Airpak Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İştotan ile gerçekleştirdiğimiz röportajda sektörün sorunları başta olmak üzere, yapılması gereken çalışmalar ve gelecek hedefleri konuştuk. İhracatın önemine vurgu yapan İştotan; “Ancak ihracatla kalkınabiliriz. Kendi yağınla kavrulma devri bitti. Biz ihracatta ne kadar güçlü olursak, iç piyasada da aynı şekilde güçlü oluruz” diye konuştu.

İstihdam ve eğitimin önemine dikkat çeken Airpak Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa İştotan; “Benim mezun olduğum dönemde kullanılan makinelerle çocuklar eğitim görüyor. Bu makinelerle yetiştireceğimiz insanlar nereye gidebilir? Biraz daha istihdama ve eğitime değer vermeliyiz. Sanayicisinin, pazarlamacısının, ticaret yapanının, üreticisinin, tasarım yapanının eğitilmesi lazım” diye konuştu.

  • Sektörün üretim faaliyetlerini genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz? Neler yapılmasını öngörüyorsunuz?

Sektörü; mobilya sektörü ve mobilya makineleri imalat sektörü olarak ikiye ayırmak lazım. Bunlar birbirine bağlı çalışıyorlar. Birbirlerini destekliyorlar, teşvik ediyorlar. Biri olmazsa, diğeri zor ayakta duruyor. Her iki sektöründe çözüme ulaştırılması gereken sorunları var. Öncelikle mobilya imalat sektörünün ıslah edilip, kalifiye elemanlarla doldurulması lazım. Gerek imalatta gerek dizayn da kalifiye eleman yetersizliği olduğunu düşünüyorum. Türkiye olarak, mobilya sektörüne yön veren ülkelerin seviyesine çıkmamız gerekiyor. Bu Amerika’nın tekrar keşfi değil. Bakın İtalyanlara, Uzak Doğululara ne yapıyorlar? Onları yapsak yeter. Onların yöntemleriyle de onlarla mücadele edebiliriz. Bunun yanı sıra mobilya sektörümüzün kaliteyle beraber biraz da dürüstlüğe ihtiyacı var. Verdikleri sözlerin, yaptıkları işlerin arkasında durmaları gerekiyor. Makine tarafına baktığımızda ise bu sektörün merkezi eskiden Bursa’ydı. Burada yapılan makinelerin çoğu manuel’di. Almanlar, İtalyanlar CNC makinelerine geçtiğinde Bursa çöktü ve o dönemde büyük bir kırılma yaşandı. Dolayısıyla çok zaman ve piyasa kaybettik. Şimdi Türkiye de dijital makinelerin imalatına geçti ama fark biraz açıldı. Bu farkı kapatmak için sektörümüzün biraz daha hızlı koşması gerekiyor. Bildiğiniz gibi koşmak yorucu bir eylem. Bu eylemin doğru şekilde gerçekleşmesi içinde devletin bize destek olması gerekiyor. Karşılıklı özverilerde bulunulması gerekiyor. Bu anlamda sanayicimizin gerekli özveride de bulunduğunu düşünüyorum.

“İhracatta ne kadar güçlü olursak, iç piyasada da aynı şekilde güçlü oluruz”

  • Sizce sektör bu dönemde iç pazara mı, ihracata mı, yoksa her ikisine de mi odaklanmalı?

Pandemiden dolayı, birtakım alışkanlıklarımız, tüketim zaaflarımız değişmiş olabilir. Bugünün konusu pandemi ama bunun yanında felaket olabilir, deprem olabilir bunların hepsi toplumların yapılarını sarsar. Bu sarsıntılardan insanlar birtakım dersler alarak çıkarlar. Biz de bu yaşananlardan dersler alıp, çıkmalıyız. Gelelim ticarete, tabi ki Türkiye vatandaşı olarak eskiden bir liraya aldığımız makineyi bugün sekiz liraya alıyorsak bunun en büyük müsebbibi dövizdir. Türkiye’nin dolayısıyla bizlerin dövize ve ihracata ihtiyacı var. Onun için biz ancak ihracatla kalkınabiliriz. Kendi yağınla kavrulma devri bitti. Biz ihracatta ne kadar güçlü olursak, iç piyasada da aynı şekilde güçlü oluruz. Bugün en ana, en lokomotif makineler yurtdışından geliyor. Ancak altı ay önce aldığın fiyattan bugün bu makineleri alamıyorsun. Bunun nedeni de döviz enflasyonu. Biz yurtdışına ihracat yapmadığımız sürece, bizim paramız değer kazanmaz. Çok satacağız, az alacağız. Tek hedefimiz bu olmalı. İhracat en önemli konumuz. İhracat yapmalıyız. Türk parası kur olarak düşük bir kur. Türkiye içinde biz bu düşük kurla mal ürettiğimiz için biz Orta Asya’ya, Türki Cumhuriyetlerin bir kısmına, Afrika’ya ihracat yapmalıyız. Yeni pazar arayışlarına girmeliyiz. Günümüz dünyasında yaşanan bütün savaşların sebebi, yeni pazar arayışları.

“Yatırım yapan sanayici desteklensin”

  • Sektör olarak devletten beklentileriniz neler?

Devlet bize iki şekilde destek sağlayabilir. Bir; bize gölge, köstek olmaz, iki; bize teşvikte bulunur. Biz devletten para istemiyoruz. Türkiye çok büyük bir memleket. Mobilya ihtisas bölgeleri yapılabilir. Buralar emlak komisyoncularının eline bırakmadan, bu işin cefakar üreticilerine öncelik toprak, arazi ve bir takım altyapı teşvikleri sağlanabilir. Yani yatırım yapan sanayici desteklensin. Teşviki de elbette gerçek anlamda ihtiyacı olan insanlara versinler. Bir insan sanayiciyse, yaptıkları belliyse, ihracat yapıyorsa, ekonomiye katkı sağlıyor, istihdam yaratıyorsa bu insanları devlet desteklesin. Ticarete katkısı olmayan, işini doğru yapmayanlar ayıklansın, iyi insanlar götürsünler işi.

“Öğrencilere ücretsiz konferanslar verilmeli”

  • AİM üreticileri için son derece önemli olan kalifiye eleman sorunu için düşünceleriniz nelerdir?

Almanların fotoğraf ve bilgi arşivlerinin paylaşıldığı bir web sitesi var. Bu siteyi gezerken 1935 yılına ait bir arşiv gördüm. Fotoğrafta yüzlerce torna freze tezgahı var, tezgahların hepsinin başında kadınlar çalışıyor. Gelelim Türkiye’ye yıl 2021. Biz hala basit işlerle uğraşıyoruz. Atı alan Üsküdar’ı geçmiş. Bu nedenle öncelikle kadınlarımızın ve kızlarımızın eğitilmesi gerekiyor. Burada devlet kurslar açabilir, eğitim programları düzenleyebilir. Bunun yanı sıra sizler gibi sivil toplum kuruluşları, sektörü tarayıp işinin ehli kişileri alıp okullarda eğitim vermesini sağlayabilir. Bu kişilerin öğrencilere ücretsiz konferanslar vermesine destek verebilir. Ben okullara gittiğimde talebelerle konuşuyorum. Okullarımızın elektronik bölümü yok, ahşap makinelerinin elektroniğinden bile anlayan yok. Bu makineler bozulduğunda zaman üç-beş kişinin eline kalıyorsunuz. İşte bu nedenle okullara gidilmesi lazım. Bununla beraber fabrikalarda da eğitim çalışmaları organize edilmeli. Ben mesela bazılarına soruyorum ahşabı tanımıyorlar. Örneğim benim fabrikama, CNC makinelerinin püf noktalarını bilen ya da elektronik kartları bilen bir uzman gelip eğitim verse önemli bir aşama kaydedilmiş olur. En azından çekirdek bilgilerin verilmesi lazım.

“AİMSAD’ın çalışmalarının faydalarını görüyoruz”

  • AİMSAD’a önerileriniz var mı?

AİMSAD’ın kurulması çok faydalı ancak geç kalınmış bir harekettir. Sektör olarak AİMSAD’ın çalışmalarının faydalarını görüyoruz. Bu çalışmalarını sürdürmeli. Kurdukları komiteler aktif ve gerçekçi çalışmalar yapmaya devam etmeli. Bu çalışmalarını raporlandırmalı ve bunları üyeleri ile paylaşmalı. Bunların dışında AİMSAD’ın sanayiye yön veren çalışmaları olmalı. Örneğin; mobilyada trendler vardır. Dolayısıyla yeni yönelimleri keşfedip, üyelerine anlatmalı. Bu noktada yön vericiliği çok önemli.  Ben 1993 yılından beri fuarlara katılıyorum. İstanbul’da en az 20 bin tane mobilyacı var ama teknik okulların sayısı bir elin iki parmağını geçmiyor. Bu okullardaki çocukları organize edip, firmaların fuar stantlarında görev almaları sağlanabilir. Öğrenciler geleni, gideni, makineyi görsünler, piyasa insanını tanısınlar. Bunun beraberinde, firmaların fuarda sattığı makinenin küçük bir kısmıyla, belirlenen bir okula makine hediye edilebilir. Ama burada önemli olan trenddeki en yüksek makinenin hediye edilmesi. Çocuklar o makineleri görsünler, ona göre yetiştirilsinler. Böylece yarın size eleman lazım olduğunda gidip karşı atölyenin ustalarını toplamak zorunda kalmayın.

“Sanayicisinin, pazarlamacısının, ticaret yapanının, üreticisinin, tasarım yapanının eğitilmesi lazım”

“Ben bu işin çekirdeğinden gelen, teknik lise mezunu biriyim. Başta İstanbul olmak üzere, Türkiye’nin başka şehirlerindeki teknik liselere gidiyorum ama ben bu okulların durumlarına üzülüyorum. Benim mezun olduğum dönemde kullanılan makinelerle çocuklar eğitim görüyor. Bu makinelerle yetiştireceğimiz insanlar nereye gidebilir? Üniversite ve liselerdeki tasarım yapabilecek yetenekli insanların ellerinden tutulması lazım. Bunun başka ülkelerde örnekleri var. Ben bu işin okulunu bitirmiş çok insan tanıyorum. Nice insanlar, nice insanların önünde yem oldu. Fabrikayı kurdu, kuruluştan sonra çıkarıldılar fabrikalardan. Bu tutum yanlış. Japonların mucizesi nedir biliyor musunuz? Ömür boyu istihdamdır… Şortla girer, tabutla çıkar fabrikadan. Maalesef bizim burada böyle bir şey yok. Bu tutumlar değişmeli. Biraz daha istihdama ve eğitime değer vermeliyiz. Sanayicisinin, pazarlamacısının, ticaret yapanının, üreticisinin, tasarım yapanının eğitilmesi lazım.”