Ekonomisinde 2015 yılı itibariyle artı değerlere dönen büyüme rakamlarıyla yatırımlar için daha da elverişli bir ülke özelliğine kavuşan Sırbistan, özellikle son yıllarda Türk yatırımcıların gözde pazarlarından biri durumunda. Ticari faaliyet gösteren Türk şirketi sayısının 2015 yılında 136 iken 2017 Şubat’ta 3’e katlanarak 454’e yükseldiği Sırbistan’a, ağaç işleme makineleri sektörünün de ihracatında son iki yıldır yaşanan artış dikkat çekiyor. Sektörde iki ülke arasındaki indikatif potansiyel ticaret rakamları, Türkiye’nin Sırbistan ağaç işleme makineleri pazarına çok daha fazla ihracat yapabilme imkanı olduğunu ortaya koyuyor.
Balkanlar’ın tam ortasında tepeler ve dağlar üzerinden uzanıp giden bir ülke olarak Sırbistan, Doğu Avrupa’nın önde gelen ülkelerinden biri. Tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan Balkanlar coğrafyasının merkezinde yer alan Sırbistan, yakın tarihin önde gelen çok etnili devletlerinden Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti’nin de en önemli parçasıydı. Avrupa kıtasında imparatorlukların hüküm sürdüğü devirlerde Roma ve Bizans tarafından yönetilen Sırbistan, Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetinde ise 420 yıl boyunca kaldı.
Sırbistan’ın tarihine baktığımızda siyasi çalkantıların sürekli yaşandığını görüyoruz. 1878 Berlin Antlaşması ile Osmanlı’dan ayrılan Sırbistan, 1882’de Krallığını ilan etti. Birinci Dünya Savaşı’nın bitiminin ardından, 1 Aralık 1918 tarihinde ‘Sırp, Hırvat ve Sloven Krallığı’ olarak da bilinen, Yugoslavya (Güney Slavları) Krallığı kuruldu. Ülke topraklarında 1945’te Demokratik Yugoslavya Federasyonu olarak kurulurken, bu yapı 1963’de Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti olarak isim değiştirdi. 1990’ların başında ise Doğu Bloku’nda başlayan çözülme Yugoslavya’yı da etkiledi. 1992 yılında Slovenya, Hırvatistan, Makedonya Cumhuriyeti ve Bosna-Hersek Yugoslavya’dan ayrılarak bağımsızlıklarını ilan etti. Aynı yıl Sırbistan, Voyvodina, Kosova ve Karadağ özerk bölgeleriyle birlikte, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti adında bir ülke haline geldi. Bu devletin liderliğini üstlenen Slobodan Miloseviç, Bosna-Hersek’in bağımsızlığını engellemek için bu ülkedeki Sırp nüfusundan da yararlanarak savaş başlattı. Savaş, üç buçuk yıl sürdükten sonra 1995 yılında Dayton Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla sona erdi. 2001’de Yugoslavya adı tarihe karışırken, son olarak Şubat 2003’de ülkenin resmi ismi Sırbistan-Karadağ haline geldi. Mayıs 2006 tarihinde yapılan referandumla Karadağ, Şubat 2008 tarihinde de Arnavutların çoğunlukta olduğu Kosova bölgesi bağımsızlığını ilan ederek Sırbistan’dan ayrıldı.
Batı Balkanlar Bölgesi’nin en büyük ikinci ekonomisi
Bugün başkenti Belgrad olan Sırbistan’da nüfusun yüzde 82.9’u Sırp, yüzde 3.9’u Macar, yüzde 1,8’i Boşnak ve diğer etnik gruplardan oluşuyor. AB’ye 22 Aralık 2009 tarihinde tam üyelik başvurusunda bulunan Belgrad, Mart 2012’de düzenlenen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde aday ülke statüsü kazandı.
Son 15 yılda gerçekleştirilen ekonomik reformlarla daha açık ve rekabetçi bir pazar ekonomisine evrilerek Batı Balkanlar Bölgesi’nin en büyük ikinci ekonomisi konumuna gelen Sırbistan, 2015 yılı itibariyle artı değerlere dönen büyüme rakamlarıyla yatırımlar için daha da elverişli bir ülke özelliğine kavuştu. Geçmişten süre gelen problemlerden dolayı ilişkilerde sık sık sıkıntılar yaşansa da gitgide düzelen ilişkiler, birçok alanda da etkisini gösteriyor. Halihazırda Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında gümrüksüz ithalat ve ihracatın yapılabildiği Sırbistan; Avrupa Birliği, Güneydoğu Avrupa ve Rusya pazarlarına erişim için lojistik bir üs imkanı sağlıyor.
Ekonomide hizmet sektörünün payı artıyor
Sırbistan, sahip olduğu 7,2 milyonluk nüfus ile orta ölçekli bir pazar olarak tanımlanabilir. Ülke pazar büyüklüğü açısından Güneydoğu Avrupa’da Romanya ve Bulgaristan’ın arkasından 3. sırada yer alıyor. EIU tarafından 2016 yılında GSYİH’nın sektörlere göre dağılımında tarım ve hayvancılığın yüzde 9,9, sanayinin yüzde 41,5, hizmetlerin ise yüzde 48,6 olarak gerçekleştiği tahmin edilen ülkenin ekonomik yapısı, gelişmiş ekonomilerde olduğu gibi, tarım ve sanayiden hizmetler sektörüne doğru kaymaya devam ediyor.
Çoğunluğu ülkenin kuzey kısmındaki Voyvadina bölgesinde yerleşik olan tarım sektörü, ülke ekonomisindeki yerini hâlâ önemle koruyor. Kimya, tekstil, otomobil üretimi, mobilya ve gıda işleme gibi sektörler başta olmak üzere güçlü bir sanayi potansiyeline sahip olan ülkede turizmin büyümesi hizmet sektörünün payını da artırıyor.
Savaş ekonomiyi olumsuz etkiledi
Orta büyüklükte bir ekonomiye sahip olan Sırbistan, gelişmekte olan ülke statüsünde bulunuyor. Ülke ekonomisi, 1990’lardaki savaşlar neticesinde karşılaştığı ambargolar ve yaptırımlar nedeniyle ciddi sorunlar yaşadı. Orta ve Doğu Avrupa’daki birçok ülkenin aksine, serbest piyasa reformlarına ancak 2000’li yıllarda başlayabildi.
Ayrıca NATO bombardımanının sanayi ve altyapıya verdiği hasar, ekonominin yapısal problemlerini derinleştirdi. Yaşanan savaşlar, uygulanan uluslararası yaptırımlar, uluslararası askeri müdahaleler ekonomik ve sosyal açıdan gerilemeye ve altyapının tahrip olmasına yol açtı ve yaşam standartlarını olumsuz yönde etkiledi. Söz konusu dönemde GSYİH yüzde 50 oranında geriledi ve yoksulluk büyük oranda arttı.
Özelleştirme az, ekonomiye devlet hakim
Sırbistan’ın özel sektörünün sosyal üretim içindeki payı, özelleştirme programlarını sürdüren birçok Doğu Avrupa ülkesi standartlarına göre küçük. Ülkede özel sektörün milli gelir içindeki payı yüzde 40’tan az olarak hesaplanıyor. İletişim, havayolları gibi sektörlerdeki kamuya ait büyük firmaların hâlâ özelleştirilememiş olması, bütçe bakımından sorun yaratmaya devam ediyor.
Yeni Özelleştirme Kanunu’nun Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girdiği ve yaklaşık 500 şirketin özelleştirme kapsamında olduğu Sırbistan’daki özelleştirme sürecinin beklenen başarıyı tam olarak sağlayamadığı görülüyor. Bunun başlıca nedenleri olarak, özelleştirilecek işletmelerin borç yükleri, işçi sayılarının yüksek olması ve tesis durumlarının eski olması gibi faktörler sıralanabilir.
Kayıt dışı ekonomi ise ülke ekonomisinin mücadele ettiği en önemli sorunlardan. Ekonomide devlet sektörü geniş bir alanda görülüyor. Bu nedenle birçok yapısal reforma hâlâ ihtiyaç duyulan ülkede ekonomi, temel olarak yabancı sermaye destekli imalat sektörüne ve ihracata dayanıyor. Dünyadaki finansal kriz, uzun vadede ülkenin kalkınması için ihtiyaç duyulan yapısal ekonomik reformları sekteye uğratmışsa da Sırbistan bu olumsuzlukları yavaş da olsa gidermeye çalışıyor.
[su_custom_gallery source=”media: 72057,72058,72059″ limit=”17″ link=”image” target=”blank” width=”230″ height=”120″ title=”never”]Ligna[/su_custom_gallery]
2016’da GSYİH yüzde 2,5 oranında arttı
2000’li yıllarda yüksek büyüme oranları yakalayan Sırbistan ekonomisi, 2009-2012 yılları arasında daraldı. 2000-2008 yıllarını kapsayan dönemde ortalama yüzde 6 artan Gayrisafi Milli Hasıla (GSMH), küresel krizin etkisiyle 2009 yılında yüzde 3 oranında küçüldü. Büyüme potansiyeline sahip bir ülke olmakla birlikte Sırbistan’daki, kurumların yeterince güçlü olmaması ve demografik yapıda gözlenen bozulma ekonomik büyümenin ilerlemesini de yavaşlattı. Ülkede 2015 yılında yaklaşık yüzde 0,7 artan GSYİH, 2016 yılında ise tahminen yüzde 2,5 artışla 37,8 milyar dolar olarak gerçekleşti. Sırbistan’da 2016 kişi başına düşen milli gelirin reel fiyatlarla 5294 dolar, satın alma gücü paritesine göre ise 14.000 doların üstünde gerçekleştiği tahmin ediliyor. Enflasyon ise, son beş yılda en yüksek oranıyla 2011’de yüzde 11,6 olarak görüldü. 2015 yılında yüzde 1,4 olan enflasyon oranının, 2016 yılında yüzde 1,3’e gerilediği tahmin edilen istatistikler arasında.
İhracat odaklı büyüme hedefleniyor
Sırbistan ihracatını artırmak ve temel altyapı yatırımlarını güçlendirebilmek için 2010 yılında yeni bir uzun dönem ekonomik büyüme planını yürürlüğe koydu. Bu program uygulandığından beri Sırbistan’ın ihracatında gözle görülür bir artış kaydedildi. Yaklaşık 15 milyar dolarlık ihracat, 20 milyar dolarlık da ithalat gerçekleştiren Sırbistan, ihracatının yüzde 55’ini AB’ye, yüzde 3’ünü de CEFTA ülkelerine yönelik yapıyor. Sırbistan’ın ihracat sıralamasında Bosna Hersek birinci, Almanya ikinci, Karadağ üçüncü sırada yer alıyor. İthalatta ise ilk üç ülkeyi Rusya, Almanya ve İtalya oluşturuyor.
AB üyelik adaylığı ve müzakerelerin başlamasının duyurulmasıyla net AB perspektifini tasdik eden Sırbistan, bundan böyle büyümenin esas etkenini ise ihracat üzerine kurdu. Ülke, gelecek dönemde de bu stratejiyi sürdürmeyi amaçlıyor.
[su_custom_gallery source=”media: 72060,72061,72062″ limit=”17″ link=”image” target=”blank” width=”230″ height=”120″ title=”never”]Ligna[/su_custom_gallery]
İşsizlik yüzde 19
Yüksek işsizlik oranı ve duraklamış hane gelirleri, ülkenin politik ve ekonomik problemlerinin başında geliyor. Büyüyen bütçe açığı ekonominin yeniden canlandırılması çabalarını kısıtlıyor. Enflasyon ve döviz kuru istikrarının korunması endişesi, daha geniş bir mali politika uygulanmasını da engelliyor. Bütün bu sorunlar neticesinde Sırbistan Hükümeti, 2011’de IMF ile imzalanan ve 2012 yılında dondurulan stand-by anlaşmasını yürürlüğe koydu.
Sırbistan, en önemli sorunlarından birini istihdam yaratma konusunda yaşıyor. Ülkede 2,8 milyon işgücü bulunuyor, ancak işsizlik oranı yüzde 19 gibi yüksek bir oranda seyrediyor. Bu işgücünün yüzde 21,9 gibi büyük bir oranı tarımda, yüzde 15,6’sı sanayi imalatında, yüzde 62,5’i hizmetler sektöründe istihdam ediliyor. Ülkede yoksulluk sınırı altında yaşayan nüfusun genel nüfusa oranının yüzde 9,2 civarında bulunuyor.
Sırbistan’da girişimcilik inisiyatifi gerektiği kadar gelişmiş değil. Bu nedenle hükümet 2016 yılını ‘girişimcilik yılı’ ilan etti ve 16 milyar Sırp dinarı değerinde küçük ve orta ölçekli şirketlere destek konusunda 33 program hazırladı. Bu tutarın 4,4 milyar dinarını şirketler iadesiz olarak kullandı.
Öte yandan hükümet, ekonominin yüzde 98’ini oluşturan küçük ve orta ölçekli şirketlerin yanı sıra büyük şirketleri de destekleyeceğini açıkladı. Kalıcı gelişimin lokomotifi olarak büyük şirketlere ve ülkede yatırım yapacak yabancı şirketlere de Sırbistan hükümetinin destek sunacağı belirtildi.
Yabancı yatırımcıya teşvik var
İhracat odaklı bir büyüme stratejisi benimseyen Sırbistan, özellikle AB üyelik sürecini, yabancı yatırımcılar için bir cazibe unsuru olarak kullanmayı amaçlıyor. Sırbistan hükümeti son 10 yılda yabancı yatırımcıların önlerini açmak için teşvik programları hayata geçirdi ve farklı bölgelere ciddi yatırım fırsatları sağladı. Bunların en önemlilerinden birisi Güney Sırbistan’da bulunuyor.
Sırbistan genellikle Koridor 10 ve Tuna nehri boyunda yerleşen, 14 serbest bölgeye sahip. İdaresi devlete ait olan bu serbest bölgeler ile yabancı yatırımlar ve istihdam teşvik ediliyor. Sırbistan’a 2000 yılından bugüne kadar 24 milyar euro değerinde doğrudan yabancı yatırımı giriş yaptı. Son beş yılda, ortalama olarak Sırbistan’a yılda yaklaşık 800 milyar euro giriş oldu. Sırbistan’daki en büyük yatırımcılardan biri olan Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, 2015 yılına kadar 200’ün üzerinde projeye 4 milyar euroluk yatırım yaptı. 2015 yılında ise 25 projeye 478 milyar euro yatırdı.
Türkiye-Sırbistan ticaret hacmi hedefi, 1 milyar dolar
Türkiye ile Sırbistan arasında son dönemde gelişen siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliğiyle iki ülke arasındaki ticaret artıyor. 1 Eylül 2010’da yürürlüğe giren Türkiye-Sırbistan Serbest Ticaret Anlaşması, iki ülke arasındaki ticaretin de artmasına büyük oranda itici güç oldu. Öte yandan “Ortak sınıra sahip olmayan komşu ülkeler” Sırbistan ve Türkiye’yi, ekonomik ve kültürel anlamda birbirine yakınlaştırmak için çok sayıda adım atıldı. İstanbul ve Belgrad arasındaki uçuş sayısının artırılmasını buna en iyi örnek gösterilebilir. Tüm bu çabalar neticesinde 850 milyon dolara yükselen iki ülke arasındaki ticaret hacminin, bu yıl 1 milyar dolara çıkarılması amaçlanıyor. Türkiye’nin, bölgenin istikrarı açısından önemli gördüğü ve AB’yle bütünleşmesini desteklediği Sırbistan’a yaptığı ihracat ürünleri arasında tekstil, sanayi makineleri, kara taşıtları, demir-çelik, metal ürünleri, elektrikli aletler, tarım ürünleri geliyor. Türkiye’nin ithalatında ise demir-çelik, tekstil lifleri, plastik ve mamulleri, deri, kösele, ham post, kauçuk ve mamulleri, vitaminler, hormonlar, ilaçlar, sebze-meyve, hububat başta geliyor.
Sırbistan’daki Türk firma sayısı 2 yılda 3’e katlandı
Sırbistan’da ticari faaliyet gösteren Türk şirketi sayısı 2015 yılında 136 iken, 2017 Şubat’ta 3’e katlanarak 454’e yükseldi. Son 2 yıldaki artış ise yüzde 234’e ulaştı. 2015 yılının Mart ayında Halk Bank, Sırbistan’da faaliyet gösteren Çaçanska Bankası’nın yüzde 76’lık hissesini satın alarak, Sırbistan piyasasına giren ilk Türk bankası oldu. Son olarak da Avrupa ülkeleriyle Türkiye arasında geçiş güzergahı olan Sırbistan’daki otoyolun üzerine Türk yatırımcılar tarafından dinlenme tesisi inşa edildi. Türk şirketleri Sırbistan’da en çok tekstil ve otomotiv yan sanayi alanlarında yatırım yapıyor. Sırbistan özellikle tekstil üreticileri için çok faydalı üretim imkanı sunuyor. Uygun fiyatlı iş gücü bunların en önemlisi. Tekstil sektörünün Sırbistan’da tarihi bir sektör olması, Eski Yugoslavya’da çok fazla tekstil şirketinin bulunması da bir diğer avantaj. Bu fırsatı gören Türk tekstilcilerinin ülkeye yatırım sayısı ve hacmi, bu nedenle her yıl artıyor.
Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Sırbistan İş Konseyi Başkanı Aleksandar Medjedovic, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin 2007 yılında sıfır denilecek noktadayken, aradan geçen 10 yılda çok iyi noktalara geldiğini söyledi. Türk şirketlerin Sırbistan’ı keşfettikten sonra bu ülkeye yapılan ihracatı sürekli artırdıklarını dile getiren Medjedovic, Türkiye’nin Sırbistan’a ihracatının ithalatından daha yüksek olduğunu açıkladı. Sırbistan’a olan ilginin sebeplerine değinen Medjedovic, “Yakınında Bulgaristan, Bosna-Hersek, Romanya gibi farklı pazarlar var. Avrupa pazarına yakınlık da çok önemli. Sırbistan’da Türk girişimcilerin iş mantalitesine benzer bir durum söz konusu. Ayrıca Osmanlı Devleti nedeniyle ortak bir geçmişe sahibiz” yorumunu yaptı.
Türk girişimcilere Sırbistan’da yatırım yapma çağrısında bulunan Medjenovic, iki ülke arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin gelişimi için mobilya, yapı malzemeleri, enerji, sanayi, turizm gibi sektörlerde önemli fırsatlar söz konusu olduğunu vurgulayarak, “Özellikle tekstil alanında ciddi fırsatlar var. Sırbistan’da küçük elektronik aletler, kimya ve ham madde sektörlerinde de yatırımcılar için fırsatlar mevcut” dedi.
“Potansiyeli harekete geçirme zamanıdır”
DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan, “Sırbistan ile Türkiye, bölgede istikrarlı iki ülke olup, bölgeye ciddi anlamda katkı sağlayabilecek hususiyetlere ve potansiyele sahiptir. İşte zaman, bu potansiyeli harekete geçirme zamanıdır” dedi.
DEİK mensuplarının dileğinin, sadece ticaret hacminin artması olmadığını belirten Vardan, Sırbistan’a daha fazla yatırım yapmak istendiğini ve Sırbistan’da artan yatırımlar ile ekonomik ilişkilerin daha kalıcı hale gelerek, daha fazla zenginlik oluşacağını söyledi.
DEİK ve Sırbistan Ticaret Odası arasında imzalanan iş konseyi işbirliği anlaşması ile çalışmaların yeni bir boyut ve dinamizm kazandığını belirten Vardan, “Arzumuz; Sırbistan ve Türkiye arasında tesis edilmekte olan stratejik işbirliğinin, bulunduğumuz coğrafyada kalıcı barışın, istikrar ve refahın en önemli dinamiklerinden birisi olmasıdır. Halk Bankası’nın Sırbistan’da bankacılık hizmetlerine girmesi, iki ülke arasında ticaret ve yatırım faaliyetlerinin çok daha hızlı ve olumlu ilerlemesine katkı sağladı” dedi.
Sektör, 2016’da ihracatıyla son iki yılın üzerine çıktı
Türkiye’nin ağaç işleme makineleri sektöründe Sırbistan’a yaptığı ihracatta 2016 yılında önemli bir artış dikkati çekiyor. Sektör geçen yılki ihracatında, özellikle ‘Çeşitli Makina İşlemlerini Bu İşlemler Arasında Alet Değiştirmeden Yapan Makinalar’ ile ‘Testere Makinaları’ ve ‘Bükme veya Birleştirme Makinaları’nda 2015 ve 2014 yıllarına göre ciddi bir sıçrama gösterdi.
Buna göre 2015 yılında 65 bin dolar olan ‘Çeşitli Makina İşlemlerini Bu İşlemler Arasında Alet Değiştirmeden Yapan Makinaları’ ihracatı 2016 yılında 499 bin doları buldu. Sektör ‘Testere Makinaları’nda 2015 yılında 346 bin dolar olan ihracatını, 2016 yılında 527 bin dolara yükseltti. ‘Bükme veya Birleştirme Makinaları’ ihracatı ise 2015 yılında 9 bin dolar iken geçen yıl 212 bin dolar olarak gerçekleşti. Sektörün Sırbistan’a yaptığı ‘Planya, Freze veya Keserek Kalıplama Makinaları’ ihracatı 2014 ve 2015 ihracat rakamlarını aşarak 2016’da 181 bin dolar oldu. 2016’da ‘Delik Açma Veya Zıvanalama Makinaları’nda 38 bin dolarlık ihracat yapan sektör, bu makine konusunda da son iki yıl ihracatının üzerine çıktı. Sektörün geçen yılki ihracatında sadece ‘Taşlama, Zımparalama veya Parlatma Makinaları’ ile ‘Yarma, Dilme veya Soyarak Yaprak Halinde Açma Makinaları’, 2015 yılı ihracat rakamlarının altında kaldı.
Türkiye 2016 yılında Sırbistan’a yaptığı ihracatta artış yakalamasına rağmen henüz bu pazarın çok az bir kısmından pay alıyor. İndikatif potansiyel ticaret rakamları ve Sırbistan’ın sektörel yaptığı ithalat, Türkiye’nin Sırbistan ağaç işleme makineleri pazarına çok daha fazla ihracat yapabilme imkanı olduğunu ortaya koyuyor.