Tüm dünyayı kasıp kavuran, son olarak Türkiye’de de görülen koronavirüs salgını ekonomiye etkisi, çalışma ve iş yapma modellerinde yol açtığı değişiklik ile uzun yıllar iş çevrelerinin gündeminde kalacak.

2019-2020 koronavirüs salgını, 1 Aralık 2019’ da Çin’in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan’da, çeşitli hastaların belirli bir neden olmaksızın gelişen ve tedavi ile aşılara cevap vermeyen bir zatürre görülmesi üzerine SARS-CoV-2 olarak adlandırılan yeni bir koronavirüs teşhis edildi. Kişiden kişiye bulaşabilen virüsün bulaşma oranı 2020 Ocak ortasında büyüme gösterdi. İlerleyen zamanlarda Avrupa, Kuzey Amerika ve Asya-Pasifik’te yer alan çeşitli ülkelerde yaşanan virüs vakaları rapor edilmeye başlandı.

Hastalık semptomları arasında yüksek ateş, öksürme ve nefes almada güçlük bulunuyor ve virüs, ölüme sebep olabiliyor. 

Çin’de başlayan ve tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgınında binlerce kişi hayatını kaybetti, vaka sayısı yarım milyona yaklaşıyor. Dünyada en fazla vaka sayısı daha önce Çin’deydi. Ancak bugün İtalya, salgından en çok etkilenen ülke. Çin’de durum kontrol altına alınmaya başlandı. Salgın korkusu nedeniyle dünya genelinde birçok etkinlik iptal ediliyor. İtalya’nın tamamı karantina altına alındı, İran’da politikacıların da aralarında bulunduğu pek çok ölüm yaşandı. Hindistan ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan etti. Hindistan’la birlikte bugün 3 milyar insan evde.

Türkiye’de 65 yaş ve üzerine sokağa çıkma yasağı

Son olarak Türkiye’de de vakalar görülmeye ve can kayıpları yaşanmaya başladı. Virüs tedbirleri kapsamında ilk ve orta dereceli okullar ile üniversiteler tatil edildi, spor müsabakalarının ertelenmesi kararı alındı. 65 yaş ve üzerine sokağa çıkma yasağı getirildi. Pek çok mekan geçici olarak kapatıldı, camilerde cemaatle namaz kılmaya ara verildi, etkinlikler ertelendi. Sosyal medyada #EvdeKal  etiketiyle kampanya yürütülürken, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da virüsün yayılmasını yavaşlatmak amacıyla, vatandaşların mecbur olmadıkça evden çıkmamaları gerektiğini söylüyor. Koca ayrıca, virüsle ilgili gelişmeleri anbean Twitter hesabından veya basın toplantısı yoluyla kamuoyuyla paylaşıyor.

Virüs, bugüne dek Çin başta olmak üzere Amerika, Fransa, İsrail, Kanada, İtalya, İspanya, İran, Cezayir, Azerbaycan, Küba, Avsutralya ve Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 120’den fazla ülkeye yayıldı.

Salgın Türkiye’yi olumsuz etkileyebilir

Özellikle Çin başta olmak üzere, birçok ülkede hayatı durma noktasına getirdi. Salgınla mücadele eden ülkelerde ekonomi de ciddi anlamda etkilendi.

Salgın nedeniyle Çin’deki fabrikalarda üretim dururken, ülkenin ulaşım ve lojistik ağının sınırlandırılması yüzünden Çin’in dünya ile ticaret kanalları da kesildi. Türkiye de bu durumdan olumsuz etkilenen ülkeler arasına girdi. Son yıllarda Çin’den ortalama 20-21 milyar dolar ithalat yapan Türkiye, ara malı, hammadde ve yatırım malı ihtiyacının önemli bir kısmını bu ülkeden sağlıyor. Şu an Çin’den ithalatı azaltmak zorunda kalan Türkiye stoktaki ürünleri kullanıyor. Ancak, stokların azalmasıyla birlikte sanayinin ihtiyacı olan mallar nasıl tedarik edilecek henüz bilinmiyor. Tekstil, gıda ve turizm gibi sektörler koronavirüsü salgınını Türkiye için fırsat olarak görseler de, Türk sanayisinin ana omurgasının oluşturan sektörlerin bu durumdan olumsuz etkileneceğe benziyor.

Çin, koronavirüs sebebiyle dijital para birimine geçebilir

Koronavirüs’ten en fazla etkilenen ülke olan Çin, ekonomiyi ayakta tutabilmek adına bir süredir üzerinde çalıştığı dijital para birimini hayata geçirmeye hazırlanıyor. Kripto para uzmanları, bu hamlenin finansal bir devrim başlatabileceğini belirtiyor.

Çin’de, yetkililerin tüm çabalarına rağmen işler yakın zamanda normale dönecek gibi durmuyor. Ülkede faaliyet gösteren çok sayıda firmada üretim durdu, ticari faaliyetlere ara verildi, turizm bitti ve Çin ekonomisi her geçen gün biraz daha zayıflıyor. Uzmanlar, ekonomik aktivitenin önemli derecede azaldığını ve bu olumsuz etkilerinin küresel ticarette de kendini göstermeye başladığını belirtiyor.

Krizde ekonomiyi ayakta tutmaya çalışan Çin hükumeti de piyasalara nefes aldırmak için neredeyse her yolu deniyor. Geçtiğimiz günlerde Çin Halk Bankası’nın (PBoC) eski başkanı LiLihui, Koronavirüs sebebiyle, Çin Merkez Bankası’nın bir süredir üzerinde çalıştığı dijital para biriminin çok daha hızlı piyasaya sürülebileceğini duyurdu.

Li ayrıca, ‘’Virüsün fiziksel nakit yoluyla yayılmasını önlemek için hükümet bazı eski kağıt paraları karantinaya aldı ve virüs salgınının ortaya çıktığı Hubei‘de 600 milyar yuan (yaklaşık olarak 85.9 milyar dolar) yeni para piyasaya sürüldü. Ayrıca milyonlarca insan devlet emriyle evlerinden çıkamıyor ve bu durum da bireysel olarak ödeme yapmayı zorlaştırıyor’’ açıklamasında bulundu. Analistler, piyasaya sürülmesi muhtemel dijital para biriminin, maliyetleri ve riskleri azaltması sebebiyle cazip hale gelebileceği görüşünde.

Finansal bir devrim yaşanabilir

Kripto para uzmanları dijital para birimlerinin, yaklaşmakta olan finansal devrimde çok önemli bir rol üstleneceğini ve Çin’in bu süreçte, biraz da mecburiyetten, öncü olabileceğini söylüyor. Süreç sadece teknoloji ve kripto para piyasaları için değil, ABD ile Çin arasındaki rekabet için de belirleyici olacak gibi görünüyor.

İş dünyası ‘homeoffice’ çalışmayı test ediyor

Salgının etkili olduğu ülkelerde iş dünyası da yeni çalışma modellerini test etmeye başlamış durumda. Birçok şirket, çalışanlarını dijital platformlar üzerinden online çalışma modellerine yönlendiriyor, faaliyetlerini sürdürmeye gayret ediyor. Ayrıca, salgın bu hızla yayılmaya devam ederse, iş dünyasının en az 4’te 1’inin yakın zamanda ‘home office’ çalışabileceği düşünülüyor.

Habur Sınır Kapısı kapandı, ihracatçılar zorda kaldı

Sağlık Bakanlığı’nın Irak’ta koronavirüs görülmesi nedeniyle önlem olarak Türkiye-Irak sınırındaki Habur Sınır Kapısı’nı giriş-çıkışlara kapatması, Irak ve Irak Kürdistanı bölgesine ihracat yapan firmaları olumsuz etkiledi. Türkiye’nin yılda yaklaşık 8,5 milyar dolarlık ihracat yaptığı ve bölgede üretilen ürünlerin yüzde 60’ının ihraç edildiği Irak’a açılan kapının açık tutulması için önlemler alınması talep edildi.

En hızlı etkilenecek sektör makine

Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve teknoloji geliştirme bölgelerini etki altına alan Covid-19 salgınının küresel üretim ve ticarette neden olduğu aksaklıklardan en hızlı etkilenecek sektörün makine imalat sanayii olduğunu açıkladı. Tedarik zincirlerinin zaaflarıyla yüzleşmekte olan global markaların Çin’deki üretim yatırımlarının geleceğini tartışmaya virüsten çok önce başladıklarını belirten Karavelioğlu; “Son iki yıldır keskinleşen korumacı politikaların meydana getirdiği belirsizlikler, salgın hastalıklar karşısındaki çaresizlikle daha da pekişecektir. Üretimin Batı’ya doğru çekilip makine geliştiren ülkeler arasında daha dengeli bir şekilde paylaştırılacağı bir geçiş dönemine hazır olmalıyız” dedi.  

Çin’in küreselleşmiş makine imalatçılarının ana üretim üssü olduğunu vurgulayan Karavelioğlu şunları ifade etti: “Çin dünya makine üretiminin üçte birini, toplam makine ihracatının ise beşte birini tek başına yapıyor. Yıllık 430 milyar dolara ulaşan makine ihracatının yüzde 50’sini AB ve ABD’ye paylaştırıyor, yüzde 25’ini ise Japonya, Kore, Singapur üzerinden dünyaya dağıtıyor. Bu kadar güçlü ve vazgeçilmez hale gelmiş olan Çin’in yatırım çekme ve büyüme konularındaki agresif stratejileri, makine sektörünün diğer merkez bölgelerini tedbir almaya zorluyordu. Covid-19 salgını bu süreci hızlandırdı.”  

Çin makine imalat sanayiinde yaşanacak bir sıkıntının bütün dünyayı etkileyeceğini belirten Karavelioğlu, “Komponent ve ara-malı akışı daralmaya başladı. Fason imalatta ortaya çıkacak sorunlar, makinelerin menşe kazandığı ülkenin marka değerine de bağlı olarak dış ticaret rakamlarını 2-3 kat düşürebilir. Tahmin yapmak kolay değil fakat kriz kontrol altına alınamaz ve tam karantina uygulanan eyaletler artarsa makine alt dallarında farklılaşan, bazı grupların ihracatında değer bazında yüzde 5’e, miktar bazında yüzde 10’a kadar daralmalarla karşılaşabileceğimizi öngörerek pozisyon almaya çalışıyoruz. Yaşanan riski yönetmek için, atıl kapasitelerimizin yetmeyebileceği alanlarda ölçek büyütmek gerekeceğine inanıyoruz” şeklinde konuştu.

Coğrafya değiştirecek yatırımların yeni adresi olmalıyız

Salgın krizinin küresel markaların doğrudan yatırım planlamalarında takvimi öne çekebileceğini belirten Karavelioğlu, şu görüşleri paylaştı: “Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı firmalar, global ihtiyaçlarını ilk etapta ölçek artışıyla karşılamaya çalışacaklardır. Makine üretim yatırımlarının bir seneden kısa sürelerde yapılamayacağını ve tevsi projelerinin ağırlık kazanacağını düşünerek teşvik ve destek mekanizmaları geliştirmeliyiz. Orta vadede de yeni adres arayacak yatırımları Türkiye’ye çekmek konusunda aktif, istekli ve ısrarcı olmalıyız” dedi.

Türkiye nasıl etkilenecek?

Uzak Doğu’da üretilen mamullere, yarı mamul, komponent ve hammaddelere erişimin virüs nedeniyle ancak yüzde 50 kapasiteyle sağlanabildiğini belirten Karavelioğlu, “Üretim merkezlerinde coğrafya değişikliği sağlayacak orta vadeli geçiş süreci Türkiye’deki imalatçıları da etkileyecek. Seri üretim yapan büyük işletmelerimiz alternatif zincirler kurana kadar zorlanacaktır. Yan sanayimiz ile özel maksatlı ve ileri teknolojili makineler üreten imalatçılarımız ise kapasitelerini ve dünya ticaretinden aldıkları payı artıracaktır. Virüsün tüm dünyayı etkisi altına aldığı 2 ayda Almanya, ABD, İtalya ve Fransa gibi ülkeler bizden daha fazla makine satın aldı. Rusya’ya satılan makine miktarındaki artış yüzde 45’e yaklaştı” diyerek sözlerini sürdürdü.

Maliyet ve fiyatlar artar

Çin’in bitmiş üründe dünya piyasalarında Türkiye’nin rakibi olmasına karşın ara mamul ve yatırım ürünlerinde Türkiye’nin tedarikçisi olduğunu söyleyen Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Başkanı Burak Önder, bu nedenle birçok ürünün üretilmesi için Çin’in önemli olduğunu kaydetti. Önder, “Çin’de bu sürecin uzun sürmesi demek, yarı mamul tedarikinde ve yatırım ürünlerinde problemlere neden olur. Ayrıca, birçok sektör için de maliyetlerin ve fiyatların artması demek ve yine ağırlıklı Çin’e ihracat yapan sektörlerimiz için de sıkıntılı bir süreç” dedi.

Fırsattan çok götürüsü olur

Şu anda üretimde Çin kaynaklı herhangi bir sıkıntı hissedilmediğini söyleyen Akdeniz Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçılarıBirliği (AKAMİB) Onursal Başkanı Bülent Aymen, ancak virüsün kontrol altına alınamaması durumunda Türk sanayisinin ciddi şekilde etkileneceğini belirtti. Durumu fırsat olarak görmenin doğru olmadığını, salgının büyümesi durumunda Türkiye ekonomisi için götürüsünün fazla olacağını vurgulayan Aymen, Türkiye’nin ithalatta Çin’e bağımlı olduğunu hatırlatarak, alternatif ithalat pazarlarının da kolay bulunamayacağını ifade etti.

Yerli üründe 63 yılın rekoru kırıldı

Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’ın son açıkladığı verilere göre, Türkiye ekonomisindeki yerli ürün kullanım oranı son 63 yılın zirvesini gördü. Global ticaretteki sapmalar, döviz kurlarındaki dalgalanma ve son olarak dünya ekonomilerini alt üst eden Koronovirüs, Türkiye’deki yerli üretimde ve ihracat artışında yeni bir rekor getirdi. 2019’u ihracatın ithalatı karışlama oranı yüzde 85.9 oldu. Türkiye’de bu rakam son olarak 1957’de görülmüştü. 2020’nin ilk aylarında ise bu rakam daha da yükseldi. Çin’den gelen kargo trafiği yüzde 90’a varan oranda azaldı.