20 yıla yakın bir süredir sürdürülebilirlik alanında BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını temel alan stratejileri ile Türkiye’de iş dünyasına rehberlik eden, bilgi ve proje üreten İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Genel Sekreteri Konca Çalkıvik ile İş Dünyasında Kadınlar Röportajı için bir araya geldik. Dijitalleşen dünyada kadın istihdamına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Çalkıvik şu açıklamalarda bulundu; “Kadınların çoğunlukla işin geleceğinde dijitalleşme ve otomasyondan en fazla etkilenecek rollerde çalışması kadın istihdamında bir tehdit oluşturuyor. Bu riski ortadan kaldırabilmek için kadınların dijitalleşen dünyaya uyum sağlaması, yetkinliklerini sürekli olarak geliştirmesi ve daha çok teknoloji odaklı yeni kariyer fırsatlarına yönelmesi gerekiyor. Dijital dönüşümden en çok etkilenecek alanların, özellikle kadınların fazlaca konumlandığı roller olduğu dikkate alındığında, işin geleceğinde kadınların gelişen teknolojiye uyum sağlayabilmeleri için yeni yetkinlikler kazanmaları ve var olan yetkinliklerini geliştirmeleri çok önemli.”

Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin, Türkiye’deki bölgesel ağı ve iş ortağı olan SKD Türkiye Genel Sekreteri Konca Çalkıvik ile sürdürülebilirliğin önemini, dernek olarak hayata geçirdikleri projeleri, iş dünyasında kadın istihdamına yönelik yürüttükleri çalışmaları konuştuk. Kadınların istihdama katılımının toplumun ekonomik refahını artırdığını belirten Çalkıvik; “Kadınlar başta olmak üzere tüm kırılgan gruplar kriz ve afet gibi etkenlerle ekonomik gelirlerinin çoğunlukla tamamını kaybediyor. Dolayısıyla iş dünyasının erkek egemenliği altında olması kadınların ekonomiye katılımını olumsuz etkilediği gibi, erkeklerin omzundaki yükü de artırıyor” diye konuştu.

  • Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz? Kaç yıldır profesyonel iş hayatının içindesiniz?

30 yılı aşkın bir süredir iş hayatının içindeyim. Boğaziçi Üniversitesi, İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden mezun olmamın ardından kariyerime 1989’da Standard Chartered Bank, kredi operasyon bölümünde başladım. 1990’da katıldığım Eczacıbaşı Topluluğu’nda yapı ürünleri grubu bünyesinde üç yıl yeni yatırımların planlanması konusunda çalıştıktan sonra VitrA Karo’nun kuruluşunda görev aldım; şirketin üretim ve satış arasındaki koordinasyonunu yönettim. 1996’da dışsatım müdürü olduktan sonra VitrA markalı karo seramik ürünlerinin tüm dünyada satış organizasyonunu kurup yönettim. 2006’da VitrA Karo’da pazarlama müdürlüğü görevini üstlendim. 2012 yılına kadar yürüttüğüm bu görevde sürdürülebilirliğin gezegenimizin ve çocuklarımızın geleceği için önemini görerek VitrA Karo’nun sürdürülebilirlik stratejisini oluşturma fırsatı buldum. Mart 2012’de de kariyerimi sürdürülebilirlik konusunda sivil toplumda devam ettirmeye karar vererek İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği’nde (SKD Türkiye) proje yöneticisi olarak göreve başladım. 2013 şubat ayında SKD Genel Sekreteri olarak atandığım görevimi halen sürdürüyorum. SKD Türkiye’deki kariyerim benim için iş hayatından öte yaşamsal bir mücadele. Adım attığım ilk günden beri ülkemizin yeşil dönüşüm yolculuğuna katkı sağlayan pek çok projeye imza attım.

 “TÜRKİYE’NİN YEŞİL DÖNÜŞÜM VE NET SIFIR EMİSYON HEDEFİNE KATKI SAĞLAYACAK PROJELERİ HAYATA GEÇİRDİK”

  • Bize SKD Türkiye hakkında bilgi verir misiniz? Türkiye’de ve dünyada ne tür çalışmalar yürütüyor?

20 yıla yakın bir süredir sürdürülebilirlik alanında BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını temel alan stratejimiz ile ülkemizde iş dünyasına rehberlik eden, bilgi ve proje üreten, öncü ve referans bir sivil toplum kuruluşuyuz. Düşük karbon ekonomisine geçiş ve verimlilik, sürdürülebilir sanayi ve döngüsel ekonomi, sürdürülebilir tarım ve gıdaya erişim, sosyal içerme ve kapsayıcılık, sürdürülebilir finans ve risk yönetimi odak alanlarımızda iş dünyası ile yeşil dönüşüm alanında çalışmalar yürütüyoruz. Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi’nin (WBCSD- World Business Council for Sustainable Development) Türkiye’deki bölgesel ağı ve iş ortağıyız. Bu iş birliğinin beraberinde getirdiği sürdürülebilirlik birikimimizi çalışma grupları faaliyetlerimiz aracılığıyla üyelerimize ve kurduğumuz çeşitli platformlarla paydaşlarımıza aktarıyoruz.

Sürdürülebilirliği hem çevresel hem de sosyal boyutu ile ele alan yaklaşımımızla yürüttüğümüz bu çalışmalarda üyelerimizle somut adımlar ve ölçülebilir çıktılar ortaya koyuyoruz. İş dünyasının net sıfır emisyon ve doğa-pozitif hedeflerini yakalamaları, döngüsel ekonomiye geçişinin hızlandırılması gibi çevresel hedeflerin yanında iş yaşamında eşitsizliklerin azaltılması gibi sosyal konularda etkili sonuçlara imza atıyoruz. Geçtiğimiz yıl Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçişine büyük katkı sağlayan tek platform olan Türkiye Döngüsel Ekonomi Platformu’nda sadece SKD Türkiye üyelerinin değil, 24 farklı sektörden yaklaşık 250 şirketin yer almasıyla 3,8 milyon euroya karşılık gelen 77 bin tona yakın malzemenin geri kazanılmasını sağladık. Global Compact Türkiye ve TÜSİAD iş birliğinde hayata geçirdiğimiz Türkiye’nin ilk ve tek plastik girişimi olan İş Dünyası Plastik Girişimi’nde 33 şirket plastik kullanımını azaltmak adına 2023 yılına kadar verdikleri taahhütlerde birinci yıl için yüzde 41,1 oranında ilerleme sağladı. Yaklaşık 18 bin tonluk bu azaltım, toplam 40 bin ailenin plastik kullanım miktarına denk geliyor. Düşük karbon çalışmalarımızda Türkiye’nin yeşil dönüşüm ve net sıfır emisyon hedefine katkı sağlayacak projeleri hayata geçirdik. Geçtiğimiz yıl; “Hedef Net Sıfır Karbon Hareketi”ni başlattık ve 56 şirketin sıfır karbon hedefi vermesine katkıda bulunduk. Duyarlı Ol (Do!) projemiz ile şirketlerde çalışma alanlarında farkındalık yaratarak, şirketlerin ve çalışanların çevresel ayak izini azaltarak kurumların net sıfır karbon hedeflerine de destek sağladık. Sürdürülebilirlik alanında stratejik önem taşıyan konularda yaratıcı çözüm yolları ortaya koymak üzere yuvarlak masa buluşmalarını başlattık.

SKD Türkiye olarak sürdürülebilirlikteki etkimizi sürekli artırarak iş dünyasında bu konudaki farkındalığın ve alınacak aksiyonların artmasını hedefliyoruz. Bu doğrultuda üyelerimizin net sıfır emisyona ulaşmak, doğadan aldıklarından fazlasını doğaya vererek doğa pozitif olmalarını sağlamak, eşitsizlikleri azaltmak konularını gündemlerine almasını sağlayarak yeşil dönüşümün öncülüğünü yapmalarını teşvik etmek noktasında çalışmalar yürütüyoruz. Dönüşümü hızlandırmak için üyelerimizin iddialı hedeflerle, hesap verebilir şekilde aksiyona geçmesini sağlayacak faaliyetlerimize devam edeceğiz.

“KURULDUĞUMUZ YILDAN BERİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA KAVRAMINI İŞ DÜNYASINDA YAYGINLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORUZ”

  • SKD Türkiye içinde nasıl bir yapılanma mevcut? Yönetim kurulunuz ve üyelerinizden bahseder misiniz?

SKD Türkiye, sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı ile ilgili farkındalık yaratılması, bu yaklaşımın benimsenmesi ve yaşama geçirilmesi amacı ile 2004’te kuruldu. Kurulduğu yıldan beri sürdürülebilir kalkınma kavramını iş dünyasında yaygınlaştırmaya çalışıyor, bu konu ile ilgili örneklerin ve iyi uygulamaların artmasını teşvik ediyor. Derneğimiz çatısı altında, Türkiye’nin GSYH’nin yüzde 20’sini temsil eden ve 1 milyon kişiye istihdam sağlayan 33 farklı sektörden 136 üye şirket bulunuyor. Aktif çalışan sayımız 11. Derneğimizde ciro büyüklüğüne göre holding yapılarında olan ve bağımsız şirketler yer alıyor. Sektör dağılımımızı ağırlıklı olarak sırasıyla finans, danışmanlık, enerji ve tarım-gıda sektörleri oluşturuyor.

  •  SKD Türkiye olarak iş dünyasında cinsiyet eşitliğinin sağlanması için özel olarak yürüttüğünüz çalışmalar mevcut mu?

Elbette mevcut. SKD Türkiye’nin sürdürülebilirlik faaliyetlerinde yer alan en önemli beş odak alanından bir tanesi “Sosyal İçerme ve Kapsayıcılık” Bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitliği de önem verdiğimiz bir alan. Dünyadan iyi örnekleri ve son gelişmeleri paylaştığımız platformlarımızla, yürüttüğümüz araştırmalarla ülkemizde eşitlik konusunu destekliyoruz. Eşit Adımlar Platformunu sosyal içerme ve kapsayıcılık odak alanımızda Fransız Kalkınma Ajansı ve TSKB desteğiyle Kadın İstihdamı ve Fırsat Eşitliği Çalışma Grubumuzun projeleri kapsamında geliştirdik. Geçtiğimiz yıl kadınların dijital dönüşüm ve kriz süreçlerinde dezavantajlı gruplar arasında kalmasının önüne geçmek, dijital dünyaya adaptasyonlarını kolaylaştırarak kariyer gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla üyelerimizden KPMG iş birliği ile “İşin Geleceği ve Kadın İstihdamı” projesini hayata geçirdik. Projemizin birinci fazında üyelerimizin bu konudaki resmini çekmeyi amaçladık ve baz veri analiz çalışmamızı tamamladık. Üye şirketlerimizde kadın istihdamına yönelik mevcut ve geleceğe yönelik çalışmaların tespit edildiği projenin ikinci fazında kadınları ekonomiye kazandıracak sürdürülebilir strateji ve uygulamaların yer aldığı yol haritasını ise yakın bir zamanda kamuoyu ile paylaştık. Bu rehberin kendi şirket bünyesinde işin geleceği ve kadın istihdamına yönelik iyi uygulamalar geliştirmek isteyen kurumlara etkili bir yol haritası olacağına yürekten inanıyoruz.

“KADINLARIN DAHA ÇOK TEKNOLOJİ ODAKLI YENİ KARİYER FIRSATLARINA YÖNELMESİ GEREKİYOR”

  • Türkiye’deki kadın istihdamı hakkında neler söylemek istersiniz? Tüm Türkiye’de iş hayatında cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadın istihdamının daha da artırılması için neler yapılmalı?

Bir önceki soruda değindiğim İşin Geleceği Kadın İstihdamı Projesi’nin ikinci faz çıktısı olan yol haritasında yer alan, strateji ve iyi uygulama örnekleri bu konuda oldukça iyi bir rehber. Yol haritasında kadın istihdamı konusu “Kadın İstihdamı ve Çalışma Koşullarına Yönelik Adımlar” ve “İşin Geleceği ve Dijital Dönüşüm Ekseninde Kadın” olmak üzere iki perspektifte ele alındı. Ortaya çıkan bulgular cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve kadın istihdamının daha da artırılması için neler yapılması gerektiğine ışık tutuyor.

Öncelikle Türkiye’de kadın-erkek istihdam oranının eşitlenmesinde cinsiyete dayalı eşitsizliğin giderilmesi, ücret farkının ortadan kaldırılması ve kadın istihdamını artırmaya yönelik alınacak aksiyonlar çok kritik. Kadınların çoğunlukla işin geleceğinde dijitalleşme ve otomasyondan en fazla etkilenecek rollerde çalışması kadın istihdamında bir tehdit oluşturuyor. Bu riski ortadan kaldırabilmek için kadınların dijitalleşen dünyaya uyum sağlaması, yetkinliklerini sürekli olarak geliştirmesi ve daha çok teknoloji odaklı yeni kariyer fırsatlarına yönelmesi gerekiyor. Dijital dönüşümden en çok etkilenecek alanların, özellikle kadınların fazlaca konumlandığı roller olduğu dikkate alındığında, işin geleceğinde kadınların gelişen teknolojiye uyum sağlayabilmeleri için yeni yetkinlikler kazanmaları ve var olan yetkinliklerini geliştirmeleri çok önemli. Kadınların liderlik alanında güçlendirilmesi ve bunun için iş yerlerinde eşitlikçi bir ortam sağlanması da öncelikli konular arasında yer alıyor.

“SOSYAL HAYATTAKİ DENGELER İÇİN EŞİT İSTİHDAM, DOLAYISIYLA DÖNÜŞÜM ŞART”

  • Eskiden iş dünyası erkek egemenliği altındaydı ancak günümüzde kartlar yeniden dağıtılıyor. Siz bu dönüşüm hakkında neler söylemek istersiniz?

Çok uzun zamandır kadınların istihdama katılımının toplumun ekonomik refahını artırdığını biliyoruz. Dolayısıyla cinsiyet eşitliğinin bu konudaki olumlu etkisi yadsınamaz. Ancak kartların bu şekilde dağıtılmasının toplumsal taraftaki olumlu katkısı da çok kıymetli. Sürekli kriz ortamında olduğumuz bu dönemde, kadınlar başta olmak üzere tüm kırılgan gruplar kriz ve afet gibi etkenlerle ekonomik gelirlerinin çoğunlukla tamamını kaybediyor.  Dolayısıyla iş dünyasının erkek egemenliği altında olması kadınların ekonomiye katılımını olumsuz etkilediği gibi, erkeklerin omzundaki yükü de artırıyor. Bu krizlerin travmasını kadın-erkek herkes eşit şekilde yaşarken, geçim yükü bir tarafta kalmamalı. Dolayısıyla bu dönüşüm iki taraf için de önemli bir denge yaratıyor. Ayrıca toplumda roller de değişiyor. Bugünün ebeveynlik rolünde bakım veren sorumluluğunu babalar da üstlenmek istiyor. Bu sorumluluğu sadece annede gören çalışma sistemleri, erkeklerin en doğal hakkı olan çocuğunun gelişim basamaklarına eşlik etme imkanını ortadan kaldırıyor. Sosyal hayattaki dengeler için eşit istihdam, dolayısıyla dönüşüm şart.

  •  Sizce iş dünyasında kadın olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Önceki sorularınızın yanıtlarında belirttiğim sıkıntılar toplumda çoğunlukla her kadını etkiliyor. İş dünyasının ağırlıklı olarak erkek egemen olması, kadının evinde bakım veren pozisyonunda olması ciddi anlamda bir yük ve zorluk oluşturuyor. Bu baskı da kadının iş dünyasında uzun süreli var olma şansını azaltıyor. Benim gözlemlediğim kadarıyla kadınlarda belli bir zaman sonra bir tükenmişlik sendromu baş gösteriyor. Bu büyük bir dezavantaj. Kadının iş hayatında yer almasının ekonomik katkısının yanı sıra, kadının bireysel olarak özgürleşmesi kendisini iyi ve güvende hissedebilmesi çok önemli bir unsur. Mutlu kadın kendisi dahil çocuğuna, çevresine, dolayısıyla tüm toplumun dönüşümüne, gelişimine etki eder.

  • Uzun yıllardır çalışma hayatının içinde olan biri olarak çalışma hayatınızdaki en büyük motivasyonunuz nedir?

Mesleğimin topluma olan katkısı, yadsıyamayacağım bir motivasyon. Hepimizin gezegenimizin geleceği için endişeleri var. Dünya Ekonomik Forumu, her yıl Küresel Riskler Raporu yayımlar. 2023’te yayımlanan rapora göre; dünya için önümüzdeki 10 yıllık süreçte iklim krizinin kontrol altına alınamaması ve buna adapte olunamaması, doğal afetler, biyolojik çeşitlilik kaybı ve çevresel bozulma, en önemli 10 riskten 5’ini temsil ediyor. Biyoçeşitlilik kaybının önümüzdeki 10 yılda en hızlı kötüleşen küresel risklerden biri olarak görülmesi çok endişe verici. New York’ta gerçekleşen Birleşmiş Milletler Su Konferansı’nda dünyada halen suya erişimi olmayan 2 milyar insan olduğu ve 3,6 milyar insanın ise temel temizliğe erişiminin olmadığına yer verildi. Su kadar hayati bir kaynağa erişememek ne demek? Avrupa’daki sıcak hava etkilerini haberlerde görüyoruz; ülkemiz sel, yangın gibi doğal afetlerle mücadele ediyor. SKD Türkiye ekibinin bir parçası olarak bu konuda etki eden çalışmalara imza atmak, gelecek nesillere hissettiğim sorumluluk nedeniyle benim açımdan çok kıymetli.

“2027 YILINA KADAR 83 MİLYON KİŞİLİK MESLEK ORTADAN KALKACAK”

  • Yeni mezun ya da iş hayatına yeni atılacak olan kadınlara tavsiyeleriniz nelerdir?

Günümüz teknoloji çağında herkesin otomasyon sistemleri ve dijitalleşmenin pek çok mesleği ortadan kaldıracağı yönünde endişesi var. Haksız bir endişe değil. Dünya Ekonomik Forumu İşin Geleceği 2023 Raporuna göre, 2027 yılına kadar 83 milyon kişilik mesleğin ortadan kalkacağını açıkladı. Fakat diğer taraftan bu rapora göre; 69 milyon yeni iş yaratılacak. Yine de bu durum, dünya genelindeki istihdamın yüzde 2 azalması anlamına geliyor. Yani önümüzdeki 4 yılda işlerin dörtte bire yakını değişecek. Ortaya koyduğumuz İşin Geleceği ve Kadın İstihdamı Projesi’nin analizleri de kadınların bu dijital dönüşümden etkileneceğini gösteriyor. Genç kadınlara bu dönüşümü iyi yönetebilmeleri için dijital yetkinlerini geliştirmelerini tavsiye ederim. Bununla birlikte hedefledikleri alanda çok iyi uzmanlaşarak, birkaç farklı alanda da donanımlı hale gelmelerini öneririm. Bu onlara alan değiştirme esnekliği kazandıracaktır. Maalesef günümüz koşullarında tüm gençleri zorlu bir mücadele bekliyor. Gençlerimize sürdürülebilir bir gezegen bırakmak için canla başla mücadele ediyoruz, fakat yetmiyor. Küresel ısınmanın getirdiği ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Onlar da hızla bu sorunlarla mücadeleye ortak olmalılar. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) 2023 İklim Değişikliği Sentez Raporunda; 21. yüzyıl boyunca ısınmanın 1,5 dereceyi aşma ihtimalinin arttığı ve ısınmanın 2 derecenin altında kalmasının zorlaştığı vurgulanıyor. Rapora göre, yürürlükteki politikalar ile ulusal katkı beyanları arasında bir uygulama boşluğu bulunuyor ve bu durum düzeltilmezse, 2100 yılına kadar 3,2 derecelik bir küresel ısınma ile karşı karşıya kalabileceğimiz ifade ediliyor. Bugüne kadar yapılan çalışmalar yeterli olmadı. Sürdürülebilirlikte yaratıcı çözüm yollarına acil ihtiyaç var. En çok kırılgan grupların etkilendiğini düşünürsek, bu etkileri yaşayan kadınların çözüm ortağı olması da önemli. Hangi meslek grubunda olursa olsun sürdürülebilirlikte etki yaratacak gençlere, özellikle de kadınlara ihtiyacımız var.