Göller yöresi olarak adlandırılan bölgede yer alan Burdur hem sahip olduğu doğal güzellikleri ve tarihi yapısıyla insanı kendine hayran bırakıyor hem de tarım ve hayvancılığın yanı sıra son yıllarda mermer ve doğal taş sektöründe de önemli atılımlar yaparak ülke ekonomisine büyük katkı sağlıyor.  Mermer sanayisi, Burdur’un ve Türkiye’nin bu alanda markalaşma alanı olarak gösteriliyor. 127 mermer ocağının faaliyette olduğu Burdur’da, 117 mermer fabrikası ve atölyesi bulunuyor.

Akdeniz Bölgesi’nde göller yöresi adı verilen bölgede yer alan Burdur, güneyde Antalya, batıda Denizli, güneybatıda Muğla, doğu ve kuzeyinde Isparta ve Afyonkarahisar illeri ile komşu. İlin merkezinde aynı isimle anılan ve deniz seviyesinden 854 metre yüksekte bulunan Burdur Gölü bulunuyor. 7 bin 176 kilometrekare alana sahip olan Burdur’un 2019 sayımına göre nüfusu yaklaşık 270 bin 796 olarak kayıtlara geçmiş.

Burdur ili toprakları, Neolitik Döneme dair kalıntılarla Grek ve Roma medeniyeti kalıntılarının bulunduğu Antik Çağ’da Psidya adı verilen bir bölgede yer alıyor. Uzun yıllar Psidyalılar’ın hakimiyetinde kalan bölge, sırasıyla Perslerin ve Makedonyalı İskender’in istilasından sonra Romalıların yönetimine geçti. Akdeniz Bölgesi’nin güneybatısında yer alan Burdur, Ön Asya’nın Prehistorik Çağlardan bu yana önemli bir yerleşim alanı olma özelliğine sahip. Burdur’un Neolitik Çağ’a kadar inen zengin tarihi içinde birçok eski yerleşim bulunuyor. Yapılan arkeolojik kazılarda ve araştırmalarda, bu uzun zaman dilimi içindeki çeşitli uygarlıklara ait kalıntıları ortaya çıkarıldı. Bir iddiaya göre; Polydorion sözcüğü, önce Polydor olarak söylenmiş daha sonra Burdur’a dönüşmüş. Bazı kaynaklara göre ise Burdur’un bulunduğu bölgenin eski adı Limobrama’dır. Limobrama, “Göl Kenti” anlamına gelen Limonobria sözcüğünden türemiş, sonradan değişerek Burdur olmuştur.

1872’DE SANCAK OLDU

1839 Tanzimat hareketinden sonra Burdur, Kütahya ilinden ayrılarak, Konya ilinin Isparta Kaymakamlığına bağlandı ve bu durum 1850 yılına kadar devam etti. Daha sonra başta Sadenoğlu Hacı İsmail Ağa olmak üzere Burdur’un ileri gelenleri Burdur’un sancak olması için harekete geçti ve 1872 yılında Burdur sancak oldu. 1920 yılında müstakil mutasarrıflık olan Burdur, doğrudan hükümet merkezi olan İstanbul’a bağlandı. I. Dünya Savaşı’nın yenilgi ile sonuçlanmasından sonra İtalyanlar, Antalya’ya asker çıkardı ve Burdur’a gelerek merkez komutanlığı kurdular. Burdur, düşmanın yurttan atılmasının ardından 1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde il olarak yerini aldı.

GEÇİŞ İKLİMİ ÖZELLİĞİNE SAHİP

Deniz seviyesinden ortalama 1000 metre olan rakımı ile Burdur, Akdeniz iklimi ile İç Anadolu’nun karasal iklimi arasında bir geçiş iklimi özelliğine sahip. İlde kış mevsimi sert ve genellikle kar yağışlı, yaz mevsimi ise kurak ve sıcak geçiyor. Yıl içerisinde, aylar arasında düzensiz bir yağış, dağılımına sahip olan Burdur’da en fazla yağış aralık ayında, en az yağış ise ağustos ayında görülüyor. Genel olarak killi ve kireçli bir toprak yapısına sahip olan Burdur’un yüzde 60,6’sı dağlık, yüzde 2,7’si yayla, yüzde 19’u ova yüzde 17,6’sı engebeli.

GÖL VE ORTA BOY AKARSU BAKIMINDAN OLDUKÇA ZENGİN

Burdur, güneyden Batı Torosların uzantıları üzerindeki Boncuk Dağları, Elmalı Dağı ve Katrancık Dağı, doğudan yine Batı Torosların uzantısı olan Kuyucak ve Dedegöl Dağı, kuzeyden Burdur Gölü ve Karakus Dağı sırası, batıdan ise Acıgöl ve Eseler Dağları gibi doğal sınırlarla çevrili. En yüksek yeri ise 2 bin 598 metrelik Koçaş Dağı. Göl ve orta boy akarsu bakımından oldukça zengin olan Burdur’daki göller ise şöyle; Burdur’da bol sayıda göl ve orta boy akarsu bulunmaktadır. Salda, Yarışlı, Karataş ve Gölhisar Gölü. Birçok sulama göletlerinin yani sıra Karacaören, Yapraklı, Onaç 1, Onaç 2 ve Karamanlı Barajları da il sınırları içinde yer alıyor.

HAYVANCILIK VE SÜT KALİTESİNDE TÜRKİYE’NİN HOLLANDA’SI

Hayvancılık ve süt kalitesinde Türkiye’nin Hollanda’sı olarak anılan Burdur’da günlük 1.100 ton süt üretimi yapılıyor. Modern tekniklerin kullanıldığı süt sığırcılığında son yıllarda ciddi rakamlara ulaşan Burdur’un büyükbaş hayvan varlığı 195 bin, küçükbaş hayvan varlığı ise 362 bin civarında. İlin ekonomisi yüzde 40’ı süt üretimine dayalı hayvancılık faaliyeti ve bunu destekleyen bitkisel üretimden oluşuyor. 

127 MERMER OCAĞI FAALİYETTE

Son yıllarda mermer ve doğal taş sektöründe de önemli atılımlara imza atan Burdur’un doğal taş rezervleri ekonomide büyük potansiyele sahip. Mermer sanayisi, Burdur’un ve Türkiye’nin bu alanda markalaşma alanı olarak gösteriliyor. 127 mermer ocağının faaliyette olduğu Burdur’da, 117 mermer fabrikası ve atölyesi bulunuyor. Burdur’da en çok mermer ihracatı Çin’e yapılıyor. İşlenmiş mamul olarak ABD, Kanada, Hollanda, Fransa, İtalya, Belçika, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Ortadoğu Ülkeleri ile Kore’ye kadar ihracat yapılıyor. Burdur’da ikisi merkezde biri Bucak ilçesinde olmak üzere toplam üç adet Organize Sanayi Bölgesi bulunuyor. Bunlardan Burdur I.O.S.B. 1976, Burdur II.O.S.B. 2009, Bucak O.S.B. ise 2001 yılında kuruldu.

KAPARİNİN 30 ÜLKEYE İHRACATI BURDUR’DAN YAPILIYOR

Şekerpancarı, anason, gül, lavanta, rezene, kişniş, buğday, arpa, çavdar, mısır, nohut, soğan, patates, haşhaş, ceviz, incir ve domatesin yetiştiği Burdur’da meyvecilik, üzüm bağları, bostan ve sebzecilik gelişmiş durumda. Burdur Dimriti olarak bilinen üzüm çeşidi Türkiye’de yalnızca Burdur’da yetişiyor. Gebre otu olarak da bilinen kaparinin 30 ülkeye ihracatı da yine Burdur’dan yapılıyor. Sadece İnsuyu havzasında günlük 150 ton dolayında da taze fasulye üretimi yapılıyor.

ÖRTÜ ALTI YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÖNEMLİ FAALİYETLERİ VAR

Ayrıca örtü altı yetiştiriciliğinde, dört yıl öncesine kadar iki bin dekar civarında olan sera faaliyeti ile Türkiye’de ilk onda yer alamayan Burdur, bugün itibari ile 10 bin dekarı aşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına kayıtlı sera varlığı ile ülkede dördüncü sıraya gelmiş durumda. Özellikle Çavdır ilçesine bağlı Söğüt Beldesi seracılık konusunda öncü konumda. Tüm sera varlığının yarısına sahip olmasının yanında Söğüt Beldesi bölgedeki yayla seracılığının da önderi olarak biliniyor. Geleneksel el sanatları da Burdur’un en önemli zenginlikleri arasında gösteriliyor. Dokumacılık özellikle Burdur alacası ve Burdur bezi ilk sırada yer alıyor.  Zengin mutfak kültürüne sahip Burdur’un coğrafi işaretli dokuz ürünü bulunuyor. En meşhur yemekleri; Burdur Şiş Köftesi, kabak helvası ve ceviz ezmesi.

ROMA İMPARATORLUK DÖNEMİ’NİN EN ÖNEMLİ ŞEHRİ

Akdağ yamaçlarında denizden 1.700 metre yüksekliğinde yer alan Sagalassos Antik Kenti, Pisidia Bölgesi’nin Roma İmparatorluk Dönemi’nin en önemli şehriydi. Şehirde bulunan yapıların büyük bir çoğunluğu Roma Dönemi’ne ait. Sagalassos’un ilk tespiti 1706 yılında Fransız gezgin Paul Lucas tarafından yapıldı. Bulutların arasındaki şehirde girişte konutlar, aşağıda hamam, kireç ve metal fırınları, aşağı agora (çarşı), çeşme ve odeon, daha yukarıda, kuzeye doğru ilerledikçe konutlar, sağ tarafta tiyatro, Neon kütüphanesi, Helenistik çeşme, seramik üretim merkezi, şehrin merkezinde yukarı agora, meclis binası, kilise, sol üst tarafta heroon, tapınak ve Cladius kapısı bulunuyor. Sagalassos, küçük Asya’da belki de terk edildiği günden günümüze kadar en iyi korunan antik yerleşimlerden biri. Sagalassos 2009 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı.

TÜRKİYE’NİN MALDİVLERİ

Türkiye’nin Maldivleri olarak bilinen Salda Gölü, Burdur ilinin Yeşilova ilçesine yaklaşık beş kilometre uzaklıkta bulunan tektonik oluşumlu bir göl. Yer yer seyrelmiş çam ve meşe ormanlarının kapladığı kireçtaşı ve serpantin yamaçlarla çevrili olan gölün kıyısında küçük alüvyal ovalar yer alıyor. 184 metreye varan derinliği ile Türkiye’nin en derin göllerinden biri olan Salda Gölü turkuaz rengini göl tabanını oluşturan stromatolit adı verilen arkaik dönemde oluşmaya başlamış ve oluşumu hala devam eden bakteriyel kökenli beyaz kayaçlardan alıyor. Barındırdığı endemik türler ile Salda Gölü, Önemli Bitki Alanı (ÖBA), Önemli Doğa Alanı (ÖDA) ve Önemli Kuş Alanı (ÖKA) kriterlerini sağlayan uluslararası öneme sahip bir sulak alan.

SUSUZ HAN

Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhusrev döneminde yapılan Susuz Han, Susuz Han Antalya-Burdur yolu üzerinde, Bucak İlçesi’ne 10 kilometre uzaklıkta Susuz Köyü içinde yer alıyor. Günümüze kadar sadece kapalı mekanı korunarak gelen Susuz Han’ın batı cephesi üzerinde kalan duvar ve tonoz izlerinden batı kesiminde bir avlusu olduğu anlaşılıyor. Hanın kapalı kısmı doğu-batı yönlü bir orta sahın ile bu sahnı enine dik kesen beş sahınlı bir yapı olarak planlanmış.

60 BİNDEN FAZLA KÜLTÜR VARLIĞI SERGİLENİYOR

1956 yılında kurulan ve 2001 yılında yeniden düzenlenen Burdur Müzesi, Hacılar, Kuruçay, Höyücek Höyükleri, Boubon, Kibyra ve Sagalassos kazılarından çıkarılan, müsadere ve satın alma yoluyla kazandırılan 60 binden fazla kültür varlığına sahip, Türkiye’nin en zengin müzelerinden biri. Üç kısımdan oluşan müzenin üst katında Neolitik ile Erken Kalkolitik Çağlara ait buluntular ile Eski Tunç Çağı buluntuları yer alıyor. Üç bölüm olarak düzenlenen giriş katı birinci bölümünde Sagalassos Antik Kenti’nde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan buluntular sergileniyor. Roma’nın en iyi imparatorlarından olan İmparator Hadriani ve Marcus Auralius’a ait dev heykeller de yine burada sergileniyor.