Tarihi ticaret yollarının ve büyük imparatorlukların yer aldığı Hint Yarımadası’nda yüzyıllar boyu birçok medeniyete ev sahipliği yapan Hindistan, kültürel zenginliğinin yanı sıra ekonomisiyle son yılların en hızlı çıkış yapan ülkelerinin başında geliyor.
Ülke, önümüzdeki 10 yılda dünyanın üçüncü büyük ekonomisi ve yüzyılın ortasında en büyük iki ekonomisinden biri olma yolunda hızla ilerliyor. Küresel finans çevrelerinden kısa vadeli büyüme görünümüyle tam not alan Hindistan, uzun vadede dünyayı döndüren ekonomi çarkının da en güçlü dişlisi olacağına dair tahminleri kuvvetlendiriyor.
Yüzölçümü bakımından 3,2 milyon metrekare ile dünyanın en büyük 7. coğrafi alanına ve en büyük 2. nüfusuna sahip ülkesi olan Hindistan, aynı zamanda 2 trilyon 250 milyar dolarlık Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) ile dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alıyor. Birkaç yıldır ekonomisiyle muazzam bir ivme yakalayan Hindistan, bu gelişimini sahip olduğu iç dinamiklerle önümüzdeki süreçte de sürdüreceğine dair sinyaller veriyor. Dünyanın ilk üç büyük ekonomisi arasına gireceğine ilişkin tahminleri her geçen yıl güçlendiren Hindistan, Dünya Ekonomi Forumu’nun 2050 yılındaki en büyük ekonomiler tahminine göre, Çin’in ardından ikinci sırada yer alacak.
Ekonomisiyle adından sıkça söz ettiren Güney Asya ülkesi Hindistan, bir ülke olarak birlik ve bütünlük içinde olmaktan çok, değişik ırk, kültür ve dinlerin bir arada yaşamaya çalıştığı mozaik bir görüntüye sahip bulunuyor. Hintçe ve ingilizcenin hakim dil olarak göze çarptığı ülke toprakları üzerinde, yüzlerce yerel dil konuşuluyor. Hinduzm, Budizm gibi milyarlarca takipçisi olan iki büyük dinin topraklarında hayat bulduğu ülkenin, derin tarihi M.Ö 3400’lere dayanıyor. Büyük imparatorlukların ve uygarlıkların kurulması ve sona ermesinin bu kıtada Avrupa’dan çok daha önce gerçekleşmiş olması, Hindistan’ı dünyanın en gelişmiş uygarlıklarından biri haline getiriyor.
Bağımsızlığını kazanmasıyla büyüme süreci başladı
Tarihi ticaret yollarının ve büyük imparatorlukların yer aldığı bölge olan Hint Yarımadası’nda yüzyıllar boyu birçok medeniyete ev sahipliği yapan Hindistan, Moğol hükümdarlarının yönetimde olduğu dönemde tam bir altın çağ yaşadı. 1700’lerde Moğol İmparatorluğu’nun hızla çözülmeye başladığı coğrafya, 17. yüzyıldan itibaren ise İngilizlerin doğrudan hakimiyetine girdi. 1800’lerde Pencap bölgesi dışında bütün Hindistan, İngiliz yönetimi altına girmiş durumdaydı. ‘Böl ve yönet’ politikasını uygulayan İngilizler, çeşitli bölgesel prenslikleri kendi uyduları halinde tutmayı ve istedikleri gibi yönlendirmeyi uzun süre başarsalar da Hindistan topraklarındaki bağımsızlık hareketleri 1900’lerde kendini göstermeye başladı. Bağımsızlık savaşını sadece orta sınıfın desteklediği bir hareket olmaktan çıkartarak, köylülere de mal etmesiyle kısa zamanda başarı kazanan Mahatma Gandi’nin 20. yüzyılın başında başlattığı bağımsızlık mücadelesi, giderek devrimci bir yapıya dönüştü. Bu dönemde, emperyalist güçlere karşı kendi kurtuluş savaşını başarıyla tamamlayan Türkiye’nin ve Atatürk’ün anti-emperyalist idealleri de Mahatma Gandi’ye ve Hint direniş hareketine önemli etki yaptı. Uzun ve zorlu bir mücadelenin ardından Hindistan’ın bağımsızlığına kavuşması II. Dünya Savaşı’nın bitmesiyle kesinleşti ve Hindistan Cumhuriyeti, Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını 15 Ağustos 1947’de ilân etti.
Hindistan, 1947’de İngiltere’den bağımsızlığını kazandıktan sonra 1950’de kabul edilen anayasayla bugünkü Hindistan Cumhuriyeti’ne dönüştü. Bugün İngiliz Milletler Topluluğu üyesi olan Hindistan, çok partili parlamenter demokrasiyle yönetiliyor. Federal yapıya sahip ülke, 29 eyalet ile 7 birlik toprağından oluşuyor. Eyaletler kendi hükümet ve parlamentolarına sahip. Yönetim de merkezi hükümet ve eyalet hükümeti arasında bölünmüş durumda. Hindistan’ın en büyük uluslararası sorunu ise Pakistan ile yıllardır çözülemeyen Cammu-Keşmir meselesi. Ayrıca ülkenin Çin ile de sınır sorunları da bulunuyor.
Hindistan’ın, siyasi problemlerini bir yana bırakırsak çok önemli iki temel sorunu var. Nüfus fazlalığı ve yoksulluk… Yoksulluk ve kötü beslenme oranları hâlâ çok yüksek, okuryazarlık ise çok düşük. Bombay, Delhi ve Kalküta’nın en büyük üç şehir olduğu Hindistan’da okuryazarlık oranı kadınlarda yüzde 53, erkeklerde yüzde 75, toplam nüfusta ise yüzde 64 seviyelerinde. Çin ile birlikte dünya nüfusu 1 milyar sınırının üstündeki iki ülkeden biri olan Hindistan, yüksek nüfus artış hızı sebebiyle yakın bir gelecekte dünyanın en kalabalık ülkesi olacak. Doğum hızının düşeceğine dair iyimser beklentilere rağmen 2025 yılında Hindistan nüfusunun 1,4 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Hindistan’ın, 2028’de Çin’i geçerek dünyanın en fazla nüfusa sahip ülkesi olması bekleniyor.
20 yıldır ortalama yüzde 7 oranında büyüdü
Hindistan sadece nüfusuyla değil ekonomisiyle de büyüyor. Küresel çalkantılar karşısında güçlü bir duruş sergileyen ülke, 1990’lardan beri uygulanan ekonomik inkılapları nedeniyle dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri. Gayri safi yurt içi hasılası 2016 tahminlerine göre 2,2 trilyon dolar olan ülkede, kişi başına gelir bin 600 dolar civarında. Hindistan’da enflasyon geçen yıl yüzde 4,9 oldu. Ülkedeki işsizlik oranı ise yüzde 8,4 seviyesinde.
Hindistan’ın yıllık reel büyüme verilerine bakıldığında, ülke ekonomisinin 2009’da yüzde 8,5, 2010’da yüzde 10,3, 2011 yılında yüzde 6,6, 2012’de yüzde 5,6, 2013’te yüzde 6,6, 2014’te yüzde 7,2 büyüdüğü görüldü. Büyüme 2011, 2012 ve 2013 küresel konjonktürün doğrudan ve dolaylı etkileriyle beklentilerin altında gerçekleşti. 2013’ten itibaren yeniden ivmelenen Hint ekonomisi, 2015’te ve 2016’da yüzde 7,6 oranında büyüdü. Hindistan bu büyüme oranıyla son 5 yılın en yüksek büyüme hızına ulaştı. Bu dönemde imalat sanayi ise yüzde 9,5 büyüme kaydetti.
Ekonomisi 20 yıldır ortalama yüzde 7 oranında büyüyen Hindistan, bu gelişimiyle ‘yeni sanayileşen ülke’ olarak sınıflandırılmaya başladı. Hindistan ayrıca nükleer teknoloji ve uzay teknolojilerine sahip az sayıdaki ülkeler arasında yer alıyor. Son yıllarda bilişim teknolojilerinde ilerleme kaydeden ülke, dünyaya bu alanda en çok ürün ve insan kaynağı sağlayan tedarikçi konumunda.
2020’ye kadar yüksek büyüme korunacak
Hindistan ekonomisinde yaşanan pozitif gelişme, Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Hindistan için belirlediği 2017 yılı için yüzde 7,2 ve 2018 yılı için yüzde 7,6 büyüme tahminleriyle de örtüşüyor. IMF ayrıca Hindistan’ın bu konumunu 2020’ye kadar koruyacağını öngörüyor. Cari fiyatlar üzerinden 2,2 trilyon dolarlık ekonominin performansı, tüm dünya tarafından ilgiyle takip ediliyor. Hindistan’ın küresel ekonomideki gücünü artırma konusunda en büyük olumlu etkiyi; ileriye dönük uzun vadeli büyüme planları, genç nüfus, düşük bağımlılık oranı, yatırım projeleri yapıyor. Hint ekonomisi arkasına aldığı bu güçlerle, önümüzdeki 10 yılda dünyanın üçüncü büyük ekonomisi ve yüzyılın ortasındaki en büyük iki ekonomiden biri olma yolunda hızla ilerliyor. IMF’ye göre kısa vadeli büyüme görünümünde de iyi olan Hindistan ekonomisi, küresel planda da “parlak nokta” olarak nitelendirilmekte.
Hizmet sektörü, ekonominin en hızlı gelişen kolu
Hindistan ekonomisi iki farklı yapıya sahip. Bir yanda orta sınıfın en zekilerini çalıştıran modern ve küresel rekabet gücüne sahip bilgiye dayalı hizmetler sektörü, diğer yanda çoğunlukla az eğitimli işgücünün çalıştığı ve rekoltesi yağışlara bağlı tarım sektörü yer almakta. İmalat sektörü geleneksel olarak kalitesiz mallar nedeniyle yetersiz olmasına rağmen, bu durum son yıllarda değişmeye başladı. Hizmetler sektöründeki güçlü büyüme neticesinde sektörün GSYİH içinde payı 2015 yılında yüzde 58,9 olarak gerçekleşirken, tarım sektörünün payı yüzde 16,6, sanayinin payı ise yüzde 24,5 oldu.
Hindistan hizmet işkolu, 2001’den bu yana yıllık yüzde 9’un üzerinde büyüme oranı ile dünyanın en hızlı büyüyen hizmetler işkollarından birine sahip. Ülke, 2013-2014 yılları arasında 167 milyar dolarlık hizmet ihracatı ile BT hizmetleri, İSD hizmetleri ve yazılım ana dış satımcısı haline geldi. Aynı zamanda bu konular ekonominin en hızlı büyüyen kısmı oldu. BT endüstrisi Hindistan’daki en büyük özel kesim işvereni olmaya devam etti. Buna karşın, dünya çapında tarımsal üretimde ikinci olan Hindistan’da en büyük işveren durumundaki tarım işkolunun GSYİH içindeki payı azaldı.
Dış ticaret açığı 96,4 milyar dolar geriledi
Hindistan’ın son dönemdeki dış ticaret verilerine bakıldığında, dış ticaret açığında azalma dikkat çekiyor. Ülkenin ihracatı 2011 yılında yüzde 36,8 büyüme gösterdi. 2012 yılında ise eğilim tersine dönüp yüzde 4 civarında daralma yaşayarak 289,5 milyar dolar oldu. 2013 yılında ise ihracatı yüzde 16,3 artarak 337 milyar dolara yükselen ülkede, 2014 ve 2015 yıllarında ihracat 2014’te 318 milyar dolar, 2015’te ise yüzde 16,9 azalarak 264 milyar dolar oldu. Ülkenin ithalatı ise 2014 yılında 462 milyar dolar iken, 2015 yılında bir önceki yıla göre yüzde 15,5’lik azalışla 390,7 milyar dolara geriledi.
Ülkenin dış ticaret tablosunda 2016 yılında ihracat 260 milyar dolar, ithalat 357 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacminin 617 milyar dolar olduğu ülkenin dış ticaret açığı, 2015 yılında 126.6 milyar dolardan 2016 yılında 96,4 milyar dolara geriledi.
DYY politikasıyla 40 milyar dolarlık yabancı yatırım geldi
Forbes’in 2016 yılına ait ‘dünyanın en büyük ve güçlü 2000 halka açık şirket listesi’ içerisinde 56 firması bulunan Hindistan, henüz potansiyelini tam olarak değerlendirememiş ekonomik bir dev. Gerçekleştirilen politik ve ekonomik düzenlemelerle bu gücün ortaya çıkması sağlanıyor. Devlet, liberal doğrudan yabancı yatırım (DYY) politikası sayesinde yatırımları teşvik etmek amacıyla birçok adım atmakta. Hindistan için yabancı yatırım çok fazla önem taşıyor. Hindistan 2015-16 mali yılında, bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 29 artışla 40 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım aldı. Önümüzdeki 5 yılda ise bu yatırımların boyutunun 100 milyarlarca doları bulacağı tahmin ediliyor.
Ülkede 2014-15 döneminde 30.93 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırım (DYY) miktarı yüzde 29 artarak 2015-16 mali yılda 40 milyar dolara ulaştı. En büyük yatırım çeken sektörlerin başında 6.88 milyar dolar ile hizmet sektörü çekti. Bu sektörü bilgisayar donanım ve yazılım sektörü 5.9 milyar dolar ile takip etti. Ticari iş sektörü 3.84 milyar dolar ve oto sanayi sektörü ise 2.52 milyar dolar yatırım çekti. Hindistan DYY kaynağı olarak en fazla Singapur’dan yatırım çekiyor. Singapur’u sırayla Mauritius, ABD, Hollanda ve Japonya’dan yatırımcıya ev sahipliği yapıyor.
1.5 trilyon doların üzerinde altyapı yatırımına ihtiyacı var
Limanlar, havalimanları ve karayollarının geliştirilmesi gibi altyapı projeleri için ciddi bir yatırıma ihtiyaç duyulan Hindistan’da, 2019’a kadar olan beş yıllık dönemde pek çok yatırım gerçekleşecek. Örneğin Hindistan Demir Yolları için 133,5 milyar dolar yatırım planlandı. 2012-17 yılları arasındaki 12’nci Beş Yıllık Plan (FYP) kapsamında, kara yolları için de 32,4 milyar dolar daha yatırım yapılacak. Asya’daki 9 adet otoyol projesinden 6’sı Hindistan içinden geçiyor. Özetle Hindistan, altyapı projelerinin yüzde 90’ını yenilemek için kollarını sıvadı.
Hindistan Maliye Bakanı Arun Jaitley, Hindistan hükümetinin kitlesel modernizasyon planı çerçevesinde 2019 yılı itibarıyla 700 bin köyü yollar vasıtasıyla bağlayacağını söyledi. Bu kapsamda önümüzdeki 10 yıl içinde Hindistan’ın 1,5 trilyon doların üzerinde altyapı yatırımı ihtiyacı olduğunu belirten Maliye Bakanı Jaitley, küresel büyümede yaşanan yavaşlamaya rağmen Hindistan’ın altyapı konusundaki farkı kapatmak üzere gerçekleştirdiği çalışmalar vasıtasıyla büyümede istikrarı sürdürebildiğini ifade etti.
2025’te 7 trilyon dolarlık bir ekonomi olacak
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi Hindistan, yarattığı pozitif ivmeyle küresel ekonomiye de katkı sağlıyor. KPMG Türkiye ve DEİK’in birlikte hazırladığı Hindistan raporu, yükselen Asya’nın ayak seslerini yansıtan bilgiler içermekte.
Raporda verilen bilgilere göre; 2015-16 mali yılında yüzde 7,6’nın üzerinde GSYİH artışı gerçekleşen Hindistan’ın, küresel büyümeye de ivme kazandırması bekleniyor. Raporda Hindistan’ın dikkat çekici fırsatlar sunduğu ve yatırımcı dostu bir ekosistem içinde çok farklı yatırım fırsatlarına ev sahipliği yaptığı vurgulanıyor. Hindistan’a yönelik ivme kazanan yatırımların, yatırımcıların Hindistan’a duyduğu güveni gösterdiği, Hint hükümetinin ise bürokratik engelleri azaltmak için yoğun çalışmalar yürüttüğü ifade ediliyor. Ülkede yatırım getirilerinin de oldukça yüksek seyretmesinin beklendiği Hindistan raporuna göre, nominal GSYİH’nin 2019-20 mali yılına kadar 3,4 trilyon dolara ve 2024-25 mali yılına kadar 7 trilyon dolara ulaşacağı hesaplanıyor.
Hindistan GSYH ile 2028’de Japonya’yı geçecek
ABD merkezli yatırım bankası Merrill Lynch’in yayınladığı rapora göre ise, Hindistan ekonomisi 10 yıl içinde büyüyecek ve ülkenin Gayrisafi Yurt İçi Hasılası (GSYH) 2028 yılında Japonya’yı geçecek. BRIC grubunun diğer ülkeleri Brezilya ve Rusya’yı geçerek Çin’den sonraki en güçlü ekonomiye sahip olan Hindistan’ın, 2019 yılına kadar Fransa ve İngiltere’yi de geçerek Almanya’dan sonra dünyadaki en büyük beşinci ekonomiye sahip olması bekleniyor.
‘India 2028: Thelast BRICK in the Wall’ başlığıyla yayınlanan raporda, “2028 yılına kadar Hindistan’ın GSYH’sinin dolar bazında Japonya ve Almanya’yı geçeceğini öngörüyoruz. Bu durum, Hindistan ekonomisinin yılda yüzde 10 büyüyerek, Japonya’nın kaydedeceği yıllık yüzde 1.6 değerindeki artışı geçeceğini gösteriyor” denildi.
Raporda, Hindistan ekonomisindeki bağımlılık oranının (0-14 ve 65 yaş üstü çalışmayan nüfus) 2017 yılında yüzde 71.7’den 52.2’ye düştüğünün ve 2028 yılında yüzde 46.2 oranına gerileyeceğinin tahmin edildiği belirtildi. Raporda ayrıca, 1990’lara göre yüzde 10 artış göstererek yüzde 32.4 yatırım değerine sahip olan ülkenin, 2028 yılında GSYH’sinin yüzde 35 oranına yükseleceği tahmin edildi. Böylelikle GSYH’deki genel büyüme oranının yüzde 10’a çıkabileceği vurgulandı. Merrill Lynch’in yayınladığı raporda, Hindistan’ın artan gelir desteğiyle arz talep bağlamında kitle piyasalarının gelişmesine önemli bir dayanak oluştuğuna işaret edildi.
Hindistan ile ticaret dengesi Türkiye aleyhine
Hindistan ve Türkiye ilk ikili ticari anlaşması 1973’te imzalansa da iki ülke arasındaki ticaret, 1980’li yıllara kadar çok azdı. 1983’te Hindistan-Türkiye Karma Ekonomik Komisyonu kurulmasına yönelik anlaşma imzalandı ve ticari ilişkiler 1990’lı yıllarda belirgin bir şekilde gelişmeye başladı. 1996 yılında Hint-Türk Ortak İş Konseyi kurulması, ikili ilişkilerin de gelişmesine itici güç oldu. Bugün Türkiye ile Hindistan arasında ticaret hacminde gözlenen artışa rağmen, ticaret dengesinde sürekli olarak ülkemiz aleyhine bir tablo bulunmakta. İki ülke arasında en yüksek ticaret hacmine ulaşılan 2014 yılında, 586 milyon dolar ihracat yaptığımız Hindistan’dan 2014 yılında 6 milyar 898 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdik. Bu da 2014 yılındaki dış ticaret açığının 6 milyar 312 milyon dolar olarak kayıtlara geçmesine neden oldu. 2016 yılında ise Hindistan’a yaptığımız ihracat, bir önceki yıla göre yüzde 0,3 oranında minimal bir artış ile 652 milyon dolar oldu. Hindistan’dan yaptığımız ithalat ise yüzde 2,6 oranında artarak 5 milyar 757 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2016 yılında Hindistan ile dış ticaret açığımız ise 5 milyar 105 milyon doları buldu. Türk firmalarının Hint yatırımlarından aldığı pay oldukça düşük düzeyde olmasına karşın, son yıllarda artış yönünde bir eğilim gözleniyor. Ülkemizde toplam 248 adet Hint ortaklı firma faaliyet gösteriyor. Yetkililer, iki ülke arasındaki ticareti geliştirmek için Türk ihracatçılarının Hindistan’ı 1,3 milyar nüfuslu yoksul bir ülke olarak değil, ciddi satın alma gücüne sahip 200-300 milyon tüketicinin yaşadığı, istikrarlı bir makro ekonomik yapıya sahip ve gümrük vergileri ile miktar kısıtlamalarının her geçen gün azaldığı bir pazar olarak görmesi gerektiğini vurguluyor.
“Ticaret hacmi 10 milyar dolara çıkarılmalı”
İki ülke arasındaki ticaret hacmi, aynı zamanda yapılan resmi ziyaretlerle da artırılmaya çalışılmakta. Bu amaçla DEİK ev sahipliğinde 1 Mayıs 2017 tarihinde Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de Hindistan-Türkiye İş Forumu düzenlendi. Forumda konuşan T.C. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye ve Hindistan arasındaki 6.5 milyar dolarlık ticaret hacminin yeterli olmadığını ve artırılması gerektiğini söyledi.
Resmi ziyaret için gittiği Hindistan’da Başbakan NarendraModi ile Türkiye-Hindistan İş Forumu’na katılan Erdoğan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin en kısa zamanda 10 milyar dolara çıkarılması gerektiğini kaydetti. Bu çerçevede Hindistan ile Kapsamlı Ekonomik Ortaklık müzakerelerinin bir an evvel başlaması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en son 2014 yılında toplanan Türkiye-Hindistan Karma Ekonomik Komisyonu toplantılarına devam edilmesi ve Hindistan ile Türkiye arasında bir Serbest Ticaret Anlaşması’nın müzakerelerine başlanması gerektiğini kaydetti.
İki ülke arasındaki mevcut ikili ekonomik işbirliğinde ciddi dengesizliklerin bulunduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Hindistan’ın potansiyelinin bu rakamların çok üzerinde olduğunu söyledi ve Hint yatırımcıları Türkiye’ye, Türk yatırımcıları da Hindistan’a yatırım çağrısında bulundu. “Ticaretimiz üzerindeki kur baskısını azaltmalıyız. Kendi milli paralarımızla karşılıklı ithalat-ihracat yapabiliriz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Türkiye, hem de Hindistan’ın milli para politikasını benimsemesi gerektiğini ifade etti. Müteahhitlik, enerji ve turizm sektörlerinde Türkiye ile Hindistan arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini de vurgulayan Erdoğan, THY’nin uçuş noktalarının ve mevcut uçuş frekanslarının da artırılması gerektiğine dikkat çekti. Hindistan Başbakanı Narendra Modi ise, Türk müteahhitlik sektörünün küresel başarılara imza attığını dile getirerek, ülkenin bağımsızlığının 150’nci yılına denk gelen 2022 yılında, 50 milyon konut inşa etmek istediklerini, bu çerçevede Türk müteahhitlik sektörü ile daha fazla çalışmak istediklerini söyledi. Turizm sektöründe potansiyelin henüz keşfedilmemiş olduğuna da dikkat çeken Başbakan Modi, enerji alanında da işbirliğinin geliştirilmesi gerektiğini aktardı.
İşadamlarının pazarda dikkat etmesi gereken hususlar:
- İş görüşmelerinde, ilk tanışmada kartvizit mutlaka bulunmalıdır. Kartvizitin herhangi bir Hint diline tercüme edilmesine gerek olmayıp, İngilizce olması yeterlidir.
- İş ilişkilerinde bir Hintli aracı kullanmak faydalı olacaktır. Toplantılarda Hintli bir meslektaşı götürmek ya da Hint bürokrasisini çok iyi bilen birinin ücret karşılığı istihdam edilerek bürokrasideki işleri takibinin sağlanması mümkündür.
- Hindistan’da dışarıdan gelen bilgi ve yeni kavramlar hakim olan dini inanış ve sosyal yapı ile çelişmediği sürece kabul görmektedir. Kast sistemi Hint toplumunu etkileyen faktörlerin başında gelmektedir.
- Hindistan’daki iş hacminin büyük bir çoğunluğu aile kaynaklıdır. Aile şirketlerinde kardeşlerle görüşme yapılmış olsa da en son kararı ailenin en büyüğü verecektir.
- En uygun ve gerçekçi fiyata ulaşabilmek için farklı sınıflardan birçok firmayla görüşmek yararlı olacaktır.
- Bu kültürde üniversite mezuniyetine ve derecesine büyük saygı gösterilir. Hintliler doğrudan “hayır” demekten hoşlanmamaktadır. “Hayır” kelimesi Hindistan’da yanlış anlamlara çekilebileceği için kaçamak cevaplar nezaket kuralları içinde hoş karşılanmaktadır. Eğer bir davet alırsanız “Hayır, yapamam” gibi doğrudan cevaplar yerine “Deneyeceğim” veya “Bakalım” gibi belirsiz cevaplar verilmesi daha uygun düşmektedir.
- Şirkette patron konumunda iseniz, varlığınıza çok önem verilecek ve görüşmeler de en üst seviyede devam edecektir. Hindistan’daki katı iş kültüründen dolayı ast olan bir kişi ancak ast olan personelle görüşebilir.
Hindistan’da inekler kutsal olarak kabul ediliyor. Hinduların eski kutsal kitaplarında “inekleri öldüren kimse, öldürdüğü hayvanın postundaki kıl sayısına eşit yıl, cehennemde yanar” yazması, ülkede ineklere dokunulmazlık getiriyor. Hindistan’daki bütün inekler cadde ve sokaklarda diledikleri gibi dolaşıyor, ağır işlerde çalıştırılmadığı gibi etlerinden ve derilerinden yararlanılmıyor.
Hindistan halkı sınıflara Kast Sistemi ile ayrılıyor. Katı bir sınıf ayrımı sistemi olan kast sisteminde sınıflar arası geçiş bulunmuyor.Bu sınıfların sırasıyla; Brahmanlar (din adamları), Kşatriyalar (başkan ve savaşçılar), Vaysiyalar (tüccar ve esnaf), Shudralar (işçi ve sanatkarlar) ve en aşağı sınıf olan paryalar şeklinde sıralandığı bu sistemin bugün ortadan kaldırılmasına çalışılıyor.
Doğal ve biyolojik çeşitliliğiyle bilinen ülkenin önemli simgeleri arasında Tac Mahal, Ganj Nehri, renkli görüntülere sahne olan dini festivalleri, sinema endüstrisi “Bollywood” ve yemek kültürü öne çıkıyor.
Hindistan’a sektörün ihracatı 1 milyon 113 bin dolar oldu
Hindistan’ın Türkiye’den ağaç işleme makineleri ithalatı yıllar itibariyle artış gösteriyor. 2014 yılında 1 milyon 48 bin dolar olurken bu rakam 2015 yılında 867 bin dolar, 2016 yılında ise 1 milyon 113 bin dolar olarak gerçekleşti. Hindistan’ın 2016 yılı ithalatında en yüksek hacmi 166 bin dolar ile planya, freze veya keserek kalıplama makineleri oluşturdu. Testere makineleri 116 bin dolarla Hindistan’ın en çok ithalat yaptığı bir diğer makine grubu oldu. Hindistan 2016’da Türkiye’den yarma, dilme veya soyarak yaprak halinde açma makinelerinde hiç ithalat yapmazken, delik açma veya zıvanalama makinelerinin ithalatı 31 bin dolar olarak gerçekleşti. Ülkelerin genel sektörel rakamlarına baktığımızda ise, Türkiye’nin toplam ağaç işleme makineleri ihracatı 2016 yılında 70 milyon 666 bin dolar olurken, aynı yıl Hindistan’ın toplam ağaç işleme makineleri ithalatı 74 milyon 223 bin doları buldu.