İç pazarda ucuz fiyata dayalı satış stratejisinin kaliteyi düşürdüğünü belirten ABM Makine Genel Müdürü Cansev Kesoğlu, “İç pazarın yerli imalata karşı tutumunu da kötüleştirmektedir ve ithalatı arttırmaktadır. Tüm firmaların katma değerli üretimlerini ve sektörün ihtiyacı olan yeni tasarımları arttırması gerekmektedir” dedi. 

AİMSAD Dergisi olarak, AİMSAD üyeleriyle gerçek-   leştirdiğimiz röportajları, 2021 yılı itibariyle Fokus başlığı adı altında devam ettiriyoruz. Dergimizin kuruluşundan itibaren üyelerimizi anlattığımız diğer röportajlardan farklı olarak, Fokus sayfasında sektör paydaşlarının ağaç işleme makineleri (AİM) sektörüne ilişkin görüşlerine yer vereceğiz.

Fokus sayfasının ilk konuğu, ABM Makine Genel Müdürü Cansev Kesoğlu.

Sektöre dair görüşlerine başvurduğumuz Keşoğlu, iç pazarda ucuz fiyata dayalı satış stratejisi hem kaliteyi hem de servis hizmetlerini kötüleştirdiğini dile getirdi. Bunun neticesinde iç pazarın yerli imalata karşı tutumunun da kötüleştirtiğini ve ithalatın arttığını bildiren Kesoğlu, “Bu nedenle, önümüzdeki süreçte tüm firmaların katma değerli üretimlerini ve sektörün ihtiyacı olan yeni tasarımları arttırması gerekmektedir. Üretilecek daha yüksek teknolojili ürünler, alt gelir tuzağından firmalarımızı uzak tutabilir” dedi. 

Ahşap ve metal sektörleri için bileme makineleri üreten ABM Makine, genel müdür Cansev Kesoğlu’nun dedesi Saim Kesoğlu tarafından 1965 yılında İzmir’de kuruldu. 55 yıldır faaliyet gösteren İzmirli firma, 2020’nin Eylül ayında 20 bin metrekarelik yeni fabrikasına taşındı. Yeni fabrika yatırımı bileme makinaları konusunda sektörde en büyük konumda olan ABM’nin bu yatırımının içerisinde 5000 metrekare showroom ve Ar-Ge merkezi yer alıyor. Bu sayede yıl boyunca ev fuarları ve teknik seminerler düzenlemeyi planladıklarını söyleyen Genel Müdür Keşoğlu, grup firmaları da dahil olmak üzere toplamda 100 kişilik bir ekibe sahip olduklarını dile getirdi. Üretimin yaklaşık yüzde 75’ini ihraç ettiklerini ve 135 farklı ülkede makinelerinin çalıştığını ifade eden Keşoğlu ile sektörün önemli konuları ve sorunlarına odaklanarak bir röportaj gerçekleştirdik… 

Sektörün üretim faaliyetlerini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler yapılmasını öngörüyorsunuz?

Mart ayında başlayan pandemi süreci sonrasında makine üreticilerinin iş yükü artmış vaziyette. Talebe cevap verebilen firmalar, yoğun olarak çalışmaya devam ediyorlar. Yılın son çeyreği, Mart-Nisan-Mayıs aylarında imalattaki duruşun telafisi şeklinde geçiyor. Yaşanılan tüm zorluklar ve aksaklıklara rağmen, 2020’nin sektörümüz için hareketli geçtiğini düşünüyorum.

Makine imalat sektörümüzün yaklaşık yüzde 80’i, 1 ila 10 kişi istihdam eden işletmelerden oluşuyor. Makine imalatı faaliyetine başlamak için herhangi bir yetki belgesi istenmemektedir. İç pazarda ucuz fiyata dayalı satış stratejisi hem kaliteyi hem de servis hizmetlerini kötüleştirmektedir. Bunun neticesinde iç pazarın yerli imalata karşı tutumunu da kötüleştirmektedir ve ithalatı arttırmaktadır. Bu nedenle, önümüzdeki süreçte tüm firmaların katma değerli üretimlerini ve sektörün ihtiyacı olan yeni tasarımları arttırması gerekmektedir. Üretilecek daha yüksek teknolojili ürünler, alt gelir tuzağından firmalarımızı uzak tutabilir. 

Önümüzdeki süreçte üretici firmalarımızın dünya pazarlarında bilinirliklerini arttırması da zorunlu hale gelmiştir. İhracat potansiyelleri artmadığı takdirde, küçülme tehdidiyle karşı karşıya kalınacaktır.

‘Ar-Ge’ye ayrılan bütçe artırılmalı’

Sektörün teknoloji odaklı faaliyetleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Dijital dünyaya ayak uydurmak anlamında neler yapılmalı?

Sektörümüzde yaşanan kalifiye personel ve personel maliyetleri gibi sıkıntılar nedeniyle makineleşme gün ve gün artmaktadır. Bizler de bu noktada makine üretim kapasitemizle çok avantajlı bir noktadayız.

Şirketlerimizde Ar-Ge’ye ayrılan bütçeler artırılmalıdır. Yeni nesil makinelerin ihtiyaçları bellidir. Makinelerimiz Endüstri 4.0’a uyumlu hale getirilmelidir, internet tabanına açık olmalıdır. Yapay zekâ ve makine öğrenmesi konusunda daha çok Ar-Ge çalışmaları yapılmalıdır.

‘İç pazar yerli üretime teşvik edilmeli’

Sizce sektör bu dönemde iç pazara mı, ihracata mı, yoksa her ikisine de mi odaklanmalı? Neden? En önemlisi sizce hangisi? 

İç pazar dinamikleri her zaman önceliklidir. İç pazarda başarılı bir noktaya gelmeden dünya pazarlarında iyi bir seviyeye gelmek mümkün değildir. İç pazarda istikrarlı bir başarı ve markalaşma yakalandıktan sonra, ihracatta yol almak daha hızlı olacaktır.

Bugünkü en temel sorunlarımızdan biri makine sektörünün genelinde yaptığımız ihracatın ithalatı karşılayamamasıdır. Ölçeğimizi büyütmek için iç pazarda daha yaygın ve agresif bir şekilde yer almamız gereklidir. Tüketimde de iç pazarın yerli üretime teşvik edilmesi bu süreci daha da hızlandırabilir.

‘Yerli üreticiye pozitif ayrımcılık olmalı’

Sektör olarak devletten beklentileriniz neler?

Pandemi başlangıcında Devlet Bankalarının sağladığı kredi kolaylıklarının sektöre olumlu etkileri olmuştur.

Ayrıca imalatçı vasfına sahip müşterilerimiz, ilgili vergi dairelerinden bir dilekçe ile imalata yönelik makine alımlarında KDV muafiyetlerini kolaylıkla çıkartılabilmektedirler. Bu noktalar satış hacmimizi olumlu etkilemiştir.

Makine üreticileri olarak beklentimiz, teşviklerde yerli üreticiye ithal ürünler karşısında pozitif ayrımcılık yapılmasıdır. Mevcut durumda ithal ve yerli ürünler, teşviklerde aynı konumda bulunmaktadır.

Ayrıca ikinci el makine ithalatında, yurtiçinde üretilen makine sınıflarında ikinci el makine gelemeyecek şekilde ithalat kapatılmalıdır. 20-30 yaşına yakın hurda tezgahlar Avrupa’dan ithal edilip sektörde pazarlanmaktadır. Bu tip tezgahların bakım ve yedek parça maliyetleri, efektif üretimleri olmadığı için komple sektöre zarardır. Bu duruma karşılık örneğin Almanya makine ithalatının sadece yüzde 2’sini Türkiye’den yapmaktadır. Bu noktalarda iyileştirmeler olursa, yerli ve milli üretim daha güçlü seviyelere gelebilir. 

‘Stajyer öğrenci istihdam edilmeli’

AİM üreticileri için son derece önemli olan kalifiye eleman sorunu için düşünceleriniz nelerdir?

Üniversite sanayi işbirlikleri arttırılarak Ar-Ge personeli ve beyaz yaka eleman temininde üniversitelerden daha çok yararlanılmalıdır. Ara eleman sorunu için meslek liseleri ile daha sıkı işbirliği içerisine girilmelidir ve stajyer öğrenci istihdam edilmelidir. Şirket içerisinde daha önce bu yöntemlerle kazandırılmış personeller süreçte etkin rol almalıdırlar.

Röportajın tamamına, Youtube’da AİMSAD TV kanalından ulaşabilirsiniz.

İkinci el makine ithalatında, yurt içinde üretilen makine sınıflarında ikinci el makine gelemeyecek şekilde ithalat kapatılmalıdır.

‘Sektörel problemler için online platform’

AİMSAD’a önerileriniz var mı?

Üye firmalar, yapılanma sağladıkları ülkelerde diğer üye firmalarımıza yardımcı olabilir. Bu ülkelerden gelecek taleplerde yardımlaşma ile birebir aktif firma ziyaretleri gerçekleştirebilir. Bu konuda Hollanda’daki şirketimizle üye firmalarımıza gelen talepler doğrultusunda yardımcı olabiliriz.

İkinci bir konu da sektörel problemler ve öneriler ile ilgili online bir platform oluşturulmasıdır. Bu tip bir platform ile yaşadığımız ortak sıkıntılara birlikte hızlı çözümler bulabiliriz.