. Hiçbir yere “biz bu malı satamayız” diye düşünmek doğru değil. Çünkü insanlar farklı modelleri, farklı makineleri veya kendilerine özel tasarlanan makineleri farklı firmalardan alabiliyor. Zaten siz sattıkça tanınıyorsunuz. Makineler iyiyse, kullanıcılar memnunsa bu en büyük referans oluyor. Firma özelinde konuşacak olursam, bizim Avrupa pazarımız var, Ortadoğu pazarımız var, Avrasya pazarımız var, Afrika pazarımız var. Bu pazarların üzerine katarak artırmak ya da bu bölgelerdeki satış rakamlarımızı artırmak istiyoruz. Bizim çabamız, gayemiz bu. Genel olarak izlenimim de bizim sektörün son bir senedir oldukça yoğun olduğu yönünde. Hiç kimse “iş yok ya da elimde stok var satamadım” demiyor.

“Sermayemizi üretim ve Ar-Ge yerine arsaya ayırmak durumunda kalıyoruz”

  • Sektör olarak devletten beklentileriniz neler?

Bizim devletten en büyük beklentimiz, ticari arsalar ile ilgili bir düzenleme yapması. Normalde üretim yaptığımız alan büyük olmasına rağmen artık bize yetmiyor. Biz birçok üretici olarak sermayemizin büyük bir bölümünü arsalara ayırmak durumunda kalıyoruz. Ticari arsalarda korkunç bir fiyat artışı var. Dünyada arazisi kısıtlı olan ülkelerde bile, devletler bu sorunun çözümü için fabrikalara uygun fiyata arazi tesis ediyor ya da bu arazileri kiralatıyor. Böylece o insan da enerjisini ve parasını arsaya değil, üretime, Ar-Ge’ye harcıyor. Bizim devletten en büyük beklentimiz bu. Çünkü tabir-i caizse bu iş tamamen ranta dönüştü. Düşünün, bir yatırımcının 10 milyon doları varsa, bunun yedi milyon dolarını arsaya harcayıp, üç milyon dolarını üretime mi harcaması daha mantıklı? Yoksa bir-iki milyon dolarını fabrikaya harcayıp geri kalan tüm parayı üretime ve Ar-Ge’ye harcaması mı? Biz, arsayı tamamen bize versinler demiyoruz. Devlet bazı şartlarla uzun süreli bu arazileri kiralatabilir. Bu durumdan faydalanmak isteyenlere istihdam ve üretim şartı koysun. Biz bunların hepsini kabul ediyoruz. Bu sorun çözülürse, bizler daha fazla istihdam sağlayıp ve daha fazla üretim yapabileceğiz. Bu da Türkiye’nin ihracatının çok daha fazla artmasına katkı sunacak.

“Meslek liselerini acilen yaygınlaştırmamız ve cazip hale getirmemiz lazım”

  • AİM üreticileri için son derece önemli olan kalifiye eleman sorunu için düşünceleriniz nelerdir?

Şahsi fikrim, Türkiye’nin acilen, tekrar meslek liselerinin eğitimine önem vermesi gerekiyor. Hatta oluyorsa, bu eğitimi ortaokuldan başlatması gerekiyor. Bundan 20 yıl önce usta bulmak isteyen bir kuruluş bunu kolaylıkla yapabiliyordu. Ancak günümüzde böyle değil. Meslek liselerini acilen yaygınlaştırmamız ve cazip hale getirmemiz lazım. Türkiye’de bizim sektörümüz dahil olmak üzere şu an bir makine, üretim veya servis ustası iyi paralara rahatlıkla iş bulabilir. Ama maalesef eleman yok. Evet vasıfsız eleman çok ama vasıflı eleman çok az. Geçmişten beri yanlış bir algı var. Tornacı mı olsun, makineci mi olsun? gibi söylemler var. Herkes masa başı iş istiyor ama teknoloji ilerliyor ve teknolojinin vuracağı sektörler, masa başı işler aslında. Bu durumdan meslek sahibi olan kişiler hiç etkilenmeyecek. Çünkü ne kadar teknoloji koyarsanız koyun, insan olmadan olmayacak. Üretimde, ustalara, teknisyenlere, işçilere ihtiyacımız her zaman olacak. Bu gençleri eğitmemiz ve stajyerlik dönemlerini uzatmamız lazım. İnsanlara ayrıca bu işlerde iyi ücretler kazanabileceklerini, bunun bir gelecek vaat ettiğini çok iyi anlatmamız lazım. Burada firmalar da sorumlu, devlette sorumlu. Hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor.

  • AİMSAD’a önerileriniz var mı?

AİMSAD, sahip olduğu şartlarda elinden geleni yapıyor. Bu anlamda AİMSAD’a tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. AİMSAD’tan, üreticileri toplayıp isteklerini dinlemesini, sonrasında da  direkt devletle, bu sektördeki üreticiler ve firmalar arasında iyi bir bağ kurmasını ve bu bağı kuvvetlendirmesini istiyorum. Firmaların tek tek gidip isteklerini söylemesindense bizleri temsil eden AİMSAD’ın gidip görüşmesi çok daha etkili olacaktır.

“Başarılı bir fuar olacağından eminiz”

Bu yıl 34’üncüsü düzenlenecek olan sektörün en büyük bulaşma noktası WoodTech Fuarı ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Bu yılla ilgili beklentilerim olumlu yönde, başarılı bir fuar geçireceğimizden eminim. Firma olarak bu sene metrekaremizi de artırdık. 750 metrekare bir stantla WoodTech Fuarı’na katılacağız. Mümkün olduğu kadar tüm yeni makinelerimizi sergileyeceğiz. Geçtiğimiz yıl pandemi şartlarında gerçekleştirilen fuara da katılım sağlamıştık. Biz bu fuardan şimdiye kadar hiçbir şekilde vaz geçmedik. Biz bu fuarı seviyoruz, zaten senelerdir de katılımcısıyız.